20 Ocak 1935 Tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 5

20 Ocak 1935 tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO MÜSAHABESİ Ne zaman artist yetîştireceğiz? - . Bir Ertuğrul Muhsin, bir Raşid Rıza, bir Bedia, bir Behzâd fani- dirler; yerlerine geçecek insanlar yetiştir- memek, yalnız “bugün, ü düşünmek, “yarınşa aldırmamak demektir. “Tiyatro, ban endece / bir. eğ- Jence vanıtası değil, bir memleket nn yökselmesinde en büyük latmak için son ni makamlaren n “tyatro.ya karşı sergi- n ber türlü övünce değer bir gekilde kuvvetlendiği de inkür edi- Temez. Hükümetin balkın bu. sergisine mukabil sah- szce me yapıldı ? İşte gü kurulanlar yıkaıldı, yıkılanlar ye: niden yapıldı, sözün kısanı on on- beş yıllık. bir *hercü — mere, den sonra bitimucu Jaibayct) ortaya devamlı gibi görüncn dünkü “Da- rülbedayi, ve bugünkü “İstanbul belediyeni şehir tiyatroma,, çıka! d Fakat kurulan Bir gehir tiyat- yeziyle gaye elde edildimi mühtaç olduğu şey, temsil veren bir kurum! u yetiştirilecek menba amadı. Eleman doğdurtacak çarele- olacağına aldırılimadı bile Bu acı bir hakikattir ve alâka- darların bu moktayı sanl kavı yamadıklarına — şaşmamak elden Kelmeri Ticaret yapan bir kurumu Bulunmıyan bir, ennat âlemi olabi.. dir, Fakat elemansın bir sanat ter gekkülü yaşıyamaz. İstanbul şehir tiyatrasa, * tem- ik , huvurunda ühtesine düşen yi yapmağa çalıştı. Biza yerli Japonyada, sadakatin yeni bir nümunesini gös- teren küçük bir köpek namına âbide dikil: Köpek diyipte kendisine — yapılı İşliği unutmamak moktasında” han, kabramanlıı kepimiz Avrupa gazete- amür bir haber, bur ları teyid eden ye- bir hâdiseden bahsediyor. ten biraz evvei gelib efendirini bekliş muğ Günün birinde köpeğin sahibi, çi bapıada. ölmüş ve tabil. saat beşte trenle dönememiş. Fakat köpek, tam beş sene, her akşam Muayyen saatte, beşten biraz ev- vi bek- Köpeğin görterdiği bu sedakat, herkesin hayret ve takdirini celb etmiş, bu sebeple iki ay tasyona köpeğin efene kazır vaziyetini gösteren bir abi- desi dikilmiştir. Kopek, abidenin dikildiği ak- 'gam mutadı veçhile eat beşe doğ. yu, efendisini beklemek üzere lse tasyona gelmiş, kendi ahidesini görünce beklemeden dünmüş, bir aha dü ker gören “olma- 4 Abide, 'veya çok gördüğü yardım. onun güzelğişler görebilmesini de ayrca kolaylaştırdı. Şehir tiyatrosu yal mir bir gey yapamadı. Elemaz yetiştirmek L., -Beş on yıl içinde yetişen bir. Talkt veya Şayeste, beşinci plân rol - oynıyan üç beş amatör,Şebir tiyatrosunun bir meke deb işini gördüğüne elbet delâlet edemez. Mesuliyet Şehit tiyatro- nda emdır?. Bunu iddin edeme- giz, Mesuliyet, tiyatro mektebi işi- bir türlü (tahsisat ayırmıyazı Jardadır. Şehir tiyatroruna : — Belediye sana tahsisat veri- yer, Mekteb vazifesini gör L Dediğimiz da Şehir ti- yatrosu bize cevabı. verebilir > —Ben tahsisatı bir Şehir tiyat> u olarak ahyorum. Vasifem bu. dür . Ötesine karışamam 1 Yalar dürür. tahsisatı — bi Bu cevabı Çünkü — Beli kurmadıkça de vazifesini tamamile yapmamıştır, “bugün,e yakışaa, “bugün,ün le tediği en mühim *irfan ye istikbalin bir sanat güneşkini ne acıdirl. —ibmal etmiştirl. göne kadar hir tiyatrosu,un düşen İdeğerli bir vazife varı İakişaf imkânını bula- müyan sanat elemanlarını bir a: ya toplamak, bunların yetişı temin etmekl., yan sanat çiçekleri ile dolu. Şel Tiyatrosunun bunlara himayeel bir dikilen köpek efen- disint beklerken resi olduğu ve klmseyi miyeceği iddiamadanlı. Vakın bir mek. için mütlaka gehir tiyatrosa , nun himaye et yatkâr , | tellkki kadre bulaamak Tüzmyeleren. - Nasl.ki gebir tiyatrosune dan ayrıle ikârın kıymetide başka bir sabnede çalışıyor diye düşmez, Fa. etmek letiyen istidatlara “ kol aç mak herkesten evvel ona düşer. Anadol iradan buradan ge- lecek elemanların - ya Herli unsurları ” elemiyacaj edemeyiz. Unütmams bir “Ertuğr , bir “Behrad, yerlerine geçebilecek — Ne saman . arti ceğiz ? imin en der iddin ür Ki bir. * Raşid . Muhsin, , bir t yetiştire. —— < WrRADYO FROGRAMI İi erak eli 20 İkinci kânun Pazar İSTANBUL 28 Toktliyar anleyon; çay. santi: Te Jimoastik Selim Sırrı 30 Haberler ile birlikte.. 713 Kbr. VARŞOVA, 1345 sözler. 194455 20445 Sözler. 18 Dans, 201 Hatif müziki, 221 Senfonik örkeste: Reklâm. 23 telinden trane. c 19 Tarcaa, 19, Tadyo caz ve tango Ke a könseri, 21,55: Neş'eli neş- 45 Dans. “686 Khz. BELGRAD, 437 m. 18 Asker muzıkası, sörler. 20 le balk şarki- darı, 20,30 Ulusal neşriyat. kılara devam, 23,40 Plâk 24 'Kon. ger nakli, ROM - NAPOLİ - BARI, 18 Sanfonik konser, söz er, plâk. Köz. KÖNİGSLERG, 291 m. 19 Çocuk konseri. 2015 Piys konseri: 20,40 Partı len kaş epori Haberler. 2330 De LUDAPEŞTE, ( kı HAS 19,52. iğiyle pi- konseri. 23,03 Haberler. 23,05 15000 - 15445 Lajos Rajterin idaresınde opera orkcacram, 15445- 16,00 Gazete haberleri. 545 Khz. BUDAPEŞ 18 Çıft piyano halk şarkıları.) 20,30 spe haberleri. haberler. 22,30 / Goldma tiaden mürekkeb kon. bancı istasyonlar da naki 20445 'orkurtra, TE, 550 . şerr. (Nincnr yarkın süvir . (Bi yaz dedecektir.) 23,05 Şandor Bura çingene orkem ea 1410 Caz müsikisi, 105 som 837 Klız. MOSKOVA Stalin)36tl: 17 Limatia eserlerinden konser. 22 Mühtelif dillerde konser edebiyat, Tİ Radyo karşılık konser ve dana müsi 19,30 'e 658 Klız. LANGENDERG, 456m. 17,55 opera musikisi. - solo fit 18,30 karışık neşriyat. 19,15 Sehu- gzerlerinden - 20,15 sözler. 7015 sözler 20,40 kaş #porları, gülrler gece konseri ve danı. 623 Khr. BÜKREŞ, 1230: Örkestra, 1335: Kunserin / devar Hafif musiki, 1415 14301 Plâk, 17 18 Çay müsikisi, 19 hal tahık, 19,15; konus konferana. 20,20 plâk 21 Dan 22,30 Sehumanın aserlerin. n konser, 2305 haberler. 24,10 15 2705 365 m. 30: Sözler 13,55: Haberler. berler hafe . 20: 4S yo piyesi, 21445 Öperet havaları 2205 Orkestra konseri 2 7 konserin de berler. 23,40 plâk. 4358par, ÇIS. Har Milletler böyük görünmek le- teğini benöz — yenemedi Jarını — genişletmek için — orlaya tarih, ökonomi, ciyasal, aıkı Diye birçok sebebler çıkararak komşularının sinirlerini germekter yüzgeçemiyorlar. Mese'A birgün bir yerde bir söşlev. veriliyor, birim filâm yurdda. siyasal veya askeri hiçbir maksadımız yoktur, yalmız kültürümüzü ve ökonomi menfant. Li yaymak yaşkalar rine ve ökonomilerine ibtiyaç Balgarlar kendi he- böyle tarihi alâkalar e ve bulduklarıaı zanneder. Terken başkalarının da karşılarını çıkarak ayar ailâhı kullanacağını ar. Ortada bir dava velden düşünmek lezimdi Bir intana kark gön deli der- derse cadam deli olurmuş, derler. Galiba Bulgarlar bu. tekerlemeyi ye getirerek boyuna Trak- umuyorlar. Milâttan beş asır evvel Trakya Bulgarlar Müâttan beş anr son- va Trakyada bulunmuş! Yasını kimse İnkâr etmer ama, Tenkya bu tarihten evvel dahi boş bir kıta değildi. Ora gasn. Skitler, Romal! Yününllar, Hatta İran! anışlardır. Türk kanından — gelen Bulgarlardan daha önce Trakyada kanından gelen. başla: Ati — Hünler garların ilk kınımları oralara ancak 455 de Hünlerin maiyetinde gel mişlerdi. O vakittenberi - Bulgar gel Bunlar. Trakyayı, milli ıyorlar, o balde ak parçasının adı Tünü kıyılarında söyler mektedir Teakya denilen toş hudetları nedir? Bunu çizmek çok yerine (Trakya yarımadası) denmektedir. — Hattâ buraya (Hellen Trakya yarımı Şu hale 1 hak iddin ederlerken bütün Balkan dasınımı kardediyorlar ? Niçin ol masın ? Çönkü Trakya ve tarih kelimeleri yan yana gelince on'n. aa 499 da Bizans önüne geldikler rini, S17 de Adriyatik denizine ka dar ilerlediklerini, 527 de Dobri- ceyi zaptettiklerini, 587 de Avı Jarın besabina olarak bir taraftan Hirvatistanı ele geçirdiklerini, ier taraftanı da İstanbul kapılı dayandıklarını gör Önüne getire- zek Bulgarların Teakya kelimesin: 'den bütün Balkaa yarımadasını kasdettiklerini düşünebiliriz. Bale garların şimdi. Balkan yarımadası dediğimiz Trakya yarımadarında böyle maceralara aahib oldukları doğrudur. Fakat © yarım ada içinde hâlâ dünyada adı büyükler arasında anılan İskender de yetişmiş ve hü- küm sürmüştür; Mülâttan S21-485 yıl ervel yaşamış olan birinci Daz Trakya, ve Makedonyayı istilâ K Maraton da Yunanlıları mağlub etmiştir ; ikinci Dara Ati lara karşı İspartalılara yardım etmiştir. Bunlara bakarak- Tral yayı bugün artık İskender bükü: eti mevcud olmadığından, ve tarihi hak sahibi . olan İral ra vermek gerektir. İstilâ ve Tarihi haklar. Tarih eekidikçe ki beder ve tarihi istili akın ettikleri memleketler için hak verdiriyorsa Hünlerden, Skit lerden vazgeçtik, en yeni tarih- Takat yirminci anırda istila ar- ında koşanlar için kimse, Tari- içinde akıl / bulunmazı kafaları taştan laşa çarpmak de- oldağunu anlamışlardır, Eğer Bunu bilmeselerdi. tıpkı Bulgurlar ibi hareket ederler ve dilin ke- mİği yokya, Macaristan — ovalarısı kendi. hudutları arasına — almak isterler ve ya/ hiç olmazın ÇTüre | kiyenin tabü hududu. Tunadır ) kafalarına deşi millet arasındaki emniyetsizli. #i arttırdıkça arttırırlardı. Hem de yine Türklerin yardımı Tumaya/ kadar mevcud olan top- vaklar özerinde sayı vecede çok ve şerefli bir hükimie yet tarihini işbad ederlerdi. Bizim oralarda / Zağre, Şipka, Plewne, Lofça, Varna, — Niğbolü gibi ae 'nada amuzrağını ncuna kral başı taktı, Niğbolu kabramanı Doğanın adını bugün kim bilmez ve Sırp Sındığı vakasını Bir memleket içle bak yörken yalnız tarih a'âkasını ize Bulgarların laki haklarının yüz müsli Türklere teveccüh eder. Fakat biz Türkler hiç de hayal adamı yaşamak için kafamı meden boyuna tuttuğumuz tükdirde önümüzü göremiyeceği- izi takdir. etmiş bulunuyoruz. Onun için milü hudutlarımızı ea Büyük kanunlarımıza kadar geçi dik ve dünyanın karşısında bu ks Bunun - çerçevesi içinde yaşamak istediğimizi söyliyoruz. Buzgarların Teakya kelimesini hütün Balkan yarımadasına tep- cek yalnız Türkler olmiyacaktır. Aynı emri bir kaç ağız. birden Balkan Hemus idi ve Türkler bu dağlara ( Balkan ) de- yince ayaı ad, bütün Trakya tim adasınada verilmiş oldu, arak kimen (Teakya yarım adası) demi- yer. Şu halde Bulgarlarıı zaman mımızda kullanılan - (Trakya) keli mesini göz Önüne almış oldukları. ada farzedebiliriz. Kendi. kendimize — sorüyorüz : Trakyanın sıniri nerelerden geçer? Bir çok kitab karıştırmağa lü- sum yek. Çünkü bu kelimeyi yine Elide Rekiusun ma- ( iz. Bu t Şarki Trakyayı göyle tarif ediyor: / Boğaz içinden Edirneye, Çanakkaladen — Midyeye —uzanan Hatların geçtiği yerler Şarki Trak- yadır. Şarki Rumeliyi de şöyle tahdid diyor? İklimi, toprağının münkat vaziyeti ile Şarkt Rumeli asıl Trak- yanın bir parçasını teşkil eder. Trakyanın hududu. Bu halde Trakya denilen kat'e anın budüdü gü olacaktır : Doğur dan ve cenuptan denizler, şimab 'dem Balkan ve batıdan Despot ve Rodab dağları... Yani ken tabirile Osmanlı'arın Romselil garket eyaleti mümtazesi ile - Edirne vilâyeti baları Trakyayı teşkil ediyor Bulgar görünüyorlar. u bugün Trakya diye tanılan kıt rımadaya kendi. adlarını ver olan Yunanlılar da Garbi T iyle Iktifa ediyorlar. Balgarların bütün Trakyada bakları var ? Ve bu. bakki n dem almışlardır ? Sarih — olarak | aöyliyebiliriz : Eski samanlarda Bi Fakat / Bolgarlar b saydı alanlarından başka oralarda e faik bir medeniyet gözteri Bulgarların bugün hâkim olduklı İyerlerde bile Roma ve eserleri Bulgar eserinden ak başka küvretleri / altında baş kaldırı dikları vakitler eee ae ae B 'tinden uzaklaşmağa icbar ederler. men memleketlerini henüz Bulgar- Jaştırmadılar. Memleketlerinde hâlâ. Kızar DeliOrman, Yanbolu, Balkan, Tar tar Pazarcıka, İlâh gibi Türk kelir maktadır ve Bulgaristar ektedirler. İstedikleri kenderin babası 'alan Plovdiv. desinleri Roma ve Yunan şehir oradadır. Her gü veya gehir adı göze Bulgarlaştı | vıldı pilmasına cevaz ver nada | yaşatmak İstemediklerini / öldür. | mezlerse kaçırırlar, fakat kaçır. dikları insanların çırçıplak - uzake Jaşmasına — çok dikkat ederler. Onların mal ve eşya zaptetmekteki itiyatları asırlarca evrelden berl | hiç değişmemiştir. Bunu Türkiye ye gelen mühacirlerden, muhace- rete mecbur kalan kendi anamiz dan ve babamızdan / düydüğümü gibi, amumi harpte- Romanyada | dahi gözlerimizle gördük. Meselk Köstence şehrini yağına eden Buk garların Öküz arabalarını / yirmi kilemetreden fazla bir yolu işgal edecek kadar birbiri arkasına di zülere yağma - katarı teşkil etmişlerdi. ve bu arabalarda süslü tül perdelerden, kornlşlerden t | tunuz'da çanak çömleğe, hat l | zımlığa / varıncaya kadar. Romen, eşyası yüklü idi. | Fakal Bulgarların garip düşüne celeri do vardır, mevelk Por mezler. Bulgar fikrince Devamı 7 nci sahifede

Bu sayıdan diğer sayfalar: