25 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

25 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

şam saat beşten sonra onun yerini tutacak kıyafet yok gibidir, 1958-59 damgasını taşıyan siyah elbıse umumiyetle çok zarif, dar, ardropta fazla yer işgal etmiyen bır elbisedir. Düz ve sadedir, fakat ince bir teferruatla zengınleşmıştır Güzel bir fıyo nk, zen n bir kuşak, ustalıklı bir "küp"l goze ça pm ak- ta d r. Siy ah elbıselerın yakası açık olm. d nci takılmalı, a çık renk eldıvenle gıyılmelıdır Bu sene- ki siyah elbiselerin dekolteye muka- bil daima küçük kolları vardır. Siyah elbise giyildiği zaman, saçları renk- li kadife bir kurdele ile toplamak ta adet olmuştur. Kurdele siyah olursa muhakkak bir taşlı iğne ile süslen- mektedir. Astarı yüzünden pahalı! Yeni modanın en büyük hususiyeti de astara verilen ehemmiyettir. Birçok modellerin astarları, hakika- ten yüzünden pahalıdır Büyük ter- ziler en nefis kürkleri manto astarı olarak kullanmakta te eddüt etme- mişlerdir. Lutr, kastor, astragan, re- nar arjante astar olarak rahatça kul- lanılmış fakat yakalarda, kol kapak- lar kenarlardan bol miktar- da gosterılmıştır Bu "pölis" lerın ay- nı kürkt apılmış şık şapka ve kalpakları da vardır; Vakıa tweed mantoya rönar astar almak her ba- bayiğidin harcı değildir ama, yıp- ranmış ve demode olmuş kürklere İ almak çok ekonomik olmaktadır. Gene aynı şekilde birçok sade tayyörler, bugün, Turkıyede de pıya- sada mevcut olan şal ornegı yünlülerle as tarlan mış ve ı yün- lu, bluzlarla süslenmiştir. Yenı mo- dada astar, yüz 'kadar, bazan yüzden mühimdir ve buna ince teferruatın kıymetlenmesi denmektedir. Yerinde bel uvaldan ve ampirden sonra bel muhakkak tekrar yerine otura- caktır. Bu sene de bazı modeller bu “yerinde bel" cereyanına doğru yö- nelmişlerdir. Fakat bu —modellerde, bel yerinde kesilmiş olmakla beraber kemer fazla sıkılmamıştır ve elbise- nin beden kısmını hiç sıkmamakta aksine tâmamiyle bol ve rahat bı- i kaybetmekte- ahat en pratik ev ve büro elbiseleri için bu model ter- cih edilmektedir. Beden bolluğu ekseri omuzlar üs- tünden bol bırakılan penslerle temin edilmiştir. Etek te bele böyle bırkaç pensle oturtulmuştur, fakat doğru daralmakta ve dar etek m zarası arzetmektedir. "Yerinde bel" prensibine sadık modellerın böylece beden kısımları yumuşak ve bol hat- hdır, etek ise dardır. Bu model her- kes tarafından kolayca giyilebilecek bir modeldir ve şömizye — elbisenin kadın modasında adetâ klasik bir yer alarak, devamıdır. AKİS , 25 EKİM 1958 CE M Erol Dallı "Arrivederci Roma..." eride bıraktığımız haftanın ıkın- G yarısında, İstanbulun "Genç Sosyetesi" diyebileceğimin zümresine mensup iki genç, binbir badireden sonra, nihayet hayatlarını birleştir- diler. Perşembe günü Kervan rayda yapılan — törenlerine gonderılen Çİ- çek ve tebrık telgraflarının sayısı, çocu ra ve postacıya bahşiş ödemekle gö- revli teşrifatçı delikanlının şişkin, i- huri- yet Gazetesı Vilayet Beledıye muha- iri Erol Dallı de Tanju Özcan- şim Dallı daha zıyade gençlerın teşkil et- tiği davetlilerin hasar bulunduğu çok eğlenceli geçen bir nikâh- dugun me- rasiminden ve Hiltonda geçirdikleri 12 saatten sonra. Adana vapuru ile, şarkısıyla kalblerini — birleştirdikleri Rom. yolunu -kısa sürecek bir balayı ıçın- tuttular Nikâh merasimi bir âlem oldu. Daha önce hazırlanan programa gö- re, İstanbul Belediye Başkanı Kemal Aygun Erolun, Cumhuriyet Gazete- si Müdürü Cevat Fehmi Başkut da Tanjunun şahitliklerini yapacaklardı. Fakat Aygün, son dakikada fikir de- ğiştirerek çok sevdiği Erolun bizzat canına kıydı. Karar o kadar ani ve- rılmıştı kı, şahıt sandalyesine otu- ası beklenen Aygün Nikah Memu- runun yerıne yerleşiverdi. Nikâh me- ru da mecburen şahit sandalye- sıne oturdu. Fakat düğün sahipleri adaletsizlik yaparak, ilk defa nikâh kıymasına rağmen Divan pastaha- nesinden alınan canım çikolatayı hak sahibi Aygün'e değil de, şahitlik ya- an — nikâh.memuruna verdiler. Güzel Tajunun güzel kızı arkadaş- YE T ları yakışıklı Erolun da yakışıklı er- kek arkadaşları bol bol eğlenip dans ettiler. O akşam barın önünden hiç uzaklaşmıyan ve mutadı veçhile e- linden kadehi hiç bırakmıyan tek ki- şi ise,Erolun eh yakın arkadaşı Kay- han Saglamer o Törenin hıtamında, Erol ile Kay- hanın ayrılışları çok hazin idi. Uzun uzun kucaklaşan vefalı arkadaşlar bırbırlerınden sıyrıldıkları — zaman üzüntüden -fakat ziyade se- vinçten- gözlerinden akan — yaşları başkalarının görmesinden çekmeme gayri ihtiyari karanlık bir köşeye doğru ilerlediler. | stanbulu pek sevdiklerini söyleyen ve sık sık bu şehre Ameri- kalı bir ka rıi koca-Amerikanin meş- gazetecılerınden Costance Brown ve eşi -geçen hafta içinde neredeyse bir daha İstanbula ayak basmamak ka- rarını vereceklerdi. Zira bu sempatik karı kocanın-bu gelişlerinde-İstan- bula ayak bastıkları andan itibaren aksilikler — aksilikleri kovalamağa başladı. Hiltona yerleşen Brown'lar otelin Jlokantasında yemek yiyip odalarına çıktıktan kısa bir za- man sonra alel acele bir doktor çağırmak zorunda kaldılar. Zira Mx. Brown sancıdan kıvranmaga başla- mıştı. Gelen doktor, Brown'a yediği yemekten — zehirleni dığım soyledığı zaman, otel alt üst oldu. Anlaşılan oteldeki fiyatlar yükseldikçe yemek- lerin kalitesi-hele rus salatası ndaki- al çalıyordu. 24 saatlik bir tedaviden sonra kendine gelebilen Brown ve e- şioakşam Ank; refler ve- rilecek bir kokteylde hazır bulunabı- mek için Yeşılkoye gittiler ve uçaga bindiler. Hemen herkesin uçakta yerine yerleştiği ve kemerlerle ken- dini; koltuğa bağladığı anda Japon- bestesi dolayı havalanamıyacagı habern verdi. Ta bii. Brown'lar Hiltona döndüler. İstanbulda lodos eserken telefon et- meğe kalkışmak için insanın Ameri- kalı olması gerektiğini — söylemeğe lüzum — yok. Ankaradakı davetliler, rın gelmeyeceğini tesa: dufen ogren- diler ve —kadehlerini. — Constarice Brown'unu şerefine -tabii gıyabında- kaldırdılâr. nkâra sosyetesinin saklığı ve ze- rafeti ile marufhanmılarından Harika Yardımcı bundan boyle eşi- Brown'la- nin peşini hiç yacaga ben- zer. Celal Yardımcının pek kısa, sü- surecegı bilinen erika seyahatınde dahi eşine refakat etmekten kendi- ni alamadı. Eşiyle birlikte bindiği P. uçağı ile Nebres ca'ya uç- tu. Donuşte de her ha doğu ille- rimiz eyapılantetkıkseyahatlerınde Harika yardımcıyı görmek kün olacaktır. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: