17 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2

17 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 2 1 Mart 1340 (Birinci sahifeden devam) | dutları ötesine sürülmüştü' Hlyakatı, budalalıkta bey- nelmilel rekor kırmak derece- sinede olan bu adam adını Unutlurmak, kendisine ve se- keflerine karşı Türk milletinin duyduğu nefret ve lânet hisle- rini tazelememek gayretinde bulunacak yerde yıllardanberi ve hâlâ millt huzuru, milli se- lâmet ve istikbali paralamak istiyen yabancı baltalara kol ve kul olmakta devattı ediyor. Düşman askeri İzmir rıh- tımında süngü ve ateşle teşyi edilirken İstanbulda kumandarlarını kızının eline verdiği çiçek demetlerile uğ- urlıyan adam, şimdi Petir Pa- rislen — gazetesinin muhabiri | bir madamla Tü:k milletini tahkir ederek konuşmakta hiç bir ahlâk, vicdan ve izan mâ- nası görm yor. Memlekelte samimi sevgisi olmıyanların vatan kurtaran- lar için sevgi saygı ve minnet düymamaları tabiibir. Rubları ve kalpleri kasap çengeline atılı et parçalarından daha duygüsüz bu seciye ve insan- hk düşkünlerinin, hiç olmazsa milletin. mukaddes — saydığı mefhumlara dil uzatmaktan çekineceklerinizannedecek ka- | darhaklarında merhametli ve samahatlı olanlar yok değildir. Bugün artık, bunların hi- | yânetten başka birşey Konuşp | mıyan dillerile birlikte şaşkın ve sersem kafalarının koparıl- | düşman mamiış olmasına esef elmiyen kalmamıştır. Türk milletine hiç bir müs bet meafaat ve hayrı dokun- | madıktan başka onu asırlarca bütün bir düşmanlık dünyası- pın saldırışına maruz birakan maddi ve manevi takatini hırpalıyan mülga hilâfetin bu sakıt ve koğulmuş haliyfesi, Fransız gazetecisi Madam (Vi- ollis)le — konuşürken eski güzel parçalarını elinde tutan Fransızlara karşı muhabbet ve | dostluk hatıralarını arzettikten sonra bariz bi Gazi Mustafa Kemale getiriyor, onu Kromvel ve Napolyon ile mukayeseye kalkışıyor. Hafızası — alçaklık anah- tarı ile killtlenmemiş vicdanı hiyanet bataklığının sıtmasile zehirlenmemiş haogi Türk böy. le bir) mukayesede en garaz- kâr yabancıdan daha ileri gi- debilir. Bütün ömründe çete muharebesi denebilecek bir kaç basit, mahdut kavgadan | başka askerl çarpışma yapma- miş olan Kromvel ile Gezi deği, onun yetiştirdiği ve ordundn en naçiz neferi bile mukayese edilemez. Kromvol'in askertik sehasındaki kiymeti her ferdi en mükemmel asker | ve icabında başlı boşına kü- mandan olan her hangi bir Türk köylüsünün — askerlik meziyetlerile ancak karşılastı: rılabilir. Umumi Türk tarlhini bilmiyenler hiç olmazsa son mifil mücadelede ordunun te- şekkülüne — tekaddüm — eden safhalara bekmakla buna çok yeni ve canlı deliller bulabi- lirler. Sabık şehzadenin hayran olduğu ve G zi Mustafa Kema- le tereh ettiği Kromvel milli hâkimiyetinin teessüsü uğrun- da on iki yıl maddi ve manevi bütün —vastaları hazırlamış olan parlâmentoyu askerle ba- sarak mebuslara: — Geveze herifler, artık yetişir. Szin zevzekliğinize nihayet vereceğim. Size bura: dan defoun ve bir daha adı- nıZ İşitilmesin diyorum, defo- lun... Demiş ye filhakika millet mümessillerini koğmuş, ve da- Gitmiış olan adamdır. Türk Teilletine cümhuriyeti değil, istical ile sözü | | mesi | paratorluk tacı giydi, Fransız | balinde bağışladı. | sünğüsüne saplıyarak bir İngiliz | adamlara bugün | imparatorluğumuzun en | | aymı mMeşrut yet idaresini dahi çok gözmüş. mi let hakkı güdesleri asırlarca işk: nceleriçinde öldü - müs, menfalarda çürütmüş bir cüü e ş kzadesinin Krı SWT GOKTON ZHLE A dnete in Bu marifetine — imrenme- elbette kabil değildir. Bu Abdülmecit Ef. ve bü- tün dünya ahmakları bilme- | lidirler ki, Türk milletinfa Ga- ziyi en derin saygı ile sevme- tinin bin sebebinden biri de onun bizzat toplayıp kurduğu Büyük Millet Meelisine en çok hürmet eden ve hürmet ettirmeyi en iyi bilen büyük vatandaş olmasıdır. Gazi ve Kromvel müka- | | yesesinde Gaziye isnat edile- bilecek belki yalnız söyle bir | ekalklik, bir kusur ve kabahat bulunabilir. Kromvel, müca- dele sıralarında, MecitEf. ailesi | kadar bain olmıyan kıral Şarl hakkındaki niyetiniş “onun kafasını taşıdığı taç ile birlik- te uçuracağz., sözlerile anlat- tı. Ve muvaffak olur olmaz dediğini yaptı. İnsanlıktan ve âlicenaplıktan - mütehassis olk mıyanlara karşı Kromvel gibi hareket etmenin isabetli ola- cağı filhakika gün geçtlikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Gazi ve Napolyon muka- yöresine gelincet Napolyon'a millet, birinci konsüllük vazl- fesini ve devlet kuvvetlerini emniyet etti. O, ilk - fırsatta emanete hiyanet ederek im- milletinin kamı ve cani paha- #tına kazanılan yerleri kendi malikânesi imiş gibi akraba- sına ve uşaklarına kırallıklar Şahsi bir #por zevkiyle Fransız kanı şuursuz ve faydasız seferlerde ırmaklar gibi akıttr. En niha- yet, Fransız milletini düşman harp gemisine savuştu ve &- ğındı. Ne kadar büyük kuman- dan olurlarsa olsunlar, böyle vatanperverler ve hakiki askerler en hafif tavsif ile: “Alçak, derler. Düşman harp gemilerine sığımarak va- tan topraklarından kaçan hü- kümdarlı hakkında — esaslı malümatı olması lâzımgelen sabık ve matrut Efendinin, | hayatı böyle zilletlere ve da- ha fazla olarak beş yıl bir kaya üstünde İngiliz gardiya- nın dalmi ve ağır hakı retle- rine dayanabilecek kadar şe- ref ve haysiyetle ölmeğe mü- recca htu'an Napolyon'la Gazi Mustafa Kemali mukayese et- mesi bir denaet eseri olduğu Ladar, hiç şüphe edilmesin ki, zamanda hamakat ve cehalet derinliğinin miyarı ve düşman memleketlere ilticada bets görmemek ruhunun mev- lüdudur. Napoleon'u doğuran Fran- sız inkılâbının hain hükümdar- lar kafasını hesmekteki isabe- tini burada tekrara bilmem lü- zum var mıdir? Bu sabık Abdülmecit Ef., Gazi'nin iyi asker - olduğunu ve azmile, cesaretile memleketi kurtardığınr - sanki onun tas- dikine ihtiyaç varmış gibi - söyledikten sonr “Fakat o bir yaratıcı, bir yapıcı ve bir teşkilâtçı değildir., diyor, Yeni bir vatan yaratan, bü yük, derin ve müstakil bir in- kuâp yapan, en yeni esaslarla bir devlet teşkil eden ve bunün| eserlerinin başında olanların tekâmü üne çalışan Gazi hak- kında böyle bir mütalea yürüt- mek için, ölçülmesine huıünkül ölçü vasıtalarının kifayet ede- | miyeceği efsanevi bir hamakat lazımdır. Tevrat'ta Süleymana &tfen “dünyada ahmak arin sayısı pek çoktur,diye bir cümle var- dır. Hazreti Süleyman, kendi devrinde, böyle bir bahiste bu na benzer mü'âhaza işitseydi hamakatin bu — mertebesini Tevrat'ta, muhakkak ayrı bir fıkra ile tesbite lüzum ve ih- Uyaç duyardı. Sabık Abdülmecit Ef. Ma- dam (Viollis)le musahabesinde ecdadından, geçmiş — osmanlı padişahlarından da — bahsedi- yor: Sultan Mahmut, her sa. bah sarayından çıkarak şehrin dar sokaklarında dolaşır bu süretle — halkin — ilitiyaçlarını tetkik eder, bazan bir manav dükkânmın önünde oturarak Gazi Hz. : Salı günü teşrif buyuracaklar Gazi Hazretlerinin pazar- tesigünü İstanbulu teşrifleri yazılmışsada daha henüz vi- ve fırkaya bir iş'arda bulunulmamıştır. Gazi Haz.nin Ertuğrul yaille doğru Yalo- vaya geçip badehu İstanbulu teşrif buyuracakları söylen- mektedir. Maamafih Gazi Hz.nin sah gönü İstanbalu teşrif bu- yuracakları kuvvetle muh- lâyet İzmitten teme'dir. mayı, onunla teması bir (ü tufkârlık, bir fevkalâdelik saymak zihniyetinin bu akıl- lanmaz kafalarda ve utanmaz ruhlarda hâlâ yaşamasına ne kadar hayret edilse yeridir. Sultan Mahmut bir sabah İstanbulun iki sokağından ge- çermiş, bir gün de beş dakıka bir manav dükkânında otur. muş... Bötün sü âle içinde yak nız sultan Mahmut bunu bu kadar yapmış. Bu bikâye bir atır sonra — kölesine veya Uşa- ğina iltifata tenezzül etmiş bir | efendi edasile ve emsalsiz bir ta.| rih harikası ehemmiyetile (Nice) | köşkünde Madam — Viollis'in | kalemine hediye ediliyor. Hâla Türk köylüsünün asırlarca çalınmış emeğini ve ekmeğini | yabancı topraklarda dahi se- | fzhat vasıtası edinmekte devam | eden bu nankörler, Türk mil. | Pni, yüzlerce yıldan beri hiç bir ösmanlı padışahinin Üskü- | dardan beriye geçmemiş ol- duğan bilmez mi zannederler? | Ecnebi memleketlere gelen raporları ecnebi seyyah ve ga- zetecilerin Türkiye hakkkı 4 yazılarını okuduğunu söyliyor. Ecnebt memleketlere Türkiye | hakkında gelen raporları oku- makta olduğunu Hade suretile Ihanetinf veya yalancılığını ilân etmekte olduğundan ha- beri olmıyan budala, okuduğu raporlardan ve gezetecilerin yazısından artık Türkiye'de halka devlet arasında bir ay- rılık olmadığımı, devlet retsinin meclis ve hükümet reislerinin, vekillerin, meb'usların cumhu- riyet idaresinin en tabil hal: lerinden olarak her gün, her an memleket içinde, her an horan milletle temasla bu- | Tunduklarını hâlâ öğrenmemiş mti? Bu mertebe beş, deli saç- masından daha müânasız ve H2 sözlere cevap ver. mek için, girdiğim zahmete cidden acıdığım ve yazdıkla. rımı yırtıp atmak istediğim oluyor. “Babam Abdülüziz memle. keti öyle yükseltti ve öyle kuy. vetlendirdi ki Fransız müver. ri9i Renan onun — yaptıklarını gördükten sonra : (hasta adam artık hasta adam değildir. On sene sonra mühim bir kuvvet olacaktır.) hükmünü verdi di. yor. Renan'ın aldandığı sabit on seneye yaklaşıyı denilen osmanlı devleti çoktan ölmüştür. Yaşıyan ve ebed'yen yaşıyacak olan Türk milleti ve önün kendi rejimidir. Türk milleti şapka giymiş. (Şapka giyivermekle Türk m ti hemen medenimi oldu?, diyor. Medeniyeti yalnız. e'ek. trik ve makineden ibaret ta. nan, Türk ırkının ezeli mede. niyetçiliğinden, Türkun yük. sek manevi kültüründen, ah- lâk meziyet ve kabiliyetlerin- den haberdar olmıyan ve bugür te'âfisine çalışılan teahhurun srf, kendi rü âlestnin fena idaresin. den ileriri geld ğini unutan bu adamdan, başka ne beklenir? Bunları söyliyen ve Framsızia. rın (insan elbise ile papas ol. maz) meseline istinat eden adi adam, bir zaman — kendisinin kapalı fesini ve ütulü redin- ara cübbe giymekle gelip geçenlerle konuşurdu. diyor. Halkı, milleti devlet we mi'letten ayrı ve aşağı bir âk onunla kogap- isyanı ÖU aa müslüman ve halife olduğu zanma düştüğünü unuttuk mu sanıyor? Ayüm Meb'umu Reşit Galip | Mavnacılar evve'ce maaş alır Cevdet Kerim B. diyorki Haklı tarafları var! İhtilâf hakkında liman şirketinde | teşebbüsatta Dün bir muharririmiz Cüm- huriyet H.F. sına — giderek, idare heyeti relsi Cevdet Ke- rim beyle muhtelif meseleler hakkında görüşmüş ve şu ma> | lümatı almıştır. Liman şirketi teşebbüs'erim — yeni nezdindekt değildir. larken çalışmıyorlardı. Datma zalf işciler, işe sevk edilirdi. Liman şirketi bu işin önünü | almak için, nımf maaş vermeğe ve çalıştıkları nisbette ilâveler yapmağa karar vermiştir. İçlerinden 7 kişive *, 5 ve 10 kişiye “/, 10 tenzilâtli maaş Hül bulunacak teklif etti. Tabiti halâ itiraz ediyorlar. Mamafih haklı oldu- kları noktalarda vardır. Maaşlamı, nısıf maaşla mı, mesailerile mütenasip ilâve- ler mi istediklerini — soracağız. Hamdi Beyle bunun için görü- | tüyoruz. Talimatnamemizde, muay- yen semtlerde, Nahiye teşki tinı tevhit için maddeler v dır. Lağv hakkında bir karar yoktur. Yine icap ederse, mu balif yerlerde fırkaları tevhit ederiz. Esnaf — teşkilâtının için rapor gelmemiştir. tslâhı erereererer AAA RA AA AAA AAA AAA AAA AAA et gazeteleri prim Bk Primciler kan ağlıyor! (Birinci sayfadan devam) Büyük — Millet Meclisinin gazetolere verilen binlerce İlra primi iga etmesi dün halk üzerinde iyi tesirler bırakmış- tır. Malumdur ki, hükümet ga* zetelerine her sene 750000 li- ra prim verilmekte idi. Hatta, geçen sene prim hakkı yeni harflerin kabulü tarihinden itibar edilmiş ve ona göre hü- kümet gazetelerine 12500 lira tevzi edilmiş idi. Vilâyet ga- zetelerine de kendi hacimleri- ne göre veri'en hu paralarin yekünu 100000 İlrayı aşıyordu. Bir gazete dünkü meclis müzakeratında Yozgat meb,- usu Süleyman Sırrı Beyin ar- kadaşları beyanatını neşretti. Bu bevyanata ğgöre, Süleyman Sırrı B. Yarın gazetesine kaç ga- zete basdıklarını sormuşlar ve “Yarın,dan “500,, gazete bası- yoruz, cevabın: almışlar. Halbuki “Yarın, “18000, basıyormuş. Yani prim çekmek için yalan söylemiş.. Süleyman Sırrı beyin bu hususta — katiyen aldandığını millet huzurunda galben iddia ediyoruz. Anlaşıları Ali Saip beyin meşbur. 30,000 altun hikâyesi gbi, şa sira Meclie kürsülerinde “Yarın, a ait ya- | lan yanlış — ifsaneler hikâye etmek adet hükmüne girmiş olacaktır. Bir defa “Yarın, katiyen prim filan almamıştır. Almışsa mazbuzların meydana çtkarıl- ması lâzımdır. Süleyman Sırrı Bey de her halde All Saip Be ye olduğu gibi muzibin biri aldatmağa yeltenmiş olacaatır. | Bir buçuk sene evvel İstan- bulda Matbuat Memuru Şemsi Bey gezete idarehanelerine müracant ederek gazetelerin basıldığı makineleri tahkık | etm'şti. Bu arada — yarına da uğramıştı. Ahmet Cevdet Beyin çift kazanlı büyük makinesine de| ve diğer iki makinesinde gaze- te basıyordük. böylece töy edik, O zaman “Prim, fiâön mevzuubaha değildi. Gazete kâğıtlarından gümrük resmi alınmaması mevzuubahı - idi. “Yarın, gazetesinin bundan fatisna edileceği haber alındı. Bu hak Başvekâlete ve Meclis riyase ine bir istida ile tekit edildi. Kâğıt gümrük resminin maafiyeti meselesi meuzuu- bahs olmadığı ocevabı alındı. İstida Başvekâlet dosyala- rında olacaktır. Neşredilsin! Mesele, “Prim, — mesolesi imiş. Bunun üzerine Başmu- harririmiz 23 mart 1930 tarl. hinde bir beşmakale neşretti. | Hnden feragat | ce Bu maşmikalede, hakkı oldu- mu halde : “Prim hakkından feragat ettiğini" diğer gazetelerin de feragat etmesini teklif ve ilân etti., L V nama vaktur. Taran — OŞT Maalesef bu teklife ktmse- ler iştirak etmediler. Hatta, Süleyman Sırrı Beyin yanlış sözlerini basan gazete alenen: “Biz feragat etmeyiz. Yaşı genç gazetelere feragat düşerl,, Cevabını vermişti. İsterler mi ki bu cevabın kilişesini mneşredelim. Meselede böylece kapanmış gitmışti.Neden sonra: Tabit hep 1250 lira çöplendiler. Fakat yarın tek bir yol almamıştır. Gülünç efsaneler nak- efendiler.. srssssseseşkAKAR AA AAA AAA Kadıköy kaymakamı Anlatıyo! (Birinci sahifeden davam) 179 numaralı birinci mevki Tramvay arabasının 331 nu- maralı vatmanı yine Ön sahan- hıkta bulunmakta olan Beyoğlu kaymakamlığı yazı işleri me- murlarından o'duğu bittahkik öğrendiğim Fuat beye hitaben ve harfiven (Evvelce bir polis müdürü birde kumserler vardı şimdide dinini bilmem ne yap- tığım kaymakamlar başımıza çıktı) diye bütün kaymakam- lara ve onlar meyanında ba- nada tefevvühptı İisaniye ve bakarette bulunduğunu işide- tek mumalleyh hakkında mu amelel kanuniye tatbik ve ifa- t1 hususu Galâtasaray Polis merkezine tebliğ ve tevdi edil- mesi Polis dairesla alınan ve Polis mesleğinden muhraç olduğu anlaşılan mütecavizi mumaileyh bu işin akibet ve vahametin- den tevahhuş ederek dünkü gün idarehanenize gelüp kendi kabahatini öztmek üzere aslı ve erası olmıyan dayak key- fiyetini tasni etmiştir., Evvelâ bu cihet hakkında ait olan dairelerde yaptığımız tahkikatı yazalım: Vali diyorki. “Hâdiseye muttali ol duktan sonra derhal kendisin. den istizah ettik., Polls mü- dürü diyor ki: “Gazetede okudum bize böyle bir müracaat olmadı., Hâdise görhldüğü gibi kay- dedilmiştir. Sabri efendi yüzü gözü sarılı bir haldedir. Eğer Sabri beyin kayma- kamlara bir tecavüzü varsa bunu — dayakla iskâtı icabet. mezdi. Kanun tatbike memur mahkemeler vardır, müracaat edilebilir. İşi tahkikatın ink: gaf ettireceği muhakkaktır. Üüzerine ifadesi muavini Fazlı bey ediniz | Ekmek yükselmett Yunus Nadinin dünkü bap- makalesi cidden okunmağa de- ğer. Anlaşılmalıdır ki bu adam memleketin iktısadi bünye- sinden bahsederken ne kadar hodbindir. Diyor ki: “Yapılacak şey gayet basittir. Ekmek — fiatı- ni her yerde — şimdikinin | iki üç kuruş yukarısına çıkar- | malı ve bu iki üç kuruş faz- lanın müstahsilin cebine gir mesini temin etmeli ! ,, Daha açık söylemeli idi kt efkârmmumiye anlasın. “ Bu iki üç kuruş fazlarım müstahsillerin değil Yunus Na- dinin cebine gizmesini temin etmeli ! , Müstahsillerin kurtarılması için samimi fiıkir ve kanaati Yunustan beklemek sivri sinek- ten tereyağı çıkarmağa uğ- raşmaktır. Yoksa müstahsilleri kurtar- mağa çalışırken ekmek bile te- min edemiyen halkım srma | yüklenmek çok hazin bir düşü- | nüş olur, Ekmeğin üç kuruş yüksek mesi ile kazanacak olan un tacirleri ve onlarla münasebat- ta bulunan perde arkasındaki adamlardır. Yoksa yine satılacak ekmek ayni miktardadır, yine müstahsilden alınacak un ayni miktardadır. Bu teklif yalnız gülünç değil hodbinanedir, muzmeri olan bir tekliftir. Yunus Nadi hangi hakla he- nüz (1) sini bildirdiği iktisadi vaziyetlere — çare — bulmağa burnunu sokuyor. Bu teklifin manasız!ığını söylemeğe — lüzum — yoktur, Fakat un — tacirlerinin de paralı hemşeriliğini aa ve yahut almağa — savaşan bu adam bize bir şey daha lıpat etti ki: Taştan ekmek çıkarmıyaz lâftan ekmek çıkarıyor. İş bilen kılıç kuşananındır derler ne doğru! * Evvelki gün Kadıköy kay- makamı Sahir Bey isminde bir zatı dövmüş buna da sebep bu zatın kaymakamlar aleyhinde bir hasbühale işti- rak etmesi imiş. Yerin kulağı var derler ama kaymakamın kulağı daha açıkmış bunu duymuş ve: — Vay sen nasnl Cümhw- riyet kaymakamı aleyhine söz söylersin ?! Diye basmış tokadı, miş yımruğu ! Bizim vakıf oldığımız taraf bu! Düşündük taşındık aceba, filhakika Cümhuriyet kayma» kamı edilmez mı? Lâf hürriyeti hakkında aceba Yunus Nadinin gizli bir takrirmi hazırladığını haber aldı kim bilir. Fakat biz de soramaz mıyız:! Cümhuriyette bir kayma- kam balktan birini dövebilirmi? Evvelâ cevaba değen bu sualdir. Eğer kaymakam bu tenkitten müteessir olmuşsa istida kıtlığına kıran mı girdi. Mahkemelerimt ne güne dı- ruyor? sresen asene İbrahim Tali B Birinci umumi — Müfettiş Hbrahim Tali Bey, cümhuriyet wapurile, dün saat 18 de, Tsabr zon tariktle mahalli memurk yetine hareket etmiştir. Vapurun hareketirden mtr kaddem bir muharririmiz kea- disile görüşmüştür. Şarktan ayrılirken vazıyet çok iyi idi. Ve yinede iyi devam ediyor. Trabzon - tarikını edişine gelince: Erzurumdan, Beyazıta ge çeceğim, Erzurum valisi Bey ve kumandan P ça ile görü geceğim. Bu nrünarebetle mue takama bu tarikle hayekhet bar ihtiyar

Bu sayıdan diğer sayfalar: