26 Eylül 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

26 Eylül 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ra karşılarına çıkacağı hakimler ken- di kuklaları Adil Güneşoğlular, Ce- mil Cevherioğlulardan çok farklı kim- selerolacaktı. Hakikaten bu hafta, Yüksek So- ruşturma Kurulunun vazifesi bitmek ve Yüksek Adalet Divanının vazifesi başlamak üzereydi. Nitekim baş- kentte bu Divanı teşkil edecek kim- selerin isimleri rivayetler halinde ba- his mevzuu ediliyordu. Fakat Divan, Ekim ayının başından evvel ilân edil- meyecekti. Buna mukabil duruşmala- rın 3 Ekim pazartesi günü başlaya- bilmesi için her türlü gayret sarfedi- liyordu. Ancak tarih, bir "ilk hedef" den ibaretti ve daha ihtiyatlı kimseler Ekimin ilk yarısı" formülünü ter- -ih ediyorlardı. Ama son çalışmalar bir haftadan beri devam ediyor ve dosyalar tamamlanıp tamamlanıp Yüksek Adalet Divanına sevkedili- yordu. Atlayan atlayana Geçen haftanın sonundaki pazar günü Ankaranın son aylarda be- eriklilik ve açıkgözlülüklerini par- lak bir şekilde ispat etmiş genç mu- habirleri 19 Mayıs Stadyumunda kalp huzuru içinde Beşiktaş - P.T.T. maçı- nı seyrederlerken uzun boylu, iri ya- rı bir adam kıskıs gülüyordu. Uzun boylu, iri yarı adam Yüksek Soruş- turma Kurulunun Başkanı Hayrettin Perkti. Bütün Türkiyenin gözünün Kurul üzerine çevrik (o bulunduğunu biliyordu. Kurulun umumi heyet top- lantısının 20 Eylülde (yapılmasının beklendiğinden de haberdardı. Ama, takvimlerin 18 Eylül gününü göster- diği o pazar, Kurulu toplantıya ça- gırmışve Yassıada oduruşmalarının ek dosyasını açmıştı.. Nitekim öğle- densonra Beşiktaş, zorlu P.T.T. kar- -ısında terler ve obocalarken yeni Meclis binasının artık meşhur olmuş 9 blokunda Yüksek Soruşturma Ku- rulu, üyelerinden onikisinin eksiğiyle, umumi heyet halinde çalışıyordu. Her şey, Ankarada bulunan 27 So- ruşturma Kurulu üyesinin telefonları nın çalmasıyla obaşladı. o Saatlerin 12.30'u gösterdiği sıralarda her üye- nin evine telefon edilerek, beklenen toplantının 20 Eylülde değil de he- o gün, saat 13 de yapılacağı bil- dirildi. Telefonu olmayan üyelere ha- berciler çıkarıldı ve başkentte vazife gören üyelerin belirli saatte yeni Meclis binasnın yolunu tutmaları sağlandı. Üyelerin büyük bir kısmı otobüs veya dolmuşlarla evlerinden kalktılar ve uzun bir çalışmanın son meyvalarını toplamak üzere davete zamanında yetiştiler. Toplantı salonu pek mütevazi dö- şenmişti. Odayı baştan başa kapla- yan, yanyana dört masadan müte- 10 şekkil uzun masa salonun hemen tek süsünü teşkil etmekteydi. Hayrettin Perk baştaki ceviz kaplama masada yerini almıştı. Diğer üç masadan ikisi yeşil boyalıydı ve en sonda bulunan kahverengi masa ile tam bir tezat teşkil etmekteydi. Masalar blokunun etrafına sıralanan sandalye adedi ise 42 idi. Salonun sol tarafına isabet eden kısımda, başkanlık odasına ge- çilen kapının arkasında, bir sehpa ü- zerinde telefon bulunmaktaydı. Ne var ki bütün toplantı boyunca mut- tasıl çalan telefon pek rağbet görme- di İşte bu dekor içinde çalışmalarına başlıyan Kurul üyeleri önlerinde birer küme halinde duran ve sâdece bir kaç mevzua ait dosyaları büyük bir titizlikle, sabırla incelediler, kendi aralarında bir takım kararlara vardı- lar. Mutlak ve muhakkak olan, Ku- rulun o günkü mesaisinin, acele top- lanılmış olmasına rağmen, pek verim- li olduğuydu. Gündemin ilk maddesini Ankara- da cereyan eden hâdiseler teşkil edi- yordu. Bu yüzden Kurul üyeleri her dosya münderecatını inceden inceye tetkik lüzumunu duydular. Gerçi tâ- li kurullarca her dosyanın baş tara- fına ilâve edilmiş bir ön bilgi vardı. Vardı ama, gene de bu aydınlık yüz- lü, yorulmak bilmez kanun adamları her nokta üzerinde itina gösteriyor- lar ve adaletin zerre kadar zedelen- memesi için ellerinden gelen, gayreti sarf ediyorlardı. Üzerinde ısrarla du- rulan en mühim mesele, sakıt iktida- rın kardeşi kardeşe boğdurmak niye- tiyle kurduğu gerillâ teşkilâtı oldu. Bu meseleyle alâkalı şahısların ente- Dosyalar taşınıyor Yükte ağır resan ifadeleri, Kurulun bu ilk top- lantısını hayli işgal etti. Bu mevzu- da en selâhiyetli organ, Ankara hâ- diselerini tetkik eden 6 Numaralı Ku- bu verimli çalışmanın mahsulüydü. Dosyalar 27 Mayıs inkılâbından önce sakıtların Ankarada çevirdikleri kan- lı dolapları olduğu gibi ortaya çıka- rıyordu. Sorguya çekilen 80 kişiden 60 ının suçlu oldukları anlaşılmıştı. Yüksek Soruşturma Kurulu bu mev- zuda, bir de 6 Numaralı Kurulun başkanı Fehmi Tüzünü dinlemek lü- zumunu hissetti. Tüzün, başkanlığın- daki kurulun raporuna ilave olarak kendi mülâhazalarını da Yüksek So- ruşturma Kuruluna arzetti. kurul, esasta karara varmak için ge- rekli bilgiye ii oldu. Suçlu görü- lenlerin, lüzumu muhakeme kararı ile ilgili Rl şevkine karar ver- di. Suçlular Bayar, Adnan Menderes, Ethem Menderes, Namık Argüç, Fa- ruk Oktay, Niyazi Bicioğlu ile yir- miye yakın polis memuru, bir çok D. P. silâhendazı idi. Bunlar Yüksek A- dalet Divanı tarafından o yargılana- caklardı. 6 saate sığdırılan işler Toplantı tam altı saat sürdü. Kuru- lun çalışması, kelimenin tam ma- nasıyla intizam içinde cereyan etti. Üyeler, tek bir dakikanın dahi boşa gitmesini arzu etmiyorlardı. Bunda bir parça da, nihayet neticeye ulaş- manın verdiği zevk rol oynuyordu. Üyeler o kadar meşguldüler ki, bir kısmı, masalarda bol miktarda tabla varken, dikkatlerini başka noktalara dağıtmamak için olacak sigaralarının küllerini yerlere silkmeğe başladılar. Pencereleri kapalı odada üyelerin tek şikâyetçi oldukları husus sigara du- manı ve sıcaktı. Fakat bunun da çâ- resini bulmak güç olmadı. Odacılar, ayaklarının uçlarına basa basa salo- na girdiler, pencerelerden sâdece bi- rini açtılar ve tablaları boşalttılar. Tabii, yerlerdeki izmaritlere dokun- mak kimsenin aklından geçmedi. Bu arada üyelere bol miktarda soğuk su ikram edilerek sıcağın tesiri bir neb- ze olsun hafifletildi. Toplantı nihayete erdiği zaman saatler 19'u gösteriyordu. Başkentin açıkgöz muhabirleri, geç de olsa hâ- disenin kokusunu almışlar ve D blo- kunun önüne yığılmışlardı. bloku bu yüzden bütün bir hafta müddetle gazeteciler tarafından mu- hasara altında tutuldu. Sütten ağzı yananın yoğurdu o üfleyerek yemesi gibi, muhabirler de oradan hiç ayrıl- mamayı daha ihtiyatlı buldular. AKİS, 26 EYLÜL 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: