16 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

16 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA bi gerçek sanatçı kişiliği taşıyan oyun culardan kuruludur. Fakat bütün bu sayılanlar, Clement'nın filmini mese- lâ bir "Gervaise", ya da "Plein soleil- Kızgın Güneş" âyarına çıkartamamış- tır. Taylan dolaylarında geçen hikâye- nin başlıca kişileri, madame Dufreme -J. V. Fleet- ve yeni yetişme çağını Sürdüren kızı Suzanne -S. Mangano- ile oğlu Joseph -A. Perkins- dir. Ana Dufreme, yıllar öncesi gelip okyanus kıyısındaki büyük topraklara yerleş- miştir. Pirinç tarlalarını ekip biçtire- rek yaşama serüvenini sürdürmekte - dir. Topraklarına ise anlaşılmaz bir tutkuyla bağlıdır. Fakat tabiat, onun bu tutkusunu her zaman yenmektedir. Deniz taşmakta ve -ana Dufreme'in yaptırdığı deniz duvarını aşıp pirinç tarlalarını basmaktadır. Ananın tek savaşı budur. Bütün gücünü denizle olan bu çekişmesinde harcayıp bitiri- or. O yüzden de çevresiyle gerektiği kadar ilgilenemiyor. Meselâ çocukla- rının çocukluktan çıkıp delikanlılığa ve gençkızlığa geçişini (o yadırgıyor. Okyanusun uydurma deniz duvarını aşıp pirinç tarlalarını basmasını ger- çekte nasıl önleyemiyorsa - fakat bu- nu önleyebilmek uğruna nasıl bütün gücünü de harcıyorsa -bu gelişime de karşı durmaya çalışıyor. "This Angry Age - Okyanusa Kar- şının en güç ve en sağlam oyun iste- yen rolü, ana Dufreme rolüdür. Bu rolün oyuncusu Jo Van Fleet ise, aşa- gı yukarı Elia Kazan'ın "East of il- den - Cennet Yolu"daki "Ana"ya ya- kın bir yorum yoluyla Dufreme- rolü- nün altından rahatlıkla kalkmasını bi- liyor. "Ana"dan sonra geleni, genç oğul Joseph'in rolüdür.Amerikan si- nemasının genç kuşak oyuncuları i- çinde üç noktaya varan tek oyuncusu Anthony Perkins, şimdiye kadar gör- düğümüz öbür filmlerinin dışında bir oyun çeşidiyle çizgiyi kolaylıkla aşı- yor ve erginlik süresindeki Joseph'i en ince ayrıntılarına varıncaya kadar Clement'a ulaştırıyor Hikâyenin gelişim bölümlerinde Bir Gaf Daha Geçtiğimiz hafta içinde küçük bir haber yorum: Ünlü Sansür kurulumuz, Elia Kazan'ın yurdumuzda meye karar verdiği filminin senaryosu "dost ve müttefik bir T. KAKINÇ gözünüze ilişti mi bilmi- çevir- devleti rencide edici mahiyette görüldüğü gerekçesiyle geri çevrilmiştir. Oto- biyografik bir film niteliğini taşıyan konu, geçirmiş bir Ermeni Amerikaya göçünü anlatmaktadır ve içindeki bir kilise yangını Türk - Yunan dostluğunu bozucu gençlik yıllarını yine oTürkiyede Türkiyede doğmuş ve ilk delikanlısının olayı, do- sayılmıştır. Senaryonun reddi layısıyla imkân dışı bir durum yaratılmış ve Elia Kazan da daha fazla üzerine düşmeden Türkiyede film çevirmeyi bırakmış ve ana olay yeri olarak Yunanistanı seçmiştir. Türkiye yerine Yunanistanı seçme, ilk karşılaşılan bir olay değil- dir. Bundan önce de ortak prodüksiyonlar için yurdumuzu düşünen çe- şitli yabancı film şirketleri, karşılaştıkları korkunç bürokrasi örnekleri yüzünden rinden derhal vazgeçmişler, leri arayıp bulmuşlardır Ortak prodüksiyonların başlıca sebebi, cak hesabının kapatılması demek olmakla beraber, çevrilen ülke de küçümsenmeyecek bir döviz geliri herşeyden önce turizmin getirdiği dövizler kalkındırmıştır. İtalyasını, Bugün yalnız turizm yoluyla ayakta duran .çokluk, sinemanın yaygın etki gücüne borçludurlar. o Si- turist celbini, nema o ülkeleri başka ülkelerin insanlarına tanıtmış, sevdirmiş ve Şurasını niçin saklamalı: lip gitmelerini sağlamıştır. düşünceden fiiliyata geçme yolunda iken bu düşüncele- kendilerine yararlı olabilecek başka ülke- o ülkede bloke e diten ala- için sonrası kaynağı sayılır. Savaş ülkeler vardır ve bunlar ge- bugün Türkiyede çevrilen filmlerimizin hiç biri - sansürün yıllanmış yanlış tutumundan ötürü - yurdumuzu ve insanlarımızı tanıtacak bir niteliğe ulaşma- mıştır. Bu denli bir ilkel sinema anlayışıyla da bunun gerçekleşmesine imkân yoktur. Elia Kazan gibi ünlü ve işinin ehli bir sinemacının Tür- kiyede film çevirmesi bile, bizim için yeter- bir propaganda aracıydı, Kambur kambur üstüne yüklenen zavallı Sansürümüz, işin bu kadarını olsun düşünemedi. "Yılanların Öcü" yenilgisinden sonra hâlâ yerlerinde oturduklarına göre, suç onların olmaktan çıkmış, artık oturmala- rına göz yumanların olmuştur. 34 İki erkek ve bir kadın daha var: Er- kekler Suzanne'm gençkızlık dünyası- na, kadın da -Alida Valli- Joseph'in hayatına giriyorlar. Erkeklerden Mic- hel -R. Conte-, ikinci erkek olan Al- bert'den -N. Persoff- keskin bir çiz- giyle ayrılmıştır. Zayıf, güçsüz ve tut- kun Albert'e karşı Michel, bütünüyle bir düş kahramanı kişiliğindedir. Ara- ya sıkıştırılan ve ana adına yapılacak görülmemiş fedakârlık sırasında, ger- çi Albert beklenmeyen bir davranışa itiliyorsa da, gençkız kendini Albert'- ten önce Michel'e vermeyi tercih et- mektedir. Ana Düfremes tabiat karşısında durmadan mağlübiyetlere uğramakta- dır. Önce Okyanusla olan savaşında, sonra da çocuklarının çocukluktan ye- ni bir gelişme dünyasına geçişlerinde bu mağlübiyet yenilenmektedir. Jo- seph evi terkediyor, şehre göçüyor. Yüksek kattan yaşlıca bir kadınla ortak bir hayat kuruyorlar. Her iki çocuk da aşağı yukarı aynı sürelerde cinsel hayata giriyorlar, ve kendi ya- şama serüvenlerim çizme yolunu tutu- yorlar. Ana böylesi mağlübiyetlere karşı koyacak gücü çoktan kaybet- miştir. Ölüm, kendisi için gerçek bir kurtuluş olmaktadır. Usta Clement, aslında çok basit olan bu hikâyeyi, her bölümde tam olarak derinliğine inmeden rahatlıkla anlatmaktadır. "Okyanusa Karşı Clement'nin filmograflsinde pek öy- le önemsenecek bir film olmamakla beraber, rejisör yine de yer yer ken- di kişiliğinin damgasını vurmadan e- demiyor. Ucuz ve çırpıştırma bölüm- lerle beraber, üzerinde durulmuşa ve titizlik gösterilmiş bölümler de yok değildir. . AKİS, 16. NİSAN 196İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: