11 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

11 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Siyah eller Bir gazete — açıyorsunuz, hangi sahifesine baksanız, han- gi imzanın üstünü okusanız mutlaka “Yarın, dan bahsedi. lir. Hani ihtiyarlar meclisine bir genç girerde, bütün pişal gözler hasetle ona çevrilir, işte *Yarın, a da öyle bakıyorlar. Kalemlerile, fırçalarile hep *Yarın,a hücum “Yarın,, gazetesi çıkmadan. | evvel, biribirlerinin kuyularını kazan bu, Babiâli madrabazla- rı; “Yarın, çıktıktan sonra can| ciğer oldular. Tıplı bir kova- na yabancı bir arı girmiş gibi, eli kalem tutan bekçilerile onu süngüliyerek - içlerinden çıkarmak istiyorlar? “Yarın, ne yapıyor? *Yarın, da çalişanlar kim- lerdı? M Vatan hainliği gibi en ta- hammülsuz ve en ağır isnatlar orada çalışanlara revâ görü- kür, Ahlâk ve seciye düşkün- lügüne, onlar misal getiriliyor, yüzleri — gözleri — sünsiyah olarak onlar teşhir ediliyor. Fakat bilinmelidir ki, hü- kümetin ve kanunun gözü va- tan hainini “Cumhuriyet ga- zetesi, nden daha — çabuk görür. Ahlâksız'ıkları iddia — edi- len gençler, namus hocalığı- n& kalkanlardan çok daha seciyeli kimselerdir. Hulâsa.." Bize yağlı karalıklar sür- meye kalkanların - gösterdik- leri “siyaheller, belki kendi yüz karalarının silintisidir. BÜRHANETTİN ÂLİ Bir faci Tramvayın çarptığı çocuğun haya- tından ümit yoktur! cerh vakasıda oldu! Bir Düan Taksimde gene feci bir kaza olmuş ve bir genç çocuk kendi dikkatsizliği neti- cesinde ağır surette yaralan- mıştır: Vak'a şöyle olmuştur. Y7 yaşında Kemahlı Hasan Taksimde Panaroma gazinosu önünde tramvay yolunda dal- gin dalgın yürümekte iken 77 numaralı Maçka Beyazıt tram- vayı, çocuğun bulunduğu ma- mahalle gelmiştir. Vatman herne kadar çan çalmışsa da — Hazan kendini büsbütün şaşırmış ve tramvaya çarpmışlır. Bu çarpma neticesindeHlasan tehlikeli sarette yaralanmış ve kanlar içinde yere seril- miştir. Vak'a yerine gelen po- Hizler Hasanı hastabaneye kal- dırmışlardır. Hayatından ümit yoktur. ğ Ağir bir cerh vakası Evvelki gece Fatihte Şe- kerci hanında ağır bir cerh vak'ası olmuştur. Şekerci hanında oturan süt- çü Mehmet'le, Çenberlitaşta 'ezir hanında ikamet eden Musa Tefrika No. 35 Rıyııoııdo luhı — Fransız edebiyatından büyük la dahal Zabıta müuharririmiz yazıyor: İsrail, Süreyyayı kahve parası için vurdu ! Bu hâdise Sirkecide gece üçte olmuş ve İsrail halkın | elinden muşkulatla kurtarılabilmiştir! Evvelki gece Sirkecide bir ! cinayet olmuştur. İncir çekir- değini doldurmayan Bu hüdise bakkında aldığımz malümati neşrediyoruz. Vurulan kim? Vurulan Süreyya isminde bir gençtir. Alacttin matbaasınıda çalı- şan ve geceleri kahvelerde va- kıt geçiren Süreyya hilkaten kavgacı olmayan bir çocuktur. Vuran kim ? Vuran hemen zabıta taris hinde pek nadir tesadüf edi- lecek üplerdendir. Bir musevi olan. bu da henüz daha genç- tir. Sarı saçlı, zatf ve çelimsiz biridir. Seyyar hisküvicidir. İsmi İsraeldir. İki arkadaş! Süreyya ile İsrail Sirkecide kahvede arkadaş olmuşlardır yaş farkı az olduğu için ayun- harını ne 6 ondan nede 6 ondan | ayrılmaksızın oynarlar, eğlen- celerini beraber yaparlarmış. Bu ikt arkadaş ekseriya gece sant 1-2,5 a kadar kahvelerde kalırlar ve ellerine geçirdikleri bir iki kuruşla da kumar oy- narlarmış. skereseerneLanA bir altacak meselesinden yek- diğerile darlırdırlar. Evvelki gece bu iki ha- sın Fatihte birbirlerile kar- plaşmışlar ve aralarındaki es- ki meseleyi tazelemişlerdir. Bu kumar zevlki ve iptilası nihayet dün. akşam birini has- taneye diğerini de tevkifaneye düşürmüşlür. Evvelki gece Gece bermutat İsrael, ar- kadaşı Süreyya işten çıktıktan sonra — Sirkecideki- - bilardolu kahveye - İskenderiye — oteli karşısında - gelince onu oyuna davet etmiş zaten mutatları eolduğu için yine hangi saata kadar devam edeceğini bilme- dikiri - oyunlarına — başlamış. lardır. İsrael kabadayı Bisküvitçi İsrael arkadaşları arasında kabadayılıkla geçiren | ve her zaman yanında çivi ve biçak tapıdığı söylenen serseri ruhlüu biri olduğu için her oyunda mutlaka bir hır çıka- tır veya muhatabı zaifse döver veya ekseriya olduğu gibi da- yak yer. Dün akşamda İtraelin ka- badayılığı tutmoş ve oyun müddet Süreyyaya epice atıp tulmuştur. Süreyya para vermiyor Fakat oyunda bir hile gör- gdüğünü iddia eden süreyya verilmesi icabeden parayı ver. | memiş ve İsraelin canını sık- miştır. İsraek Süreyyaya parayı vermyesini A6rar etmiş © verme- miş nihayat Süreyya vakıt ta geciktiği için kahveden çık- İsrael karar veriyor İsrael bunun üzerine bir | karar veriyor ve derbal kah. veden fırlayarak Süveyyanın arkasından — koşuyor ve dür Neticede Mehmet Musayı bıçakla — yaralayp — kaçmak istemişse de — polisler tarafin: dan yakâlanmıştır. Musa da Cerrahpaşa hasta- hanesine kuldınlııııılır Bulgır “kozaları Ticaret odası Balkanlarda- ki koza mahsulü hakkında tot- kikat yapma'.tadır. igar Ü- caret mümesilliğinden alınan malümata göre, bu sene kora mabhsulü iyidi ölü Polisçe şüpheli görül- dü, araştırılıyor Üsküdarda Bülbül deresin- de oturan sabık taharri kom- ser muavinlerinden Kâzım Ef. dün gece Karaköyde Acem Hasanın kabvesi — üzerindeki odada ölü olarak bulunmuştur. Bu — ölüm şüphelt görüldüğü için ceset Morga kaldırılmıştır. GRDE Mütercimi : Ahmet Fürkân Tomanı — 170 inci binden tercüme edilmiştir. Büyük annenin bakışları adeta gayrimeri ve uzak, çok uzak bir noktaya takıl- Sükütu yine büyük anna L etti... — Geçmiş günlerimi hiç mış gibiidi. Madam Ambuvaz |Fdüşünmek islemem kızım, di- 1se halâ zinde ve hayatiyeti kay- bolrmamış göğsünün heyecanlı har€ketlerile aşkı, hayır ken- di aşklarını düşünüyordu. Ya Klod, bu tecrübesiz ve haya- — Hinl masum bir dünya ile işiler yordu. Bu, kıymetli vekitleri- mizi öldürmektir. Ama, İnsan- lar, bilhassa biz dişiler bu ha- olan! diye haykırıyor. — Parayı ver! Fakat henüz münakaşaya bile hacet kalmadan Birden. bire İsrall Süreyyanın üzerine atılıyor. Bu sırada tesadülen orada bulunan muhabirimiz vak'anın bundan sonrasını bizzat takip etmiştir. Verdiği izahat şudur; Muhabirimiz vak'ada Süreyya, her haldebir çok bı- çak yazası almış olacaktı ki yerel yuvarlandı. ve bu defa çok canhiraş bir surette haykırdı. Der. hal o srada oradaka bulunan halk koşuştular bende kaştum. Süreyya sol böğrünü tuta. rak acı acı imliyordu. İsrall hâdiseyi irtikâptan sonra kaçmak istemiş, fakat halktan biri tarafından tutul. muştur.. Bu sırada vak'a mahalline Sirkeci bekçisi yetişmiş ve İs. rai'i yakalamışır. Çok şayanı dimağlarda —daima — hakikat ile bayal daimi bir mücadele — halindedir. — Ve ekseriya hayal galebe çalar. Ta ki hakikat abus çehresini gösterinceye kadar. Fakat, o zaman dan yalnız göz yaşı ve kaybolan hayat cennetinin ver- diği utırap tçimizde kalır... Bu — hakikatleri, madam Ambuvaz yazacağı eserinde acaba anlatabilecek mi? Mu- hakkak olan bir şey varsa, oda roman isimleri — verilen erkek ile kadının mes'ut ola- mayışları idi. Nitekim, muha- dikkat olan nokta İsrailin canı yanmış gibi: — Beni vurdu! diye hay- kırmasıdır. Evvelâ bekçide bir tereddüt hasıl olmuşsa da vaziyet der- bal kendisine anlatılmış ve katil — İeralil sürüklenerek Eminönü Merkezine götürül. müştur. Halkın heyecanı Bu hâdiseyi gören halk 20n derece heyecana - gelmiş ve İsrailin üzerine hucüm et- miştir. İsrall, bu halkın haklı heyecanından bekçinin müda- halesi ile vebir iki tokat yiyerek kurtarılmıştır. Merkezde larail merkeze götürülürken bıçane mecruh Süreyya da bir otomobile konularak merkeze nakledilmiş, fakat yarası ağır olduğu için derhal ayni otlomo- bil ile * sür'atle Cerrahpaşa hastanesine naklolunmuştur. Mecruhun ameliyatı yapı- hirken İsrail de isticvap edil- mişlir: İsrail ne diyor ? lsrail evvelâ: “ Çivi ile vurdum ! , de- mişse de şahitlerin ifadesine göre bıçakla vurduğu tahak- kuk etliği için 1srar edilmiş fakat İsrall bir şey söyleme- miş ve: “O beni vuracaktı! , diye ağlamağa başlamıştır. Halbuki İsrail, Süreyyayı arkasından vurmuştur. Kelepçe ile dolaştırıldı İsrail eli kelepçelenerek ma- balli hâdiseye getirildi ve br çak arandı, fakat bulunamadı Geri götürülürken yine hâ. diseyi görenlerden biri cadde- de kapu yanında bulduğu zin- cirli küçük biçağı henüz kanı soğumamış bir halde polise teslim etti! İsrail bıçağı yarısından faz- Ta Süreyyanın beline sokmuş vebüyük bir yara açımıştır. Polis tahkikatı heocüz te- kalacak gibiydi. Çünkü, genç vere, bu noktanın tavzibine Ambuvaz di- kemmül etmemiştir. Dün bastaneden sorduk, mecruhun yarası dikilmiştir. Ölüm tehlikesi azalmıştır. A, Sergi Güzel San'atler Akade- misi talebesi sergi açıyor Güzel san'atler Âkademisi Mimari ve Tezyini san'atler talebelerinin 1930-1931 ders senesi talebe mesalsini umu- ma arzetmek Üzere temmü- zun İ3üncü pazartesi günün- de itibaren Akademi binası dahilinde 10 gün devamede- c:k bıı sergi açılacaktır. $. — Ya ne zannettin Klod romanm kahramanı olan çift. ler önce pek mesuttular. Hayatı, düz bir beyaz su sat- hından farksız. görüyorlardı. Öyle ki, bu beyazlığı hiç bir harici tesirin kirletmiyeceğini ve bu suyun saadetten — yar pilmiş rüküdetini hiç bir ha- yat fırtınasının bozamayacağı mı zannediyorlardı. Fakal za- man... — Aman, anne, diyordu Klod, hep beni hayattan ür- kütecek şeyler — söylüyorsun! Niçin ? Zaman bu kadar in- safuz olabilir mi, biç? Ve iş- vebaz bir tavurla büyük an- nesine dönüp bılıyngd_ç, C m milyon Kiray Turkıye emniyet Plânları satılıyordu e a Küstah casuslara bir ibret dersi veriliyor! Ressama ayırdığım vazife hem daha mühim, hem de da- ha korkuludur da andan.. Ressam (Ö. K.) Bayin göz lerinde vahşi bir tayakkuz par mek kayuosile hissiyatını izhar etmemeğe uğraşlığını vazıhan an'ıyordum. Aramızda cereyan eden ve edecek muhavetenin bütün şu- mulünü anlamak endişesile, musikinin melpdilerine, genç kızların nüvazişine, içkinin zev- kine ve ber şeye b gâneldi. Yalnız ağzından çıkacak sözün İübbünü anlamak için tecessüs, dikkat ve heyecan kesilmişti.. Ressamın vaziyeti nazarım- dan kaçmamakla — beraber (Sa...) Beyi biraz daha tenvir etmiş olmak için devam ettim; — Görüyorsun ya, yapaca- ğan iş bütün heyetile çok ba- sittir. Arada bitaraf bir pos tacı vaziyetindesin | İşte o ka- dar. (Sa...) Bey ami bir feve- ranla : — Ben — vaziyeti zaten anlamıştıra canım, ressam ba- na mufassal malümat vermiş- u. Türkiyenin emniyet plünla- rından mübim ve müstahkem mevlain tertibatımı ele geçir- mek için İngilizlerin me;hur polis ve casus teşkilâtından bir şebeke de burada faaliyete başlamış. Bunlar güya sizi elde et- mek süretile işe başlamışlar, mühim bir servet vadile siz- den bu hizmeti istemişler, siz de fırsatı ganimet addederek zaten küstah olan casuslara bir ibret dersi vermek İstiyor- muşsunuz. — Onları atlatarak mühim bir servet elde edecek- mişsiniz. Bunu yapabilmeniz için de bittabi yardımcılara ihtiyacınız var. Bu maksatla bizden hizmet ve yardım bekliyorsunuz. — Tamam !.. Sabıkalı Bir hırsız nihayet yakayı ele verdi Sabıkalılardan Murat ismin- de bir bırsız uzun müddetten- beri aranmakta idi. Nihayet, evvelki gece Bey- oğlunda memurlar tarafından yakalanmışlır. Murat karakola getirilmiş- se de burada ikinci bir vak'a ihdas eylemiştir. Muradı. karakolun — geza- rethanesine sokan polis Basri Efendiye karşı gelmiş ve bu- nunla da iktifa etmiyerek bir de mükemmel tokat atmıştır. Şimdi, Murat hakkında bır cürmünden dolayı da takibat yapılmaktadır. Ş Bıiçak çekmiş Ziraat Bankası memurla- rından Ârif Ef. isminde bir zat, evvelki gece Beyoğlunda Pa- pağan barında, müstecir, Esat Efendiye bıçak çektiği için yakalanmıştır. Hudut harici? Yunanlı kara Yani | de bir ıılııiılıı ’oıı — Bu kolay fakat para... Bütün bu işler para kazanmak icindir, Fakaj işe başlamadan paradan bahset- mek, karşımızdakilere biraz itimatsızlık telkin etmez mi? — Onu siz takdir edebi: lirsiniz ! — O halde muvaffakıye- timizin tamamen tezahürüne kadar, yalnız bir aeker gibi, kumandanına itaat eden bir madun gibi yalnız benim em- time tabi olunuz !.. Ben bunu söylerken orta yaşlı, kır saçlı ressam (Ö.K) en- dişe ile gözlerime bakıyor, ma- nevi bir büzün içinde âdela çır piniyordu, Fakat (Ka...) nın yanında bir tek itizaz kelimesi bile söylem9ğe cesaret edeme- dennefsini zaptediyordu.(Sa...) sordu:. — Yarın hakikaten Ankarar ya gidecek misiniz? — Niyetim yoktu. Fakat ar- tık gitmek şart oldu. Bu anl seyahat onlara hem bir emni- yet telkin etmez mi? Orada bu işlerlemi meşgul olacıksnız? (Sa...) Bey bunu sorarken | ressam (Ö.K) kallarımın hare- kâtından bile mana çıkarmak isteyco bir merakla beni tetkik ediyor, vereceğim covabı de- rin bir alâka ile bekliyordu. (Devamı var) . Vasiyet Sabık Mısır veliahtı mirastan mahrum Validet Hidivin vasiyetua- mesinin Mısırda açıldığını yaz- mıştık. Emine Hanım bu va- siyetnamede yalnız torunu ve Misirin eski veliahtına miras bırakmadığını yazmıştır. Prens Apdülmüminin bu mirastan mahrumiyetine sebep pederi aleyhine İsviçrede ikem gazetelere beyanatta bulunma- sıdır. Pederi buna danldığı için büyük valdesi Emine Ha- aımefendi de kızmış ve darıl- mıştır. . Limanda Bir faaliyet ki değme gitsin ! Limanımızın mayıs ayın- daki faaliyeti içm bir ista- tistik hazırlanmıştır. Mayısta Çanvakkaleden mu- ameleli 109, transit olarakta 245 gemi geçmiştir. bandıralıdır. Birinci - İtalyan gemileri, sonra İngliz, daha- da Y ::rl:. -za unan vapurları ge- Limanımız faaliyette, fakat ecnebi gemileri hesabına!.. “Mütevelliler : tahkikat Ermeni — mütevellileri ile, hazine arasında; bazı emlâk- | ten dolayı tabaddüs eden va- ziyet etrafında tahkikat yapıl. maktadır. Bu işle dlhâırdııır- A mütevelli | biri, dince ı.ın.".'.!"em ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: