27 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

27 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yabanın gazeteci cevabını' almış olmalı ki, yerine oturdu. Toplantının. sonlarına gelinmesine rağmen dos- tâne sohbet bütün sıcaklığıyla de- vam ediyordu. Sual sorma sırası ge- ne yerli muhabirlere gelmişti. nın uç tarafında oturan bir başka bayan gazeteci, . daha Önce sorulan bir sual ve verilen bir cevapla ilgili merakını Başkan Gürsele yeni bir sual halinde nakletti. Sual gene yeni partilere nakdi yardım yapan zengin- lerle ilgiliydi. Bayan gazeteci, k : te arzediyor ve şöyle "— Efendim normal nizam av- det edince, eğer bu zenginler nüfuz suiistimaline çalışırlarsa şiddetle mâ ni olacağız obuyurdunuz. Acaba bu müdahale ne şekilde olacaktır?” Gürsel suali bir defa daha dinle- di ve zarif muhabirin sualini tatmin- yi bir şekilde cevaplandırdı." Elbet- ibu müdahalenin bizzat kendi taraflarından yapılacağını ifade et- mek istememişti. Nitekim bunu açık- İİ mesele de hallolmuş oldu. Gürs — Anayasa Mahkemesi var. 2 ha mühimi, Anayasa var, Meclis var ve nihayet milletin ti uyanmış iğ efkârı umumiyesi var. Zannederim her taraftan fer- yat yükselir" diyerek açıklamasını bitirdi. Hotham'ın endişesi Bu sırada, masanın uç tarafındaki bir koltukta oturan sarışın, sem- patik tavırlı bir adamın sual sormak üzere hazırlandığı görüldü. Bu, An- karalı basın mensuplarının çok iyi tanıdığı bir İngiliz gazetecisiydi ve adı David Hotham'dı. Hotham'm su- al sormak üzere hazırlandığı görü- , gözler bu becerikli gazeteciye endişesini Gürsele sual olarak takdim etti. Hot- ham bu sualinde Gürselden, yeni par- ti kurulması konusunda tahdit kal- dırıldığına göre, Türkiyede bir Ko- münist Partisi kurmak için teşeb- büste bulunulursa müsaade edilip e- dilmiyeceğini (osoruyordu. o Gürsel, Hotham'ın türkçe sorduğu bu Suali mütebessim bir ifade ile dinledi ve: — Bizim Hükümet çok liberal ana, bir Komünist Partisine de mü- saade etmez" diye cevap verdi. Bu sırada salonda bulunan gaze- teciler a başlamışlardı. Gür- sel dev -— “Benim fikrimi sorarsanız, iyi olur derim. Şimdi gizli kapaklı olu- yor, o zaman acık olur". Bu sözler salonda bulunanların pek hoşuna gitti. Şakacı haliyle ta- nıdıkları o Gürseli hep böyle şakacı AKİS, 27 MART 1961 görmek istiyorlardı. Çatık kaş Devlet Başkanına yakışmıyordu. Basın top- lantısı tam bir sohbet toplantısı hali- ni almıştı. Muhabirler de açılmışlar- di. ln çekingenlik kay- bolm hakanın hemen yanında otur- makta olan Yeni Gün gazetesinin İs- tihbarat Şefi evvela sağına soluna şöyle bir bakındı, sonra zeki gözler- le Başkanın gözlerinin içine bakarak sual sorma müsaadesi istedi ve he- yecanla sualim sordu. Sual, meşhur Yassıada ve ooradakilerle ilgiliydi. Genç gazeteci Başkandan, duyduğu bir rivayetin doğru olup olmadığını soruyordu. Yassıadada verilen ceza- ların, Imralıda infaz edileceğini işit- mişti. Acaba bu ne dereceye kadar YURTTA OLUP BİTENLER his değildir. Akla bile gelmedi. Ka- nun müsaitse, öyle yaptıracağız" di- ye açıkladı. Sonra da: * - Meydanlarda insan idam et- mekten; Vazgeçeceğiz" diyerek bahsi adı. Saat 10,30'a geliyordu. Sualler hemen hemen bitmek üzereydi ki Balkan, hiç bir hususun karanlık kalmamasını temin maksadıyla bir defa daha sormakta fayda gördü: "— Galiba soracak bir şeyiniz kalmadı?" Bir gazeteci: Paşam maşallah hepimize meyan okuyorsunuz” diye cevap verdi. Demek ki soruların sonu gelmiş- Gürsel bir suali cevaplandırıyor Boğaz dokuz boğumdur doğruydu? Başkan bu sua — Nereden çıkıyor barlar? İn- faz bir icra İse, neden oYassıadada değil de İmralı?" seklinde cevaplan- dırdı Bundan sonra Başkan, infaz de- nl , cezalarının şekli üzerinde bir fikrini m bir Gin var" diye- rek aklanma başladı. Bilindiği gibi idam cezaları mey- danlarda infaz ediliyordu. Halbuki bu usül, içinde bulunulan asır ile ka- bil-i telif o değildi. Pekâlâ infazlar suçlunun mahpus bulunduğu yerde e Başkan bu husustaki kanaatini: — 7 abii, bu benim şahsi fikrim- dir. Bunda asla Yassıada mavzuuba- ti. Toplantı sona ererken basın men- supları, itina ile hazırlanmış sual - cevap broşürüne göz atıyorlardı. Bu günkü toplantının en mühim haberi- ni almışlardı Siyasi faaliyet Nisanın başında kademeli olarak serbest bı- rakılıyordu. Zaten broşürdeki sual- lerin hepsi birer defa daha toplan- tıda açıklanmıştı. Kaynayan kazan Haftanın sonundaki o gün, ihtilâlin en selahiyetli ağzından siyasi fa- aliyet müsaadesi tarihinin çıktığın- dan bir kaç saat sonra haber, baş- kent siyasi kulisinde birden yayıldı. Bilhassa yeni kurulsa partilerde he- yecanla karşılanan o haberin sürpriz olacak yanı yoktu. Fakat bunun biz- zat Gürselin ağzından işitilmesi, yeni 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: