23 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

23 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akşam gazetesinin bir çö- mezi vardır Necmettin - Sadık Beyin yanında boğaz — toklu- #una ve yahut bir çift potine çalışır. İçi gücü şudur: İstasyon lokantasında, Sad- vi Etemin “ Dikte , sile j" Bir çırpıda, martavallar yazar. Bir kulağı şapkasının içinde, bir eli de pantalonunun cebin- de gezen bu allıklı, — pudrali kart züppe; hocası Sadriyibur Çünkü: Ne bir kelime yazacak ka- biliyeti — vardır, nede bir vatır bilgisi. İşte ozaman gıpta ettikle- rine çatmak, ulaşmadığı mezi- yetlere hücüm şimek istor. * Dün gene bir yazı yazmış, benden bahsediyor. Diyoreki: — Edeb miz'ite lülde? Buntm - Bürlmnettin. Âli Bey oldu! A benim kart gencim, 'ben, hiç bir zaman edipliğimi, şair- Tiğimi, iddia etmedim ki.. Ben sadece gazeteciyim, aaladın mı” Muharirlik başkadır, ediplik, şairlik gene başka... Fakat o sual bana aorulsay- li bak me derdim. — Hikmet Fesidun Bey, Akıım 'da edebiyattan bahset- fikten sonra, edebiyatımızın ne halde olduğunu — varın kı yas eyleyin. İstasyon gazinosunda za valhı Sadri'den medet uman we onun önüne diz çöküp yazı dilenen bu çömezlere ben ce- vap vermezdim. — Ne yapayım ki, ismini yaz- Mi | vilip v e Ey favortli genç, sana şu mu da haber vereyimki, artık | ipliğin poazara çıklı. Başka- larının bozuk - şivelerile ada- ana kolay, kolay para vermi- | lermiş.. Dikkat et.. x Aziz kari, bak kimler se- min kargına çıkıyor.. BÜRHANETTİN ÂLİ sasasessass ea Sürpagop merazı HBayaziti Veki vakfın- danmış Belediye Sürpağop mezar- hığının ciheti aidiyeti hakkın- da yapmakta olduğu tahki- katı ahiren ikmal etmiştir. Tetkikat neticesinde Tak- simden Harbiyeye kadar olan arazinin Beyazılı Vell vak- Muharrici : Raynonde Machard — Pransız edebiyatından Büyük aşk romanı — Y70 inci binden tercüme edilmiştir... Fransuva, verdiği bu nut- kunda muzaffer ve galipu. Evvelce de ortaya bir düstur atasıştır Aşk bergeyin fevkinde bugün dahi ona bir yenisini ilâve ediyordu: Tabiatın ka- munlarıda, aşk gibi herşeyin fevkindedir ! Klod, bu felsefi şeylerin içinden nasıl çıkacaktı?.. An- layorduki, tnsanlik henüz zaaf devresinden kurtulmuş değildir. - M-wlqü'n (Birinci sahifeden davam) Bu hüdise etrafında almış olduğum mufassal! malümatı irtyorum: Evvelki gece Aksaray caddesine an - ilâ on beş adım yakın bir. mesa- fede bulunan Baba Hasan Ale- mi mahallesi İsmail ağa Oruç gazi tokağında tam 8 el silâh alılmıştır. Bu mahalleye yakın,hemde Jpek yakın olan iki polis kara- kolu wardır. Bunlardan maada 3 te palis noktası vardır. Zabıtanın üç kuyweti ara- sında olan bu mahalle de bu feci hâdise cereyan etmiştir. Meçhul hırsız ve katil Evvelki gece saat tam iki- raddelerinde iken Aksaray Gazi tokağında aynı mahalle- min bekçisi olan Petürkeli Ah- mnet ağanın evine İacivert el- bise ve siyah kasketli- bir hır- #2 girmiştir. ÖOrta boylu, zayif #lması bolli olan bu hirsız bağçe- den girer girmez hemen. evin penceresini yukarıya kaldır- mış, pendeyi aralıyark, bir ta- raftanda yavaş yavaş İçeriye uzanmağa başlamıştır. Bu sırada bekçi Ahmet ağanın Validesi Emine Hanım ayanmış, içeriye girmek isle- yen meçhul adamı görmüştür. Kadıncağız, işi telâşa vermemiş yanında yatmakta olan torunu göstermiştir. Bu sızada cahil çocuk. — Tut, vur, birsiz. var tü- tun! Diye feryadı basıp kapı- dan dışarıya fırlamıştır: İstifini bozmayan hırsızda: ağır ağır tabancasımı çek- vaiş, ya kast ve yahutta keyf için biriki ateş etmeğe baş- lamıştır. O ara Ali gerilemiş, hırsız da Sofulara doğru yürümeğe başlamıştır. Yukardan kaşmakta olan yine ayni mahallemin hekçisi Rüstem de Meçhul asker so kağı başına gelmiştir. Düdüğünü çalmıy, karpı: sına çıkan bir karaltlı göre- vek: — Davranma, dur. Diye seslenmeğe başlamıştır. Meçhul hırsız bu vazifeşinas ve kalıraman olan Rüstemi gerünce durmak şöyle dursun Mül Yütercimi : Ahmet Fürkân — Sizin unutulmuş bahti- yarlığınız var demek? — Tabil.. Ben de bir nf sanım, — O 'noktai nazarla söyle- medim. Zabıta muharririmiz Dün bir bekçi katledildi! Hırsızlık yapmak isteyen bu adam sokağı harp meydanına çevirdi ve katil oldu! Aliyi usulca kaldırarak hırsızı | azıyor: Hadise mahalli iki karakol arasındadır adımlarını sıklaştırarak zavalklı- ateşleryağdırmağa başlamıştır. Kaçmağı bir lahza hatırma getirmeyen Rüstem de #wlâhını çekmış, tekrar üzerine doğru hücum etmiştir. Fakat, zavallı Rüstem, bu serseriyi tatmak için koşarken haydudun İbirine hedef olmuş ve beyninden vurulmuş. — Ah aman yandım!.. Diyerek yere düşmüştür. Bu sıra da konu vekamşu sokaklara fırlamış, Rüstemin yanına gelmişlerdir.| Meçhul hürsiz. ve katil 3 bölme zahıta kuvvetleri avasından kaçmış, zavallı Rüs- temceğiz de: — Su,bir yudum su! kurşunlarından | * Diye söylenerek ölmüştür. man üzerine dâğru tabtacasile | Zabıta meseleye vaziyet etmiş, tahkikat ve takibat neticesi lâcivert elbise ve ana benzer bir kasketli olan Şehremininde sakin sabıkalı guruhundan şoför Sadetlin isminde birisini yaka- lamıştır. Rüstem kimdir Rüstem 30 Yaşlarında bekar yakışıklı bir gençtir. Bir sene evvel memleketi olan Petrüke- den şehrimize gelmiş ve ge lir gelmez de o mahalleye bek- çi olarak girmiştir. Mahalleli kendisinden son- derece memnun olup dün, Po- lis ve bekçilerle birlikte cena- zesini kaldırmışlardır. Tahkikat ehemmiyetle de- yam etmekledir. duydum. (Sa...) Bey dostumu- muzu nasıl buldunoz, beğen- dinizmi ? — Ciddi, ketum, dinamit gibi kavi, maneviyatı Rokfel- ler hazineleri kadar zengin bir genç.. (Sa...) Gritanın bu tevec- cüh ve sitayişlerine tamamen bigâne hayatım hep çalışarak kazanmış — insanlara mahsus bir vaz ile; — Yaşamak - için çalışıyo- ruz, bu uğurda herşey mübah- tir, dedi. Gülüştük. Vapurumuz ik keleye yanaşıyordu. Şimendi- fer vapuru olmasına rağmen, umumi bir tenhalık vardı. Yalnız ta Ankaradanbiri bana refakat eden tiyatrocularla seaen mseseeca Wekâletle mutabık kalman ;—.mıaı gayrı mübadillerin lehinedir Matlubat muntazaman verilecek — |ihracat şirketi,böyle birteşebbür. Evvelki günkü müshamızda gayrı mübadillerle maliye ve. kületinin —anlaştıklarım yaz. mıştık. |Bu anlaşma şu esaslar üze. rinden teabit edilmiştir: “ 1 — Evvelce gayrı müba. diller tarafından bono muka- bilinde alınan emlâkten ba. kiye kalan borçları afedilmiş- lir. 2 — Gayri — mubadillerin elyevm Şmatlubu olan Tmeba- liğin bundan böyle muntaza- man itası, 3 — (Bonoların — vaktinde tevzi adilip emlâki milliyece Kadastro mektebi Defterhane binasındaki ka- dostro tatbikat mektebi müd- detinin iki reneye iblâğ edileceği hakkında bir gazete tarafın- dan verilen haber doğru de- ğildir.Tasarruf dolayısı ile ten- kisi bütçe noktasından müddet) tezyidine maddeten imkân görülememektedir. Maçka-Dolmabahçe -yolu Maçka — Dolmabahçe yo- lunun pek bozuk olduğu hak. kında Belediyeye vaki olan müteadddit müracatlar mazarı dikkate alınmışlır. İkiaya kadar icap eden tahsisat konularak bu yol ya. pdıe.ımı ram et.ııedllln(n farkına var. dı : —Alffedin, müsyü Fransu. va, size hâlü bir yer göz. termedim. — Rica ederim, Klod.. Bir mürşit talebesine buka. dar mütlevazıane hareket et. memelidir. — Bırakın bunları.. Bun. ların hepsi Pariste kaldı. Şim- di burada ba derinliklere, gü- zelliklere bakalım. Söyleyin bana müsyü Dö Trev derinlik hakkındaki düşüncenizi... Eşref saat gelmişti. Filip derhal atıldı: — Sizsiniz. — Ne demek? — Bana derinliğin mana- sımı sormadınız mı? — Evet.. vum ki, — anladığım sizsiniz, sizin ruhunuzdur. Ve Heyeti mecmuanızdır. | | — Öyle ise, ben de diyo- | derinlik satışa çıkarılacak hber hangi bir mal ve mülk için kabulü, 4 — Bonoların tevzünin hitamını müteakip emlâki mil- liye müzayedelerinin derhal başlaması. Bu esaslar tamamen gayrı mübadiller lehindedir. nazaran, badema altın ira kıy- metinde olan bonolar ucuz Maliye Vekâletinin bu esas- ları hiç bir itirazasmahal bırak- madan kabul etmiş olması bü- tün gayrı mübadilleri memnun etmiştir. . . . Sigorta tarifeleri Dünkü Akşam gazetelerin- den biri, harik sigorta tarife- lerinin bir sene müddetle tem- dit edildiğini yazıyordu. Halbuki, barik sigorta ta- tifeleri ancak 15 Teşrinevvele kadar temdit edilmiştir. İSTANBUL-SOFYA TELEFON İsanbul - Sojya telefan. ha- tının fenmi mevakisi ikmal edilmemesi yüzünden muha- bere temin edilmemektedir. Hattın Bulgar hududu dahilin- deki kısmı feni tesisattan mah- ram olduğu anlaşılmaktadır, mamali yakında lâzımgelen tertibatın — ittihaz — edileceği ıııııedhııktıdu — Amma yaptınız. — Ciddi — söylüyorum, | Klod... — Hayret ediyorum. — Sebebini sormak yorum. — Hiç... — Hiç kelimesi suzlimin cevabı değildir. datik Klod bu sozlerden - kırılmış gibi idi. O, hiç bir şeye cevap vermiyor. Ve verilecek cevap- lar için zihnini yormiyordu. (Başmakaleden devam) yapılamazdı. Hele iş limitet tenancak kendi kasalarını dol- durabilirdi. Açıkçası: Köy'lüden bildiği gibi alır toplar ihraç ederken de cabadan “prim,leri çekerdi. “YARIN, — böyle şey ola- maz. Bundan büyük tüccar, büyük — mütevassıt — istifade eder. Köylü yine boynu bü: kük kalır. Buğday işi ancak Gayet gariptir ki, iki gün- dür uçurulan Ankara telgraf- ları, pcimlerden, ekmek zam- larından bahsedenlerin “YA- RIN,| m iddialarım telahürler- le kendilerine mal ettikleri görülüyor. Ankarada Ziraat bankasının köylüden vergi yerine aynen zahire alması tasavvur ediliyormuş! Ziraat bankasının müdahelesini ken- dilerine mal edenler, daha üç gün evvel biribiri sarkası sıra biribirini nakzeden — şaşkın tevillerde bulunmuşlardı : Birinci gün: 2 — Buğdaylara üç kuruş zam. İkinci gün: 1 — Ekmeklere bir kuruş (Bunda büyük değirmenleri olan fırıncılar hesabına bir koku seziliyordu.) — Sizi ilk defa annemin evinde gördüğüm zeman. — Benim için ne düşün- dünüz? — Mağrur bir kız, dedim. — Bu hükmü nasıl verdi- nla? başka güzel bir kadın ve ya bir kız daha mevcut — değildi. Ve siz bunu biliyordunuz. — Peki.. Orada beni nasıl bulmuştunuz? — Babasının eserile iftihar Şimdi iş değişmişti. Klod Fransuva — ile karşılaştıktan sonra düşünmeğe, torulan şey- lerin kâfesine cevap vermeğe eden şımarık bir talebe, — Bu fikriniz soradan değişti mi? — Tamamen de. — İzah ediniz. — İzaha değer burada hiç bir şey yoktur. Şunu söy- lemek isterim ki, insanlar de- miz olsaydı, siz Matmazel Klod; onun en derin kısmı olurdu- nuz. — Pek şalrane olmadı mı? - Yarım milyon Tiraya Türkiye emniyet Plünları — satılıyordu Ciddi, ketum, dinamit gibi lıavı, maneviyatı rokfeller gibi zengin! LNİ n 1 — Ekmeklere üç kuruş zam bandırol. Fazla fırınların seddi. — Çünkü, salonda - sizden” Hemen biraz evvel Grita- nn söyledikleri bana daha derin bir intibah vermişti, dü- l—hı-ı&,ıi—rıünı— Sı bir avnç İngilizin bütün dünyayı sarmak için gösler- diği f tarzı -İni iğrençliği (Devamı veA Buğday, Meselesi! mesi, Son günlerde: 1 — Ziraat Bankası himaye edecek. 2 — Vergi yerine buğday alacak... Şu üç weri dikkatle oku- nursa — mesele kendiliğinden balledilmiş olur. Gizli mak- satları syya düşenlerin bu de- rece kurnazlıkla kazı çevire: rek yanmaktan kurtarmağa savaşacakları hatır ve hayale gelmezdi doğrusu... “YARIN,, 1n tezi bu şekilde değildi. “YARIN,, 2iraat ban- kasının ihraç zahiresine komls- yonsuz mutavasstlık yapan bir nevi ihracat kooperatifleri ye- rine kalm olabilmesi eşasları. nan araştırılmasını ima etmişti. Ya, devlet fazla zahireyi satın ahp imha eder, mahreç 'bu- hursa tutturabildiğine — satabi- Erdi. Yahut ziraat bankası ihraç tavassutu vazifesini görür dü. Yani: devletin vereceği zamlar rı doğrudan doğruya köylünün kendi eline teslim eder, muka- bilinde mal alırdı. Yeni tasav- vur, vergi yerine zahirealmak tasavvuru: Hükümetin Ziraat Bankasına 1931 senesi bilâva- sıta vergilerinden köylülere ait olanları Ziraat Bankasına kredi ediyor demek oluyar. Mahsul satılmadığı takdir.- de ya banka, ya hükümet.. İkisinden biri... Arif Orug — Beğenmediniz mi ? —Beğeşdim amma.. Teştih ettiğiniz şey sakat! — İddia ederimki deği. — Peki öyle olsun.. Be: nim derin olduğum nerden anlaşılıyor. Müsyü Filip Dö Trev gü dü: — Bunu bana sormayınız, kendi tuhunuzdan bu ceva- bi beklemeniz daha doğrudur. — Ne gibi? — Bunuanlamadınız amma.. Hâlâ tevazu gözteri- yorsunuz. — Söylediğinizden hiçbir anlamıyorum. — Sizin anlıyacağımız şu: duür: Ben ve siz.. Ben ise sİzi seviyorum. — Bunu biliyerdum. — Teşekkür ederim. Fakat şey mediniz. (Devamı war)

Bu sayıdan diğer sayfalar: