25 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

25 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mugalata yok *“Prim, mese- Gazetelerin lesini Büyük Mület lisinde tankiteden Bursa meb'u- su Rüştü B. nedense muvafık gazetelere makale sermayesi, tariz sermayesi oldu. ; Bu zatın söylediği neydi? T halka faydah yazılar açık resimler, yazılar prim almağa hakları Dan ibaret bir cümle za- vallı mebusan ' hırpalanmasına vesile oldu. Bursa mebusu yalanmı söy- lüyordu? Hayiı! Bilâkis baki- kati bir rontken parlaklığı ile gözlerin önüne seriyordu. Ne yazıkki devlet bütçe sini * yeri> zannedenler bu söze dayanamadılar. Mütemadiyen' bücum etti- ler, hâlâ da ediyorlar. Neimiş? «Bursalılar da meb'- uslarının aleyhin Halbuki. «Bir u!ıı ar» demek için evvelâ halkın dilini ko- nuşmak Jâzımdır. Yalnız l minde «halkır ni taşıyan gazeteden alınan bir iki cüm- le «Bursalılar» mefhumunu ifa- de etmez! Zaten bir kelime oyunun- dan başka bir şey olmıyan bu «Bursar — gazetesinin yazıslle .bütün memleketi kastetmek galiba, hafif meşrepliktir. 4 BÜRHANETTİN ÂLİ Karrerasa a y AAA aa Zahire borsası Bugün intihap yapıyor Zahire borsamı tatihap bu | gün — öğleden evvel borsada toplanarak — bu ay, sonunda müddeti hitam bulan idare heyetini yeniden intihap ede- cektir. İatihaba saat 11 de bap lanacaktır. Andalousie'de örfi idare Madrit, 23 (A. A.) — Sen dikalistlerin sebep oldukları ' kargaşalıkların vahim bir şe- kil alması üzerine Andalousi- ede ve Ceville'de örf Şidare ilân edilmiştir. Barcelone'da telefon İşçk lerinin grevi devam etmek- tedir. Başvekiller ne diyorlar? Londra, 23 (A A.)— Fran- sız Başvekili M. laval, kon- feransın son celsesinde söy- lediği nutka şu sözlerle niha- yet vermiştir: * Londra mükâlemelerinin Fransa ile Almanyayı siya- si sahada el birliğile çalışma- ga sevkedeceklerini ümit edi- yorum. Amırilıı hariciye nazırı M. Stimson Fransız - Âlman mükâlemelerinin delâlet etti- aı manaya dikkati celbetmiş, müzakere ve mükâleme- lıın bütün dünya emniyet ve itimat duygusunu yeniden canlandıracağını söylemiştir. Tofrlkı No 48 Muharriri: Raynonde GUÜNÜUÜN VA'K'T”AJ'İ Zabıta muharririmiz yazıyor. Kırkından sonra macera peşinde.. Bir fırıncının pişiricisi ustasının metresini nasıl kandırdı ve altın saatle paraları naşılaşırıp soydu? İstanbulun ve — bilbassa, Beyoğlu cihetinin” hangi tara- fına bakarsanız, resmi nikâhlı. lardan! ziyade metres hayatı yaşamakta olan bir sörü aile- ler görürsünüz: Bunların İçinde de üç beş günlük hevesliler olduğu gibi senelerce birbiri- ne kaynamış, hattâ — çoluk çocuk sahibi olmuş çiftler gö- rürsünüz. İşte bu gekilde metres ha- yatı yaşayanlardan biride, To- panede Lüleci Hendek cadde- sinde simitçi fırınını — işleten Alı Efendidir. Fakat bu adam, doğrudan doğruya bekâr olmasi itibari- le kendisine bir metres' edin memiş bilakis — yirmi — kü- sur senelik çoluğa, — çocuğa karısına bu allesinin üzerine | metres hayatı geçirmeğe bap | lamıştır. Füruncı Ali Efendi bundııı iki ay kadar evvel eve hizmetçi olarak bir kız getirmiştir, 20 Yaşlarında oldukça de güzel bir kız olan bu hizmetçi- nin ismi Sabihadır. Sabiha; hizmetcilik devre- sini ancak iki üç gün gibi kısa bir müddet zafında ikmal eylemiş, bundan sonra her iki tarafın rızasile iş met- res hayatına dökülmüştür. Fakat dedik ya, metres hayatını, kimi çift birkaç ay- da bitirir, kimi çift te çolu- a çocuğa karışarak - ölünce- ye kadadar beraber yaşarlar. İşte Sabiha, bu hayatı | onunla bir buçuk ay kadar devam ettirebilmiş. bundan sonra gözü etrafta dolaşmağa başlamıştır. Fakat bunda bilhassa amil fırıncı Ali E£ nin yanında pışıricilik eden ve Ali Ef. nin ekmeğile bayatını kazanan Bartınlı Meb- met olmuştur. Mehmet, osta- nın, bir müddetnberi yaşadığı Sabiha'ya göz koymuş ve mutelif usullerle Sabiha'yı kan- dırmağa kalkışmıştır. Azmin elinden ne kurtulur? Nihayet günün birinde Bartınlı Mehmet tesellümde muvaffak #lmuş ve Sabihayı yola yatır- mıştır. Bir akşam gizlice vuku bulan bir talebin de Mehmetle | Sabihanın beraberce kaçma- ve biryuva?! Kurnaları takarrür etmiş veilk Fırsatta bu tasavvurun kuvveden file çıkarılması der- piş edilmiştir. Mütercimi : Ahmet Fürkân Machard — Fransız edebiyatından büyük aşk vomanı — 170 inci binden tercüme edilmiştir... Kendini saklamak, çıplak- lığını, örtmek istedi. Fakat muvaffak olamadı. Klodun beli, demir çenberlerle kavranmış bulunuyordu, Fühakika bu, tatlı bir işkence idi fakat işin bu- kadar çabuk terliyeceğini ve bu neticeyi vereceğini ümit etmemişti. Klod, omuzlarından başp- hyarak memelerine, memele- rinden başlıyarak kalçalarına doğru yol alan bir buse sağa- nağına tutulmuştu. Her ikisi de heyecan içinde »aşe içinde ve bitkin bir halde idiler. Klodun geceliği omuz- larından sırılmıştı. Fransuva- min saçları diktimişti genç kı- zın gözü o aralık elbise doe- labının aynasına ilişmişti. Ve bu kıyafet ve vaziyetlerini biran Için görmüştü. Onların şimdiki bu halı, Afrika kıtasınin her — hanği yahşi bir mantıkasında — yaşa- yan ve İnsan eti yiyen vahşi- Terin halinden sanki farklımı- idi. Klod içinden: — Eyvah, dedi, bizim tah- Nihayet bu kararın ertesi günü pişirici Mehmet fırına gelmemiş, fakat bastalığına hükmolunmuştur. Buna ilâveten fırıncı Ali ef. de akşam odasına döndüğü zaman Sabihanın meydanda bulunmadığını görmüştür. Alt Efendi öteyi beriyi de araş- tırdığı zaman kendisine ait barzı eşya ile bir cep saati ve 78 lira paranında me olmadığını anlamıştır. Pişirici Mehmetin de orta- dan sırrolması Ali Efendinin bülün midesini bulandırmmış ve doğru polise müracaatla vak'. ayı hikâye etmiştir. Polis tahkikata başlamış, Sabihanın Boğazkesende Bor- taniçi mahallesinde bir evde | | | | | oturduğunu tespilt etmiş ve is- Hevap altına almıştır. Sabiha da bulunan bazı eş- ya tekrarAli Ef. ye iade edil- mişsede saat ve para buluna: mamıştır. Bunlarla beraber pişirici Mehmet'te henuz mey- | danda yoktur, | Şimdi Ali Ef. Sabihayı ve parasını elinden kaçırmış pişi- rici Mehmet kanunun pençesine yakısnı kaptırmış bir vaziyette bekleşip dururlarken Sabiha, yine bir erkekle birlikte tep riki bayat etmiş bulunmakta- dır. Bu suretle her zaman olduğu gibi; Kadının fendi yine erkeği yenmiştir. M.R. eresersesALARAAAAAAAAEEAEAAASARA AAA SA BAA AAAA N A LA AAA AAA İrakta ihtilâl mi? lrak başvekı'_lî İstanbuldan tayyare ile niçin Bağdada döndü ? (Kara cemiyet) in parmağı Temmuz — iptidasındanberi memlekette umumt ve pek şiddetli bir grev devam etmek. tedir. Sebebi de (Belediyeler kanunu) namile neşredilmiş bir kanunun tatbik edilmek istenmesidir. Bu kanuna göre erbabı sanat ve hüreftten fahiş resimler istifa edilecektir. Halk bu rüsumun bali hazırdaki iktısadi buhra- na göre kabili tediye olma- dığını söylemekte ve kanu- nun İâğvını — hstemektedirler. Hükümet kanunun - tatbikin de israr edince halk ayak- Tanmış, bütün, çarç , dükkânlar ve ticarethaneler kapanmıştır. Hattâ bankalar muvakkat bir (moratoryom) ilân etmişlerdir. Umum! hayat hemen durmuş gibidir. Birkaç bir hortum Roma,23 (A.A) — Gaze- teler, Carale'da (tahirbat yap- mış olan birhortum hakkında | tafsilât vermektedir. Hortum, bir ameleyi 8 metre irtifaa kadar kaldırmış ve 20 metre uzağa atmıştir. Dinllingon çelikhaneleri kapanıyor Sarrebrück, 23 (A. A.) — Avusturya Çile Çekoslovakya | arasında licari ililâfnameyi ikmal eden bir tarife imza edilmiş o'duiu bıldlrilıynf sil, ıubiye d:d:mıl: vey blr ciladan başka birşey değilmiş. Ve Fransuva onu öyle öpi- yor, memelerini, — kalçalarını öyle sinirlendirici tarzda gicik- layordu ki zavallı kızın artık mukavemeli kalmamıştı. Orada zaten bir şezlong vardı. Fransuva kendini bunun üs töne dar attı ve Klodu dizleri üzerine oturttu. Klod ta dudaklarını ona uzattı. Dakikalerce süren üpüş meler, ihtiraslar için sanki bir kamçı tesiri yaplyordu. Klodun gözler baygınlıkla süzülmüştü. Genç delikanlınrın elleri, Klo dun, herhangi bir kadının ha- zine diye iftihar edeceği, sert dik ve oldukça büyükçe me- melerini okşayordu. Klodun boynu, — erkeğin omuzuna düşmüştü. Mukave- gün vesalti nakliye de işliye- medi. Çalışmak istiyen dük- kâncılar ve ticarethaneler hal- kın tehdidi karşısında teşeb- büslerinde muvaffak olama- dılar. Grev, yalnız Bağda'da mun- hasır kalmadı. Diğer livalara, kazâlara, nahiyelere de sirayet etti, hattâ bazı zabıta vukuatı bilerçiktı. Bu tehlikeli vaziyet üzerine Türkiyede bulunan Irak Reisi Vüzerası Nuri Sait Pş. he- men tayyare ile avdet etti. He- nüz ittihaz edilen tedabirin mü- fit ve müsmir bir meticesi gö- rülmedi (Cemiyelüsseda) yani kara çemiyet namile gizli bir cemiyetin mevcudiyetinden ve mezkür #emiyetin bu grev ve nümayişleri idare ettiğinden bahsolunmaktadır. Fransada grev LiN, 23 (ALA.) — Mensucat sanayiinde iş başına avdet eden lerin miktarı birdenbire art- mıştır. 22,000 ameleden 37000 fabrikalara dönmüştür. Amsterdam ve Roter- dam'da! Amsterdam, 23 (A.A) — son günlerde balk mahallesin- de kiraların artması üzerine yaptıkları grev bir takım kar- kaşalıklara sebebiyet vermiştir. Grev, Roterdam'a da sira- yet ötmiş ve orada polisle clddi bir müsademeh olmuştur. met, derece derece aralıyordu. Fakat, Klod — birdenbire kalktı, elektrik düğmesini çe- virdi. Oda, karardı. Fakat dişar- dan gelen ziyalar odayı hafifce aydınlatıyordu.! Bu hale genç delikanlı razı olamazdı, o kalktı ve Klodu gene dizleri üstüne çekti. Dudaklar yine birleşti. Ve birleşen dudaklar, diğeri için kendi dudağı üstünde iki damla ateş hissi duyuyorlardı. Erkeğin elleri, sert ve o gun memelerde idi. Klod, kol- larını Fransuva nın boynuna dolamıştı... Aradan ne kadar zaman geçti. Bunu tahmine imkân yoktu. Yalnız, odanın Toşluğu içinde biri ince, diğeri biraz sert Iki gölge, kol kola ve bacak bacağa bulundukları yerden | celere | bilhassa yağlı boya tesisat ve | ranlık içinde ilâht olmuş (»- Tarım nilıiı Vlıirwıyra |V Türkiye emniyet Plnları — satılıyordu e ĞK Limon suyu ile yazılmış mahrem mektuplar Dolu idiler. Teşkilâtın ken- dilerine verdiği rütbe ve dere- göre de beyinlerinde tamamlile askeri bir itaat ve disiplin vardı. Gritanın çok temiz ve ıeııçW hizmetcisi tarafından getirilen birer sütlü Kakooyu içtik. Ba- zi yol hatıralarını, Ankarada sözde — geçirdiğim heyecanlı ve bazı teblikeli anları anlatı- yordum, Caszus kadın her sözüme adeta can kulağını veriyor, her söylediğimden mana çikar- mağa uğraşıyordu. Grita: — Binbaşı (H.:.) Beyle ne yaptınız, size müfit olabilir mi? | . Casas kadinin bü suzlile | anlamak istediği şeylere şim- | pek sür'atile intikal elmiş ııhıî pişkinliğe vurmiştim. — Binbaşı (H...) beyle se- yahatımız çok iyi tallı ve zevk-| li oldu” Ona tesadüfümüz işle- rimizin kolaylaşmasına filha- | kika yardım etti, dedim. Casus kadım gözlerimin içine bakıyor askeri pilânların ele geçirile- bilmesi: için bulduğum çareleri vasıtaları -merak ve endişe ile beklediğini hissettiriyordu. Ben: | —Size mufassal raporlar gön- | dermiştim zanederim bütün o | raporlarda kâfi izahal ve mep ruhat vardı değil mi? —Evet!. Mahremane mek- tüplerinizi de (Sa...) Beyin elile | alabiliyorduk, Timon suyu ile yazdığınız mufassal raporlarda ki mesal tarz ve şekli Mister Kenet bütün teferrüatile harbi ye nezeretine bildirmiştir. — Buna lüzüum var miydı? Bilhasıa benim muvakkat işti- rakimi bu derece izama değr miydi? Genç ve casus kadının şeh vetle dolu mülâyim közleri bir den bir ihtar alevile parlar gibi oldu. — Buna nasıl lüzum olm- yabilir. Biz adamımızta hesa- bını vermeğe mecbur insanlar değil miyiü? Sonra siz.. Sizin (aaliyeti- mize, cemiyetimize. entellijen servise iştirakinizi, faaliyetimi- zi tanzim eden merkeze haber vermeden olurmu ? Paranız, tahsisatınız nereden gelecek ? Bu derece cür'ate hayret ettim. Demek ki bunların ben- den istedikleri daimi bir car suzluk... Buderece küstah ve cür'et- kâr olan casuslara biran evvel ibret dersi vermek arzusu içimde alevlenüp artıyordu. Bu manevi — işyanı casus kadır na kat'iyyen sezdirmemek için mülâyemetle — Bu benim için gerçi ci- han değer birteveccüh ve maz hariyettir. Fakat ben bu dere- ce mazhariyete lüyik olduğu- mu ümit etmezdim. ( Devemı var ) Eriyen 90,000 lira! Adanada tuhaf bir pamuk istasyon ve lâboratuvar — hikâyesi , Adanada ziraat mektebin- de ve gerekse Pamuak istas: yon ve Laboratuvarlarda ay- lardan beri bir takım inşaata devam edilmekte olduğu ma- lumdur. Haber aldığımıza göre bü- tün bu inşaata şimdiye ka- dar sarfedilmiş olan para miktarının doksan bin İira | olduğu söylenmektedir. Yine | söylendiğine göre bu inşatın esas keşifoameye muvafık ol. mayan tarafları da mevcuttur. Bu noksan kalmış olan İşler | tuvalet kısımlarındadır. Bura- larda çatı, kiriş ve ağaçla- rın kalm yapılacağı yerda bilâkis tace konulduğu iddin olunmaktadır. Hatta Yoşaatın bazı kısım- yere yuvarlandılar. Artık gölgeler içinde, ka- menni edilen insari ihtırasları tepişiyordu... — Oh! Alttan veya üstten ikinci bir ses bana cevap vermekle id: —Ahi — Beni şevtyormusun ? Senin tçin çıldırıyorum. Aşk her şeyin Fevkin- dedir. Ve Klod itiraf ediyordu: —Tabiatin kanunları aşkın dahi fevkindedir! — Sevgilim, Beni hep böyle şevecekmi. sin? — Bunu dudaklarının ü tünde itiraf edeceğim. V üzun, iafitili pusseler larda arızalar bile yapmış ol- duğu söylenmektedir. Esa skeşifı name ile mevcu İnşaat ara. sında daha bir çok farklar olduğu iddia edildiğine naza- yan ortada tetkik edilmeğe muhtaç bir iş var demektir. Bu hususta iddiada bulu- nanların vermiş oldukları ma- Tümata bakılırsa sırf bu nok- sanları imal için daha otuz bin Hiralık bir #âvet keşif rapuru yapılmış ve bu râpora göre sarf emri istihsal olun- muştur. Doksan bin Hiralık büyük bir inşaatın pek az denilecek bir zamanda bitirilmiş olması- da noksanları gözden kaçır- mamış olan ehli vukufun ay- rıca nazarı dikkatini celbet- mık!eıı ıed kalmamıştır. ürzun ve nihayeti gelmez mııı— larda bulunuyorlardi... x On beş gün olmuştu. | Klod ve Eransuva mavi gö- ğün ve mavi denizin huzu- runda — aşklarına ilâhi bir melce bulmuşlardı. Sevişiyor- lârdı. — kendilerini — işledikleri günahdan menetmek istedikce bir yenisi ile karşılaşıyorlardı. Ve: Hayat cidden tatlı bir şeydi. ister böyle devam itsin, fster Klodun tasavvur ettiği tarzda Mâht... Yanlız; Klod düşünüyordiki, yaşamak için sevişmekte İnsana bir gıda gibi en Juzumlü — şeylerden birdir. Otelde ve deniz kenarla- rında kendilerine rast gelen ?f birbirlerine bakışarak: Ne güzel çift, diyorlardı. Bu lki genç aşık ise, etra- fın kendilerine ibzal ettiğ (Dıvıııı ııâ

Bu sayıdan diğer sayfalar: