27 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

27 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İse kitabın üstünden — kiyordu. ğ Aln Payınızı! Bir Ankara haberi: “Fırka'da serbestii matbuatın mahafazası iltizam edilmektedir.., Bu haber gazetelerin başına iri harflerle geçecek kadar şayanı ehemmiyet bir heber değildir. Halk Fırkasının — vereceği bir karar, bizimle beraber va- tandaşların da heyecanla, sabır- sızlıkla bekledikleri bir haber olmuştur. Muhalif matbuat, ne şah- sa, me de — rejime hüküm eden matbuat değildir. Muhalif matbuat, yolsuz. lukları pizincin içinden taş ayıklar gibi inceden inceye elemek demektir. Binaenaleyh, bütün kaba- hati “DOĞRU , Juğu gör-. mek olan bir göz çıka- rılamıyacağı — gibi, — tutulan yolun yanlışlığını, bhataların derecesini işaret enen gazete- ler de kıpatı'amaz. Esasen büyük ve mihayetsiz feragatle iş gördüğünü iddia eden “HALK FIRKASI, ken- di kendine ve kendi prensip- lerine ihanet ederek böyle bir karar veremezdi. Bu karar Fırka gazeleleri için de acı bir dere olmuştur: Farfaracılığın, — yaygaracı: lığın da 'bir baddi, bir hudu- du vardır. O geçilince ada. mı durdururlar. İşte: Alın payınızı oturun aşağı BÜRHANETTİN ÂLİ kevevercerAAAA Kuduz! Çengelköyünde bir köpek 12 kişiyi ısırdı Havaların sıcaklığı kuduz wak'alarını gün geçtikçe — ço- galtmaktadır. Evvelki gün bulaşğık — mıntaka addedilen Çengelköyünde mütekait bay- tar Rasim Beyin köpeği ku- durmuş, evdeki beş kişi — ile üÜzerine on iki kişi tedavi al- tına alınmıştır. ” . Tevziat! Gayrimübadillere bo- no tevziatı yapılacak Gayrimübadillere Temmuz. da bono tevzlatı yapılacaktır. Müteakiben Anadoludaki Yu- nan emlâki müzayedeye çu karılacaktır. Bu teyziatın gay- rimübadillerin yekünunun an- cak yözde on beşi nişbetinde olacağı anlaşılmaktadır. Çün- kü müzayedeye çıkacak Yu- nan emlâki bu kadardır, ) Muharriri: Raynonde Machard — Framsız edebiyatından büyük aşk romanı — “Zabıta muharririmiz yazıyor : Baralarım mâfiş!.. Maâfiş!. Bağdatlı Hacı Babaya bir misafir geliyor.. 1000 lira uçuyor.. Kibar hırsız Hacı babaya şayanı hayret bir eentilmenlikte de bulunmasın mı? Geçenlerde Bağdattan İk tanbula gelen ve Fatihte bir otele mirafir olan Bağdat ep rafından Hacı) efendinin ba- şına bir felâket gelmiş, buda bin adet dünyalığının yoklara karışmasile neticelenmiştir. Hacı efendinin ikamet et- Uği öteldeki misafirler geçen akşam istirahat etmek . üzere uzandıkları yataklarından: — Baralarım müâfiş.. mindir şaldi? Anasi, babasi seni de beni d harap yaptı, gibi yarı Türkçe “yarı Arapça bir şive ile kopan vaveylânın tesirile fırleyarak ötelin aşağı katına inince, te- essüründen çırpınan ve müte- madiyen: — Fülüs mâfliş... Baralar mâliş... Diye göylenen Hacı Efendi ile kargılaşmışlardır. Bu misafirlerden birisi Hacı Efen- diyi: —Hacı Efendi ne oldu? tar- gusuna çekince, Hacı Efendi: —Yevmel safer Bağdattao bara geldi, bugün aldı, müliş oldi, cevabını vermiştir. Ötelci tarafından ik ola- rak tahkikata başlanacağı sı- rada, dinlenmek bilmiyen bir çene ile buyuna : “Baralarım, baralarım, diye barbar bağıran Hacı Ef. tekrar : — Şu adadaki misâfir bana geldi, veçhimi ve yedimi öpdi, fülüslar mâfiş oldi, diye gürledi. Bu hal karşısında otelci keyliyeti zabıtaya bildirmiş, zabıta da meseleyi tahkika baslamışlır. Hacının Şark, Garp cephe- lerindeki odalarda oturan zevatın ifadeleri alınmış ise de bir ne- tice elde etmenin imkânı hâ- 1000 zehebi bankaya aldi, yola gakti. Mâşiyen bir kahva- da girdi, bir kahva işti senra misâfihana geldi. Namaz kildi. biraz — geşdli, ahbap — galdi, evvalâ yedimi, veçhimi öpdi. Baralar mâfiş oldi., — Zabıta tahkikatını tamik ederek şu nelticyeye varmıştır : Filbakika Haci efendiye Bağdattaki — ailesinden 1000 Türk Mrası gelmiştir. Muümaileyh parayı banka- dan alarak Fatihte bir kahve ye ot bazı kimesler'e Mütercimi : Fürkân 170 inci binden tercüme edilmiştir... ——— ——— »- — Buyurunuz, buyurunuz | aziz dostum, sizi gördüğüme kadar memnunum, bilseniz.. — Biz de ayni memnuni- yeti hişsediyoruz, aziz madam. Anneme dedimki..... Kız, birdenbire durdu, göz- leri Fransuvaya dikilmişti. Madam Dötrev işin farkına vardı ve kızın yüzüne — baktı. Gözleri ufka dikilmişti. Oğlu —İ». — Oğlum, dün akşam İtal. yadan avdet etti. Ve oğluna misafirlerini ta- nıliyor: — Madam Ambuyaz, mat- mazel ambuvaz.Benim en sev. diğim dostlarım. Sıksık görü- Şüyoruz. Fransuva madam Ambu- 3vazın ellerini öplü, ve matma- zelin önünde derin bir (reye- rans yaptı. Kız, güya farkında bile ğilmiş gibi davranıyordu lâklakaya başlamıştır. İşte bu lâklaka arasında henüz hüvi- yeti anlaşılamıyan bir yankesici tarafından cüzdanı cebinden açırılmıştır. Tuhafı gurada ki yanke- sici cüzdanın içinde bulunan paraları alarak Hacının pa- * | saportunu, — diğer — evrakını postaya tevdi ederek doğruca Hacının adresine göndermiştir. Bunları alan Hacı E& — Mel'uuunan «i Bara- ları aldi, kaşdi, varaları yol- ladi. Sözlerile ağlıyacak dere- ceye gelmiştir. Zabıta taliki- katına devam ir. Üzüm piyasası Bu sene bütün dünya üzüm istihsalâtı Dünyanın üzüm yetiştiren bütün memleketlerinde bu te- ne rekolte itibarile noksan'ık vardır. Yalnız, Ege mmtakası hinterladındaki mahsulün 2a. rar görmesi, diğer menileket- lere nazaran noksandır. İzmir havalısine ilkbaharda yağan yağmurların tesiri olmuşsa da bunun fiatlere menfi bir,dar- noksandır Bu seve Kaliforniyada ü- züm istihsalâtı normal vaziye- te nazaran 89 90 arasında olacağı tahmin edilmektedir. Avusturalya üzüm istihsa- lâtı geçen sene 46 bin ton olmasına mukabil bu sene 25 bin ton olması tahmin olunuyor. Yunanistan da beğlarda azim be yapması ihtimali zayıftır. | tahribat vuku bulduğu teeyyüt Hariç piyasalara gelince * L etmektedir. Ankarada ü amelesi feci bir halde! İnşaat mültezimleri Ankarada amelenin çokluğundan bu zavallıları aç çalıştırmağa başladılar! Ankara, 26 (Hu, Mu.) — | tıkları mukavelâtta EFeki senelerdeki inşaata raptı- ümit ederek gelen amelenin Ankarada çokluğu inşaat mül. tezimlerinin — İşine yaramıştır, Riyayet edildiğine ve ta. hakkuk eylediğine göre, ame- le yeymiyesi 30-50 kuruş ara- sında tehalüf eylemektedir. Bu hususta mütevatir - olan şöyle bir muamele mevcut- bur: İoşaat mültezim ve müte- akhitleri altkadarlarla yap- amele yevmiyesini 109 kuruş hesa- bile tesbit ederek müraka. be usulünün wvücuduna — her nedense lüzum görülmemekte olmasından haddi zatında aç ve yalınayak fakir halkın bu şekilde çalıştırılmasına sebebi. yet vermektedirler. Harman zamani olduğunu nazarı itibara alabilen amele- nin bazı yerlerde yevmiyeleri 70 kuruşa iblağ edilebilmiştir. Idam edilecek kadın! Eğer hüküm tasdik edilirse ilk defa olarak Adananın Karanti nahiye- sinin bir köyünde bizmetçi durduğu ailenin ev hanımı ol mak maksadiyle ev sahibinin karısile küçük çocuğuna bal içinde arsinik yedirip öldür. mekle maznun hizmetçi Ayşe- nin muhakemesi Adana ağır ce- za mahkemesinde mevkufen devam etmekte idi. Bu vak'a etrafında muhakemenin muh. ne tuhaf kaz böyle... Taktim bittikten sonra ev sahibi ma- dam herkesi çay masasının başına - topliyordu. Framsuva Klod'un yanında oturmak yan- Tışlığım? yapmamıştı. Çünkü ne vakit bir kadın soğuk dav- ranırsa onun üstüne düşme- mek | Tüzumgeldiğini — bilirdi. Böyle olanları diğer ince uşul. lerle elde etmeği tercih et- meli idi. Fransuva, madam Ambu- vazın yanına oturmuş, annesi yasıtasile kızına hulul etmek çaresini tecrübeye karar ver- mişti. Madam dötrev herke- se çay veriyor. — Fransuva sen de Fransu- va da Klod gibi evet, diyebi- lir ama., demiyor ve: LA —N asılacaktır ! telif cehelerinde bir takım gahitler — dinlenmiş ve he yeti hükime iddia makamı- tın mutalâa ve tölebini din. lemiştir. Makamı iddia şimdiye ka. dar cereyan etmiş olan mu- hakeme salhatına ve görü- len delâil ve emmareye isti #aden Türk ceza kanununun 450 inci madderinin ücüncü Fransuva yüksek terbiye görmüş bir adamdı. o, diğer alelâde adamlar gibi hareket etmiyordu. kadınlar, malüm olduğu üzere medhedilmekten - Fakat Fransuva başka tarzda davranmağı ter- cih ediyordu. Kadınları beğendirmiyecek pek çok şeyler yardır. İyi bil- meli ki bunların hangi çeşidi- ni hapgi çeşit kadınlar için kullanmak lâzımdiır. İşte Fransuva işe başlar: ken bunları düşünüyordu.) — Madam, valdemle ar: kadaşlık yapmak için kerime- lerile sık sik teşrif buyurulu yor demek.. Evet Müsyü.. Biz de Senjermende ikamete başla- dik. Kocamın — sihbati Yarım milyon tiraya I'l’ürkiye | emniyet Plânları satılıyordu | | h D el İlk 50 İngliz Hiralık cek bozduruluyor.. Sonra kış günü ve İstanbul sokakları, bizikmiş suları, yer yer dağılan çamurlarile insa- M ruhuna bir bezginlik veri- yor. Şişlinin Bomonti istasyo- nundan bir otoya atlıyarak, Voyvoda caddesinde (A..) ha- nındaki yazıhaneme geldim.. Behemal arkadaşımı, ressam (Ö.K.)1 görmek başıma ge- lemleri müthiş ve cür'etkâr tek- Hfi kendisine anlattıktan son- rza yapılacak tedbir ve cüret- kâr <asuslara karşı alınacak vaziyetimin tesbitini ve hiç ol- mazsa müzakeresini istiyordum. Yazıhanede kâtibe (Ö.K.) Beyi sordum. — Biraz evvel — burada- lardı, dün sizi görmediği için endişe ediyor, her halde sizi görmek istediğini söylüyordu, dedi. Kâübe elli İngiliz Ura- lık kiymetindeki — ceklerden bir tanesini bankadan bozdur- mak üzere verdim. Yazıhanede yalnız kahnca hemen telelon - mikesfonuna sarılardk bulunması melhuz olan — yerlerden — arkadaşım (Ö.K. beyi arıyordum, Niha- yet buldum. Babiâlideki ar- kadaşlardan birisinin yanında imiş. Hemen yazıhaneye gel mesini söyledim. Bir kaç da- kika sonra (Ö. K.) yazıhane- ye geldi. Mevzua müteallik bir kelime söylemeğe vakit kalmadan — kâtip bazdurduğu cekin bedeli olan elli İngiliz yani beşyüz küsur Türk İira- sını getirmişti. (Ö, K.) para ile hiç alâkadar olmadı, bunu alelâde bir tahsilâttan ibacet addederek, gaybubetimin se- beblerini öğrenmek için beni sıkı bir sual fırlımasına düşü- rüyordu. “Başıma gelenleri — anlat- mak için içimde yanan bir arzu olduğu halde meselaye bir türlü kestiremiyordum. kâtibi uzaklaştırmak için iki saat sonra avdet edebilecek bir vazifeye gönderdim. Aya- ga kalkarak dolaşmağa baş- ladım. Arkadaşım gayri ta- bil ahvalimi sezmiş benden vüzuh bekliyordu. Nihayet meseleyi çıtlatma- ğa başladım : — Biliyormusun bir. hafta evvel — yazıhaneye — hüviyeti gayri malüm adeta esrarengiz bir adam gelmiş benden mah- remane bir telaki vadi abL mıştı. — Evet, Bende onu sora. caktım. l nereden, pasıl - başlıyacağımı — Kimmiş? — Bir İngiliz uşağı, — Bir İngiliz mi? Seninle alıp vereceği ne imiş? — Türkiyeyi satın âlmak istiyorlarmış ,ta ! — Arkadaşım sözümü — istihza zannederek manidar ve ihtarlı bir bakıştan sonra! — Eğer o esrarengiz adamlı mülâkatınız. mahrem değilse söyle fakat alay etmeğe mahal yok!.. — Azizim alay etmek had. dim değil, gelen adam bir uşakmış onun vazifesi Tükat- hyanda beni başka bir İngiliz memuru ile “buluşturmaktan ibaretmiş ben sana neticeyi kestirme söyledim ! — Ne söyledin ? — İngilizlerin Türkiyeyi satın almak niyetinde olduk- larını. — Yahu bir memleket, mahlül bir ev gibi satılır mı? Ruhi ve akli bir hastalık arazi d'—“—_.. ö iyorsan — biraz vâzih (Devamı var) fıkzası mnucibisce tecziyosini istedi. Kanunun bu maddesinin üçüncü fıkrası şudur. Madde 450 — katil fili: 3 — Canavarca bir his sev- kile veya işkence ve tazip ile ika edilirse fail üdam cezasına mabküm olur., denilmektedir. Bu talebe nazaran Âyşemin doğrudan doğruya 1pe çekil. mexl lâzim gelmektedir. An- da valdenizle karşılaşıyorduk. Neticede konuşluk, tanıştık ve dost olduk. — Ne kadar — mahzunum, annem buraya taşındığı zaman- danberi biç kimse ile görüp | müyordu. Onun bu yalnızlığı | ise beni üzüm üzüm üzüyordu. | Çünkü, her zaman yanında bulunamıyordum. Sizin lütuf- kârlığınızla bu hususta hiç bir güna düşünce ve üzüntüm kalmıyor demektir. Müsande buyurunuz, kalbimden gelen minnet ve şükramı zatı âlile- rine ve kerlmelerine arzede- yüm. Müheyyiç bir ses: — Yavrum, dedi. Diğer bir ses te bu kelime- lere <evap verdi; — Neiyi bir .ojııvı. el cak mahkeme kararını bugüne talik ettiği için dddia maka- manın talebi karşısında dizle- rinin bağı çözülüp gözlerinden * yaşlar akılmış olan Ayşe üç dört gün daha neticesi karanlık olan bir müddet geçirmiş olacaktır. İddia makamının — talebi müteselsilen tasdik edildiği tak- dirde şüphesiz ki bükmün infazı Türkivede t!k hâdise olncaktır, | madamın önünde duzmuştu : Madam... — Çok lütufkürsnız müsyü,” — Matmazel Kuru bir ses ve İşaretle: — Mersi! Fransuva içinden diyor kt: “Bu kızı anlamak pek güç. Klodu terketmeli, ona sağuk davranmalı. Bazı kadınları da soğukluk cezbeder.. Bu emade evvelce kazan. dığı madam Armbuvaz — (ila görüşmeğe başlamıştı: — Sen Jermenden mem- mSun Mmusunuz, madam? »- Bek çok... »e Ne iyi... İ alıştığı uzaklaşınca Dazen müteessir olur. —. —- Evet, bu Lüstedilir,eğer bayat ele& ve kolp kalbe geçmiş olursa.. Fransuva bu sözün a'tında bir facianın gizli bu'undağur bu ba e z eee ten LA &1'

Bu sayıdan diğer sayfalar: