25 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

25 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TUT AA e Sahife 4 y EDEBİYA T ALEMİNDE Sahte şöhretler Silik adamlar e Muharriri ; SABİH İZZET | 4 Fazıl Ahmet Bey... Mi K ae Bana öyle geliyor ki, bu se- rinin içine sokulan şahısl, numara yapıyorum. — Onun içine çok endişedeyim ki, sahte şöhret sabipleriğ bu hususta beni it- ham edecekler! Meselâ, Fazıl Ahmet beyin, mahviyetkâr gö- rünmek istiyen bir kurumla: — Silik olmakta Celâl Sa- hir beye taş çıkartmıyacağım ne malüm, demeside varidi hatır! Filhakika, nabza göre şerbet vermesini gayet iyi bilen Fazıl Ahmet Beyin, diğerlerine, mük- tesep bir hakkı tekaddümü var- dıi! Müşarünileyhin affını rica ederim... Kim ne derse desin, bu mi- zah, tefelsüf, gür ve siyaset dâ- hisininin fikikir kırıntıları mad- deperest bir zekânın eseridir! Esasan FazılAhmet Beyin fizyo- momisi de, karakterinin mükem- | mel bir aynasıdır: Dalma öne | doğru uzanmış bir baş, zanne- dersiniz ki uzaklardaki - tehli- kelerden bile koku almakla meş- guldur..Sonra, peltek bir dil ki söylenenleri icap ettikçe değiş- tirivermekte derhal işe yarasın.. Ya o Fil kulakları gibi koca- kocaman | kulaklar, ki unda sivri sinek vızıllısına bile karşı tetkiktedirler sra- | sında da sağır oluveriyorlar! İşte, Fazıl Ahmnı Yani, düşünüyor, mahir bir erkânı harp gibi plân hazırlıyor; hattı ricatı temin etmeği de unut- mıyor; karşı taraftan kazara bir tüfenk patladı mı, baydi hücum; süküt. ()Söz sonra gümüşse...) Fazıl Ahmet Beyin bu maharetlerini beğenmiyenler, ın | rında haksızlık | | du. Tabll ki ver elini onu* tenakusa düşmekle it- ham ediyor ve diyorlar ki: — | nkü boks En mühim maçta Selâmi hasmına karşı maçı abandone etti Boks maçları dün Tak- sim stadyomunda icra edilimiştir. İlk maç Hamdi ve Arif Beyler arasında idi. Dört vunttan ibaret olan bu döğüz meyi sayı farkile Hamdi Bey kazandı. İkinci:Bu maçtad ravunttan ibaret Saim ve Yorgiryadis arasında idi, bu maç Salm be- yin sayı farkı galebesile ne- ticelendi. Üçüncü maç 3 ravunttan ra- veiki Moks ve İstavro isimli | gayri müslimin yaptığı bu maç neticelenmemişlir. İstavro hus: mımin fazla favul yaptığını iddia ederek maçı abandone etmiştir. İnhisar içinde inhisar| — Kolonyalarda bile envai hileler yapılıyor, insaf denilen şey bitmiş.. İtrıyatçıların — şikâyetleri bir türlü bitmiyor. Bu şikâyet- Ter mühteliftir. Birincisi, bazı hilekârların yaptıkları “80, kuruşluk kolonyalara teallük ediyor. İspirtoyu, su ve boya ile karıştıran bazı hilekârlar piyasaya, bu mağşuş kolonyaları sürüyor ve kolonyacıların za- rarını mucip Oluyorlar. Alâkadarları buna çare olarak şunu söylüyoklar : ükümet , kolonyacıları tesbit etmeli ve mahiye al- macak kalonya için bir had tayin etmeli ! Bundan maada, kolonya- cılar inhisar idaresinin vııdııı ispirtolarda kinin ve h__ Yuncur yrem Ülinın çok fovullu oyunu seyir- l' Romanyalının favullu oyna- bıi' tesir - biral | şimdi kara diyor! Eskiden ( Tanin ) de çıkan fıkralarile son yazılarını - ya- ni mebusluk devrinin yadi- gârlarını! - okuyalım. Bu mukayesenin netice şudur: verdiği Fazıl Ahmet Bey, evvelce | kara dediklerine şimdi beyaz, evvelce beyaz dediklerine de Halbuki bize göre mumai- leyh - hiçte tenakusa düşmüş değildir: Yazdıklarını inkâr et- şe bile! Çünkü (Napoleone) un harbi kazanmak için koştu- gu üç şartı malümdur: 1 — Para, 2 — Para, 3 — Para. İşte, bu hayati allahı, iri- şilmez bir gaye gibi kafa tasında kutsileştiren Fazıl Ahmet Bey, her devirde murat yo- lu nereden açılmışta — oraya koşmuştur! Bu açık gözlülüğün | tenakus neresinde? Eskiden papel (Hüseyin Cahit) Beyden geliyor- patron, yallah (Tanin) matbaasına! Şimdi de para, (Mahmut) B.in kırk düğüm bastığı (Milliyet) kasasından çıkıyor. Binaenaleyh, yaşasın Silrt mebusunun fikir- leri! O, başsa, Fazıl Ahmet Bey de zeyl! Bu öyle bir ha- kikattır ki anlamamak için ya ap- tal olmalı, yahut ta deli! Bilâ- kis Fazıl Ahmet Bey, ufak bir tnhiraf hareketi bile yapmıyan pratik zekâsile kısmetinin me- teliğini bile zıyaa uğratmıyor! Ben, kendi hesabıma ( Tanin ) | den — (Milliyet ) in gaçrayan sabık muhalifi, hattâ takdir ediyorum. Öyle ya, her- | keste, eskici yahudilerin iş, | adamlığı bulunur mu? SABİH İZZET bacasına, | | maçları İşte bu ufak, tefek maç- lardan sonra sıra günün en mü- him maçının İcrasına gelmiş- tir. Bu maç Romanya yarım ağır siklet şampiyonu olduğu | söylenen Bunya ile kıymetli | boksörlerimizden — Selami B. | arasında idi. Maça Eşref Şefik B. hakemliği ile başlandı. — | Maç çok hararetli devam | ediyordu. Bilhassa Romanya- cileri çok sinirlendiriyor du. Ve bunun neticesi olarak Se- lâmi beyde dördüncü ravunt- tan sonra maçı abandöne etti Abandöneye yegane sebep dirı elduğunu da yana yakıla anla- tıyorlar. Böylece, kim ispirto yerine acı vekokulu bir ispirto ellerine ge- çiyor. İmal edilen kolanyanı hem esans kokusu bozuluyor, hem de zehir gibi bir şey olu- yor. Halbuki, eğer şaf irpirto, müskiratta kullanılmasın diye bu suretle bozuluyorsa onun çaresi var deniliyor : Müesseseler elde edilerek hile yapılması menedilebilir ! Bazan kolanyacılara verilen Ispirtonun derecesi (96) dan (93) e düşüyormuş. Halbuki inhisar iwpirto bedelini de pe- şinen alıyor! Bu suretle inhi- 'ar içinde inhisar oluyor! YA |Bir kadın nğır surette yaralandı 70 yaşlarında Şefika H. ie- minde bir kadıncağız Ayasof, dan geçmekte iken soför Şev- ketin idaresindeki 1530 numa- ralı otomobil altında kalarak tehlikeli surette yaralanmıştır. Şerife H. polisler tarafından Haseki hastahanesine kaldı: rılmıştır. Öldürecekti.. Feriköyünde Baha Bey t0 kağında 30 numaralı evde oturan kabzımal Yusuf Kenan | Beyle Zeynel isminde bir Ar- bir. müddet- tenberi devam etmekte olan navut arasında, bir husumet vardır. Zeynel evvelki gece Yü- suf Kenan Beye yolda rast gelmiş ve katil kastile bir iki | el silâh atmışsa da isabet et- | türememiştir. Zeynel yakalaranak hak- kında tahkikata başladmıştır. Havaya silâh Kasımpaşada oturan bahçi- van Mehdi evvelki gece sarhaş olarak öteye beriye silâh attığı için yakalanarak hakkında tah- kikata başlanmıştır. Sinema seyrederken Henüz polisçe hüviyeti tes bit edilmiyen örta boylu bir adam dün gece Çarşı kapı- da — Feyzlâti — binasmı arta- snda — gösterilen — sinemayı bir ağaca çıkarak seyretmek istemiş, fakat düşerek - tehli- keli surette yaralanmıştır. Bu zavallı adam hastane- ye kaldırılmışta da — ifadeye ,| belediyesi RIN Tarsml.ı : ı Gene kazal! ! Aşkolsun! | Tarsus Be!edıyesm- | | | | de bu ne gayret! Tarsus, (Hususi) — Tarsurs Tarsusta asri | tiyatro ve sinema binası yap- | tırmaya karar vermiş ve bina- | n projesini yaptırmıştır. Pro- jeye nazaran yapılacak bina- | nn pek mühteşem şey | olması lâzım geliyordu. Bele- D | diye bu pro; | Vedat Beye sekiz Ücret vermiştir. Proje Aynen tatbik edildi- #i takdirde en aşağı binanın altmiş bin Hiraya çıkacağını anlayan Tarsus belediyesi bu | fikrir.den rücu edemiyerek da- | ha az bir para ile yaptırılmasını düşünmüş beton arme kısım- bir eyi yapan mimar yüz | &tına karar vermiş ve yirmi bin liraya inşaati münuakasa- ya çıkarmıştır. Bina inşaatına beş altı talip zuhur etmiş ve belediye ile te- | masta bulunmuşlardı. | Adanada sıcak 36! D Adanada şiddetli tıcaklar | devam etmektedir. Gölgede hararet derecesi 36yı bul- | muştur. gayri muktedir bir haldedir. Acaba boğuldumu? | Gümrük murları da, içi lunan b muhafaza me- dün Saray burnun- de beş güğüm süt bu- sandalın başı boş olarak a kapılmış ol | duğu — görülerek — yanaşılmış ve sahile alınmıştır. Sandalcı Mehmetin ne ol- duğu belli değildir. Denize düşüp boğulduğu tahmin edil- | gmektedir. iya Meclisteki istizah takriri Celse zabıtları —I 5— Meclı'stelu' son matbuat münakaşalarının zabıtlarını aynen neşrediyoruz (Birinci sayfadan devam) larımı ikna edemiyen tözlere bedel bu vadide şiddetli ma- | kalelerimin — müttefiklerimizi icbar ettiğini görmekle bahti- yar oldum. 15-20 gün gibi kısa bir fa- ula zarfında Sırbisttan cephesi yarılmış, Avrupa ile doğru muvasalamız temin oluumuş, Çanakkaleye — ceplerde — ve bavullarda kaçak eşya olarak değil, —belki vagonlarla ve trenlerle yardım yetiştirmeğe imkân hasıl olmuştu. Küçük büyük böyle mival- leri teaddüt ettirebilecek ayni zamanda yirmi tenelik mebus olan otuz bukadar senelik bir gâazeteci vatandaşınızım, ve bü- tün bu gazetecilik hayatımda Türkiyede namuslu bir matbuat bulunduğunu daima gördüm. Bütün bu müddet zarfında meslekin içine karışan fenalar ve fenalıklar da zaman zaman her sağlam bünyeye arız ol- mağa çalışan veya nükseden hastalıklar mahiyetini haiz olmuştur. Matbuat bünyemiz esasen sağlamdır, ve bu sağ- lamlıksa esasen gayet temiz özlü hamur olan Türk milleti- nin sağlamlığına dayanır. Bu esaslar elde iken fenalıkları hattâ kolaylıkla bertaraf et- meğe imkân bulunacağını ka- bul etmekliğimizde hata yok- tur diyorum. Efkârı umumiye- nin hakkile tenviri meselesi yal- nız matbuatın uhdesine terettüp eden bir vazife değildir. Mat- buat kadar bu kürsü dahi, belki daha ziyade bu kürsü efkârı umumiyeyi tenvir ede- cek bir yüce tepedir. Buradan millete hitap olunur, ve yalnız burada değil he: vesile ile her | yerde sık sık tekrar olunacak bu hitaplarla millet daima üzerinde yürünülmekte olan yolların en doğrusu hakkında irşat edilmiş o'ur. Biz de yan- lışlıkla muhalif unmanı verilen we hakikâatte müzevirden baş- ka bir şey olmiyan bazı ga- zetelerin san zamanlarda her- kesi sinirlendiren taşkınlıkları bu günkü istizah sile şu be- yecal içtima — saik olmuş bulunuy İnkılâbın -ve in- kılâp fırkasının — müdafii bir gazeteci olarak hiyanet mat- buatının hezeyanlarile müca- deleye girişmiş bulunduğumu muhterem arkadaşlarımla bü- tün millet bıliyor. Naçiz şah- sımdan bahsetmek için değil, silâbları tezvir bu gazetelerin belki yegâne ve ifsat olan neşriyatındaki mahiyeti anlat. mak için onlardan bir gaze- tenin başındaki müseccel va. tan balninin güya ağır itti. ham olmak üzere bana tevcih ettiği isnatların en belli baş- hlarına huzurunuzda ve Bü- yük Millet huzurunda bir iki kelime ile temas etmek iste- rim. Bu yarakparede müseccel vatan halininin sekiz on gün musırran tekrar ettiğine göre ben milyonlar- sahibi bir karu- num, milyonları da galiba gay- ri meşru el çabukluklarile top- lamişımdir. Delil olarak sayı- yor: 1 — Beyoğlundaki Tükuvaz gazinosu binası benimdir ya 250 ya 400 bin İiraya almışım, 2 — Bomonti — fabrikası, benimdir. 38 — Zıngal — armanlarını ben almışım ve ben işletiyor. muşum. Vesaire vesaire. Şeref ve namusun zerrelerin bir | lira | Muharriri : Ahmet Fürkâni HHAYE 25 Temmuz — . Sukutu hayal! Madam dö Grevier'i çok | yakından görmek lâzımdırki, | herkesin dediği gibi genç ol- | madığı anlaşılsın Kısa eteği, kesik saçları ve bol kahkahası | ile onu herkes genç kız sanır. Fakat o, kendini bu hale koymak için neler çeker bi- Bir üstat yağlı ressamı gibi boyaların lirmlisiniz ? boya kaç İsene İlsanını — anlamağa | sarfetti bilirmisiniz ? larını alarak kuru divar inşa- | | | | | | | | | dan memnün olduğu | Bu bahar, bütün kanşehri bu sinirli kadının kabkahası ile çınladı ve son otomobil yarışlarında bile gözüktü. | Otelde, Fetlerde, salonlar- | da ve asri içtimalarda bu si- | nirli kadına tesadüf etmömek | mümkün değildi. İşte bu içtimaların birinde diplomaside hiç istikbali olma- yan, fakat tesadüfen diplomat- hk meslekine dahil olmuş bu- lunan müsyü Rober dö Fozö- val'i tanıdı. Ve hemen sami- mi oldular. | Bu adam zengindi, güzeldi iznl bitmeden yeni bir izin almaya can atardı, Sinirli ka- dına gelince o, daima Rabenin sösyetesine koşuyordu. Ve bun kadar hareketini de tabil bulmaktaydı. Otuz sencetkekleri elinden tut- manın sırrını. bilen bir kadın için bir adedinin fazla olmasın- da ne ehemmiyet tasavvur olunabilir ? Birkaç günlük arkadaşlık: tan sonra Roberin ismini ar- tık. Bobo diye çağırmağa baş- lamıştı, okadar — teklifsiz. ol- muşlardı. Kanda havanın bir limo- nata kadar (lâtif olduğu bir geceydi. Yıldızlar semada tit- reşerek | pırıldaşıyorlardı. Tıraçaya yerleştirilmiş iki | hasır koltukta Bobo ile ma- dam dö Grevler oturuyorlardı. Sinirli madam, genç erke- gin ilânı aşkını bekledikçeğ sessera d şARAL AAA LAAARAAA den mahrum olan bu berifler benim milyonlara malik bir karun olduğmun bu suretle de- lillerini vererek efkârı umu- miyeye şunu demek isterler. »Hatta isterleri fazla - diyorlar: İşte cümhuriyet Halk Fırkasın- dan bir adam ki on sene evvel beşparsı yoktu. Şimdi milyonla- ra malik. Tabil diğerleride hep böyle. Halbupi öte tarafta mil- tet açlıktan kırılıyor. Şimdi bu efsaneler üzerin- de biraz tevakkuf edelim: Efendiler; Beyoğlunda bir Türkovaz binası olduğunu he- piniz bilirsiniz. Sizi namus ve şerefimle temin ederimki ben bu dakikada dahi bu binanın | sahibi kim olduğunu bilmeyo- rum. O kadar yazdıkları ve söy- ledikleri balde hatta — tekzip etmek için bile tahkikata lü- zum görmedim. Bana elin bi- nası beni alâkadar edecek bir şey görünmedi ve halâ da gö- rünmemektedir. Bomonti fab: rikasının İsviçreli bir şirkete ait olduğunu bilirim. Serma- yeti tahvilâtla temin olunan ve galiba ekseri eshamı mu- ayyen bir allenin malı olan bir şirkettir. Aransa borsada aksiyonları bulunur belki, Bu fabrikanın bir tek aksi- yununa dahi malik olmadığını söylersem şaşrırsınız tabli. Zin- gal orman şirketine gelince; bu, sermayenin pek büyük ekseriyeti belçikalılar tarafın- dan konulan bir Türk anunim şirketidir. Ormanlar — Sincp Vilâyetimizin ayancık kazasın- dadır p taraflı arkadaşlar veya | kadın harekâtımla — Fransızcadan — Tdaha sinirleniyor, müthiş he- yecanlar geçiriyordu" Bobo, bir şey emiş | elmak için dediki; güzel gece.. Bu güya bir aks! seda imiş gibi tekrar duyuldu. sözler — Ne güzel gece... — Bir aşk şarkısı eksik! Sinirli kadın cevap verdi. — Niçin söylemiyorsunuz, sıgarasını attı ve, — Memnuniyetle söylerdim , amma... —Evet, amma... — Amma... Eğer mi kesmeden dinleyeceğinizi vadetmiş olduğunuz. Mühim bir şey. Bütün hayatımın düğümü bu sözünüzle açılacak Madam dö Crevicr bol ha« vaların altında sararmıştı: — Bilmek ve öğrenmek istiyorum, bütün düşündükle- rİniZİ, - Çok basit.. lme k. sözleri- Bir kaç ke- r bunu ifade et- meğe: Seviyorum! Sinirli kadın derin bir gö- ğüs geçiriyor ve kendi kendine *Şükür, diyor. — Evet seviyorum. leri hislerimden çüpheli idim, fakat şimdi eminim. Bir ka- rarla ve tek kelime ile bah- tiyar olabirim. — Niçin bu karardan bu kadar korkuyorsunuz? — Çünkü, sevdiğim kadın bana soğuk ve kibirli hare- ket ediyor. Ve kimbilir benim için ne düşünüyor? — Ah, ne çocuksunuz? — Ne.. acaba sevdiğim bu önce.- alâkadar oluyormu? — Eminim, sevgili Bobom. sizinle alâkadar oluyor ve., oda sizi seviyor. — Demek bahtiyarlığımıza hiç mani yok.. Hiç. — Demek resmen bilirim. — Evet.. Sinirli kadının sesi titriyora Bobo, bu titreyen sesi duymüyor — bile..? O hemen oturduğu — yerden kalkıyor. ve diyor ki : — Madam, kızınızın desti izdivacını talep ediyorum. isteye * Madam dö Gravier, disini genç göstermek ve hayallerine rağmen üç sa- niyede kendisinin ihtiyarladığı küçüldüğünü, ezildiğini, bitti, ğgini hissetmişti. Demek golf, tenis oyunları ve mahirane bo. yanmaları hep nafile idi. Filhakika kızının desti iz? divacı talep edildiği dakikada ves çıkarmadı amma, bütun ümitleri ve genç kalma emel: leri beyninde eridi ve gözlerin- ken. emel yazıktır: İhtiyarlas dıkları halde genç kalmak isti- yen kadınlara!... Ahmet Fürkân El terazileri kalkıyor B. M. Meclisinden yakında ölçüler kanuru çıkıyer. Bu kanun tatbik mevkiire wazedilince el terazileri kaldı- rılarak alışveriş tamamen sa-! bit terazilerle yapılacaktır. O zaman seyvar satıcıların halkı aldatmalarına de bir nihayet verilmiş olacak. Kannnda terazilerin değiş- tirilmesi içir bir müddet tayin edilmiştir. Seyyar sergi gelecek Fenlandiya'llar ihracat mal ların) teşhir için bir seyyar sen gi tertip etmişlerdir. Seyyar sergi vapuru son ( Devamı var) l baharda limanımızâ getscektiş ha aünkü e SH) G, KŞYAĞ adai ea kaca me- ( Desamı var Ben, bunları düşünmeyöflm, | ve Yeşilköy gibi Şarfştmendi ü ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: