13 Ekim 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

13 Ekim 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA Sinemacılar Cocteau'nın “vasiyetnamesi” eçen Temmuz aymda yetmişinci yaşını doldura Cocteau, ilk —dünya Vi ımn arifesindeki “müthiş çocuk” huvıyetini hâlâ mu- hafaza ettiğini göstermek istercesine birkaç aydan beri yeni bir film Üze- rinde çalışmaktadır. ilm, “Testa- ment d'Orph&e - Orph&e'nin vasiyet- namesi” adını taşıyor ve Cocteau'nun 1930 da çevirdiği ilk filmi “Le sang irin kanı” adlı ese- rin 1960 eşiğinde, bir kere daha tek- rarı olarak ortaya çıkıyor. Cacteau 1930 da “Bir şairin kanı”- na başladığı vakit, geride son derece hareketli, maceralı bir sanat hayatı yer alıyoniu. İlk mısralarını on ya- şında mağa başlıyan, 17 yaşında ilk şiir maunesinı tertip eden, aynı yıl “Sehâh&raz. am mond Rostand, Jules Lemaitre, Mar- cel Proust, Alain Fournier, Charles &guy, François Mauriac gibi meş- hurlarla tanışıyordu. 1912 yılı Coctcaıı için bir dönüm şan Cocteay. Gide'in alışılmış değerle- re karşı tüutumunu, Diaghilev'in Pa- risi yerinden oynatan “Rus balesi'ni ve Stravinsky'nin müÜzikt yaratan “Sacrâ sini örnek ularak şiirdeki alışılmış değerlere de karşı oymağa karar Stravi nsky'nm daha sonra Eric Satıe nin ;iddetli münaka=alara yol acan eserlerinin ilk icralarında hazır bulunan Cocteau müzik, 'bale, Tesim, deneme, roman, Avrupayı bir- »denbire saran caz gibi birbirinden cok Ayrı ve çeşitli sahalarda faaliyet gösterdi. Sanatın hiçbir kolu, yenili- #in hiçbir şekli, bu çok canlı, kabili- yetli. el attığı her işte vasatın Üstüne yükselen sanatçıya yabancı değildi. vaştan sonraki çalışmaları bil- hassa iki kolda, şiir ve tiyatroda ken- dini eren Cocteau, Yepyeni bir sanat şekli olan sinemaya daha faz'a seyirci kalamazdı. E'ğer arada gecik- me sayılabilecek bir müddet yer alı- yorsa, bunun tek sebebi Cocteau'nun sanat anlayışından ileri geliyordu. Cocteau. faallyetlerınin çok çeşitli ol- yden Öönce bir şnlrdi Zaten cahıtığı çesitli sanat kollarının hepsinde, ilk kaygısının şiir olduğunu belirtmekteydi. Roman- larını “roman şiiri”, piyeslerini “ti- yatro şiiri”, der.eme ve tenkitlerini "tenkit ;ıirl" resimlerini “grafik şi- .. gibi adlar altında yayınlamak- taydı Nasıl ki, daha sonra sinemaya el attığı vakit de, filmlerlnl "siqe— matografik şiir” adı ile anlat: Fakat Cocteau'ya gelinceye kıdu bocteau “V a.—ııyetnaıııe”de İki başlı kartal sinemaya Şiir tarafından yanaşan re- jisörlere rastlamak çok zordu. Bir şalirin, düşüncelerini ifade etmek icin sinemayı vasıta olarak kullanmasına pek seyrek rastlanmıştı. Hele bu çe- şit eserlerin, seyirci tarafından tutul- u ise hemen hiç görülmemişti. Bu çeşit mevzularda son derece ihtiyatlı olan prodüktörlerin beyazperdede şi- irin yer alması için sermaye vatırma- sı ise görülmemiş bir şeydi. Coctvau'- nun sinemaya el atışındaki gecikme- nin fik sebebi buydu. Öte yandan Coc- teau, sinemada rejisörün kendi ha- zırlamadığı bir metni filme almasını, çevrilen parçaların ise bir başkası tarafından bir araya getirilmesini hiçbir vakit tasvip etmiyordu. Ona göre, başkasının hazırladığı metni çe- virmek, “tercüme”den başka birşey değildi. Cocteau. mütercim olmak is- temiyordu. sınkı seçmesi, kondisinin hazırlaması, senarvonun görüntü haline geçmesini kendisinin idare etmesi, nihayet filmin montafjı- ni kendisinin yapması lâzımdı. Nite- kim, sinema sahasındaki lışmalarında, başkaları için bir sürü sgenaryo, diyalog — hazırlamış, film mevzuları ileri sürmüştilir ama, kendi filmlerinin hepsinin senaryo ve mon-' tajını bizzat hazırlamıs, Chaplin, Griffith, Clair gibi sinemada sayıla- n “yaratıcı” Bsinemacı- lar arasında yer almıştır. Hayal ve hakikat B n şartlar altında, eğer ortaçağın anat koruyucuları gibi Mrı çıkıp da Cocteau ya film çevirmesi l!f etmeseydi. Üoceti sinemaya ya daha sonra el atacak ya da “onun- cıı sanat perisi” adını tn.(tıkı sinemaâa Cocteau'dan mahrum Ka Fa- kat Kont de Noailles, tıpkı Bımuel'ı'n “D”Age d'Or - Altın çağ”ı çevirmesi- ni sağladı gibi, Cocteau'nun da “Bir şairin kanı”nı çevi ağ- ladı, Aslında kontun Cocteau ya ilk a bir canlı-resim kadar serbest" olacak bir film çevir- Cocteau'nun bütün yaşıyan “avant-garnde reketmin belli başlı eserleri arasında yer alıyordu, t, masrafı yüzbinlerle ifade edilen bir sanat kolunda insanın her 1930 tarihli “Bir şairin kanı”ndan sonra Cocteau'nun adına ancak on yıl sonra, Marcel L'Herbier'nin çevirdiği “Ta com€die de bonheur - Saadet ko- nin çevirdiği “ t baron”da diyalog yazarı ve o- yuncu olarak rastlıyabiliyoruz. Fakat diyalogçu teau bile, katıldığı bu filmlerde tesirini ternel retour - Ebedi dönüş”te elle tu- tulacak kadar belirlidir. Fransız ede- biyatının çok esk mahsulü olan “Pristan ile Eseult” hikâyesinin mo- dernleştirilmiş şekli olan “Ebedi dö- nüş”te senaryo ve diyalogları hazır- layan Cocteau'nun Üslübu, filmin re- jlsürününkünden daha ağır basmış ve u filmi” haline gok- akat a.ym şey. başlı başına p s. son için 1945'te Diderot'mm "Knde es”' romanındaki bir bölüm- den yaptığı modernleştirilmiş adap- tasyon hakkında — söylenemez. “Les D mes de Boıs de Boulogne - Bouloğ- adınları”, Bu' a.damakıllı değiştirdiği DideTot diya- loglarına rağmen Bresson'un üÜslübu- nu taşımaktaydı. “Güzel ile hayvan” octeau'nun yeniden sinemaya dö- nüşünün İkinci Dünya Harbi için- de olması bir tesadüf l Alman işgali altına düşen Fr: sinemacılar günlük mevzulara el ata- mıyorlar, el attıkları zaman ise orta- 4KİS, 13 EKİM 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: