13 Mayıs 1939 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 6

13 Mayıs 1939 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sihirli Tokmak Yemenili Nine, sizin tahayyül! edebileceğiniz en güzel bir kulübede) Otururdu. Kulübenin bir bacası, bir penceresi, kıpkırmızı bir damı ve ön| farafındaki kapısında 35 yaldızlı bü Yük bir tokmak vardı. Bu tokmak, Okadlar temiz, okadar parlaktı kil. Her v baştan aşağı siler si arasını temizler, yerleri siler, pence- Teyf siler ve ön taraftaki kapının| Basamağını silerdi. Her şeyi temiz- dedikten sonra — kapının tokmağını büsbütün parlayıncaya kadar ova- lardı. Her şeyden fazla bu tokmağı silerdi. Hakkı da vardı. Çünkü bu: #ihirli bir tokmaktı. Yemenili nine,| evini Filitleyip gezmeğe gidince eve| Göndüğü vakit yapacağı iş tokmağa| #a sözleri sormaktı: Tokmak tokmakt Söyle bana, El sürdü mü kimse sanz Eğer kimse kapıyı çalmamışsa tokmak cevap verirdi: KHayır, hayır cici dadı, Sen yökken kimse vurmadı. Fakat eğer birisi gelmişse tok- mak ona derdi ki: Evet, evet cici dadı, Seni ekmeçki aradı. Yabut postacı, sütçü.. Kim gel-| mişse onun ismini söylerdi. Bu, Ye menili ninenin çok işine” yarardı. Kim geldiğini anlayınca ona görel hareket eder, işleri yolunda gider-| di Köyün öbür ucunda tasavvur &-| debileceğiniz en yaramaz iki çocuk| otururdu. Onların adları Ahmet ile| Mehmet, yabut Ali ile Veli mi bir-| “mem, onların asıl adını hiç kimse bilmezdi. Zira onlar okadar yara- mazdılar ki herkes birini <Çapkın, ötekini de “Biçkin, - diye çağırırdı. Onlar da tam bu isme uygundular: Pencerelerdeki / saksıları kırarlar, kedilere sataşırlar, köpeklerin kuy- Tuğuna teneke bağlarlardı. Annelerinin dolabından reçel a- gırırlar. Komşularının - armutlarını galarlardı. Camlara faş atarlar, in- sanların arkasından <Yuha!, diye ba #arırlar, kaldırımlara herkesi düşür| Yeşil;y Nedir ? Va e l Yeşilay karuma aayurn yedir pazar günü öğleden sonra Fran tiyatrosunda — bir müsamere tortip etti. Bu müsamerede öğretici nutuk-| dr söylendi, musiki parçaları çalındı, piyesler temll olundu. Müsamere) küçükler de iştirak ettiler. Yeşilay memlekette uyuşturucu —maddeler ve içki düşkünlüğü gibi kötü âdetle rin önüne geçmek, gençliğe sağlamm 've gürbüz yetişme yollarını göster mnek için 19 yıldanberi çalışan bir hayır kurumudür. - Resimde müsa- mereye İçtirak eden iki sevimli ar- kadağının görüyorsunuz. et için " portakal kabukları atar: dardı. Hülüsa birer müthiş yaramaz- dilar, | Bir gün <Çapkını ile / <Biçkını | köyün sokağında yapılacak bir ya ramazlık arıyarak dolaşıyorlardı. Hoş © gün rahat durmamışlardı. 4! Bir çiftçinin kümesini ve ah Tni açarak - bütün hayvanları tu » Jaya sahivermişler, sonra bir de (Gü- ücük) kadının süt tenekesini bo-| galtarak içine çamurlu su doldur.| muşlardı. Şimdi yine yapacak gey arıyor- dardı. Çapkın dedi ki: — Yahu aklıma bir gey gelmiyor! Biçkın cevap verdi: — Benim de. Sonra birden gözüne Yemenili ninenin kapısında parıl parıl parlı- yyan tokmak ilişti. — Haydi zil çalıp kaçmak oyunu oynıyalım! — Haydi!.. Zannetmem ki siz, zil çalıp kaç- mak oyununu bilesiniz.. Bu çirkin| bir oyundur. Birisinin kapısını çalıp) bütün süratinizle kaçacaksınız. Ev) mez ve kızar, siz de görünmiyecek | bir yerden onun haline gülersiniz. Cici Anne cek haftaya ) 'ürbüz Yavrul: İ Gürsel Gebi ve Kutlu Sekban Sarıkamış orta okul direktörü Cevat Gobi kızı Gürüel Gobi ile orta okul öğretmeni - Rıza Sekban oği Kutlü Sekban 23 nisan çocuk bayra-| mında Sarıkamış Halkevinde tertip| edilen gürbüz çocuk - müsabakasın- Ga kazananlar arasındadır. Ayni müsabükada birinciliği al miş olan Diner'in resmini de gele- YENISA Vahşi / kalmış. insanlar içinde; <Dayaklar» çok dikkate - şayandır- | dar. Bunlar, şarki Asya adalarından | «Borneo» da - sakindirler Hindiçininin şarkı cenubisin va adasının şimaline düşer, Adanın pa yakın bir yerden hattılin- Borneo| ve Ca- ortas füva geçer, Bornco, diğer adalar gi- bi, dağlarla çevrili, çok sıcak ve rü- tubetli bir yerdir. Adanın bir çok| yeri: cesim, içine insan ayağ memiş ormanlarla örtülüdür. Şimal kumına tagilisler, cenup ve cenubu 4 Felemenldiler #ahip olan «Borneo» nun sakinlerin den bir kısmı da Dayaklardır. — | Dayaklar, elbise namına yalnız bellerine sardıkları bir paçavra vey v bir deriden başka - bir gey kullan- mazlar. Esasen yığadıkları memle- ketin iklimi egiymes ihtiyacını his- gettirtecek vaziyette değildir. Ev: deri oldukça muntazamdır. Çölüen Çöpten olmakla beraber oturmaları- | 'na müsaittir. Dikkate şayandır ki| bütün evler, yüksek kazıklar üzeri- 'ne inşa edilmiştir. Uzaktan bakılın- a, insana evden ziyade eyuva» his-| #ini verir. Bazıları da evleri kalın gövdeli ağaçların dalları arasına ya| parlar. Tabii bundan maksat, düz-| manlarla vahşi hayvanların birde bire vaki olacak hücumlarından ken| ini ve çocuklarını korumaktır. Bu evler dağınık değil, topludurlar. Meselâ yirmi, yirmi beş ev birbi Pek yakın olarak yapılır ve dalma| ortada da herkesin müşterek malı/ olacak bir boş ev bırakılır. Buraya | kabilenin av ve barp âletleri kona- | rak muhafaza edilir. Dayaklar süsü| pek severler. Kollarını, omuzlarını,| başlarını, bacaklarını velhasıl bütün vücutlerini madeni halkalar, bon-| cuklar, boynuzlarla süslerler. Rels- leri fazla olarak başlarına tüyler ta-) kara, sakal ve biyık birakır. Sakal) ve biyik birakmak yalnız reislerin. hakkıdır. Diğer halk vücütlerinin bu fazla kıllarını yolmağa mecbur- durlar. Dayaklar, bir reisin emrine| tâbidirler. Fakat bu reis, emir ve- rirken kabilesinden ileri gelenlerin fikirlerini sorar; ondan sonra em- Fini verir. Yoksa kendi başına hiç bir emir veremez. Bunların bazı huy ları çok iyidir. Mesell yalan söyle- mek, hirsizlik etmek nedir. bilmez- ler. İçlerinden birisi” bilerek veya bilmiyerek hırsızlık etse, yalan söy- dese derhal reisin idaresinde topla- 'nan kabile idam cezasını vermekte tereddüt etmez. Bu idam ipe çek- mekle yapılmaz. Kafası kesilir. (vı | Dayakların çok kötü bir huyları da vardır: O da insan öldürmek â- | detidir. Bu fena âdete göre en kah- Taman ve dindar insan, herkesten fazla insan öldürendir. Bühassa de- likanlılar evlenmek hakkını kazan- mak için mutlaka insan öldürecek ve başlarını nişanlıları değ. söyleyim ben: Mektepte en haylaz eny Yaramaz talebeyim. Anladınız bon neyim?, Böyle olduğu halde, faşallah istikbalde, Bir âlim olacağım. Yok benim oyuncağım, Hepsini kırdım, döktüm; Vidalarını söktüm. Annem hepsini aldı, Şimdi elim boş kaldı Benlm için bir emekt İnsan Eti Yiyen YAMYAMLAR Çocuk Sayfası : BAH | meğe muvatfak olan genç, nişanlısı yanında ve hattâ kabilesi arasında okadar itibar kazanır Sırf insan öldürebilmek için du-| rup dürürken civar kabileler üzeri. | ne akın yaparlar. O vakit rastgelen| adam, kadın, çoluk, çocuk kesilir, yalnız başları alınarak gövde oldu- Zu gibi bırakılır. Başlar, avdetten #onra temizlenir, beyinler çıkarıla- rak âlk ziyafetler çekildikten sonra | kafatasları iyice kurutulur. Üzerine) resimler, nakışlar yapılarak süs ma| kamında öteye beriye asılır, Harp | olmadığı zamanlar, gençler tıpka | hayvan avına çıkar gibi isan avına | Biderler. Geçit yerlerinde, ötede be- | Tide pusu kurarlar, o pusulara di afil, zavallı hemcinslerini göze | tirler. Tabil bu hareketler, bazı vah- gilerde olduğu gibi kahramanca de #il, çok gaddarca ve insafsızcasına- 'Dayaklar, pek cesur olmamakla | olduğu zamanlarda veya muharebe- | islerinin de eğer cani isterse, istedik leri adamı kesip yemek haklarıdır. Çok tuhaf değil mi? Dayaklar, ço- cukları değil,” büyükleri Tldürmek veya yemek isterler. Çocukları çok | severler. ; Kadın ve erkekte çocuklara kar- 4 pek büyük bir muhabbet vardır. Her halde etraflarında / gördükleri vahşi bayvanların yavrularına derin bir sevgi ile bağlı olduklarını göre- rek ibret almış olsalar gerek.. Da- yaklar, çocukları sevdikleri halde ih fiyarları sevmez ve hürmet etmez- | xo der. Hattâ civar adalarda oturan ba- z kabileler ihtiyarları yerler. De-| mek ki bunlar arasında ihtiyarlama-. ğa gelmez. Ölüm daha evval erişmez- | e komşu, aile, akraba, tarafından | gatır çutur yenilir... Bunların ihti- | yarları yemeleri çok gariptir: Kabile arasında yaşı ilerlemiş olanlardan birisi reisin ve Eaölle efradının ka- rarlarile hayatına nihayet vermeğe davet edilir. O zavallı da tabil, tit riye, korka buna razı olarak bir a- ğaca tırmanmağa çalışır. Çıkar, çı kar.. nihayet Kabile efradı ağacın etrafını çevi- rirler. Çaluk Ççocuk «Meyva oldu, gimdi düşecek yani meyva piş ağ-| zımıza düş, diye avazları çıktığı ka- | dar bağırırlar, durürlar. Nihayet | zavallı ölüm mahkümu, ya dalın kop| masile, veyahut, kuvvetinin tüken- le paldır küldür yuvarlanır, He, men üstüne hücum €den komşuları, | hısım ve akrabası onu bağırta, ba- ğırta yer, bitirirler. İşte çocuklar, Dayak kabilesi ve | bu takımdan olan insanların hayatı. Şüphesiz bize hayret veren bu ha-| yat, onlarca gayet tabildir. Zatea/ bundan iyisini düşünmelerine zekâ ve görgüleri müsait değ ince bir dala asılır. <Yeni Sabah» 1 bekleme Çünkü.. Neden mi dediğ Bünu sen bilmeliydin... Göz gezdirince hemem Derhal unuturum ben Oyunu, kederi, yesi Çünkü- “Çocuh Eğlendiriyor. Aşte yeni, yepyeni Z Hem hoş, hem güzel, hem zari| Edilmez ki o tarif. Okadar güzel, iyi. Beklerim cumartesiyi ifeni, ÇOCUK''MASARI Lâle Adasına Doğru — TİAYIS 1vas “Tahta at, havuzun kenarında dü-) ruyor; - sarışın bebeğe - bakıyordu. | Sarışın bebek oturdüğu yerde peki rahatsızdı. Çocukların sesleri uzak- Jaşırken Arap kukla fısıldadı: Nihayet gidiyorlar. - Yemek- 'ton çaya kadar dönmezler. Cevat, Neziheye söylerken işittim. Bir yere misafirliğe gidiyorlarmış. Alçıdan bebek bağırdı: ayretle dedi k — Sizi hiç lükırdı ederken işit- memiştim. Zannediyordum ki yal- guZ mama ve baba diyebiliyorsun! Alçıdan bebey hayretle cevap verdi Canim KStT vit pekülâ | konuşurum. Tahta at yüksek sesle — Haydi bir şey yapalım: dedi. Yazık bu koca ikindi vaktini boş geçirmiyelim! | Sonra tekerleğinin üstünde ha- | rekete gelerek Havuza atladı. — | diniz. Lüle a- dasına çidelim. Kim yüzmek bilmi- yorsa onu sırtı Zürafa haykırdı. daha başka bir şey yapa- ma kulübeyi - alacağım, vinçle karşıladı. Fakat bebek böyle | bir kulübede seyahat edemiyeceğini | bildirdi. Bunun üzerine tahta asker- | 16 bir Kufuya Gindiler Zürafa hareket etti. Kulübe belki eskidir. Fakat her balde atın sırtı gibi islanmak tehlikesi yoktur. Arap kukla ife Tüstik bebek yüz- mek üzere suya atlayınca kafile ha- reket eti. Tam adaya — yaklaşmışlardı ki, Üstlerine bir iki damla su düştü. — Byvah! diye bağırıştılar. Fır tına çıkıyor. Geri dönelim! Çabuk.. Hava bakikaten kararmıştı. Fa- kat zürata ortal — Burada barınacak / yer var- Şimdi tekrar açılmak tehlikeli : | teskin etti: dır olur. Bunun üzerine hepsi bir kovu- iğun içine girdiler. Burada vaktile tavgan vaba ile ailesi oturmuşlardı. Bir halka olarak oturdular ve & mandan bir ateş yakarak masall anlatmağa başladılar. Okadar eği diler ki güneş doğuncaya kadar 0- rada kaldılar. Nezihe ile Cevat 0- yuncaklarını toplamak için havuz başına geünce onlar tam karşıdan karsıya geçiyorlardı. Hepsi oyun- eak dolabına kilitlenince çocukların — Anne! İnanır mısın? Firtına galiba çok büyüktü. Bütün oyun- cakları havuzda buldum. Sua'e Göre Gevap Kaç yaşındasın? — , —'On bir yaşındayım.? Z Biraderin var mi? Herkes bunu kahkahalarla, 8- — Hayır amma kız kardeşimin bir biraderi var. Mayıs Ayı Şaşırtmacası Çocuklar! Bu resmin içinde gör- düğünüz ağaçlardan, yapraklardan,| çocuklardan, bebeklerden başka ta- mama (10) tane hayvan veya kuş gizlidir. Şayet bunların hepsini res- min üzerinde boyayıp resmi keser ve bize gönderirseniz güzel ve ter- biyevi bir hediye - kazı Zarfların üzerine: <Yer zetesi bilmece memurluğuna> cüm- lesini yazmayı unutmayın. Adresle-| zinizi de açık ve okunaklı bir surette | yamnız. Bilmece mektuplarını pos- ta ile açık gönderirseniz (30) para- lik posta pulu kâfI gelir. Bu şaşırtmacayı çözenler arasın da çekeceğimiz kur'ada hediye Xa- zanacak talihli küçük okuyucuları. mazın isimlerini haziranın - Üçüncü cumartesi günü çıkacak «Çocuk say fasir nda bulursunuz. Istanbuldaki okuyucularımız kas zandıkları hediyelori cuma günleri hüviyot varakalarile idarehanemiz. den almalıdırlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: