1 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

1 Aralık 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sakin bir hayat yaşar. Karısının ölü- mündenberi, insanların çoğunda ol- duğu gibi- onun da bu basit hayatın- da öyle pek buyuk hadiseler geçmez. Ama onun da yine bütün insanlar gibi kendime mahsus bir takım dertleri ve gaileleri vardır. — Günlerdir topraga bir damla yağmur düşmez. Etraf s caktan boğulurken. Curry'nin o ku çük ve mütevazı evinde başka bir kuraklık daha hüküm sürer. Kızı Liz- zie çoktan evlenme — çağına gelmiş, fakat çirkinliğinden, bilhassa kadın- ca davranmanın ne olduğunu bilme- mesinden ötürü şimdiye kadar ken- disini istemek için Curry'nin kapısını çalan olmamıştır. Zaman zaman evin içinde patlak veren bazı günlük ha- diseler, babasının ve erkek kardeş- lerinin takındıkları tavır Lizzie gibi hassas bir kızı içten içe hırpalamak— tan geri kalmaz. Curry'nin büyük oğ- lu Noah çiftliğin idaresini eline almış- tır. Bu yüzden Noah'ta vaktinden tün kadınlardan olduğu gibi Lizzie den de bir Maketten kaçar gibi ka- çar. Lizzie Fite ile alâkadardır. Fa- kat hislerini 1ç1nde gizlemeğe kendi- ni mecbur Sıcağın son haddını bulduğu boğu- cu bir gecede Curry'lerin çıfthgıne Bili Starbuck adında genç bir mace- raperest çıkagelır 100 dolar Verdık— leri takdirde yağmuru yağdırabilece- ğini söyler Curry'lere... Gerçi Star- buck bulutlar üstünde dolaşan koca bir hayalperestten başka birşey de- ğildir ve belki yağmuru da yağdıra- mıyacaktır ama Lizzie'yi güzel oldu- ğuna, sevilmeğe lâyık olduğuna inan dıracak, onun mevcudiyeti File'ı ha- rekete geçirecek ve Lizzie yalnız Starbuck tarafından değil, fakat Fi- le tarafından da istendiğini hayretle görecektir. İstendiğini bilen her ka- dın gibi Lizzie de artık güzel ve ma- nâlıdır. File'in uzanan eline koşar. O, bir yerlerde duramayan Starbuck. 'Yağmurcu"dan bır sahne Kuraklığı önce olgunlaşmış bir hal vardır. Çift- liğin çetin işleri onu kuru, sırf man- tık dolu bir genç yapıp çıkmıştır Ya- radılışındaki katılık da birleşince No- ah kızkardeşinin çirkin oluşunu dahi açıkça söylemeyi vazife sayan bir a- am halinde karşımıza çıkar. Oysa ki kardeşi Jim — yumuşak, içi sevgi dolu, biraz hayalperest, herşeye ko- lay kanan herşeyi güzel görmek;,is- teyen bir gençtir. Curry ve küçük oğlu, Lizzie'nin mes'ut olması işin öylesine büyük bir arzuyla doludur- lar ki Şerifin muavini File'ın Lizzi- e'nin peşınde dolaştığına — kendileri kadar genç kızı da inandırmağa ça- hşmaktadırlar Halbuki File'ın, katı- sı kendisini bırakıp kaçtıgındanberı kadınlara olan itimadı sarsılmıştır File artık, Curry ve Jim'in başvur- dukları çocukça çarelere rağmen bü- AKİS, 1 ARALIK 1956 giderdi çiftligi terketmeden — önce gökyüzü yağmur bulutlarıyla dolar: Yağmur boşanır. Sevgi, rahmeti getirmiştir. Meçhul şöhret merikalıların bile pek yakından tanımadıkları ve 1948 de Broad- way'de oynanan "The Young and The Fair” isimli eseriyle başarısızlığa da- hi ugramış olan ash "Yağmurcu" piyesinde tabiatla insan arasındakı bagıntıyı basit, fakat ince motiflerle seyirciye — vermesini bilen usta bir yazar olduğunu isbat etmiş. ash'ın eserinde söylemek istedikle- rini seyirci tek tek ağızlardan bir ta- kım fikir, kırıntıları halinde — değil, fakat, piyesin bütünü içinde buluyor İş o kadarla da kalmayıp eseri sey- reden herkes etrafında, hattâ bizzat kendisinde bir Lizzie, bir Jim, hattâ TİYATRO bir Starbuck görüyor. Asrımızın ba- rut kokan havası içinde yirminci a- sır insanının çoğu Zzaman bir takım Starbuck lara nekadar 1ht1yacı oldu— ğunu Büyük Tiyatro'da "Yağmurcu" piyesini seyreden halkın esere duydu- ğu o derin yakınlıktan daha iyi ne isbat edebilir? Eserde şahıslar arasındaki müna- sebetler kadar olaylar arasındaki münasebetler de öyle ustalıkla biri- birine baglanmış ki, seyirci eserin so- nunda yağmurun başlamasıyla kar- şılaştığı sürprizi, olması gereken bir hadiseymiş gibi kabul ediyor. Çünkü Nash'ın yaptığı iş, kapı arkasına sak- lanıp da pöh diye adam korkutmağa benzemiyor. Başarılı temsil Mahir Canova "Yağ-murcu"yu sah- neye s_ağlam temeller üstünde o0- turtmuş. İş “"Finten"deki gibi iğ- neyle kuyu kazmağa benzemediğin- den Mahir Canova eline verilen mü- kemmel bir eserin - mel olmayanlarının dahi - beline kazma vuracak — rejisörlerden olma* dığını tekrar isbat etmiş. Eser Tarık . Levendoğlu'nun Kon- ya'ya dahi taşınması yadırganmıya- cak pratik, stilize dekorları içeri- sinde oynandı. Mahir Canova sema perdesinden ve ışıktan ustalıkla fay- dalanmasını bilmiş. Hakikaten perde açıldığı zaman sema perdesine düşü- rülen sarı ışık kurak ve boğucu bir iklim müjdeleyen gökyüzünü, o kız- gın gokyuzu altında yaşayanlar ka- dar seyirciye de duyuruyordu. Cano- va'nın esere perde başlangıcı ve fon müziği olarak seçtiği western hava- ları eserin nasıl bir çevre içinde ge- çeceğini müjdelemesi, ayrıca bir at- mosfer temini yönünden isabetli bir düşünüş mahsulü. Mahir Canova, e- seri bu dekor ve atmosfer içine o- turturken evin tepesindeki parato- nerden Jim'in başına koyduğu pon- ponlu kırmızı kereye kadar espriyi sahip bir sanatkâr olduğunu bir ka- re daha gösteriyor.. bazan mükem- Rejisörün eser üzerindeki titiz ça- lışması, san'atkârların oyununa ver- diği tempodan da açıkça belli oluyor. Sheriffin muavini Pile'ı oynayan Şe- ref Gürsoy'un yer yar bu tempoyu -rolü icabı- ağırlaştırması hariç, eser temsil boyunca hep o ölçülü ve canlı tempoyla devam etti. Yıldız. Akçan “"Miras" piyesinin Catherine Sloper'i yanında çok daha nüanslı, çok daha beşeri cepheleri o- lan Lizzie'yi, bu nüanslara kendin- den de pek çok şeyler katmak sure- tiyle ifadelendirdi. Üzerinde bir cilt kitap yazılabilecek böyle bir rolü her cephesiyle rahatça — oynadı. Finten, Yıldız için başarılmış bir muharebe idi. Lizzie, mücadele siz ve rahatça zaptedılmış bir kale oldu. Müşfik Kantar Jim Curry' yı aynı rahatlıkla ve "İki Başlı Kartal"da pa las pandıras sahneye çıkarılması ha- riç, eline verilen bu fırsattan azami istifade etmesini bilerek oynadı. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: