7 Aralık 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

7 Aralık 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yozgat Cezaevinin "siyast sanık'"'ları Meclise girerken aldı da bir yağmur “— Ben de" murlu, çamurlu, berbat bir Ankara akşamı idi. Karanlık ortalığa daha yeni yeni çökmüştü. "Bu eve ilk defa gelıyorum" diyen uat Ama, "Ben de"“ diye cevap veren ise Osman Bölükbaşı idi ve konuşma Osman Bölükbaşının Bahçelievlerdeki — evi- nin kapısında cereyan ediyordu. Bölükbaşı, 149 gün süren bir mev- kufiyetten sonra, hiç beklenilmedik bir günde verilen tahliye kararı ile serbest bırakılmıştı. Sabah karanlı- ğından itibaren Adliye koridorların- da bekleşen arkadaşları ve gazeteci- ler, tahliye kararının verildiğini du- yar duymaz, derhal Ankara Merkez Ceza ve Tevkif evinin kapısına koş- muşlardı. Ancak, aradan birkaç da- kika geçtikten sonra polisler gelmiş ve gazetecileri hayli sert bir şekilde hapishanenin kapısından uzaklaştır- mışlardı. Arkadan, hapishanenin ka- pısında Bölükbaşı gözükmüştü. Kol- tuğunda çantası ile yorgun fakat ne- şeli görünüyordu. Bölükbaşı arkadaşları ile beraber bir otomobile binmiş ve doğru Bah- çelıevlerdekı evine gitmişti, gerçek- de bu evi ilk defa goruyordu Zıra Bölükbaşılar, buraya — Osm: Bölükbaşının tevkifinden sonra ta— şınmışlardı. Hoş, Bölükbaşının ilk defa gördüğü yalnızca ev eğildi Kendisini kapıda karşılayan karısı— nın kucağındaki Üçüncü çocuğunu, Gönül Hürriyeti de ilk defa görüyor- u. Herkes memnun ölükbaşının 149 gün süren mev- kufiyetinden sonra serbest bıra- kılması, hemen aynı saatlerde bütün Ankarada duyulmuş ve geniş bir AKİS, 7 ARALIK 1957 memnuniyet havası yaratmıştı. O ge- ce Bölükbaşıların telefonu — hemen hemen sabaha kadar hiç fasılasız çal- dı. Haberi duyan, Bölükbaşıların e- vini arıyor ve Bolukbaşıya geçmiş olsun diyordu. Ertesi sabah, günlerden pazar ol- masına rağmen, sabahın erken saat- lerinden itibaren ziyaretler başladı. Ziyaretçilerden biraz dikkatli olan- lar, Bölükbaşının evinin sıkı bir po- lis kordonu altına alındığım hemen görebiliyorlardı. Emniyet, herhangi bir hâdisenin çıkmaması için elinden geleni yapmıştı. Sokak aralarında, telsizli cipler devriye geziyordu. Öğleden sonra saat üç sularında Bölükbaşıların kapısında bir taksi durdu. Taksiden üç kişi inmişti. Bun- lar C. H. P. Genel Başkanı İnönü ile C. H P. Milletvekillerinden Turhan Feyzioğlu ve Ferit Melendi. Kapıda kendilerini bizzat Bölükbaşı karşıla- dı. Sonra hep beraber yukarı çıkıldı ve samimi bir sohbete başlandı. Umumi mahiyetteki konuşmalar- dan sonra, bir aralık İnönü, Bölükba- şına hususi surette konuşmak istedi- ğini söyledi. Salon ise bir hayli ka- labalıktı. Ama öyle anlaşılıyordu ki kendi tabiriyle "Mekân-ı Yusuf'ta da Bölükbaşı bir ekşi adam olmaktan kurtulamamıştı İnönünün talebine: zim gizli bir işimiz yok ki Paşam" dıye cevap verdi. Doğruydu. Gizli kapaklı hiç iş yoktu. Yoktu ama, gizli işimiz yok diye de, bazı meseleleri ortada da- vul zurna çalarak konuşmanın da manası yoktu Nitekim ortada buz gibi bir hava esti. Mesele şuydu: Bölükbaşı devamlı YURTTA OLUP BİTENLER espri yapmak merakında ve hazırce- vap olmak iddiasında bir politikacıy- ı. Daha doğrusu, politikacılığı esp- ri yapmak veya hazırcevap — olmak sanıyordu. Bu bakımdan hemen hiç düşünmeden "Bizim gizli bir işimiz yok ki" cevabım yapıştırmıştı. Ancak, bu cümleyi savurduktan sonra kırdığı potu anlamış olmalıydı ki: "— Peki, o halde gazeteci arka- daşlar diğer odada istirahat etsinler" dedi. Salonda kalan iki parti liderinin ve yakın mesai arkadaşlarının husu- si konuşmaları bir çeyrek saat ka- dar devam etti. İnönü, Bölükbaşıların evinden çıkarken pek eğlenmiş görü- nüyordu. İstikbal endişesi B u haftanın başında pazartesi günü .- M. M. ne gelen Bölükbaşı, kür- mılletvekılı yeminini ederken . P. nin Yenişehirdeki Genel Merkezinde başbaşa vermiş birkaç politikacı da kara kara düşünüyordu. İşte Bölükbaşı tahlıye edilmişti. Mil- letin istediği olmuştu. Milletin istedi- ği olmuştu ama, son eçımlerde mıl— letçe pek tutulmadıgı anlaşılan C.M nin durumu ne olacaktı? Bolukbaşı C.M.P. nin Genel Başkanı idi. Ancak, Bölükbaşının — hapishanede olduğu günlerde ., Parti olarak bü- yük bir seçım imtihanı vermiş ve bu imtihanda —başarı — gösterememişti. Partide bu imtihanın mesuliyetlerini omuzlarına yüklenmiş insanlar vardı. Bunlar, Genel Başkanın yokluğu sıra- sında uğraşmış, didinmişlerdi. Şimdi Bölükbaşı serbest kaldı diye bir ke- nara çekilip busbutun unutulup gide- çekler miydi ? u buna gönül- leri bir türlü razı olmuyordu Genel Başkan, uzun zamandır teşkilâttan habersiz kalmıştı. Yeniden de teşki- lâtla temas temin edinceye kadar a- radan bir hayli zaman geçmesi icap edecekti. İyisi mi C. M. P., kendine yeni bir Genel Başkan seçmeli Bölükbaşı, Meclis içinde teşrii vazife- si ile uğraşmalıydı Temayül bu haftanın bir muayyen ratle gelişti. şının partısı olmaktan çıkarmak lâ- mdı. —"Bölükbaşı Hâdisesi" nin .P. ye sağladığı bütün avantaj- lara rağmen Parti, seçimlerde yarım milyonun biraz ustunde rey alınıştı. Halbuki hâdise, haftanın hemen son- larına doğru küllenmeye başlamıştı bile. Bölükbaşının da "Mekân-ı Yu- suf'ta fazla bir olgunluk kazanmadı- ğı ortadaydı. C. M. P. artık onun kaprislerine göre idare edilmemeliy- di, zira boyun ölçüsü 27 Ekim günü alınmıştı Merhamete sığınarak siya- set meydanında kalmanın imkânsız- lığı aşikârdı. Ama, Bölükbaşının yerine kim? Teşkilâttan yeni simalar sivrilmedik- çe bir "alternatif” ortaya çıkmaya- caktı ve bu, C.M.P. nin büyük talih- sizliğiydi. süde C. ortasında, 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: