8 Nisan 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

8 Nisan 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6& yarı insan yarı maymun! Küçük yaşında maymunlar tarafından kaçırılan ve büyüyen zenci bir maymunlar arasında kadının sergüzeşti | İngilizlerin Viktorya müstemliikesi İagiliz gazeteleri Kameronda maymunlar arasında yaşıyan bir zenci kadın bulunduğunu haber . Büyük çifliklerden birinin müdür muavini fil avına çıkarak şimdiye kadar insan ayagı bas- muyan bir ormana girmiş, orman- da bir çok maymun görmüştür. Avcı bir ağacın dalında oturan bir maymunun ziyadesile insana benzediğine dikkat etmiştir. Avcı bu şaynı hayret hayvanı diri tutamıyacağını tahmifi ederek hiç olmazsa cesedini ele geçirmek iştir. Kurşun mahluk ağır vücudiyle yere düşmüştür. Avcı cesedi muayene ettiği za- man bunun bir zenci kadın oldu- ğunu hayret ve dehşetle görmüş- tür. Kadın çırçıplak olup cildinde Beyşehri gölü konya cıvarındaki Beyşehri gölü geçen seneki son su seviyesinden itibaren şimdiye kadar bir metro yetmiş altı santımetre yükselmiş- tir İlk bahar yağmurları ve dağ- lardan gelecek kar suları tesirile bu mıktar daha ziyade yükselerek ve binaenaleyh kuraklık korkusu artık zail olmuş bulunacaktır. Hastalıklı çocuklar Adana gazeteleri yazıyor: Polis müdüriyeti fuhşu — kendilerine meslek ittihaz eden on üç çocuğu dün derdest ederek berayı mua- yene hükümet tababetine sevk etmiştir. bunların — icra - kılınan muayeneleri neticesinde beş çocu- ğun firengi ve birinin de diğer bir hastalığa mübtelâ - oldukları | görülerek hastahanede tahtı teda- | viye alınmışlardır. — Tefriha numerosu:53 halkından bir grup zenciler arasında adet olan neyle yapılmış resimler yoktu. Avcu — vak'ayı — Viktoryadaki hükümet merkezine haber ver- mi icra edilen tahkikatta bu kadının çocuk iken maymunlar —| / | |- Bir karlmiz Tetbol | l | Köprünün Haliç vapur iskelesinde... Geçenlerde gazetenizin halk sütunn da bir şikâyolmame vandı; « Köprünün Haliç vapur indeki halânın son günlerde yolcuları rahatsız edecek kadı fazla taaffün etmeğe başladığından.. h. Bu şikâyet üzerine Haliç vapur şir keti bu. halâyı tamir Ve tathir etmi bahancsile kapalımıştı. Aralan tam bir ay geçtiği halde clan kapalıdır. Bu yüz: dön bir çok künselerin sıkıntı çektikle | rini izalıa Tüzum yoktur. Haliç şirketinin 'nazarı dikkatini celbetmenizi risa edarim Moallim Hüsamettin. Kış maçları - Spor kluplarından bir rica - Tevsiminin geç mekto olduğundan bahisle diyör ki « Avrapada kaş mevsimi geçmek üze- re olduğundan her taralta futbol maçla: Tına devam edilmektedir. İstanbulda da mevsitn geçmeden hiç olmazsa her cuma günleri merileketimizin muhtelif spor klapları tarafından maçlar tartibine klup reislerinin gayret ve himmet bu: yurmaların Türk gençliğinin sıhhati ve Şerefi namına rica edarim. » | Sporcu karileriniziden biri iş arıyorum Dikiğ atelyolerinde çalışmak üzere vir âç | kaç yörü müracant, oülim. fakat bir tarafından ormana kaçırılmış bir “yarla iş balmağa mnvalfak olamadım. Be- zenci kızı olduğu ve çocuğun — yim gibi temiz dikiş işleri Yapan bir maymunlar arasında — büyüdüğü | işi kadımı ihüyacı — olanların İüfen azlaşılmışır. Avcıya bir mesleli. O YÜMU Ürn n üüi | yeti kanuniye terettüp etmemiştir. | Bir daktilo iş arıyor Lükin bir müddet sone ae y Va Ü yan a nabedit olmuş ve hayat ve mema- — gaktilo Şabesnden mezunüm. Devnir ve tından bir haber alınmıştır. müssşesalları Dirinle daktikdukla çalış Maymunlar — arasında yaşıyan | A gL n ” adamların tekin olmadığına dair | — mirgânda Müvakkilhane cülilesinde bir itikat vardır. Avcunun — da tekin olmiyan böyle bir mahluka vurduğundan bir felâkete uğradığı söyleniyor. Puvason davrile aldanan ecnebi muhabirler Deyli Meyl gazetesi iri harfler ile “ Türklerin garip nisan aldat- maları , ve * 15 yardalık uzun bir balık ,, serlevhaları altında İstanbul muhabirinin atideki tel- grafnamesini neşreylemiştir: Her sene Nisanın birinde Türk matbuatı muhayyel masallar neş- reylemekten — hoşlanıyor. Ecnebi matbuatını tmesil eden gazetecilre bir defa “daha aldanmışlar ve gazetelerine hayal eseri — olan haberleri telgrafla bildirmişlerdir. Yerli mal kullanan memurlar Burdur vilâyetinin (Bucak) kaza- sı memurları başta - kaymakam olduğu halde umumiyetle yerli malları kullanmağa başlamışlardır. Daha evel Avanus kazası memu- reyni de kendilerine yerli kumaş- lar ismârlamışlardır. CASUS MEKTEBİ Mis NORA DAVİS in ser; Kayserin sarayına hulul teşebbüsü ... Aradan dört gün geçmişti. Yazdığı mektubu. otelci kadın vasıtasile Parise — gönderdikten sonra yeni ve tehlikeli bir işe | girişmişti. O günlerde, Fransız cephesinin | sağ cenahından Alman orduları yeni ve büyük bir taarruz hazır- lığını ikmal etmis bulunuyorlardı İmperatorun sarayında çok mü- him ve mahrem ictimalar aktedi- liyor, Alman harbiye nazmı ve büyük kumandanlar bu içtimalara davet ediliyordu . eştleri M Hüzberg — Almanların ”- son vaziyetlerini kendi - hükümetine 'mekle beraber, saray ictima- ları hakkında malümat almak lüzumunu da hissetmişti, Kayserin sarayına girmek ve İmperatorun etrafındaki adamların harp ve sulh hakkındaki fikir ve mütalâalarını yakından ögrenmek tahmin edildiği kadar kolay bir iş değildi. Kayserin sarayında — olacak, vatanının ken üthiş bir istibdat hükümferma | idi. Kuvvetli bir delil olmayınca saraya girmek ve sarayda bir şey öğrenmek mümkün olmıyacaktı. Berlinde muharebenin devamı için şiddetli tezahürat vardı; bu 1 No 19 Sahibe Sadık Nisanda başlar Himayeictfale bu - hafta zarfında yapacağınız yardım memleketin hem nufusunu tezyit edecek ilk temeli at- mış olacaksınız hemde kim- sesiz yavruların şikâyetlerini dindireceksiniz. Her Türk bu mükaddes işe sarılmalı- dir. 23 Nisanda başlıyacak; Çocuk haftasında her gün Himayeietfale bir ek- mek parası verecek olursa gıdasız yavruların midesine sıcak yemek girecektir. Her fırsatta memlekete en bü- yük hizmeti yapmaktan çe- kinmeyen muhterem esnafın Himayeietfalden de bu yar- |) dimin — esirgemiyeceğinden hususta hemen bütün fikir ve yekvücut göri üyordu. Böyle kuvvetli ve hükümete tam manasile müzahir olan elkâr umu- iyeyi harp aleyhine çevirmek yapamıyacağı bir iş idi. Mamafih, Alman devletinin es- rarını yavaş yavaş keşfetmeğe başlıyan Madam Hüzberg — bu emeline de muvaffak olacağından emindi. Bunun için de Binbaşı Velleri alet ve siper ittihaz etmek lâzımdı. Genç kadın buna karar verdigi dakikada gözlerinin içi gülmüş ve her halde bu maksadına da e tevdi daha ettiği vazifelerden - birini yapmış bulunacaktı. Ogün hastahaneye gitt Binbaşı Veller kendisine i zaman. — Artık yarın gelme, ben sana | geleceğiml Mehmet beyle Ahmet bey, ikiz son kardeştirler ... Birbirlerine derece benzerler... - Yal farkla ki, Ahmet beyin ten lüğüne rağmen, Mehmet bey, ta- pal ve kanburdur. Alil adam, bize, macerasını şu süretle anlattı: Babam, İzmire 1325 de tayin edilmişti Vali | yüzünden, vaporla yola çıkamadık; Haydarpaşadan trene bindik. Es- kişehire, oradan da Afyon Kara- hisarına gittik. Trenin peşine, bizim için, hususi ” vagon takıyorlardı. Afyon Karahisarından ise, ©o gün zarfında - yole kalkmıyacak, sadece bir marşan- diz hareket edecekmiş. Babam, derhal hareketi müna- sip gördü. Bizim vagonu, upuzun yük treninin sonuna iliştirdiler. Afyondan kalktık. Kuru soğuk bir havaydı. Tren, dolanbaçlı ve dağlıklı yollarda bütün süratiyle ilerliyordu. Orta- sından ikiye münkasem bulunan vagonumuzun geri tarafındaydık. Babam, dayım, bizi teşyie çıkan mutasarrıf, tahrirat ” kâtibi, dere- den tepeden konuşuyorlardı. Ah- met ve ben, dinliyorduk. Gaz sobasıyla isınan kompartımanı- mızdaki hararet, artık dayanılmaz bir dereceyi bulmuştu. Babam: — Sobayı öteki kısma geçirin ağalar da ısınsın!- dedi. Soba, uşaklarımızla bavul ve sandıklarımızın — bulunduğu — ileri kısma geçirildi. Bölmenin kapısını kapadık. bir müddet daha, konuştular. Ve Biz dinledik. Dönemeçli yollarda, sar- sıntılarla ilerliyorduk. Hatırlıyorum: Tren seyahalığın öbür kara seyâ- saadet oldu- O ande sanki bu fikrimizi tekzip etmek istiyen bir hadise zuhur et Eşyamızın - bulunduğu de bir çığlık koptu. Ara kapı açıldı. Ağalarla Rum hizmetçiler, yalın alevler arasından bizim yanımıza koşuştular. Evet, yalın alevler arasından! Rafta duran bir bavul, sarsıntı neticesi, gaz sobası “üzerine dev- rilmiş; petrollar, yere dökülmü, eşya alev almış; uyuklayan hiz- metçiler ve uşaklar, ancak hara- retin tesiriyle uyanmışlar; çığlık- ları koparmışlardı. Bizde, bağrışarak ayağa kalk- tık... Eyvah!... Vaziyet fecidi .. Nereye — kaçacaktık ?... En geri vagonda biz bulunuyorduk... İlerisini alevler — sarmıştı .. Ve, alevler, camları patlatarak , bize doğru ilerliyordu... | Demişti. Bu hem eyi, hem de fena bir | havadis idi. Veller hastahaneden |çıkar çıkmaz nikâh yapacaktı bu onun hiç te işine gelmiyordu. | Eyi olacaktı, çünkü Hişanlısı hastahaneden çıkınca onu kandı- mıp saray muhitine girmek ve onunla beraber saray müntesi lerile temasta bulunmak - imkânı kolayca hasıl Kendi ken; — Ne olursa — olsun, nikâh meselesini — biraz sallar ve bu müddet zarfında Kayserin düşündüklerini de öğren- meğe çalşırım. | Sahibi meçhul bir- kart dö vizit! Akşam üstü apartıman kapı açıp içeriye girdiği zaman, yerde, kapının aralığından atılmış bir W Pa Lokomotife haber vermek üzere imdat — işareti - tertibatı yoktu.. Muvakkat bir tedbir olmak üzere, hep birlikte, arka sahanlığa çıktıkr Tren, baş döndürücü bir süratle ilerliyordu. Ahmetle ben, ağlıyor duk. Alevler, geri tepiyor du. Başımızın üzerinden geçiyorlardı. Babam: — Aman, çocukları.. - dedi - Aman Ahmetle Mehmedi.. Bari onları kurtaralım!... duruyor; korku muzdan titreşiyorduk. Ahmet solda ; ben,sağda,babama daha yakın- dım. Babamla dayım, kulak kula- ğa bir an konuştoktun sonra en yakında bulunan beni, paltoları- mın içine koydular; paltoyu dört ucundan tutarak, beni aşağı sar- kıttılar. Trenin hızla gitmesine rağmen yere biraktılar. yle canım acıdıki , araba altın- da Kalmış bir köpek yavrusu gil bağırdım ve bayıldım. Meyerse, tam © aralık, lokomo- tiften yaagın görmüşler ve trenin durdurmuşlar. Ahmet, yere atılmamış. Beni ise, buldukları " zaman, * bacağım kırılmış ve belkemiğim sakatlanmıştı. İşte böyle kanbur ve topal düflerin kuvvetini gi nuz? Eyer Ahmet ir adım sağda ve ben bir adım solda bulunsaydım, bu gün kadınlar tarafından sevilen, şeklü şemaili, kalp kıyafeti dola- yısiyle mevkü içtimai sahibi olan erkek ben olacaktım. Ona ise, nadiren acıyacaklar, ekseriya gü- leceklerdi Tesadüflerin elinde oyuncağız ! (Hatice Süreyya) Bir garibe Yalnız bir gözü ile ağlıyan'bir kız Rusyada Vinak çekri ğ daril fünunu profesörlerinden doktor Kogoroç sinir hastalıklarrı hak- kinda verdiği bir konferansta Linba isminde 19 yaşında bir geng kızdan bahsetmiş, ve kızı talebe- lerine de göstermiştir, Linbanın çehresinin meflüçtur. Yemek yediği sağ g boşanmaktadır. Halbuki bir şey- den lafanp —e YA | mütdümk olduğu zanian yalmız sol gösün-. den ağlamaktadır. Sağ gözü hiç müteessir olmadan kup kuru kal- maktadır. Bie'şöledederi vullerine Biği men zavallı kızın derdine bir çare bulunamamiştır. kart dö vizit gözüme çarpmışt Paskalya — günleri — kendisini ziyarete gelen bir kaç yeni alman dostları (genç kızlar) onu evde bulamayınca kapıdan içeriye böyle birer kart bırakmışlardı. Madam Hüzberg yerde duran kart dö viziti aldı, kartın üzerinde ivgilizce şu kelimeler yazılıydı: Madam Hüzberg, bir ingiliz kaleminden çıktığı pek belli olan “Krismas,, tebrikini havi kartı hayretle tetkik etti. — Acaba bu kimdir? Bu suali kendi kendine tekrar edip duruyordu. Muharebe bütün şiddetile de- vam edip dururken Berlinde M. izbergi kim tanıyabilirdi? ( Mabadı. var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: