11 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

11 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gelecek hafta müzar kereye başlanacak Ankara,10(Telefon) — Büt- (çe müzakeresine B. M. Mec- lisinde gelecek hafta başlana- caktır. 39 sene hizmet görmüş memurların mecburi tekaüt- lüklerinden vazgeçilmiştir, kkasasakaacAa e Bunlarne istiyorlar? Ermeniler Suriyede yerleştirilmiş Cenevre, 9 (A.A.) — Bey- nelmilel tyülteciler bürosu Er- meni mülütçilerinin 11 Kâ- nunüevvel 1933 tarihine kadar Süriyede iskân edilmelerine devam edilmesini tahtı karara almıştır! eeneren .. (Başmakaleden devam) Görülüyor ki, manasız yere vehmedilen devirmek, yık- mak gayeleri kimsede yoktur. Bu şerait altında olamazdı da. Eğer Halk Fırkasının karşısında ikinci ve üçüncü fırkalar bulunmuş olsaydı, o zaman gösterilen asabiyet ve telâşı biraz haklı bulmak ve görmek icap edecekti. Halbuki serbest fırka dağılmıştır. Hükümet ikinci ve di- gerlerine de müsaade etmemiş, tek başına kalarak her şeyi kendisinin yapması lâzım geldiği iddi rında ısrar etmiştir. İşte son yapılan neşriyat, tamamen Hükümetin bir türlü ver- meğe razı olmadığı hakkı yavaş yavaş alabilmek içindi. ma- damki demokrasi var deniyor, fırsat düşürülüp vesile bulun- dukça halk idaresinden bahsedilerek halkçılıktktan dem vuru- luyordu.Demokrasinin ve halkçılığın icabatına uymaları lüzu- mu elbet kendilerinden istenecek ve aranacaktır. Bunun için sinirlenmeğe ne lüzum vardı? abileşip memleketi toza dumana katmağa Her nedense, yapılmak istenen bir Çil teşebbüsü araya girer girmez, hükümet gazeteleri bir cep- heden #övüp saymaya başladılar. Şerefe hücum ediliyor denildi. Fakat şerefe hücum eden kendileri oldu. Haysiyet düşmanlığından bahsolundu. Onların daha ziyade haysiyet- lerle, şahıslarla uğraşdıkları görüldü kabeleyi görünce tehammülleri Sonrada ayoı mu- ütün kesildi. Fırka ve Meclisi harekete ketirmeğe çalıştılar. Oda oldu. Matbı bu gürülti kanunu istediler; Buda olmak üzeredir. Bütün haraketlerden beklenen şeyin, bir buçuk gazete- nin neşriyatını kesdirmek olduğu arlık anlaşılmış gibidir. Şimdi de matbuat hürriyetine - ilişilmiyecektir diyorlar. Zavallı matbuatın ağzını torbaya sokarak sım sıkı dikmek için projeler hazırlandığı unutuluyor. Demokrasiden, hür- riyetten bahsediliyor. Onun en belli başlı evsafından olan fırka — teşkili hakkı kendilerinden başkalarına verilmek istenmiyor. Anlaşılan bize mahsus demokrasi bu olacaktır! Halbuki kitaplar, bu tarzları doğrudan doğruya istip- dat diye tavsifde israrla müttefik bulunmaktadırlar. Ya- pılan bunca inkılâpların hakiki demokrasiyi tamamlaması- na musamaha edilmiyecek midir? n Bunları söylemek celbet matbuatın vazifesi idi. Söyle- memek te vatandaşların emniyetlerini sulüstimal olurdu. Fırkacılıktaki inhisar ile her şeye hakim olmak zihniye- tinden tonra, demokrasinin bukadar iaohisar altına alın- mak isteneceği beklenen şeylerden değildi. Son günlerde başkalarının vatan üzerinde muhabbet ve sevgi hakları da ilga edilmek isteniyor. Daha bugünden vatanperverlik inhisar altına alınmış gibidir. Görülmiyor mı ki dört ta- rafın vatan hainlerile dolu olduğu çatır çatır ilân edilip duruluyor! Şu bir avuç toprak üzerinde başkalarına teneffüs hak- kınıa çok görülmesinin sebepleri nedir ? Onların memleket işlerile meşgul olmak istemeleri mi? Onların vaziyeti, gi- dişleri hoş görmemeleri mi ? Ne yapılmak istenirse yapılsın iz'an ve idrak denilen şeyin kaldırılıp iptal edilebilmesine imkân görülüyor mu ? Bütün bu hakiketlere karşı, bir iki muarızın doğru- dan doğruya şahslarına hücum etmekte we fayda bek- leniyor bilinemez. adama uydurma efsaneler Bir adama, vatan haini denebilir. isnat olunabilir. Ne çıkmak ö ihtimali vardır? Ötedenberi tatbik edilen şu garip tarz- daki hücumların, çok defa hücum edenleri hacil - birak- tığı görülüp tecrübe edilmiş şeylerden olduktan sonra... Bütün yıldırımlar tek bir adamın üzerine yağdırılıyor. ©O adam ki, elinde yüz paralık bir kuruşun kalemle bir arşın * boyunda bir kâğıt parçasından başka bir şeye malik değildir. Bundan başka cürmü var mıdır? Vatanı kendisine maltkânemi yaptı? Milletin hazinelerini mi soydu? Hayır, bunların biri değil. O sadece vatan hainliği yapmıştır ve yapmakta devam ediyor(!?) Ve bunu da, zavatlı rejimin kanını emerek şişen bir iki sülüğü idiia ediyor! bedbaht menfaat Arif Oruç Kaymakamlar ahırları kapıyor Süt faciası daha feci hale girdi, süt- cüler protesto ediyor Bazı kaymakamlıklar ken di mıntakaları dahilindeki taek ahırlarını — kapatmaktadırlar. Alur sahişleri tse bu hareketi protesto etmişlerdi. Belediye ite vurdum duymaz bir vazi- yet alıyor. Çünki, vaktile Belediyece tebligatın yapılma- S1 ve ahırların olmaması yü- zünden set hareketi musip imiş! Halbuki ahır sahiplerinin şahsi zararları berti suretle harekette ahi bir. mahzur — vardır. abırlar kapatılınca inekler mey- dn> a kalıyor demektir. Bu, ineklerin hastalanma- sını, binaenaleyh sütlerin bo: zuk ve mikroplu olmasını in- taç ediyor. Bu ise bilhasıa çocukları ve hastaları vahim bir hale sokmak hususunda birebirdir. Bu mescle etrafında Böle- diye uhhiye müdüriyeti aca- ba ne düşünüyor? Ortada bu- lunan bir hakikat varsa, o da bu ahır keşmekeşinin deva- mıdır. Şimdi hayret ediyoruz ki ahırlar gayrisıhhi - olsa bi- le kapatarak inekleri sokakta bırakmak sıhhi bir faide temin etmekte midir? Deniz yarışları Dün denizlisesi talebeleri tarafından Heybeliadada yapıldı Genç mekteplilerimiz. dün ilk yarışlarını yaptılar. Bu yarışı ve gelen davetli- ler talebeler tarafından karşı- lanıyor hazırlanmış yerler bü- yük bir nezaketle gösteriliyor. du. Saat 10 buçuğa geliyordu. Herkes sabırsızlanıyor, gençle- rimizin muvaffakıyetlerini gör- mek için acele ediyorlardı. Buçuk oldu. Yarışlara Deniz| orkestrasımı — çaldığı İstiklâl | marşı ile başlandı. Yarış programının ilk nu- marasını Deniz lisesi arasında 100 m. yüzme müsabakası teşkil ediyordu. Talebeler bu mesafeyi büyük bir intizamla katettiler ve neticede Cemal efendi 1,29-5 10 derece İle birinci oldu. Hüseyin ikinci oldu. Diğer müsabakaların neti- celerini de sıra ile yaziyoruz. 100 m. yüzme - orta mek. tepler arasında. 1 inci Galatasaraydan Nec- det. 2 inci ameli hayattan Fethi 3 üncü — Darüşşafakadan, Tevfik 100 m. yüzme-Kulüpler | arasinda 1—İhsan. Derece 1.28.6-10 Heybeli spordan. 2— Mitat Heybeli spordan, 400 m. yüzme- Deniz lisesi arasında. 1— Cemal. 6.23. 4-10 2— Hakkı 3— Mahmut. 400 m. yüzme - Orta mek- teplerarasında. 1— Mehdi.5.41.5-10 — Salatasaraydan Necdet. 400 m. — yüzme-Kulüpler arasında. Heybeli spordan İhsan deniz lisesi namına girerek 5 dakika 49 saniye ile birinci gelmiştir. 100 m. arka üstü yüzma Deniz İisesi arasında. 1 — Rami, 2.11. 8 - 10 2 — Muzaffer. 3 — Salâhattin Şükrü. 100 m, arla üştü yüzme | orta mektepler arasında. 1 — Raberikolejden Mem. duh. 2. 24. 310. 2 — Feyzi âtüden Kemal. 100 m. arka üstü yüzme kulüpler arasında. 1 — Ali İhsan 3.12. 104 2 — Hüseyin Hilmi 200 m. yüzme kulüpler arasında. —T - Heybeli spordan İh. san. 3.27,3 10 800 m. padılbot yarışı 1 — Galatasaraydan Ah. met 6.3. 2 — Deniz lisesinden Ce. lâl Ahmet. Naci — efendi de 1 Çifte dirseksiz futalar yarışı. Kulüpler arasında yapılan bu yarışın mesafesi 1200 metre idi. Neticede Galatasaray - bi- rinci olmuştur. Derece 6. 21. 4-10 İkinci Haliç. 1 çifte filikalar yarışı — Denizlisesi arasında, 1 — Güyerte son Derece 10.30 2 — Lise sonl sınıf, 3 çifte futalar. Yarışı Kulüpler ara- sinda, mesafe 3000 m. 1 — Galatasaray 9.24 2-10 2 — Haliç idman 2 çifte futalarda Halicin genç ama-) törleri birinci gelmişlerdir. Şurasını - söyliyelim ki bu yarışlarda Halicin genç uzuv- ları büyük bir muvaffakıyet göstermişlerdir. Bu neticeyi memnuniyetle — kaydederken kendilerini — ayrıca — tebrik ederiz. Bu yarışın Galatasaray almıştır. Dipten yüzme Deniz lisesi arasında. 1— Hüseyin Hilmi 44,15m. 2 — Mahmut 3 — Emir Mubahrrem. Dipten üzun yuzme Orta mektepler arasında. — Feyziâtiden Hakkı saniyede 20.75m. 2— Galatasaraydan Osman 3 —Feyziatiden Kemal Ba- ki. Kulüpler arasında yapılan bu (yarşta Heyebeli (#pordan Behzat rakips'z kalarak birinci gelmiştirir. sınıf . 23 Ördek kapma bu müsaba- | kalara deniz lisest, (orta mek- tepler ve kulüpler ayrı ayrı iş- rak etmişlerdi. , Deniz lisesinden Hüseyin Hil- mi, Ameli hayattan Fethi, Hey beli sPordaan Behzat beyler | birinci olmuşlardır. Atlamalara Deniz - lisesi, mektepler ve — kuülüpler İşti- rak etti. Liseden Avai bi- | rinci, Tayyip iktnci oldular. Harbiyeden — Muzaffer de üÜçüncülüğü aldı. 6 çifle filikalar mesafe 83000 m. 1 — Onbirinci sınıf | rece 1028 2 — Harbiye son sımf, Bu yarışlardan sonra prog- | ram harici oyunlar yapıldı. Ve davetliler bu suretle de hoşça bir kakit geçirdiler. Dünkü — yarışlar — baştan nihayete kadar kvsursuz, gü- zei, fakat biraz cansız geçti. Genç — denizcilerimizden daha güzel müsamereler bek. lemek hakkımızdır. Dünkü terfi müsabakasında Kasımpaşa mağlüp! Dün de tahmin ettiğimiz gibi Anadolu - Kasımpaşa terfi mü- sabakası heyecanlı olmuştur. Daha devrenia başlanğınından itibaren — oyun sert bir şekil aldı ve nihayete kadar da böy. le cereyan etti. Hakem Refik Osman Bey çok haklı bir hatayı Kasımpaşa lehine penaltı çaldı. Kasımpaşa bu yapacakları galibiyet sayısından İstifade edemedi. Bu ümit te gittikten sonra Kasımpaşa sayı yapmağa muvaffak olamıyordu. Birinet devre 0 —0 bitti. İkinci devre yineayni şe- kilde devam ediyordu. Bir ara- hk Kasımpaşa aleyhine frikik oldu. Ahadolu bu ceza — vuruşun. dan istifade ederek ilk galibiyet sayısını kazandı. Bu suretle Anadolu küme- sinde kalmağı bakketti. Samatyada maçlar Samatyada Şark şimen- difer sahasında Kumkapı ve Şimendifer ikinci takımları arasında yapılan maç | — 2 Şimendiferin galibiyetile neti- celenmiştir. Birinci takımlar maçı ise 3 — 3 berabere kak mıştır. Fakat Kumkapılılar karşılarındaki genç oyuncuları pot sert bir. oyunla hırpala- lar, hakeme itirazlarile »yunu Muntazam bir şekilden çıkarmışlardır. Pek tabiidir ki genç — kuülüplere — ağabeyleri mahiyetinde olan bu gibi ku- Kiplerden şu hareketleri bek- lemeyiz. ikinciliğinide ' de | Günün meselesi Devlet sistemleri Her Devlet, bir felsefe sistemine da- yanır. Sistemsiz idare,önüne geçilmez buhranlar doğurur. (Birinci sahifeden devam) lerin balifesi, Allahın gölgesi oldu. Devlet, ilâhi bir teşek- küldü, kanunlar da idâhi naslardan çıkarıldı. Abai kenisa felsefesi, kurunu vustanın — Hiristiyanlık âleminde, İslâm Camileri de aynı devrin nazariyenin hükümetlerini tesis etmişlerdi. Bunun içindir ki, ne bir İslâm medeniyeti var- dır, ne de Hiristiyan medeniyeti. Yalnız yekpare bir ku- runuvusta medeniyeti. Mademki, hükümdarlar ilâhileşmişti, bunların akılla.- rından üstün akıl olamazdı. Bunlardan daha hayırkâr Ansanlar bulunamazdı. O halde, insanların bunlara itaat etmeleri de kendi hayırları içindi. Aygustinus, istipdadın tesavvufunu yaptı. Hegel de bu istipdadın felsefesini ta- mamladı. Pek güzel bildiğimiz mutlakiyet hükümetleri de bu esaslarla idare olundu. Bu hükümetlerin en bariz sıfatı, halkı kendilerinden ayrı addetmek ve yalnız kendilerinin halk ihtiyaçlarını anlıyabileceklerini kabul ettirmekti. Bun- lar, eski Romalıların “Lavols popolo, Savolo Dies, halkım sesi, Allahın sesidir, nezariyesini yıkıyorlar, halkı, bir hiç addediyorlardı. Bunun içindir ki, “halkın ıztırap ve şikâyetlerini, ya- zan âlimi, terennüm eden sanatkârı ve Giyomtel gibi kah- rımanıda “istismar, ci bainler ilân ederlerdi. Çünkü halkın iktidar mevkiine hükmettiğini ve söz, mneşir, içtima ve teşekkül hukuku tabiyelerile iktidar mev- külni kontrol eylediğini kabul etmezlerdi. H, F. sının bir Cümhuriyet sistemi olarak ortaya attığı bu hareketleri mutlakıyet mantığı da ve bu mantığın Faşistlik ve komü- nistlik otoraksilerinde bulabiliriz. Halkın Efendi olduğu bir Cömburiyette asla. Kant, İngiliz tecrübecilerinin nazariye- lerile Aristo mantığını yıkarak tenkit fikrini ortaya attı. Yeni bir nazariye meydana çıkardı: İasanım bilgisi, ilâhi değildir, hayatın akıldakı akisleridir. Bu suretle, neveflâ- tun felsefesi yıkıldı. Hakikatın dünyada olduğu ve yalnız insanların kendi ide- allerini haik ve idare eyliyecekleri kanaatı hâsıl oldu. Hayır, şer,hak, hukuk gibi mefhumları insanların hayatından çıka- mak esasına müstenit bir terakki felsefesi tesis olundu. Bu- günkü “demokratik cümhuriyet, şeklindeki devlet sistemi de bu felsefenin bir neticesidir. Kim insanileşirken insanın mahiyetini anlamak ihtiyaçları başlamıştır. Kant'tan Fireud'e kadar devam eden tetkikler neticesinde İnsanın, cemiyetin ve tabiatın birçok esrarları keşfolundu. Bütün hayatın makanizması olan insanın mahi- yeti terpit edildi. İnsan iki kuvvet sahibidi. irisi e omodur ki insanın hayvanlık temayyülle- rinden ihtii ından (barettir. Bu kuvvet insanın kendi hayaniyetini idame ettirmekten başka bir gaye takip et- mez. Bu her insanda ayrıdır, ve insanın ferdiyetini idare eder. İkinci kuvvet ise “ ralson,, aklıdır. Bu akıl ferdiyatın meydana çıkardığı fikirler ve hareketlerden ibaret olan ilimdir. İasan, bu ilimle hayvaniyetini idare 'etmek hilkate hâkim olmak ister, Bunun içindir ki, ferdin “Tâyuhtiliği, kalk- tı, müstebit padişah gibi inhisarcı Alim kahrıman ve dip- lomat ta aynı tehlikeli zümreden adıdalundu. Ferdin hâki- miyetini meydan vermiyecek bir cemiyetin tesis edilmesi icapetti: Cümhuriyet devleti bu fikrin tatbikı demektir. Cümhuriyet devleti hem, ferdiyetin faaliyetine serbest bırakmak ve hem de aklın eserini yaşatmak mecbriyetin- dedir. Bir cemiyette bu iki, kuvvet muvazi bir yolda bulun- mıyacak olursa, o cemiyet! teşkil eden milleti istipdat man- tığında kalmış addetmek — mecburidir. Bilhassa bugünkü felselenin adli, idari mali ve siyasi kanunlarile idare et. mek memleketlerde ise, anarşi tevlit eder. Rusya, İtalye, Sırbıye ve cenubi Amerikada da olduğu gibi. Türkiye Cümhuriyeti teşkilâtı esasiye kanunu, Cümhu- riyet ilminin bütün esaslarını muhittir. Fertlere verilen neşriyat, siyasi fırkalar yapmak devleti idare edecek meb- uslar intihap — ettirmek ve fertlerin bu tabil hukuklarını ihlâl eylememek hakları kat'i bir şekilde tespit olunmuştur. Bahusus, Cümhuriyetin tebdili — için meb'usların kanun! tekliflerde bulunmaları menedilmiştir. Bu memnuiyet cümburiyeti idare eden felsefe hari- cinde kalan bir hakkiın Türkiyede yaşayamayacağını gös- termektedir" Türkiyede ne şahsi ve ne de zümrevi istipdat olamaz, ne sağ ve ne sol irtica f>kaları teşekkül edemez, hak Ilâhileşmez. Cümhuriyet felsefesi hakkında neşriyat yapılamaz. Çünki, cümhuriyetin kendi ilmi vardır, ona inkiyat şart. Halbuki, Halk fırkasının takip ettiği siyasette ferdin serbest inkişaf hakkı tanınmak istenmiyor., fırka kontrolu- na riza göstermek isteniyor, murakabenin vaziülyet fırka tarafından yapılması kâfi addolunuyor ve bunlara sebep alarak ta “Siyasi plat form, un müsalt olmadığını iddia ediyorlar. Bu nazariye, yanlıştır. Cümhuriyet bir felsefenin tatbi- kat şeklidir. Nasıl ki, Avrupa medeniyetini biz kül hal'nde aldık, cümhuriyeti de bir kül halinde almak lâzım. Mademki fertle cemiyeti zinde birer kuvvet halinde yaşatmak ferdibin ve zümrenin istibdadına meydan vermi- yecek siyasi adli, ideri, harsi teşkilâtın kitabından ayrıl- mayız. Çünkü, ferdi de, çemiyeti de anarşi içine atar, seme- «iz faaliyetlerle yorar, israf ederiz. H at budur: Hakim sesi, Allahın sesidir. 'ehdit mezsem bana da Acem Şem- Yenlşehirde Bül bülderesin- | &1 demesinler ! sözlerile mu- de oturan Belkis H. dün Te- | kabele etmiştir. Belkıs Hanım pebaşinda Wenedik sokağında | bu tehditten ürkerek polise geçerkev, önüne İranlı Şem- | müracaat etmiş, Şemsi yaka- settin isminde biri çıkmış ve: | lanmıştır. —Dön bakalım küçük banam, | —— Acaba intiharmı bize birkaç kuruş vermeden buradan geçemezsin! demiştir. Evvelki gün m 53:: Belkis H. haraç vermeye- ceğini söylemiş Şemsettin de henüz büviyeti tesbit edilme- yen bir genç kadın denize atıl. bağırsrak : —Öyle ise ben de seni temiz-| miş ve boğu'muştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: