11 Eylül 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

11 Eylül 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Eylül 1929 * TARIHTE o Mütercimi: Paris hallkı bu — muzafferiyet | haberi üzerine sevincinden dırmış gibi saraya hücüm etmiş askeri kordonu yarmış ve saray koridorlarına — girerek * yaşasın imparotor..,, diye bağırmıştı. Uzun zamandan beri samit ve sakit duran Envalitteki toplar da gü leyor ve bu yeni muvaffakıyı kalka tepşir ve ilân ediyordu. Napolcon Şambober muzaffe- riyetinden sonra aleyhine bir- leşmiş olan Avrupa - ordularına karşı bir kaç muvaffakıyet daha kazandı. Rus ve Prusyalı esirler kafile kafile Paris sokaklarından geçi- riliyordu . Halk mütemadiyen *Yaşasın imperator,, , “Yaşasın Mari Luz, diye haykırıyor, ve kantesin Avüsturyalı rakibesi aley- hindeki şiddetli kini halkın yavaş (yavaş canlanan . şevk ve yarasında boğuluyordu. 19 şubatta rusların tahtı işge linde olan Suason kasabası fran- sızlar tarafından istirdat edildi , fakat martın — birinde ceneral Moronun ihanete yakın bir zafı | *uıunduı terketmesi üzerine gene | uslar tarafından zaptedildi. — | Suasonun tekrar sukut etmesile Pasislilerin endişeleride canlandı. Konles Mari şubat ve mart aylarında kayatının en elim, Muztarip ve en acıklı günlerir yaşadı. Mari artık ihtiyarlamış, yıpraı miş olan Bonapart için değil fakat hatırası hâlâ kalbinde zinde Ean DA Yena, Aüsterliç, İlo ve şinin selâmet ve necatı için a.. ediyordu. 10 mart sababı Mari trampet sesleri ile uya zaman düş- manın Parise girdiği zannile bü- yük bir Muyz tululdu. Pariste bulunan hassa süvari alayları kumandanı kont Dornano zavallı kadım tesçi ve tesliye için çok çalıştı ve hattâ Fontenebloya gitmek için ona bir vesika da werdi. Marinin kont Dornano ile mü- lükatı pek hazin ve acıklı oldu. Birbirine itiraf. etmeksizin yekı ğerini seven kont ile kontes ağl yarak ayrılmışlardı. HNapoleonun sukutu Fonteneblo... Sarayının karanlık bir aşğasında - kontes Mari koltuğa gözükbüş, —başımı iki elinin içine almış olduğu halde bafif hafif ağla; Zavallı kadın bir ıııurıı beri odıdı Napoleon tarafından kabul — < ilmek için bekliyor. Mari ogece demler geçirmişti. Raguza AAERİKALI VallllhlllMl a kanalının cenup kısını- 'na lıurlıç il ötede, — Balboa' min (1 Bahri Muhiti K rını ilk defa olarak gördi doruğuna yakın bir. yerde, — yaktile, Kortetz 12) tarafından yapılmış bulunan bir Kamino - Real caddesi vardır. Caddenin genişliği Dallı kadem - kadar. Millerce ve — millerce — uzayarak, vahşi ormanlar “içlerine girer. Ourmanların nebatları me- maliki harre nebatlarıdır. Öyle sık öyle girift ve öyle karışık- 'tor ki, arasından insan geçemez. Kocaman kocaman — yapraklar,, türlü türlü, rengârenk, yaldızlı, ÜE (0 Mekislka'yı tethetmiştir. “rahatsız edilmesini istemezdi. 10 Eylül 1920 yük adamların metresleri A. Hilâli insaf ve merhametine kalmıştı. Müttefik —ordular da Parise girmeğe hazırlanıyorlardı. Bütün — cenerallar — Napoleonu terkederek — gittiler. — Bonapart kendisini inüdafaa edecek bir dost bile bulmadı. İkbal zamanıda erafına birere peyk gibi dolaşan © sürü sürü dostlar şimdi bu felâ- ket zamanında kendisini birakarak | kaçınışlardı Zavallı“ Napoleon , metresi koynunda ağlayarak müthi; radından bahsederken ne kadar baklıydı. O esnada Marinin beklediği odanın kapısı ansızın açıldı , riye genç bir lel Gelen ceneral Krajınıskinin yz idi. Napoleona ceneralımı gön- permiş olduğu mektubun cevabını almağa gelmişti. Krazinski bu mektubunda diyordu ki: “Haşmetmaap ! — Cenerallarınız size ihanet ediyorlar. Fakat Leh- | liler size hiç bir zaman ihanet etmiyecekler. Her şey değişebilir. Fakat size karşı sadakatimiz ha- leldar olamaz. Hayatımız sizin emniyeti lâzımdır. Zizin - yanınızda bulun- mak - ve sizin - huzurunuzda can vermek için alayını bırakıyorum.,, Mari bitişik odanın kapısını ya- vere gösterdi: — İşte bu odanın i dedir. İçe- ride çalıştığı için kendisini rahat- etmeyiniz dedi. Napoleon çalıştığı sırada hiç Mari aşıkının bu âdetini bitdiği cihetle. içeriye girmeğe cesaret etmiyordu. Mari genç vatandaşına / tatlı tatli gülümsiyerek: — Biraz sabrediniz dedi. Genç yaver, fransız ceneralları- 'zan müthiş ihanetlerinden yüksek sesle bahsetmeğe başladığı cihetle Mari yavere sesini alçaltmasını ve çıkıp gitmesini tavsiye etti. Yaver dışarı çıkarken kontese dönerek: — Rica ederim dedi, söyleyiniz ki Lehliler... Fakat Mari yaverin derhal keserek: — Hiç bir zaman ihanet ne demek — olduğunu — bilmezler .. gevabini verdi. Yaver gittikten sonra Kontes gene koltuğuna gömüldü ve dü- şüncelerine daldı. imperatora — Odanın kapısı açilarak Napo- leon yanına gelirse ona nasıl te- selli verecekti? Bazıları Napole- onun nefyedileceğini söyliyorlardı. Mari aşıkına menlasında refa- kat etmek istiyordu. Acaba inpı mi? Yedini darca, damağınızdan silinmemiş- İşte bu havalinin cungul de- 'men ormanları, böyle ormanlardır. Kamino - Real codesinin kena- rında, kulübede, Peretz Mendoza inde bir Hindu oturur. Kapı- 'nın eşiğine çömelip buruşuk yü- zünü kurumuş el ve ayaklarını güneşle ısitaraktan, ihtiyar kırmızı derili adam, yoldan geçtiği esnada azıcık soluk alanlara Pakita'nın macerasını anlatır. Ben de bu macerayı, Kamino - Real'de, Peretz Mendoza'dan dinledim: Pakita, öksüz bir kız olarak büyüdü. Anasının — ölümünden — sonra, enu, Nonbre de Dios'taki ihtiyar | günlerce uzakta idi. Kırmızı adam | topladığı yemiş beni affet. Seni hiç bir zaman Yarınki Çarşamba akşamı M ELEK Sineması ATLATMA YARIŞI 1 ihap olünan bi gl rmekle MELEK sinemasi, irat ğği bülün Gümlerim birer şah olduğunu hit İaha, ispat cektir.. Nây ik ölan #SÜVARE Ki kusımlık merikada sinema yıldızları müsabakasında birinciliği ihraz etmiş olan KLARA BOV Yarınkı çarşamba akşamı ALHAMRADA en yeni ibdai olan KiZİL SAÇLAR Filmile resni küşadın ifa edec detir. Susy Alpers izdivaçlarım —arz ile müftehirdirler kenı razı olacak mi? | Mari bu mülâhazaları zihninden geçirirken oda kapısı acıldı ve ice- riye Bonapart - girdi. rator ni yanına almağa | Napolcon | pek sararmış mişti . Kontes aşıkının bu açıklı man- zarası karşısında hıçkırıklara tu- tuldu ver b — Seni çok, pek çok seviyo- | Ha D GD çöki » ihtiyarla- ; bugünkü kadar sevmedim, dedi ve ağlıyarak ayrıldı. Müttefikler - Napoleonu — Sent Elen adasına sürdüler. Mari kont Dornano ile evlendi, fakat onunla Zira Napoleonun hayali Mariyi kocasından ayırı- yordu. Marinin bütün düşüncesi, Bah- zımubiti aşarak Sent Elen adasın- da aşıkına kavuşmaktan ibaretti. Buna berhayat iken maddeten | imkân yoktu. Onu bu ıztırabından ancak ölüm kurtarabilirdi. Mari €n nihayet bu emeline kavuştu Ve T5 kânunuevel 1817 de daha otuz yaşına ayak basmamışken keder ve ızlırabından başka bir şey tatmadığı bu dünyadan göctü |gitti. mesut olmadı. — Bitti — almıştı. Çocul lı, pek sevimli missioner, yı luğunda, pek n ve uysaldı. Ev işlerine yardımı severdi.Kendisine gösterilen şey- leri kolaylıkla öyrenirdi. Yü İspanyol olan babasınınki - gil gayetle güzeldi. Gözleri, bizim kabileden olan anasınınki gibi kocamandı. Saçları, siyah bir pı- rıltı ile daima parlardı. Pakita, daha pek büyümemiş | bir kızken, congul ların kendisini çağıran sesini duydu. Congul ların sesini, ancak, yerlilerin çocukları duyabilir. Bu sesi işitebilenler için, ona itaat etmemek imkânı yoktur. İşte bunun içindir ki, Pa- kita, missionerin evinden kaçtı; congullara kaçtı; orada, pek çok | gocukları olan bir kırmızı adamın evine sığındı. Bu kulübe, missionerin evinden | miryolları İdaresinde yapılacaktır. i— Escas — — Mevküve Nevi— BÜYÜK TAYYARE FİYANKOSU YEDİNCİ TERTİP 2inci keşide 11 eylüldedir UÜYUÜK İKRAMiİYE 35 000 Liradır AYRICA: — 18,000 — 15,000 — 12,000 10,000 liralık ikramiyeler ve 10,000 liralık bir mükâfat. Bu keşidede cem'an «3,900» numara kazanacaktır. Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi idaresinden: Fevzipaşa - Diyarıbekir ve Irmak - Ereğli -hatları inşası mukarrer beş adet köprünün inşası ve montajı kapalı zarfla münaka- saya konulmuştur. Münakasa 13/10/929 Pazar günü saat 16 da Ankarada Devlet De- üzerinde Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat | teminatlarını aynı günde saat 15,30 kadar Umumi Müdürlük kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini S0 lira mukabilinde Ankaradı Malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler. Fatihte Çarşambda kız ve erkek - Leyli ve nehari HAYRiYE ORTA MEKTEPLER asımların kız ve erkek talebe kaydına her gün anı / olunmaktadır. ayrıdır. 50 Çarşambadaki iy Köz ve erkek kısımları Emlâk ve Eytam Bankası Istanbul şubesinden: Kiralık Emlâlf — Bedeli icarı senevi: Lira Beyoğlu yeniçarşı 2 No.lı dükkân 420 Üsküdarda Altunizadede Koşu yolu caddesinde 1L No.h arsa 87 Galatada Kara Mustafapaşa — mahallesinde Halilpaşa sokağında 16-18 No.lu dükkân — 720 Bâlâde muharrer emlâk bilmüzayede icar edileceğindan taliplerin ihale güıılıinc müsadif 21/9/929 Cumartesi saat on altıda Bankamıza tlar Maden kömürü ve odun münakasası istanbul Müddei Umumiliğinden: Dairej adliye kalöriferi için 300 ton kıriple maden kömürü ile 450 çeki Rumeli meşesi odun mübayaası tarihi ilandan itibaren 20 gün müddetle münakasaya konulmuş olmakla talip olanların şeraiti anlamak üzere cumadan mada her gün Adliye Levazim dairesine ve münakasaya iştirak edeceklerin yevmi ihale olan 15/9/929 tarihine müsadif pazar günü saat on beşte İstanbul Defterdarlıgında Umuru Hukukiye Müdiriyeti nezdinde müteşekkil ihale komisyonuna müra- caat eylemeleri ilân olunur. numarası 8 n 162 kinin mecmuuna yakındı. Kur- duğü kapanlara öyle çok may- mun yakalanıyordu ki, / bunların kulübelerde uyu- kıza bakarak, beğendi; onu, ev- lâtlığa kabul ederek, karısının yanına gölürdü. Kızın göğsünde mi bir haç- pırildiyordu. | bağırışmaları, Adam, bundan, meseleyi çaktı; ve | mak> istiyenlerin uykusunu kaçı- kızın nereden geldiğini anladı. | rıyordu. Pakita'yı missionere geri vermeğe kalkıştı ise de, karısı — Ku Cungulların sesine yeldil| Birakl Yanımızda - kalsın! - dedi. Erlesi gün, pakita, öbür kız- lardan ve oglanlarle beraber or- manlardan yemiş toplamağa gitti. Bu işi, nasıl da beceriyor; yen- meğe elverişli olanlarla olmıyan- ları biri birinden ayırdediyordu; -hayret) Halbuki, Missioner, ona, iki kere geldi; ve, onu, evine dönmeğe razı etti; Damı akmıyan ve içinde, yaz kış, her türlü yiyecekler bulunan evi- ne... Missioner konuştukça, Paki- ta'nın kalbinde, babasının kanı dönüyordu. - Lâkin, adam sustu | mıydı, anasının kanı galip geliyordu, Hattâ, kız, bir sefe sionerle beraber dö önüne iğilmiş; onun ardı sıra Cungül meyva- , arkadaşlarının: (Mabadi larından coğunu evvelce görme- | rüyordu. Lâkin, yolun tam yarısıng, mişti. — Kuşlar ve — tavşanlar, | geldiği zaman, yeniden, cungull Kızım — keskin — gözlerinden | ların kendini çağıran sesini duydu| kaçamıyordü. Haflanın — sonuna | Yüksek sesle bağıraraktan gi kadar — yakaladığı — şikârlar, ve, W kaçmağa başladı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: