3 Mayıs 1939 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5

3 Mayıs 1939 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5

Sayfaya ait küpürler

 Sütten lehirlenenler (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu şekilde hastalananlardan çoğu, yukarıda saydığımız Haseki hastanesi...
 KURTU RZANCANER LULU Öngüe ü ___'Kı.i—:ı;ijkarabıkı'r L KTİBAS VE TERCÜME HAKKI MAHFUZDUR Rus Görüşüne Göre rmeniler Şehirde
 - Tarihi Tahrif Etmiyelim Bı'rinci Sını Tanın Hatalar Yazan: Gazetelerimizin tarihe tahsis edilmiş sütunlarında, bazan her
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RZINCAN.ERZURUN. KUITULUIU ' l Zulüm Kdnm Karabekir TİBAS VE TERCÜME HAKKİ MAHFUZDUR Rus Görüşüne Göre Ermeniler Şehirde Türklere Tür Ve Vahşeti Yapıyorlardı “Bir Türkü Telef Eden Bir Ermeniyi Bizzat Kendimi Yakalayıp Merkez Kumandanına Teslim Ettim,, —— Brmeni neferlerin kışla avlusuna girmeğe silâhla ma- l olduklarını da ilâve ettiler. Kışlaya yaklaştığımız zaman avlu kapıtından on İki kadar müslümanın kor- ku ve dehşetle çıkıp / etrafa kaçıştıklarını - gördük. Bunlardan birisini tutabildik. Fakat tercümansız ko- nuşamadık. Mühalefetsiz kışla avlusuna girdim. So- kakta toplanan ahalinin nerede bulunduğunu göster- melerini istedim. Ahaliden kimsenin kışlada bulun- madığını söylediler. Kışlayı aradığım esnada kışla- mn hamamında korku ve dehşet içinde yetmiş kedar “Türk kapanmış olduğunu gördüm. Hemen tahkikata giriştim. İşin mürettebi olan altı neferi hapsedip — TTürkleri hemen tahliye ettim. Tahkikat sırasında meçhul bir Ermeni nefer tarafından kışlanın civarın- daki hanelerin birinin damında görülen biçare bir fa- kirin tüfekle öldürüldüğünü öğrendim. 27 gubatta Osmanlı kıtaatının Erzurumu istirdadı sırasında ma atteesslif bütün resmi evrakım meyanında işbu tah- kikat varakalarile kurtardığım Türklerin isimlerini havi liste dahi zayi olmuştur. Fakat bugün Erzurun da berhayat bulunup sokakta rastgeldiğim zaman- lar hayatlarını kurtardığımdan mütevellit — minnet tarlıklarını samimf selâmlarile izhar eden Türkler. den sorularak vak'a meydana çıkarılabilir. Erzurum belediye reisi Mösyö Stavroski'nin maiyetinde tahri- rat kitabetinde bulunan tercüman Ali bey Pepenof tahkikat eznasında zabit varakasını ve listeyi tan- zim etmiş bulunduğundan o şahısları tanıyabiliyor. Tahkikat neticesinde topçu alayına merbut pi yade kıtaatı meyanındaki Ermeni zabit vekili goudayeff'in vak'a mürettebi olup ahaliyi hanele rinden topladığı vakit bir çok esyalarını da bu hu susta tecrübe sahibi olan Ermeni neferler vasıtasile gasbetmiş olduğu anlaşıldı. neferlerle birlikte haş Kara Bu dabi diğer Ermeni edildl. Akşam üstü havali komiseri Zlatof ve muavini Stavroski'nin huzurile” başkumandana keyfiyet ha- ber verildi. Bu gün zarfında Ermüniler ötede beride bir kaç kişi telef ve Türk pazarında yangın çıkar- mışlardır. Sureti umumiyede bu günlerde gerek Erzururu ve gerek havalisinde münferit katiller olduğu haber alınmakta idi. Tafta istihkâmı civarında bir Türk'ü telef ettiğinden dolayı bir Ermeniyi bizzat kendim yakalayıp merkez kumandanına teslim ettim. Ame- le sifatile işe sevkedilen Türklerden bir çoğu İzi kay. bolarak bir daha avdet etmemekte olduğu ahali ta. rafından söyleniyordu. Belediye heyeti bunu başku. mandana bildirdi. Büyük rütbeli topçu zabitanı hep birleğip baş- kumandana verdiğimiz raporda mevkü müstahkem. den hepimizin ayrılmasına müsaade edilmesini, çün. kü burada biçbir güna fayda temin edemediğimiz gibi Brmeni mezalimine karşı dahi hiç bir şey yapamayıp ancak bu eşkiya yüzünden namımız lekedar edilme- #ini hiç bir zaman arzu etmediğimizi bildirdik. Bu. 'nun Üzerine başkumandan Osmanlı ordusu kuman- danı Vehip Paşadan aldığı telsiz telgrafta Orduyu Osmaninin Erzincanı işgal ve ileri harekâtına de- “vam emrini akdığı ve Ermenilerin bu havali ahalisine dera ettikleri mezalime başka türlü nihayet verile- miyeceğine hükmettiğini ve bu ileri harekâtın Rus kıtaatile temasa gelinceye kadar devam edeceğini bildirdiğini söyledi. Bu sebeple Maverayi Kafkas komiserliği hükü- eti Osmaniyeye sulh teklif etti. Bu teklife telsiz telgrafla alınan cevapta Osmanlı ordusu kumandanı #ulh teklifini memnuniyetle kabul ettikleri ve fakat meselenin halli için Maverayi Kafkas Komiserliğinin teklifinin Hükümeti Osmaniyeye ihbar edildiği bil. dirilmiştir. Bizlim müracaatimiz üzerine General Odişelidze Komliserlik reisi Keteşkuri ve başkumandan General Lebediski ile telgrafla muhabere etti. Alınan cevapta Ermeni Millet Meclisine bir Ültimatom verilerek Er- menl rezaletine nihayet verilmesi sureti katiyede ta imiş olmakla Erzurumdaki yolsuzluklara ni rilmek için Ermeni Millet Meclisi tarafındaa T Gavriyef ve Andranik gönderilmiş olduğu ve hükümetinden sulh hakkındı n i ; alınacak cevaba müte- yakkıf bulunmakla zabitanın o vakte kadar Ersu: rumda kalmaları İcap edeceği bildirilmiş ve buna ilâve olarak zabitanın gimdiye kadar ifa cttikleri va, zifeye teşekklirler beraber Rusyanın yeniden teh kargısında bulunduğu bu hengâmda bütün zabitanız #on dakikaya kadar vazifeleri başından caklarına itimat edildiği haberi dahi zikre ir Bundan başka ordu kumandanı tahrirf emirna- Tesinde bütün zabitanın vazifelerinden ayrılmama. B eai Erzurum-Çifte minarelerin içinde Rus cephane sandıkları görülmektedir Jarını tenbih ettiği gibi zabitanın nahak yere telef ve bednam olmalarına hiç bir veçhile müsaade etmiye- ceğini ve elindeki bütün kuvvetile buna mani olaca- ğanı bildirdi. İşte bu veçbile biz ancak Rus kuman- danının emri ve yalnız Rusyanın menfaati maksa- dile Erzurumda kaldık. Bu hengâmda Hükümeti Os- maniyenin Kafkas komiserliğinin teklifine razı ol- duğu sulh müzakeresinin 'Trabzonda ve şubatın 17 'nci günü başlanılacağı anlaşıldı. Erzurum ve civarında Osmanlı kıtaatile harp 'etmek tasavvur etmediğinden muahedei sulhiye imza edilinceye kadar Erzurumda kalınacak ve bu mua- hede mucibince bütün esliha ve malzeme ya Rusya: ya naklolunacak veyahut kâmilen Hükümeti Osma- niyeye teslim edilecek Ve aksi takdirde sulh imza edilmeden Osmanlı kıtaatı “ Erzurumu istirdada te- gebbüs ettiği halde toplar tahrip edildikten sonra mürettebat ve zabitan da Rusyaya çekilecek ve bun- lar için her halde yedi gün evvel emri kat'I verilecek olduğunu umum zabitana ordu kumandanı şifahen söyledi. Zabitanın Erzurumda kalıp kalmaması meselesi #ureti katiyede halloluncaya kadar Kürtlerin muhte- el olan taarruzlarına karşı - müdafaa mecburiyeti mevcut bulunduğu / tezahür etti. Çünkü hükümeti Osmaniye tarafından Kürtlerin söz dinlemeyip kendi kendilerine hareket ettikleri mütareke müzakereleri canasında resmen bildirilmişti. Bu sebeple daha kâ- nunusani nihayetinde — Erzurum - Erzincan menzil hattına lüzumu kadar top gönderilmesi ve Kürtlerin rindeki ambarlardan erzak iğtinam etmek an hücumlarının - dağıtılması ordu;kumandanlığınca kararlar alınmıştı. Bu veçhile her menzil noktı yahut iki top kon Ermeni kıtaatı Erzincandan Erzuruma ken bu toplar'da bunlarla bir bat tarihlerine doğru ayni maksatla ua bir zabitle bir kilir t kapısı Ha Üzerindeki - Büyük Kiremitli mevküle - Su n mevkline ikişer top konmuştu. Ve gehrin — mü dafaa noktalarından - bazılarına bir kaç top daha kondu. Palandöven cihetinden Kürtlerin taarruzu ih- imaline mebni Kara ve Harput kapıları arasına d top konacaktı Halbuki bu toplar bilhassa Kürtlerin aarruzuna karşı konmuş olup mürettebatile ancak bu hizmeti ifa edebilirse de topçusu bulunan munta- zam orduya kargı bir iki atışta kâmilen imha edile ceği üşikâr Idi, Zelılrleıınııler urafı 1 inci sayfada) Bu i...m. hastalananlardan ço- iu, yukarıda saydığımız Haseki has- tanesi civarında bulunduklarından | hepsi; birbiri arkasına ve kısa fası- Jalarla Haseki hastanesine getiri- mişlerdir. Zehirlenenlerden bir kısmı imda- dı sıhhf otomobillerile, bir kısmı da faksi otomobillerile ârka arkaya hastanede toplanınca; hastanenin i- üde bir hal almış; acı fer-, an kadınları, durmadan Aağlıyan çocukları teskin için mües sesenin doktorları ve hastabakıcıla- f iş başına koşmuşlar Hastaların hepsine tik tedavileri 'yapılmış, mideleri yıkanarak temiz- lenmiş, ağır zehirlenenlere de hu- #usi iğneler şırınga edilmiştir. Bu gekilde Haseki hastanesine - getiri- denlerin sayısı 27 yi bulmuş, 2 kişi de Cerrahpaşa hastanesine müracaat!| etmiştir. Bunlardan altısının hasta 'nede yatmalarına lüzum görülmüş- tür. Zehirlenenler arasında Fatih mer- kez nahiyesi mıntakasından Hasan,| Ahmet, karısı Nazik, üç çocuğu, ba- 'yan Şükriye, Hayriye, Hikmet, Mih-| Tiban, Meliha, Fehime, Leman, K Tagümrükten - Mehmte Ali, karısı| Hatice ve böş çocuğu Samatya na-, hiyesinden Sava, Yorgi, Sofya ve iki| çocuğu, Eleni ve Samiye Halit, bu. Tunmaktadır. — Bunların - raporları Müddeluümumilik tarafından — alın- mıştır. Hâdise, derhal zabıtaya ve oradan da Adliyeye intikal etmiş olduğun- dan bu işle meşgul nöbetçi Mmüddelumumisi B. Feridun bugün de muhtelif kimseleri dinlemiş ve) tahkikata devam etmiştir. Zehirlenenlerin verdiği eşkâl ü- zerine müteaddit sütçüler sorguya çekilmişlerdir. Ayııca şehir haricinde bulunan dara süt veren bütün, «mandıra» Jarda da derhal sıkı bir tahkikat Ve tetkikata b: Zabita ve Adliye, zehirli evlerdeki bakiyelerini toplamış ve| derhal Belediye - Kimyahanesi lanmıştır. sütlerin ile <Adli Tıp> tahlilhanesine - gönder- miştir. Tahkikat ehemmiyetle devam et. mektedir. 'TOPLANTILAR Gülhane — müsamereleri Gülhane — hastanesinin 8 inci de Kemal Hüseyin'in başkanlığında toplanmıştır. Prof. Esat tarafından dan Ekzoftalmientarmitant. Cildiye Asis. Hakkı tarafından #eroderma pikmantözüm / ve akro- dermatitis kronika iki vaka takı edildi. Prof. Esat B. tarafından radyüm le tedavi edilmiş unkurahim tüber- Külosu, radyüm- Dh. Asis. — Cavit tarafından! adison vak'ası, Teşrihi — marazi — Asis, Necdet| tarafından apandisit nerofibron va- kaları takdim edildi. Söze iştirak eden Prof. Abdül kadir, Murat, Nüsret Şakir, Vahdi! olmuşlardır. Güreş takımları bu- gün karşılaşıyor Helsinki, 2 (Husı i) — Türk ve) millf — takımlarından 2 defa kazanacak takima zere konan şilt kar acak Türk milit landı nede mı b karşılandı İ —— ——— Tarihi Tahrif tabbi müsameresi 28/4/939 tarihin- | Yazi Gazetelerimizin “tarihe tahsis e- dilmiş sütunlarında, bazan her han- &i bir ansiklopediden, bazan da bu- 'a mümasil kamuslardan alınarak verilen tarihi malümatlara sık sık tesadüf ederiz. Meselâ epeyce — zaman evvel, İz- mirden meraklı bir genç, (Filipin) adalarından bazılarının isimlerinin Truka veya Turka vesaire gibi o masının sebeplerini düşünmüş, A- merikanın keşfinde bu. taraflara (Kristof Kolomb) ile beraber veya| daha evvel giden Türkler - bulunup bulunmadığını bir gazeteden soruş- turmuştu. Verilen cevapta” oralara Türklerin gitmedikleri, böyle birşey| bile düşünmenin abes olacağı bi rilmişti, Eğer bu tarihçi muharrir - Gus- tave Sehlegelle'in (Nili) Türkleri hakkındaki tetkiklerini görmüş ve okumuş olsaydı, milâttan - binlerce #ene evvel, bu denizlerin Türk ge- micilerine cevelângâh olduğunu öi renir, meraklı gence cevap verirken; (Sahalin) adasının bile en eski is- minin Tra-Kala olduğunu, bu gemi- cilerin birçok adalara müşterek i- simler verdiklerini; — bunun - gibi Hind denizindeki, (Malta) adasının oynadığı rolü oynuyan bir adaya) Akdenizdeki (Malta) ya da (Mal- ta) denilmesinin ve sonra - Edirne ve havalisine Tra:Kala denilmesinin bir tesadüf eseri olamıyacağını da söylemesi icabederdi Biraz zahmetle bu tetkiklerini da- ha ileriye götürür. Paütheir ve Stanislas Julien gibi âlimlerin de- çalışmalar neticesinde elde etti- ği bilgilere dayanır. Ve bunları bu- günkü arkeolojik ve filolojik buluş. larla birleştirir; böyle bir düşünce- 'nin bir hayal değil, bir hakikat ol- duğunu ileri sürer ve (Nil) nehrine (Nili) kat'i yazısına ilâve eylerdi. Bunun gibi yine diğer bir gaze- tede üstad M. Turhan Tan, «Mul rem âyinleri. hakkında malümat yerirken, halis Türk akidesi işti) dini içine 0- bu âyinleri (Zerd turtüvermişti! Halbuki bu hususta pek geniş bir tetkikte - bulunan ve buluşları bütün âlimler tarafından kabul ve tasdik edilen Lenormant hiç de üs- tad gibi söylememektedir. Bu âlinı Türk (Maj) mezhebinin (Zerdüştü Gini üzerindeki açık tesirini, Türk'ün tabiatçi dininin tesiri altında bu di- 'nin de maddi bir kisveye bürünmek Mecburiyetinde kaldığını ve hattâ (Dara) nın bunlara karşı açtığı mü- cadeleyi büyük büyük sayfalar dol. durarak isbata muvaffak olmuştur. Bundan başka Çin hacılarının se yahatnameleri de orta Asya Türkle- Ti arasında, bu Ayinlerin nasıl ya- pıldıklarını - pek güzel / gösterirler. Bunları bilmek için Çinceyi öğren- 8. Julien, E. Chavanne gibi müellif ler bunların eserlerini tercüme et- mişlerdir. Bunun yüzlerce misalleri vardır. Meselâ Arnavutluk tarihinden bir | kamusa istinat ile bahsedilmesi gibi. Bundan bir kaç gün evvel de ay- ni yanlışlığın tekerrür ettiğini gör | dük. Bu da TTan sütunlarında M. urhan 'Tan Üstadımızın — «Şarabın adır ismindeki yazdığı yazıdır. | —— Üstadın kalemine hürmetkâr akla beraber, maa sasüf her za. | (Malta) dendiği gibi, ayni şekilde | fik defa (NU izmini verenlerin ba| Türkleri olduğunun bu gün | ve müsbet bulunduğunu da | do aa yokını, AD Haa | Etmiyelim Birinci Sınıf Tarihci M. Turhan Tanın Hataları Riza Ça Münasebetile dünkü tarihin tamamile yıkılıp git- tiğini ve bu gün tamamile ondan büsbütün bapka bir tarihin kuruldu. ifunu kabul ve tasdik etmek lâzım- dır. Yani tarih indi görüşlere, düşü- nüşlere göre bir masal olmaktan kurtulmuş, ilmin, bem de derin bir. gubesi olmuştur. Fitolojiye, arkeolojiye, tabint ve onun kanunlarına istinat eden bu günkü tarih ise, şarabın ne ilk kepe ini, ne de ilk adını, üstadın mühim bir mehez olarak önümüze sürdüğü (Bürhanı Katı') gibi söylememekte, #araba vatan olmak üzere orta Ase yayı göstermektedir. , Dellaporte ise vi, vin veya vina kelimelerinin arf bir etimoloji dahilin de bulunmadığını söyledikten son- ra, şaraba ilk vatan olmak üzere Eti ülkesini yani Anadoluyu ileri sürer. Bunun tarihini de milâttan evvel 3000 senelerine oturtur. Yani bu za- man Ari ırkınin henüz doğmadığı bir zamandır. Veyahut ta derin bir. vahşet uykusunda bulunduğu devir. dir. Bunları bir tarafa bırakıp dini tatkiklere istinat edecek olursak şa- manizmde, şarabın, bu din kadar eski bir maziye sahip olduğu mey dana çıkiverir. Şarabın Türk mabedindeki kud- #i mevkü, hattâ kılhcın şarap ile tak- disi, şarabın demirden ve bakırdan evvel de mevcut olduğuna bir delil- dir. Zaten Ege adalarında, yani eski (Kandi) ve bu günkü (Girit) ada- sında yapılan kazıntılarda milâttan 3000 sene evveline ait şarap mah- zenleri meydana çıkarılmışt Bunlardan başka şarabın eeki ğini isbat eden elimizde diğer bir <anlı vesika daha vardır ki, o da es- ki bir Çin Lejandıdır. Bu masala göre, efsanevi beş sü- Tüle - devrine ait ” imparatorlardan Yu'nun zamanında, milâttan evvel 2200 de orta Asyada / (Rakı) nn keşfedildiğini ve imparatora takdim. olunduğunu öğreniriz. Fakat imparator - şarabın kud- siyetini ihlâl eden bu içkiyi icad e- deni teb'it etmiş, evvelce olduğu gibi ine şarap içilmesini emreti “Tarih noktasından efsane masal Jarı bir hiçtir diye bir kenara ata- mayız. Masal tarihin bir başlangısı dir. Tamarnlanmak için filolojinin ve arkeolojinin himmetine muhtaçtır. Daha doğru bir tabirle masalın bu ilimlerle mutabik düşmesi lâzımdır. Hülüsa itibarile garap, en açık bir kelime ile İranilerin bir keşfi ol madığı gibi, onlarla alâkada bulun- mağı da hatırından geçirmemiştir isimlerin, yanlış bir telâkki ile (Ari) veya (Sami) bir kisveye bü- Tünmelerine bakarak bunlara gelişi güzel «Fars, veya «Arap» dır deme- Ze kalkışmak ta, bu günkü tarihin karşısında affedilemiyecek-bir gü- nahtır. Doktor Edkins'in de uzun yorul- malardan sonra bulup çıkardığı gibi. Asya ve Avrupa lisanları bir meme badan, Ermenistandan (1) - veya Mezapotamyadan — çıkmıştır. — Wil Durant'ın da dediği gibi Sumer Türk dili, Arf ve Samf lisanlar üzerinde, 'aynen bu gün lâtincenin Fransızca ve İtalyanca üzerinde oynadığı rolü oynamıştır. O Sumer lisanı ki men- 90 itibarile tamamile Moğol llsanma: benzemekte, ve onunla pek yakın bir. yakınlık göstermektedir. (2). Yani Samf lisanda medeni bir geyi ifade eden hiç bir kelime yoktur ki Sue mer Türkçesinden bu lisana geçeme. miş olsun. Meselâ: Kasır, tıp ve ilh.. Fransız Alimi meşhur Carra de Vaux'ya göre de Arilerin lisanları. 'nın menşelerini no İranda, e de Hintte bulamayız. Bunun için Ura (Sonu 7 incl sayfada) (4) Ermenistan raklar, ik defa taman darının meskün raklardır. (2)Parmelcej Orloutal and oceld. dediğimiz tope Je Türk hallk bulunduktarı tope n tekerrür eden — bu hatalarile, gençliği tarihin içinde yanlış bir yo- Ja gitmekten menetmek için artık bu yazıları yazmak Ve karalamak mecburiyetinde kaldık. Üstad diyor ki | (Bürhanı — Katı — terelimesinde rahmetli Asım şöyle diyor: Şahı da. | ru ismi badei dilcudur...) | Neticede de hurafe bir masa- Ja bakarak <şarabın, Cemşit zama; 'nında keşfedildiğini söylemektedir!! Filoloji ve arkeoloji karşisında ental Çültüre, 18.

Bu sayıdan diğer sayfalar: