31 Temmuz 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

31 Temmuz 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TIB SAHASINDA Kan verilmesi güvertesine yağan radio.aktif küllerin ışınlarının tesiriyle dışarıdan deriden geçen partiküllerin tesiriyle i- çerden Beta ve Gamma ışınlarına ma- ruz kalmışlardı. Bu balıkçıların idrar- larında yapılan araştırmalar da fazla ca radio-aktivite bulunduğunu göster- mistir. Bu sebeptendir ki balıkçıların radioaktif maddelerin içerden de (so- kan araştırmalarında 23 gemiciden 16 sında —beyaz kan yuvarlaklarının a- zaldığı (lökopeni) görülmüştür. Kemik iliklerinin de tahribe uğradığına, höc- mdır. halen genel düşkünlük, iştahsızlık, ha- yüksekliği, kanamalara istidat edir. Bunların durumla- maruz kalmış olan bu biçarelerin tedavılerı— ne devam edilmektedir. Tam yatak is- halindedirler, yüksek kalorılı gıdalarla beslenmektedirler. Kendile- rine zaman zaman kan verilmektedir. Yara ve enfeksiyonlara karşı da anti- biyotikler kullanılmaktadır. Cerrahi Bir çelik parçası Ç elik parçası denilince Fikret'in bir şiiri hatırlanabilir. Oysa ki, kas- tettigimiz şey bir kılıç değildir. man cerrahı Curt Emmerich, Pe- ter Bamm takma adiyle harb hatırala— invisible) dir. Yazar, ikinci dünya sa- hududunda kıt'a tabibi ödev görmüş ve hâtıralarını kurşun yağmuru altında toplamıştır. Dniestr sahillerine yakın bir yer- Yaralananlarda tedavinin üç safhası Yanıkların tedavisi deyiz. Alman birlikleri, nehri geçmek için hazırlanıyorlar. Karşı tarafta Rus- lar tahkimat yapmaktadırlar. Uzaktan uzağa top — sesleri geliyor. Başımızın üstünde bulutlar, savaşan bir dünya- nın üzerinden geçen beyaz bir sulh armadası gibidirler. Bir köylü araba- sına bir fıçı yüklemiştir; Bu şarap de- ğildir. Fakat ondan da daha kıymetli olan sudur. Dağlarca arasındaki yakın bir köyden temin edilmiştir, Uzaklardan, üstümüzdeki gök par- çasının herhangi bir yerinden bir u- çak gürültüsü gelmektedir. Dağ yama- cındaki küçük bir ormanı gözden ka- çırmayınız. Ağaçların altında bir kaç çadır Vardır Akasya ve çam dallarile dalları çadırların üzerine gece yerleş- tirildiği halde daha şimdiden solmağa başlamışlardır. Bu çadırlardan biri bir amelıyatanedır O da bir savaş alanı . Aynı medeniyet bu çadırın tekniğin bütün incelikleriyle insan hayatını kurtarmağa çalışırken, 5-6 kilometre ilerde yine tekniğin bü- tün incelikleriyle, onu, tahribe uğraş- maktadır. Ameliyathane deyince, döşemesi ve duvarları beyaz çinilerle kaplı bir oda akla gelir. Ortada bir ameliyat masası vardır. Üzeri temiz örtülerle kaplan- mıştır. Başka — masaların üzerinde de parlak kromdan aletler, dizilidir. Ta- vanda büyük ve geniş bir lâmba asılı- dır. Bir köşede, pansuman için steril pamuk ve gazla dolu, nikelâjlı, parlak, tertemiz kaplar göze çarpar. Ameliyat- hane, tekniğin mükemmelliği demek- tir. Orada, asepsi dediğimiz — mikrop yokluğu son haddine — vardırılmış ola. çaktır. Hiç bir alet ve malzeme, önce- den mikroptan tamamen temizlen den yara ile temasa getirilmiyecektir. Bir hastahanede kolaylıkla temini ka- bil olan bu konforun bir çadır altında sağlanmasının ne kadar zor olacağını takdir edersiniz. Yarahnın kaderi; eli- ne düştüğü il rahın urumuna baglıdır Yaralandıktan sonra müdaha- le yapılmcıya kadar geçen her saat, yaralıma zararına işler. Bir kana ya- rasında ilk iki saatte yapılacak müda- halenin başarısı çok yüksektir. On iki saat sonra ise ameliyat ümitsizdir. O Kan tahlili halde ilk yardımın yapılacagı cerrahi teşekküllerin mümkün olduğu — kadar savaş hattına yakın olması — gerekir bir hal çaresi ise de ihtiyata uymaz, Sa vaş talihi ters giderse operatör, gereklı ameliyatları, birlikler çekilirken, geri- lerde kalarak baş mak zorundadır. Z gelişmesine, yani taktik i . Düşmanın arazinin durumu yolla- tren hattının yakınlık tutula caktır Böyle bir operasyon birliğinin tamamen müstakil ve otonom olması da lâzımdır, D nıestrın altı kilometre dogusundakı eğildi. Ukra uşak ka topragından 1barettı Çadırların duvarları sineklerle kaplı idi. Bu eğri duvarlarda pencere yerine küçük de- likler vardı. Aletleri kaynatmak için alkol, ameliyat lâmbasını işletebilmek İçin de akümülâtör kullanılıyordu, aletler umulduğundan moderndi. Ecza- ne otosunda bu günkü cerrahinin ar- zuladığı bütün günlük ilaçları bulmak kabildi. Bununla beraber, bu zavallı çadırın altında ameliyat yapmak ne kadar iptidat bir işti! canlı varlık yaralanıp girdiği andan itibaren er, bir mış, kendini savunamaz bir hale gel. mistir. O zamana kadar benliğini ileri ıten bütün enerji sonmuştur Bitkin hiş bir üzüntü vardır. ları kendisini — bulabilecekler midir? Yoksa, o zamana kadar yeni bir mer- mı isabetiyle ölüme mi sürüklenecek- Arkadaşları — çekiliyorlar mı? O düşman eline mi düşecekti? Bir kaç sıhhiye, eri kendisini bulundu- ğu çukurdan alıp gerilere götürünce- düşünceler içinde geçen dakıkalar yüzyıllar gibi uzundur. AKİS, 31 TEMMUZ 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: