11 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

11 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hife 4 Sal ga— Meclisteki istiza | takriri celse (Birinci sahifeden Mmahiyetler almağa Hele hiç bir faydası gibi âtiye de bir çok vehamet ve zarar hazırlayan bu felâ- ketli cereyan karşısında hükü- met ne düşünüyor? Mili varlığı istilâya başlı- yan şu zehirli havadan amme- nin vicdamı pek mustarıptir. Binaenaleyh Büyük — Millet Meclisinin vaziyeti mütalaa ile bu hususta bir karar ver- Mesini elzem görüyoruz. Cemiyeti, metbuatın kstimallerine karşı olmadığı sui müdafaa için şimdiye kadar müracaat edilen tedbirlerin kâfi olmadı- ğı meydandadır. Binaenaleyh keyfiyetin Hü- kümetten istizahını teklif ede- riz. | — Elâziz Fazıl Ahmet, Aksa- Tay Ahmet Süreyya Ordu Ah- ,met İhsan Başvekil İsmet paşa (Ma latya) — Muhterem efendiler; 'matbuat hürriyetinin suitimali- nin memleketi mütecessir. ve mutazırrır ettiğinden bahsedi- yor. Bundan dolayı Hükümet- ten istizah edilmiştir" İstizah müzakeresini açmak için Hü- | metin evvelâ «öz söylemesi nizamname icebıdır, Müzake- reyi açmak için bir iki nok- tayı yüksek dikkatinize arz | etmek isterim: Birisi mevzuubahsolan dert | hakkında Hükümetin kendisi- ne kanunen verilmiş olan lâhiyetleri ve Hükümet cihaz- larına teveccüh eden vazife- leri isabetle ifa ve tetkik edip | etmediğidir. Kendimizi muha- tap addettiğimiz bu suale müsbet cevap veriyoruz. Hü- kümet, kendisine verilen aalâ. hiyetleri isabetle tatbik eyle- diği kanaatindedir. stizahın diğer mevzuu, ce- reyan eden mevcut olan tedbirlerin kâfi olmadı- | ahval, ğanı meydana çıkarmıştır. Bu hususta hatiplerin müşahede- lerini dinlemek isterim ki, bi- zimde bir çok müşahedeleri- miz vardır.Eğer Meclis muta- bik olursa alınması lâzum olan tedbirler hakkında uzun uza- dıya izahat arzederim. (Reis — Efendim! bir kere daha evvelden için töz almış zevat vardır. Bun- ları okuyaçağız. bunlardan son- ra da şimdi söz isteyen arka- daşları sırasına göre yazaca- âım. Sıra şudür: Sürayya Bey, Ahmet İhsan Bey, Mazhar Müfit Bey, Ziya Gevher Bey, Yunus Nadi Bey, Ali Satp Bey, Şeref Bey, Re- fik Şevket Bey, Emin Bey, Hamdi Bey, Mustafa Turgut Bey, Yusuf Bey, Nazifi Şerif Bey, Necip Asım Bey, Rasih Bey, Galip Bey, Fazıl Ahmet Bey. Reis — Başka söz istiyen var mı efendile: istizah | yanlış bir Ahmet Sürayya B. (Ak- saray) Çok muhterem efendi- | ler; Hükümetimizden yaptığır miz İstizah takriri — altında fmzası bulunan arkadaşlarınız- dan — birisiyim — ( İşitemiyoruz serleri). İşittiririm. Fakat evvelâ takririmizin Manasını ve onunla istihdaf ettiğimiz gayeyi teşrih ve tavzih etmeğe lüzum görüyo- rum. Takrir kat'i bir vuzuhla yazılmış ifadesi sarih, matlabı çok meydanda olan bi CTTİTİRET Y ÖĞN Yalnız bizi bu . takririn yazılıp verilmesine, istizahın yapılmasına tebar eden esbabı, tecelliyi vekayli, gidiş tarz- Tarını teşhir ve tahlile iptidar- dan ve Heyeti Celllenizi bu hususta bir karar almıya da- yet etmezden evvel bütün beşeriyet — tarihinin bilhassa yöksek Türk fakı'âbı tarihinin çehesinde yapacağım tey- hlil ve tesbitten öyvel Ü | | at serbestisi gibi çok bu günün bir hâdisesine temas etmek mecburiyetini hissettim. Efendiler; bizi istizah tak- [ ririni vermeğe mecbur eden bazı gazetelerin neşriyatı me- yanında, bu günkü makaleleri: nin — münderecalının — içeri- stinden — bir iki — fıkradan bahsedeceğim. Bu gazeteler- | den birisi diyor ki: | “Fena vesileler hürriyetinin boğulmasına kâfi gelecek mi?,, diğer birisi di- yor ki: “Bir gün cümburiyet | tarihinde matbuat hürriyetinin san günü olmıyacaktır. Mat- buat — hürriyeti padişahların elinden cümhuriyetle beraber | alınmış bir haktır. Ona kimse ilişemez. Şereflerine inanma- dığımızı iftira ettikleri inkılâp- çıların, birkaç — gayretkeşin | iddialarile cümhuriyetin ana hatlarından geri döneceklerine inanmıyoruz., Efendiler; fena vesilelerle matbuat bürriyetinin boğul- masına karar verilecek midir? diye bir şüphe gösteren bu fıkra karşısında kat'i ve intihai bir hüküm ve kanaat olmak üzere çok kısa bir şey arzede- ceğim: Biz takririmizle, yaptı- ğımız istizahla ne mutlak ser- bestisi meselesini kasdetmiyo- | ruz. Takririmize esas ittihaz | edilen madde bu değildir. Böy- le bir tevsim yüksek Türk inkılâp tarihinin karşısında | bakikatten uzak, noksan ve telâkkiye delâlet eder. Bizim bugün Büyük Millet Meclisinde konuşmakta olduğumuz ve konuşacağımız | şey çok açık ve kat'i bir Hisanla ifade ediyorum arka- ün bir milleti ifsat ve idlâle uğraşan, bütün bir memleket huzur ve emniyetini matbuat | münselip kılmağa çalışan şeni bir düşmanlık, sefil, menfur bir hiyanet, hakiki inkilâp ve cümhuriyet hainliği meselesidir. (Bravu sesleri). | İşte biz bu noktayi istihdaf ediyoruz. Son hâdiseler | ve neşriyatlar karşısında aldı- ğımız şemme, — gördüğümüz manzara budur. — Endişemiz bundandır. Yoksa arkadaşlar samimi bir mühalefet, müfit bir tenkit, salim bir serbest münakaşa kabul ve himayesi- nin hikmet ve gayesine uygun | olarak kullanılan matbuat ver- | bestisi, hiç bir zaman Heyeti Celilenizce — Hükümetinizden istizah zemini teşkil etmemiş- tir ve biz böyle bir vesileye bir mecburiyete lüzum kal- maması arzu ve endişesiledir ki bu günkü istizahı yapmışzdır, yapıyoruz. Binaenaleyh bugün bile bu mübhem — muzmarı derin — ifsatkâr — cümlelerle milletin ruhuna uyuşukluk, fik- | rine bir endişe telkin etmek istiyen insanlar bunu her şey- den evvel böyle bilsinler. Ka tımız bu kadar mübeccel, bu kadar ahraranedir. Ancak çok muhterem arkadaşlar; kirli el- | lerde ekseriya ve belki daima muzir bir tatbika tabi tutulan ve haddi zatında çok muhte- rem ve müfit bulunan matbu- yüksek bir hakkı, mukaddes bir mef- humu adeta bir paravan, bir paratoner gibi istimal etmek için bir kaç gazetenin etrafın- da beş, on mahlük toplanmış- lardır. Bunlar memleketi anar- şiye sürüklemek için her gün bin bir çeşit cüret ve küstah- hıkla çalışıyorlar. Tenkit diye, serbest münakaşa diye, fikir hürriyeti diye ancak düşman devletlerin bozucu ve yıkıcı casus teşkilâtlarile, kiralanmış vatan hainlerile yapabilecek- leri mel'anetlerin daha bin kat fazlasını ( Bravo sesleri). Şahısları ve hüviyetleri ma- yüz yapıyorlar hı_._e olan bu idraksiz, faziletsiz insanların ne yaptıklarını ve daha ne yapmak istediklerini, | tyi anlamışız gizli, menfur emellerini, bütün hilelerini, dolambaçlı plânla- | rını ve bu çahısların husust ve şahsi vaziyetlerini ve her bi- rerlerini çok iyi ve biletraf biliyoruz. Arkadaşlar ; bu hilkatte | ve bu Istidatta olanlar, vatanın her köşesi işgal ateşi altında yanarken, necip Türk milleti- nin bakkı, istiklâli, haysiyet | ve şerefi düşman çizmeleri al- tında çiğnenirken, onlar yine ayni mahiyette ve zaman Za- man daha bariz ve daha hai- pane şeyler de yapmışlardır. Düşman ordularına girmişler- dir, düşmandan iki kat daha düşman olan ve düşmandan daha mühlik olan sultan ordu- larına girmişlerdir" Milli kuv: vetler cephelerde — çalışırken sinin zabıtlar e08cesecc ee — — a onlar milleti arkasından fakat ta kalpgâhından ve ciğergâ- hından vurmak - istemişlerdir. Anadolu içinde halk arasında irtica, isyan ve ihtilâl ateşleri | körüklemişlerdir. Bizler o za- man da bu mahlükların hep- sini, her şeylerini bu günkü gibi çok iyi ve biletraf biliyor- duk, onlar hiyanetlerinde de- vam ettiler, biz imanımızı mu- hafaza etmekte “sebat ettik, | bu günde olduğu gibi... Ne | müstevlilerin hars kuvvetleri, ne de hainlerin bin bir çeşit hile ve mel'anetleri bizden hiç bir şey aşındıramadı. Mane- viyatımızda en küçük bir sar- sıntı yapamadı. Milli gayemiz- den bize en ufak bir şey bile gaip ettiremedi. Bunun için bizden en ufak btr feragat temin edemedi. Oaların bütün bu savlet ve muhacemelerinin bizim ruhumuz ve akidelerimiz #zerinde hiç bir tesiri olmadı. | Bu gün de olmayacağı gi- | bi... Bütün mücadele - senele- | rinde onlar mütemadiyen ha- | inane, melünane hareketlerinde | devamı ettiler Bize en mühlik | darbeler tevcihinde musır ol- dular, fakat bu darbeler bizi sindirmedi, yıldırmadı, — basi- retimizi, gayretimizi artırdı. | Bu gün de artıracağı gibi ... Nihayet efendiler, çalıştık, azim ve imanımızdan hiç bir - şey bırakmıyarak manevlyatımı. dan hiç bir şey yıpratmıya: çalıştık, vatan kurtuldu, milli hakimiyet ve istiklâle hakiki olarak ilk defa kavuştuk. Da- ha mücadele devrinde — iken milli hakimiyeti kabul ve ilân ettik. Kurtuluşu müteakkip te Cümhuriyeti tesis ve ilân et- tik. Muasır garp medeniyeti- nin, insanlığın refah ve saadet- lerine yetişebilmek için vatan ve milletimizi bunların | inamı güna günuna mazhar kılabil- | mek için, ancak asırlar içeri- sine sıkıştırılabilecek, büyük, mühim ve muazzam bir inkılâp | yaptık. Fakat efendiler: inkı- lâp ve cümhuriyetin tatlı se- merelerini millete iktitaf ettir- mek istediğimiz şu esnada © hilkat ve o İstidatta — olan sefil insanlardan betbaht ve bethah bir zümre yine karşı- mıiza çıkıyor, fakat bu defa harp cephelerinde değil, harp cephelerinden daha hassas ve daha nazik olan matbuat cep- hesinde birer mevzi ahzetmek süretile karşımıza çıkıyorlar. Garip olan ve mucibi teestür bulunan nokta şudur ki; inkı- Jâbın, cümhuriyetin ibda ve himaye ettiği tenkit, serbest münakaşa gibi hakları hürri- yetleri bu bizim de hakkımız- dır,bizimde hürriyetimizdir diye onları sulistimal etmek su- retile bizzat hak ve hürriyet aleyhinde “inkilâp ve Cümhu- riyet aleyhinde zehirli ve sl- hirli birer silâh gibi istimal etmek cüret ve melan: karşımıza çıkıyorlar. , .. Arkadaşlar; hepimiz çok çok siyi dikkat etmişizdir; bu bedbahtlar o kadar iftiracı, o kadar haya- sız ve o kadar tezvirci, 6 ka- dar bozguncu ve yaygaracılar- ki; vatancı, inkilâpçı ve cüm- huriyetçi olan zümrenin inki- lâp ve cümhuriyetperver mu- sahasın- da beliren azim tehlike kar- şısında milleti irtat ve ikaz için yazdıkları yazıları milleti irşat için bethahlarla yapılan mücahedeleri memleketin ve fırkamızın - başında bulunan muayyen zevatın tesirile ker- harrirlerin matbuat | l ! hen yazılan makaleler şeklin- | de gösteriyorlar. Bu iğrenç yalanı, bu melun iftirayı müte- madiyen Milletin yüzüne ve kulağına — hiç utanmadan ve hiç düşünmeden haykırıyorlar | düşünmiyorlar ; tenkit, neşir kalem, matbuat hürriyeti, de yüksek mefhumları bu mem- lekette filen tecelli ettirenler © muharrirlerin de dahil olduk. mı aynen neşrediyoruz olan Böyük Millet Me: ta- rafından kabul edilmediği tak- | dirde her hangi devlet umu« | runa ait kararlarındâ da bir isabetsizlik şemmesi bulundu” ğu hükmü tezvirile kendileri» | nin mevkil iktidarı terketme- 1 leri mi lâzım gelir demek de- gilmidir?.. Bu kadar küçük, adi, hâdiseleri teşviş ve ifsat için vesile itti- | | ehemmiyetsiz haz etmek değil midir?.. Bu günkü rejimi yaratan ve ya- şatan bir fırkanın çok muh- terem olan İcra Vekilleri He- | yetinin yıkılmasını ve mevkil | | iktidardan uzaklaşmasını temin için efkârı âmmeyi böyle bu- | landırmak isteyen insanların ne mahiyelte ve ne haleti ru- hiyede insanlar olduğunu böy- le yazılardan da pek alâ tak- | dir edebilirsiniz. Diğer bir mekalede “İstip- dat ve Meşrutiyet devirlerin- den kalanlar (bunlar güya biz | olacağı Kara gömüldükten sonradır ki Cüm- topraklara | | huriyet tam manasile feyzini ları halkçı' inkilâpçı. tefekkür | hürriyetidir., neşir hürriyetidir ve serbest münakaşa hakkıdır. | sihirli birer — silâh tuttukları ve Milletin âlf ve aziz men- faatleri — aleyhine tevcih ve istimal ettikleri bu hakları ve | bu hürriyetleri maalesef kendi- leri de bu vatan üzerinde ya- şadıkları bu milletin arasında bulundukları için yine bu in- kılâpçı, cümhuriyetçi ve milli- yetçi zümrenin sayesinde elle- rinde tutabiliyorlar ve daha çok şayanı dikkattir ki bu adamlar, yüksek hissi selimi her hakikati keşif ve Idrake çok müuktediş ve müsait olan büyük Türk Milletini, bütün bu ilsatçı ve iftiracı neşriyat- larile imansızlığa faziletsizliğe, namertliğe, kazinaşınaslığa sevketmek — istiyorlar. Onlar buna kat'iyen iman etmişlerdir ve bu iman ile dir ki müfsit ve tezvirci neşriyatlarına hâkim olan ruh budur, böyledir. Arkadaşlar; bu - iftiracı, tezlilci ve tahkirci iasanların | bu düşman matbuat maharrir- lerinin hiç değilse son gün- lerde neşrettikleri mukaleler- | | den bir kaç parçayı misâl olarak muhterem heyetinizin eelil huzurunda, büyük Mil- letin yüksek huzurunda, Türk inkılâp tarihi karşısında oku- yup tahlil ve teşrih etmek- Tiğime mi de buyurmanızı istirham edecegim. Hepimizin hatır nişanıdır ki Heyeti vekileniz, dünyaya şa- mil olan ve bizim üzerimide sultesiri görülen büyük ik | a- di buhranın her millete - il! zam ettirdiği tasarruf zihni- yeti altında hareket etmilş ve bir çok noktalarda tasarruf menabii taharri ederken kendi | otomobilleri meselesini de mev- zuu başetmişti. Bu münase- betle bu düşman - düşman denilmek daha doğru olur - gazetelerden birisinin yazdığı bir makalede yazıya hâkim ruhu gösteren bir fıkrayı okuyaca- gım. “Hükümete düşen vazi- fe, kendisine ait olan karar Büyük Millet Meclisinde red. dedilirse istifa etmektir.. Bu ne demektir. arkadaş- lar, hatırlarsınız ki, — Heyeti Vekilemize yüksek ve pek mü- him vazifelerinin icabı olarak Büyük Millet Mec'isi tarafın: dan kanunu mahsusla tahsis edilmiş bulunan otomobilleri de kaldırmamızı bir tasarruf zemini olarak Hükümet bize teklif ediyordu. Bu Hükümetin yüksek bir feragati nefis nişanesi olablir. Fakat onların bu (feragatini Milletin mümessili yeğânesi | diye kirli ellerinden zebirli ve | | memurin kütlesini tahrik et- ? günü neşredilen bir makale- | gösterecektir, diye başlıyor. *Maziden kalan unsur idamei bayata fırsat buldukça bizim gibi gençle ve Cümhuriyet | perverlere - yani onlar Cüm- huriyetperver oluyorlar - dü- | şen vazife onların böyle su- reti haktan görünerek meşru veya gayri meşru hareketleri- ni imhaya çalışmaktır., Totakı hak kabilindendir ki, karşımızda bulunan bu düşman, memleketi sevk ve idare mesuliyetini taşımakta bulunan insanların meşru ha- reketlerini de imha etmek kararını vermiş - olduklarını kendi itiraflarile bize anlatan hainlerdir. Devlet büşçelerinde yapı- lan tasarrufat için maaşat miktarından ve memurin kad- rolarından aranılan imkânla- ra karşı neşrettikleri yazılar- dan bir fıkrayı da okuyaca- ğım : (Hamisiz ve kimsesizle- rin yine bu vaziyette yanıp gidecekleri anlaşılıyor| bu ilk ve son bir sözdür. Bu söz mek ve hükümete karşı nef- ret hissi ile müteharrik bir hale getirmek için ankastin ihtiyar edilmiş bir — gaflettir. Bir tahriktir. Çünkü efendiler, ferdası de bu defa Cümhuriyet Halk Fırkası methedilerek memurların dü: | ruğu maslahat âmiz etiketi | altında yalancılık ve faziletsiz. | lik eden bir zümre olduğunu söylüyorlar. Bugün tahrik etmek iste- dikleri zümreyi hükümete bhü- cum etmek suretile ve pren- siplere rejime hücum sureti- le,yarın tezyif etmek iste- leri © memurin kütlesini hükümete istinat etmek ture- tile tezlil ve tahkir ederler. Bu suretle ortalığı karıştırmak bulundırmak ve istiyen bu mütefessih ruhların ika ettik- leri mel'aneti izah için şu iki misali aldım: Yine diyorlar ki; (1926 da maaşat yekünu 46 milyon lira idi, son beş sene zarfında memur adetleri oka- dar çoğalmıştır ki, Hükümet muamelesi tamamen - kırtasi- yeye boğulmuş ve maaşat ye- künu 66 milyona çıkmıştır , Beş seneden'beri devam eden bu israfata şimdi nihayet ver- ve onun hükümeti | mek isteniyor, bunun için de 1300 memur çıkarılacaktır. ve | tabii himayesiz kimseler bu baziçede yine yanacaklardır). Efendiler, müfsit bir ruhun bütün gayesi, rejimi yaratan ve yaşatan zümreyi millet na- zarında düşürebilmek, mem- lekete umumi bir ümitsizlik ve betbinlik — yaratabilmek , için her vasıtaya müracaat | ederek izha | ehemmiyetsizlik | dan bir gün evvel onu | azim 1 T'em;rıuı mel'anet etmek- tir. Bunun için de her yalanı Ihtiyarda hiç bir mahzur gör- müyorlar. Çıkarılacak memur adedinin 1300 kişiden Ibaret olduğu madem ki onlarca ka- bul edilmiştir; bu miktar 1926 dan sonra geçen seneler zar- fında tezyit edilmiştir. ve bu yüzden 46 milyon maaşat faslı yekünu 60 küsür milyona çık- mişlir. ve Devlet muamelesi kırtasiyeye boğulmuştur. di bizde beş seneden beri ya- pılan bu hareketten bu israf hareketinden dönmek istiyo- ruz, hakkalinsaf düşünmelidir ki, 1300 memur ilâve edildi. | ise bunlara vasati - 100 - 200 lira — maaş verildiği — farz edilse - ki hakikat böyle de- gildir - bütçede nihayet yapa- cağı fark 2, 2,5 milyondur. Bunu kendileri de pek iyi hessp — edebilirken — ankas - tin 20 milyon diye göste - riyorlar , — maksat — Millet hazinesini idare edenlerin çok israf ve tebvir edici ınsanlar olduğunu Millet nazarında te- bellür ettirmektir. Millete böy- le yanlış ve yalan bir fikir telkin etmektir. İşte bu yazı- lar bu mahiyette, hergün te- madi ve tevali eden neşriyat bile bize bunların düşman ruh | ve mahiyetlerini pek âlâ te- bellür ettirebi'ir. Efendiler! Bu Milletin inan- | dığı mukaddesata, bu Milletin hürmet büyüklerine atfettirmek, Milleti mukaddesata,| merbu- tiyetten büyüklere, hürmetten uzak düşürerek, manen, ah- lâkan, histen zafa uğratmak tçin Dumlupınarın tahakkukun inkâr etmek, tahakkukuna imkân vermemek körlüğünü| gösteren insanlar bugün Dumlupmar bir hakikat bütün ensali ati- yeye şeref ve fahir verecek bir vakıa olduktan sonra onun ehemmiyet ve müessirini kâr etmek küfranını göster- mekten — bile çekinmiyorlar.. Dumlupınara, istihlâs müca- etliği in- | delelerinin bin bir harikalarına bunlar birer mazidir, mazide nede olsa bir irtica şemmesi vardır. diye Istihfaf ve tezlil, etmek istiyorlar. Halbuki, arkadaşlar - s'ze bu gün uzak maziden bir Nik- boli seferinden bahsetsem içi- nizde Türklük azim ve şeha- metinin — insanlara gurur ve veren küvvetini hisset- Nikboli feri insanlarda böyle tahassi le, kuvvetler yaratıyor da bir İaönü bir Dumlupınar mazidir diye hatırai enamdan silinmek mi isteniy: r ..? Efendiler bun- lar her mukacdesata, her yüksekliğe hücum etmişterdir. Şiradi diyorla ki; fena vesile ler matbuat hürriyetinin bo- mez misiniz? Bir 3e. | ğulmasına kâfi gelecek midir? Fakat feyiz ve şereflerine iti- mat etmiyoruz iftirasına ma- ruz kaldığımız inkilâpçıların , büyük ibdakâr Insanların bir kaç idlâlkârın tahrik ve teş- viklerile matbuat hürriyetini tahdit etmiyeceklerine at ediyoruz diyorlar. Efendiler matbuat; bu as- ma en büyük kuvvetlerinden biridir. ve böyle olduğu iç dir ki hüsnü istimal edildiği takdirde faides! ne kadar çok olursa muzir ellerde fena tat. biklere maruz kaldığı zaman- da tevlit edeceği felâket, in- taç edeceği mazarratlar o Lis- bette büyük ve müessir elur. Matbuat bir müessesed'r, hür- riyet bir hak. Her hangi bir serseri umuma ait biz mües seseyi ve hakkı oline alıp şah- ai hirsi ve müzmarı İçliş iste- diği gibi kullanabilir mi?.. Ru- na müsaade edilea memle- kette ne müeesesenin, ne de bakkın mana ve mabiyeti anlaşılmamış demek olur. (Devamı var) kana:

Bu sayıdan diğer sayfalar: