24 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

24 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Haziran B Efendiler Neistiyor sunuz?! Gittikçe büyüyen bir kar ? lrükümet neşriyatı dâ yığını gibiş lerinin genişledi. gazete- gittikçe | Her sabah : gözlerimizi aç- | Yaralanan kadın neler anlatıyor,bir tekke şeyhi gizlî | yap_rpış? “PAPA- kıyafetile rengörenk çıkam bu gazeter velerinin zilinimizdeki Uğumiz CALO , karşımıza le , zaman bir geçirmeden - akçanı gazetelerinin mütemmim . bir hücumuna uğruyoruz. Mektep çocuklarınım elele vererekgçarkileoyna: ka'emlerini mütamadiyen zuk çıkaran bu efendiler Bizdem ne İstiyorlar? Elkârı umumiyenin en has- sas yerlerine kalemlerihi bas tıfarak fikirlerini gıciklamalir rimdaki mâca nedir? Çok- aziz ve muhterem va- nazarında bizi le- kelemek — Bakkını ileri giderek bağırıyorum — cür'etini Bunlara kim vermiştir? Yeterlii; bize atmuk istes dikleri çamur yalnız ve yalnız *MUHALEFET, tön başka- Bir vey değildir. Memleketin, tin refah ve taadetini yakından takip eden temiz MUHALEFET, i karşısında herkeshürmetle iğil. | miye mecburdur. MUHALİF, hiç bir zaman *MÜRTECİ, değildir. “MU HALİF,biç Bir zaman“VATAN, hatnt değildir. “MUHALİF,, vatanı sevem lerden farla sevendir. leke sürmek. kendi l ralamak damektir. BÜRHANETTİN ÂLİ e ekliyerek, sütunlarda- bos mağmelerle yaygaralar tandaşlar Ona Bulgar Nafia nazırı Edirneye gelmiş Bulgar hükümeti Nafia Na- zit Gösbodin. Danayilaf ilen- grad tariktile Edimeye ge * lerek Bulgar konsoloshanerine misafir olmuştur. Gospodin Danayilof üç ea- at kadar kalmış ve bu müddet zarfında Vilâyet ve Kuman- danlık makamlarile şehrin te- maşayır şayan mahallertni zi yaret etttiklen sonra ayni ta- rik ile Bulgaristana avdet et: mfytir. Gümrük Ulotörleri çok Benzin yakıyor Geçen seni rTüsaMat Mmotü getirilen 10 ünden ancak üçü çalıştırılabiliyor. Bunlar Müthiş benzim yakmaktadır. Bundan- başka lâ ecnebi bunların içinde h mütehas- sıs çalıştırıp ta Türk işçi yetiş. | tirmemek ayrıca şikâyetlere s-ben oluyor. Tefrika No, (8 Fıynn—*w Maohard Frahsız kları gibi, | daha | * nikâh debiyatından büyük Zabıta: muharririmiz yazıyor : |3Karılı adam bir tanesini yafaladı! | |— Evvelki gece Küçük Lan» gada Karr Kkoca — arasında | kanlı bir dövüş olmuştur. Bu | etmiştirr Küçün Langada dutlu odalar 9 numaralı hanede — oturan Seher — Hanım; İstanbul- P lü olüp 24 yaşlarında: bir. kar dındir. | On'beş sene evvel Kemal | Efendi namında- birile- evlen- | çıkmaz sokağında miş, bu ane kadar zevci Ke- || mal ve valdesi Refiye Hanım ile birlikte yeçinmeğe başla- | mıştır. | — Seher Refiye Hünım İstanbullu olap $5 yaşlarında #âf ve temiz katpli, eski zaman- kafalı bir kadindir. Kemal efendi de İstanbul- | da> döğmüş; 385 Hanımın büyümüştür. yaşlarında bir zattir.Küçük yaşın | da iken- takunyacılık san'ar tına intisap etmiş, bundan 5 | sene evveline kadar takunya. | mıaştir. Fakat 5: sene evvel, tay- yare piyamgo bileti bayiliğine başlamıştır. Bikaç tertip bBilet alip sattıktan sonra bayiliğin ka- zançli'olduğumu görmüş, Bemen taktunyacılığı terk ile bayilik işine dört elle sarılmağa bap lamıştır. Kemal Efendi, bundan on beş sene evvel Seher Hanımla evlenmiştir. On sene zarfında şen, şatır yaşamış ve geçinmişler. Fakat ondan sonra aralarında ufak tefok münazaalar baş göster- miş, bu beş sene zarfında Al- | lahın günü kavga ile vakit geçirmeğe başlamışlardır. Bu kavga ve münazaalara sebep te Seher Hanımın ifade- sine mazaranı Kemal Efendinin birden. bire zengin olup ailesini be- genmemek, cekisi gibi bak- mayıp başka kadınlarla düşüp kalkması ve onlarla gezip toz ması imiş. Kemal Efendinin sevdiği ve ailesinin üstüne münasebete giriştiği iki başka kadın vars mış. Bunlardan biri Karagüm- rükte Karabaş mahallesinde, diğeri — Aaksarayda, moet etmektedirler. Kemal efendi, bir sene ev- vel bunlardan Karagümrükte İoturan Fatma Şükran hanım ile Iuıuıfn(ıle gizli eski usul bir ile evlenmiş, bu ane Mütercimi : Ahmet Fürkân 170'inci binden tercüme edilmişlir... — Nehata! — Anlamıyor musunuz ki | beşeriyetin en büyük bahti- yarlığı bize ait olan çeylerdir. Meselâ ben sizi zevcem yap- mak isterdim ve isterdim ki çocuklarım size “anne,-desin. Klod, ellerini yüzüne kı 4ş geri geri çekiliyordu: — Rica ederim ıstat etme- yiniz. Filip, bu kat'l ısrar üzerine B1 doğru bulmuştlu. Ve düşünüyordu ki, hayatın bazı anlarında ölüm her” şeye pek eCi pt €V Şimdi, kırılan bu adamı Klod terelli etmek istiyordu : — Filip, aşkımı size veri- yorum, Amma bu a;k elem- den gelen aşktır. Bunu bütün | kuvvetimle veriyorum ve bun- dan dolayı derin bir menmu- niyet hissediyorum. Pek az | erkek vardır ki böyle çok sa- | mimi bir kadın kalbini kazan- | mağa muvaffak olur. Eyi bili- niz ki vücudumla, şehvani bir hisle hiç kimseyi sevmiyeceğlen. Filip bunu biç düşünme- mişti. Birdenbire aklından tu- çU ve müthiş bir Kanlı" vakar şu. süretle cereyenm | valdesi | cılık. yaparak hayatımı kazan- | nikâhmı kadar- ounula dâ yaşamağa- | başlâmıştır. Fakat, 4 ay evvel bu kadı- nın üzerine de Aksarayda dik üer bir kadınla yaşamığa başlamıştır. Seher H. ne diyor? İste; üç Karıli bir erkeğin hayatını bizzat ilk ve resmen ailesi olan Seher Kanımın ağ- zından dinliyelim : Ak bey kardeşim ah, diyerek söze başlıyan Seher | Hanım, iki sırali göz yaşlarına devamla: Bilet bayiliğine başladığı günden itibaren- olinaz ol zevcim Kemalden çektiklerimi bir ben, bir de Allabım bilir. Beş senedenberi zengin olur olmaz bana; ne de zavallı anneciğine adamakıllı — bak- maktadır. Senelerdenberi. bu. halle- rini gördükçe bam bam bayı: hp. ayılıyor, tanrının günü gözyaşı: dökerek |bu halinden vaz geçmesini yalvarıyordum. Fakat. kime? Nuh deyip peygamber de- miyor, © yine kendi- bildiği gibi kadınlarla düşüp kalkı- yordu. Allahtan — bulma, dilerim bari hüdandan kör şeytandan bul, — diyerek çarınaçar iki Tokma ekmek hatırı için sab- ra mecbur olmuştum. Sabır sabır derken, da tahammül hale geldim. İşte, bu balim için de en nihayet dövüldüm yaralandım. Evvelki. gece, açlık susuz- luk ve huysuzluğu canıma tak dedirmiş olduğu için gündüz- den dükkânına gittim. Bir sürü kadın ve kızları harşısına — almıştı, tçerniye girdim, ağlayıp sızlıyarak ha. limi yanmağa başladım. Bu sırada kızdı, ayağa kal- karak: — Haydi fazla söylenmeğe lüzum yok eve gitte akşam ge- leceğim, dedi. Bu söz üzerine geve, göz — yaşlarıma de- avamla evime gelerek onu beklemeğe başladım. Akşam olmus; 9 raddelerinde iken evegeldi. İçeriye girerek oturmadan: — Ulan beyezit karı, bu günkü kepazeleğin ne idi, dedi. ve hemen beni şamar. lamağa başladı. Şaşırmış, elim ayağım ke- silmişti: — Yahu, ne yaplın, dedim. O da bana: — Daha ne yapacaksın? buna edemez bir kıskançlık beynini yaktı: — Yalan söylemiyorsunuz, değilmi, yoksa?.... Klod bu hakaretler altın. dan silkinerek çıktı: — Bunu bana niçin söy- liyorsunuz? Filip kendine — gelmişti. — Hakkınız var, dimağım bana hâkim olamadı, affe- dersiniz, sizi okadar fazla seviyorum ki. Sizi kaybede- ceğlmi düşünmekle deli olu- yorum' sanıyorum. Beni te- min ediniz ki şebvani bir his- le hiç kimseyi sevmiyeceksi- niz. Çünki... Hayat yolculuğu uzundur, Klod' sonradan bir gön kim bilir?.. Klod derhal sözünü kesti: — Kendi kendimden emi- nim. Size tekrar :ediyorum. Hiç bir vakit şehvani bir ar- Beni kadınların yanında rezil ve rüsva ettin, diyerek tütün sehpasını kaptı ve rasgelen yerime o sıradazavallı anacığım da ara- yaâa girmiş, bizi ayırmağa çalı- Hiyordu. Bu sıirada- ona da- vür. mağa ve agzına gelen küfürleri savurmağa başladı. Benim ba- vurmağa başladı. | gım ve kulak arkam- yarılmış, | iki elinden yaralannış. Annanın- da iki eli yaralanmış, sırtıda | Berelenmiştir. Feryat ve figa- nımıza yetişen komşularla po- | Tisler içeriye girdi. Beni ve zavallı ihtiyar anacığımı o kadar zalim. ve sonundan görme İalıncının elinden kurtardı. Dedi — Allahın - inayetile bu adamdan kurtulursam himmeti hazır olsun Eyüpsultan baz- retlerine iki yasinişerif ile iki mum adayacağım! Duu ve: Afyonlarımız Bizden 2408 sandık alınacak Harici ticaret ofisinde al- dığımız — malümata — nazaran Cenevre konferansı mevcut ( dokuz fabrikaya lâveten daha | | î | i i Yamı_mı'ımıau Türkiye emniyet İ Plâmları. satılıyordu HL e TÜ Mustahkem mevki plan" ları ıstenıyorl — Yalân ! . .. Arkadaşlık hatırı için değil, para Hatire için!... Para: hatırı için azizim mümkün - olsa Kürrei arzın şu kalin gövdesi . bile satılır. Pa- ra, para: ve servet-insanların gözüne bir. ihtiras. perdesi çe- ker, paranın kuvveti yaparl.. — Para, ammalı.. — Ammasını düşünmeyin! — Fakat böyle bir insanın gözünü — karartabilmek belki milyonlara- cakl.. — Milyonlarımı / Bu ne demektir. Milyonu siz birer, birer sayacak olsanız, nekadar zamana ihtiyacınız olacağını takdir edebiliyor musunuz? ihtiyaç- ola- — Kuskançlıkla: verilecek | bedelin maku'âtından bahse- bir parada- bu. işi: hiç şüphe yok ki temin edemez. — Böyle- bir- iş: için İngi- lizler kaskanç olamaz, fakat çok makul! olurlar !.. — İstikbalini değil, haya» tinı, hem de memleketin, mil- letin can anahtarlarım ver- mek suretile: bil bir adam, bilhı bir. vazife- Satılan eserler Bir mütahassısımız bu eserlerin kıymetleri için ne diyor? Âsarı atikanın garip su- rette satışları hakkından dün de yeniden tetkikat yaptık. İhtisas sahiplerinden biri bize | şu şayanı dikkat malümatı verdi: *— Bü âsar iki noktadan şayanı totkik ve istifadedir. Birisi san'at, diğeri tarih nak tasından... San'at cihetinden yazı, cilt, tezhip, kâğıt ve hattâ mürekkep zikredilebilir. Bizde yazı san'ati 888 de Amasyadan İstanbula gelen Hamdullah Ef. isminde bir zat- la başlar. Bu yazı san'atinde en ileri giden ve kendisine de -— sonı dan- yetişilmiyen bir san'at- kârdır. Bu zatın âsarı malümdur. Bugün Fransa, Alman devletlerinin müzelerinde bu eserlerden var» dır. dünyaca heye düşeceğini — düşünerek ilâve etti: — Filip, bunun için yemin ederim ! Bir tablo ve birmanzara.. Bu, yepyeni” bir şey... Tablo size | yapılırken fırça ve boya kul* lanılmamıştır. Madam Trev de yeni konağını — yaptırırken büyükikabul salonunun duvar» larına yep yeni bir eserin ko- nulmasını — istemişti. — Fakat bu tezyinin, onun istediği şe- kilde yepyeni Birşey — olma sına imkân yoktu. İstediğini madam kendisi: buldu. Salonun üç münasip yerine üç büyük levha koya- caktı. Fakat nasıl7 Duvarları müuntazam açlırdı. Fevkalâde ağır çerçevelerle bu deliği tah- ditetti,buna bir cam geçirdi. Bu Adeta bir pencere - idi.Kena- zuya kapılıp hiç bir erkeği sevmiyeceğim. Hiç bir vakit.. Klod, Filipin tekrar şüp: rı Ağır ve yaldızlı çerçeveli bir pencere... Sılnn!lı duıulıııı:ı bü üç İagiltere, | İşte binlerce liraya mal olan Bu everler yok bahasına satılmakta ve heder olup git- mektedir” Esnafa Sıhhat cüzdanları değiştirilmeğe baş- landı Esnafin sıhhat cüzdanları nın yenileştirilmesine başlan- mıştır. Bu işi kaymakamlıklar ta- kip etmektedirler. Emir geldi Müskirat idaresi An- karaya taşınıyor Müskirat —inhisar Umum müdürlüğünün Ankaraya nak- li için emir gelmiştir. Ağustosta nakle başlana- caktır. çerçeve, Parisin muhtelif man- zaralarını veriyordu. Bu ka- dar tabii ve taravetli mana- zırı şimdiye kadar hangi ma- hir ressam yapabilmişti. Bir taraftan Sen Nehri, olgun güneşin altında yaşaya- rak pıril, piril, akıyordü. Di- ğer çerçeveden, Parisin faali- yet merkezi görünüyordu: Ba- calar, fabrikalar ve kesif du- manlar... Üçüncü çerçeveden ise bembeyaz kulelerile Notr- dam ve ileride tak zafer. Madam dö Twrev, kendi icadı ile bulunmuş tablolarını bir daha görmek için bü- yük aslona — girdiği zaman içinden gelen bir memnual- yetle: — Fevkalâde güzel... mırıldanmıştı. Üç tabil tablonun önünde de uzun uzun dürdü, ve ka- naatiol tekrar takviye etli: Senjermende — evimi Diye , herşeyi, | için | ukımaza atan | dar, tabmin edersiniz ki pek mekul bir- iş yapmış: olmaz değil mi ? İngilizler — belki, kıskanç olmuyabilirler va buna, muka> bil çok makul oluzlar, Düşün. melisiniz ki. makulât, makul işler içindir. Ben,vazifedar bir refikime devletin emniyet ve hayatına taallük eden en mahrem bLir | geyi izterken onun gözünü pa- raile doyurmağa, kararlmağa mecburum. Aksl takdirde. fe- lüket benim başıma yıkılır. Azizim, Beyker mağaza. sından bi? ayakkabı. bile alır. Kken pazarlığın menınu oldu- gunu bilmelisiniz ! Ya siz!. Siz bir memleket satın, alırken - bile verilecek diyorsunuz! Bu cür'ete hayret ederim. Mister Kened: — Lüzumsuz heyecan gör termenize hayret edilebilir, dedi. Ortada Henöz takarrur etmiş talep edilmiş ve uyu- şulmamış bir şey yok. Biz sizden (....)müstahkem mevk isia âck Ten alacağı şeklin plânlarını isti- yoruz. Bunları elde edebilmek için sizin pek çok külfete thtiya- cmız olduğunu biz takdir edi- yoruz. Bununla birlikte - siz, bizden henüz kat'i bir ücret istemiş döğilsiniz! — Ücret istiyebilmekliğim için keyfiyeti sükünetle bir de- fa mülâhaza etmeğe, bu:mevzu üzerinde nazari etütler yap. mağa — mecburum. — Bünlar yapılmadan — söylenecek — bir sözün kıymeti alamıyacağı ve zamanın insanı tekzip ve bi- naenaleyh mahcup edeceği takdir edilmelidir. Sonra zum görürsem, baz: kin.selerin bu husustaki' ahvali ruhiyeler rini tetkike ihtiyaç vardır. Bir kaç gün bana müsaa- de eimeniz lâzımdır. Benden iyi bir netice alabilmeniz için bu müsaadeyi rica ederim, dedim. Mister Kened memnuniyetleç — Çök makul söylüyorsu- nuz, sizi tebrik ederim. Maa- mafih Grita çok - eminiyetli bir. memurumuzdur. Hor arzupuza mülavaat ve işlerinizi teehil için — size refakate kendisini memur edi, #Devamı var| lü. yaptırırken bunlarıa salonu. mu tezyin ettiğlme ne iyi et tim, diyerek memnuniyetini arlttırıyordu. Ve memnun, eserine bakarak: — Evet, hakikaten lâtif, diye son hükmünü veriyondu. — Anne, İâtif olan nedir? Madam dö Trev başını çe virmiş, oğlunu görmüştü. Oğlu Fransuva da bir kadın güzek liği vardı. Ve bu çocuktames'. ut ana, bütün şâh esorlerin mecmu kıymetini buluyordu, Oğlunu, güya ilk âşıkı imiş, gibi hazla, taadetle süzüyordu. Çocuk, eski bir fransız can- tilmeni gibi annesinin önünde eğiliyor, ve elini öpüyordu. — Söyle anneciğim, latif dediğin şey nedir? Madam döTret ile işaret ederek: — Bunlar.. D-dı. (Devamı vcr) memnun parmağı

Bu sayıdan diğer sayfalar: