10 Kasım 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

10 Kasım 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene: 3, Cilt: V, Sayı: 181 Rüzgarlı — Sok. Ovehan Kat. 3, Daıre 7 18992 ( Yazı Işlerı) 15221 (İdare) Fiatı: 60 Kuruş Neşriyat Müşaviri Metin TOKER İmtiyaz Sahibi ve Yazı idare eden Mesül Yusuf Ziya ADEMHAN * ışlerını f ilen Umumi Neşriyat Müdürü Hamdi AVCIOĞLU * Teknik Sekreter M. Nevzat ÜNLÜ Karikatür TURHAN * Fotoğraf : Hüseyin EZER Osman ÖZCAN ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI * Klişe : Doğan Klişe ATELYESİ * Müessese — Müdürü Mübin TOKER İ Abone Şartları : 3 aylık (12 nusha) 6 lira 6 aylık (25 ha) 12 lira 1 senelik (52 nusha) 24 lira İlân Şartları : 3 renkli arka kapak (Tam Sayfa): 350 lira Kapak içi 300 lira, metin sayfaları Santimi 4 lira. * Dizildiği ve Basıldığı Yer Rüzgârlı Matbaa — ANKARA Tel: 15221 Basıldığı tarih: 8.11.1956 Kapak resmimiz : D. Fisenhower Kazanan aday Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları Bütün bir insanlığın Macaristan- da cereyan eden katliam karşı- sında nasıl hareketsiz kaldığını gö- rüp te, insanlıktan utanç duyma- mak hakikaten çek güçtür. Hele hürriyeti uğrunda ayaklanan kah- raman bir milletin kaba kuvvetle ezilmesini kolaylaştıran siyasi ha- 1, dünyan başka tarafında saldırganlık gosterılerıne girişerek yaratanların iki batı demokrasisi olduğunu bilmek son derece tees- sür vericidir. Herkes farkındadır ki müstemlekeci çevrelerin tesiri al- tında hareket eden İngiliz ve Fran- sız hükümetlerinin Süveyş harekâ- tı siyasi konjonktürü değiştirme- miş bulunsaydı, Rusyanın Macaris- tandakı tutumu bambaşka olacak- Bu bakımdan Londra ve Patis- tekı hükümet adamları dünyanın iki defa nefretini — celbetmişlerdir. Ama Macaristanda ölenlerin bo— şuna ölmemiş oldukları muha kaktır. Tunanın iki kıyısında is- tibdada baş kaldıran, fakat ka- ba kuvvet tarafından vahşice e- zilen insanlar bu akibete — maruz kalan ne ilk insanlardır, ne maalesef sonuncular olacaklardır. Tarih böyle isyanların böyle kan- l1 tenkillerinin hikayesiyle — dolu- dur. Kim iddia edebilir ki Bu- dapeşte'nin — aydınları bu misal- lerden habersizdiler? Kim ileri sürebilir ki fikrin — tepesine inen yumruğa karşı gelenlerin çok yer- de bu cüretlerini hayatlarıyla ö- dediklerini macarlar bilmiyorlar- dı" Haberdardılar biliyorlardı. Bu— rağmen hurrıyet istiyoruz" dıye sokaklara fırlamaktan, si- lâh bulamadıkları zaman dışlerile çarpışmaktan, insan gibi yaşama- maya insan gibi ölmeyi tercih et- mekten kendilerini alamamışlardır. Zaten eğer böyle olmasaydı, cemi- yetler şef boyunduruğundan kur- tulabilirler miydi? Bir ay sadece bir ay evveli dü- şününüz. —Kimin hatırına Orta Avrupanın rus mezalimine karşı ayaklanacağı gelirdi? En nikbin- ler bile Rusyanın kendi hudut- ları içine çekilmesini bir gayrı mu- istikbalin işi sayıyorlardı. Emrivaki hemen herkes tarafın- kabul edilmişti ve peyklerin istiklâli hiç bir siyasi pazarlıkta bahis mevzuu olmuyordu. Ne Po- lonya'yı, ne Macaristan'ı, ne Ro- manya'yı — veya Çekoslovakyayı kurtarmak akla geliyordu. Bura- larda halkın ayaklanmasını bekle- mek ise, ancak afyonhanelerde va- kit geçirenlerin kârıydı. Bir ay, sadece bir ay evveli düşününüz. Varşova'da"Kahrolsun ruslar", dapeşte'de "Ruslar, defolunuz" ses- lerinin sokakları çınlattığı . kimin hatırına gelebilirdi? — İnsanlık ta- rafından kaderlerine terkedilmiş o- lan milletlerin zafer kazanmaları- na ramak kalmıştır ve eğer za- fer yerini hezimete bıraktıysa bu- nun vebali o milletlerde değil, iki batı demokrasisinin — kendilerini modası geçmiş Ur zihniyetten kur- tarmayan hükümetindedir. Ma- car ihtilâlcileri ne kadar tebcil olunacaklarsa, Londra'nın ve Pa- ris'in bedbaht hükümet adamları aynı derecede lanete uğrayacaklar ve bu tebcil de, o lanet de ebedi olacaktır. * D ünyanın bir çok milleti, — el- bette ki mavi Tunayı bir defa daha kırmızıya boyayan kanlara bakıp kendi kendine düşünecektir. İspanyollar bunu — yapacaklardır, rta ve Güney Amerika'nın dikta- torya altında yaşatılan halkı ay- nı şekilde hareket edecektir, Ya- kut Doğudan yavaş yavaş —Uzak ve Güney Asyaya yayılan totali- ter rejim meraklısı hükümetlerin yeni temayülleri böyle f renlene- cektir. Hindistandaki basın hür- rıyetım zedeleme, Endonezya'daki siyasi partileri ortadan kaldırma arzuları Macaristan'da cereyan e- den hadiseler karşısında elbette ki cesaretini kaybedecektir. Bu temayüllerin yeni çıkmış olduğu ve Hindistan'a, yahut Endonez- ya'ya nazaran batıda bulunan ba- zı memleketlerde eş temayüllerin muvaffak olmuş görünmesi üze- rine doğduğu hiç kimsenin meç- hulü değildir. Ama işte, bu mem- leketlerin biri olan Macaristanda cereyan eden hadiseler şahittir ki insanların içindeki hürriyet aş- ı, hürriyet ihtiyacı Uç bir zaman — yok edilemez ve bunlar en umulmadık zamanda patlak ve- rir. Dünyanın bütün ajansları Bu- dapeşte'de bir ağaca bacagından asılan macar gizli polisinin resmi- ni yaymışlardır. Aynı akibetin, diktatörlük hizmetindeki — melun- ları beklediğini' yeryüzünün — dört bucağındaki eş vasıfta — polisler, savcılar, hakimler, casuslar ve hafîyeler elbette kı hissetmişler- Görülmüştür M en kuvvetli zannedilen diktatörlükler bile -mu- vakkat dahi olsa- çöküyor ve o dıktatorluklerın hizmetkârları e- ziyet ettikleri halkın eliyle ceza- larını çekiyor. Bacağından ağaca asılmak! Bu, — Mussolini'nin de akibeti olmamış mıydı? Ama an- laşılıyor ki insanlar kolay kolay ibret almıyorlar ve adam olma için başkalarının başına gelenle- rin kendi başlarına da gelmesini bekliyorlar. Macaristan hadise- leri şahiddir ki, bu akibetin ön- lenmesi imkânsızdır. — Bekledikle- ri, bazılarına mutlaka gelecektir. Emin olabilirler. Macar ihtilâlcileri işte bu yüz- den, dünyanın dört, köşesindeki hürriyetçilerin — ebedi şükranına hak kazanmışlardır ve Budape te'de ölenler boşuna ölmemi Jerdır Saygılarımızla KIİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: