16 Haziran 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

16 Haziran 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GE hgsa paer!i” min allavtıfırı kabul 640. cek kadar Wendindm Ragamip bir yanarın Hürriyet situularında (yer alabi'mesi düşüiülemendi. Gedik Hazretleri “hiyanat cephesi” ne mey- letmiş Karakış gibi, Engin gibi ya- xırlara tahammül edemezdi. Kar kuş ile Engin çareyi Yeni Sabaha sı- bürriyetaiziik temini de eren değiştiriverirler, hürriyet türküsünü herkesten daha yüksek perdeden sövlemeğe heşlar- İurd. Gene ip işti. 27 Mayıs mabalın- 4an İtibaren memlekette esen hürri- yet havası eiyesinde tiraj ibresi da- ba da yükselebilecek ve 'kâr hürri- yeti” bir başka yoldan gene sağlana- bilecekti. Neredeydi o yıllardır gaze- unu teye binbir fedakâılıkla beğlianarsk seçtikten sonra bu kadarla kalmadı çalışmış enıektar yazarlar? İhtilâle tekaddiim müthiş İçişleri Bakanı Naınık Gedik- le yeniden görüşülmüş, bazı önemli kararlara varılmığtı. seteleri okumak suretiyle zehirlen- malerine engci olacaktı. Bunun için gerekli tesisler İktidarın yardımıy- la kurulacaktı. retle vatan sathmda daha iyi duyu rulabilecek, vatandaşa daha iyi an latılabilecekti. Hürriyete gelince yal b o bir görülmemiş — denizinde kulaç ata ala yüzecek in Ankara ve ami 21 27 Maya kadar devam eden mücadelelerinin tama- mına Hürriyet kulaklarını tıkadı, bi- rinci sayfasına Uç dört renkli mayo- la kadın resimleri basmak, holivut rezaletlerini anlatmak ve bol rexlâm almak yolunu tuttu. Tabli sabık baş- bakanın gezileri, yurt hizmetine aç- 5 tığı tesislerin haberleri, temel atma törenleri gene gazetenin birinci say- fasında, iktidara lâyık ölçüde ve Bey- fendileri memnun edecek şekilde yer alıyordu. Vay benim köse sakalım T Mayıs sabahı Hürriyet bütün es- ki çamların bardak olduğunu hay- rete gördü. Arsa sırtta yumurta kü- fesi yoktu ya... Garetenin adı nasıl olsa Hürriyetti. Memlekete de hürri- yet geldiğine göre, bu sefer yıllardır söyledikleri sarkının bestesin! de güf- Yl eden günlerde kuşlar, Enginler? Neredeydiler? gel n gayrı mı vardı? Gelsinlerdi, gaze- tenin sittunlazı kendilerine açıktı. O- o “zulüm devri” eşini vatındaşa bir bir, en ince teferruatına kadar anlutsınlar- dı. Halx da görsündü, öğrers'ndi be- kalım bu on yıllık devr-i iktidarın birbirinden beter rezeletlerini! Oo senedir neler çekmiştik yahu?! İşin aslında, tA baştan itibaren Hürriyet ve benzeri “bir kısım ba- sın” kendisini bugünlere hazırla- mıştı. Hesap şuydu: Demokrat ikti- dar kezzap givi herkesi yakıyordu. Bir takım hürriyet, demokrasi, hu- kuk gibi platonik lâflar için yanma- ya hiç lüzum yoktu. Üstelik Demok- rat iktidarın suyuna gittin mi sağ- lamadığın menfaat da kalmıyordu. O halde, Demokrat iktidar sürdükçe onun dildüğünü çalmak en kâılı yol- du. Ee, iktidar değişirse gelenler hir Hukuk Devleti kurmak için geHyor- lardı. Oniar zarar vermezlerdi ki. Sonfa, bilyük tirajlı bir gazeteyi ken- disine düşman etmekten yeni idare çekinecekti. Yalnız yeni idare değil herkeş “aman bana sıçramasın” di- ye maziden bahse cesaret odemeye- cekti. Bu hava içinde gazete de kral- dan fazla kral taraftarı oldu mu Ge- dik sayesinde kazamlmış milyonla- rın Üstüne oturulabilir, hat*â& yeni idarenin ateşli sözcüsü olunabilir, nf- metler devam edebilirdi. Nitekim 27 Mayıs sabahından if- baren liürriyette, hemen hiç hir ga- zetede rastlanmıyan bir aşırı dil yı aldı. Meselâ şöyle cümleler hemen ber gilin göze çarpıyordu: “Nerede 6 Hürriyetin siyah başlığı Kralın kral taraftarlığı haltotatn cari curflar” ben şöyle yaparım, böyle yaparım diye radyolardan mil- late savuzduğunuz küfürler? late 30 mliyan bir aradayız Haydi siz üç Kiş! gelin bakalım bir araya, Ndınus- ans kurşunlarımz içimizden bir kaçı- nm ad. Ans ayrabıldiniz m bizi birbirimizden?”, ”... zavallı (tavuk kafgiarınızda yer “e bir düşünce yoktu”, “Bu h . bu e gi. vu NN — ya soysuz döl yapar”, “Allah e kahretsin”, > kurşun sıkacak kadar divâneleştiler”, “Kalemlere zincir vurdular”, “Sarhoş, kanlı göz- leriyle kütleyi bir karaltı gib! gör- düler”, “Onları omuzları üstünde ik- tidara getiren milleti, yalanla dolan- la oyalamağa, vatan cephesiyle izze- UÜ nefsimi rencide etmeğe bile utan- madılar”, “..Vatan Cephesi her gün kazma atılan bir çukurdu.” Ama iş bu kerteye - getirilince, doğrusu en sabırlıların bile sabırları Wikendi. Düşünmek lâzımdı ki ilk İs- tanbul nümayişinde talebeler bu Hürriyetin önünde “Namık gazetesi” diye yuba çekmişlerdi ve bu Hürriyet bütün o nilmayişleri ha- sıraltı etmiş, stütunlarm şimdi küf- rettiği sabıkların beyünatlarına, teh- ditlerine açmıştı. Bütün bunların unutulabilereği nasıl (düşünülebilir. di7 Türk inlulâplarının savunulma- anda, demokratik rejimin bütün mü- esseseleriyle memlekette yerleşmesi için ni kararların BEP da emeği olan, oi ır eski- miş e e ema için döviz sağlıyamıyan, buna rağmen bak ve hürriyet mücadelesinden vaz- geçiniyen ağırbaşlı Cumhuriyet bile, nihayet sabrı tükenmiş olmeli Ki 1 Haziran tarihli bagyazısında şunlan yazmaktan kendisini alamadı: “Ne tufahtır ki o zamanlar iktidarın ni- metleriyle perverde olanlar, sabık BaşBakanın etrafında yerlere kadar kapanıp onu göklere çıkaranlar, 9 pat hakkının ltzumsuzluğunu yüzü- müze karşı haykıranlar Ordu dunı- olmaz, dahs aradan bâkim olur

Bu sayıdan diğer sayfalar: