25 Ağustos 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

25 Ağustos 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çelik birçok istihlak maddesinin i- mâlinde kullanılan ham — maddele- İ önemlisidir. Bu gibi istihlâk maddelerinin fiatları, ihtiva ettikle- ri çelik miktarı nisbetinde yüksele- cektir. Bir ö üzere oto- mobil fıatlarında beklenen yüksel- meyi gösterebiliriz. Yapılan hesap- lara göre bu artış ucuz arabalarda 10-40 lüks modellerde ise 200-300 dolar kadar olacaktır. Amerikan ekonomisinin koruyucu meleği rekabet, mevcut — olmasaydı umumi fiat endekslerinde çok daha Bert bir yükselme görülecekti. Fa- kat bugün bilhassa istihlâk madde- leri imalâtçıları arasında hüküm süren sıkı rekabet, umumi fiat artı- -ının asgari sevıyede kalmasını sağlayacaktır. Önümüzdeki yıllar içinde enflâs- yoncu baskıyı artıracak başka bir unsur, işçilerin bir aylık greve son veren anlaşma ile elde ettikleri ek Belirlerdir. Gerçekten gerek ücret- lerdeki artış, gerekse elde — edilen eni menfaatlar üç yıl içinde işçilere 1.300.000.000 dolar fazla ödeme ya- pılmasını gerektirecektir. Bu yeni satın alma gücünün talebi artacağı şüphesizdir. Eğer ayni nisbette bir istihsal artışı, daha doğrusu arzda bir artış olmazsa fiatların bir de bu talep artışı yüzünden yükselmesi tabi Ucretlerinin arttırılmasını — iste- mekle, bu neticeleri işçiler hazırla- mışlardır. Halbuki enflâsyondan en çok zarar görecek olanlar gene iş- çilerdir. Çünkü iktisadi durumu' en zayıf olan sosyal sınıf işçi sınıfıdır. İktisat düzeni sarsıntıya — uğradığı, meselâ bütün fiatların süratle yük- selmeğe başladığı — zamanlarda ge- lirlerini bu yükseliş ölçüsünde artı- rabilmek işçiler için hem çok güç, hem de bazan imkânsızdır. Bu ba- kımdan — grev silâhını — kullanırken İşçi sınıfı aşırı isteklerde bulunmak- tan kaçınmalıdır. Yoksa kazdığı ku- yuya ilk düşenin kendisi olması en bir ihtimaldir. kuvvetli Amerikalı otomobilleri Çelik grevinin ilk kurbanları 20 Flört eden gençler Cinsi Aile Evliliğe hazırlık ençlık problemlerinden bırisi ve mühimi, muhakkak ki "cinsi- yet' le alakalıdır Cinsi meseleler ve aşk çocukluk çağından çıkmak üzere olan her genci en çok alâkadar eden mevzudur. Bazen bu, çocuğun müs- takbel hayatını tehdıt edecek bir e- hammiyet bile kazanabilir. Meselâ o- nun tahsiline ve yetişmesine engel o- labilecek bir faaliyet sahası bulur ve- ya aşırı bir baskı terbiyesi sisteminin kurbanı olarak şuur altına, tatmin e- dilememiş arzular şekhnde yerleşir ve bu sefer de çocuğun ruhi sahasın- da giderilmesi imkânsız boşluklar yaratabilir. Bu hususta, ailenin çocu- ğa karşı takib edeceği bir tutum, onu huzura kavuşturmak hususunda mü- him bir rol oynıyabilecektir. Bunun için ilk yapılacak şey davaya cesaret- le bakmaktır. Ailelerin de, gençler kadar cinsiyet ve aşkla ılgılı mevzu- larda bilgi sahibi olmaları şarttır. Arzu Cinsi arzu ve aşk ormal gelişmesini yapan her genç, erkek olsun kız olsun, mü- tekabil cinse karşı bir arzu duyacak- tır. Bu cinsi arzu, aşkın bir parçası- dır, ama, bütünü değildir. Kısacası cinsi arzunun bulunduğu her yerde aşk mevcut değildir. Fakat, aşkın bu- lunduğu her yerde cinsi arzu daima mevcuttur. İşte izdivaca hazırlanan her gencin bilmeye mecbur olduğu şey, cinsi arzu ile aşkı birbirinden a- yırt etmektir ile aşkı. ayırıyorlar mı? Gençlerin bilmeye mecbur oldukla- rı bir şey de cinai arzuyu kolaylıkla duyabilecekleridir. Meselâ guzel bir yaz akşamı, güzel bir müziğin akışı- na kendilerini terkederek dans eden iki genç tasavvur edelim. Bu gençle- rin birbirlerine yaklaştıkça heyecan duymaları, elleri birbirine deydikçe ürpermeleri herzaman olabilecek ta- bit bir hadisedir. Bu hisler onlara u- tanç vermemelidir. Bu hisler, onlar- da büyük bir aşkın başladığı zehabı- nı da uyandırmamalıdır. Bu hissi şu- ur akına Aatmaları, ondan korkup kaçmaları beyhudedir. Fakat hisse e- sir olmamak ta şarttır. Cinsi arzuyu ve gençlik heyecanla- rını tabii hisler olarak kabul ettikten sonra, yapılacak şey onlardan kaç- mak veya onların esiri olmak değil, onları kontrol edebilmektir. Çünkü aşkta - insanları saadete götüren bu en güzel histe - kalbin ve kafanın yanında vücudun da büyük bir hakkı vardır. Cinsiyet mevzuunda anlaşamı- yan gençlerin devamlı ve mesut bir yuva kuramıyacakları muhakkaktır. İki kutup I nsanlar nedense daima ifrata kaç- masını severler. Bir zamanlar cin- siyet mevzularının söylenmesi ve ya- zılması bir suç sayılabilirdi. Zanne- dilirdi ki gençler arzularını inkâr et- tikçe onlardan kurtulabilirler. Bütün tedbir hakikati saklamaktan ibaret- ti. Bu yanlış tedbirler, olsa olsa in- sanları gizliliğe, gayrimeşru münase- betlere şevketmiştir. Burada çok ba- sit bir misal vermek kabildir ve bu AKİS, 25 AĞUSTOS 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: