23 Eylül 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

23 Eylül 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sakifa £ Sabife 6 ABDÜLHAMİT VE AFRODİT | BETAEĞAOEERRERERİKLIŞARSSASEEREA Yazan: İskender Fahreddin Nuri ile Fikret bey başmabeyincinin oda- sında karşılaştılar.Harem ağası (Hi Triyet| kelimesini işidince, korkudan dizleri titremeğe başladı.. KI dast, serbestce odada konuşurken Padişah, kapının anahtar deliginden bu zavallıların muhaverelerini mi Fikret B., Cafer ağa ile konu- şurken, Başmabeyini vesile bularak dışârıya çıkmıştı. Harem ağası, muhatabı raya ne maksalla getiril çok, bildiği için onu söyleterek fikirlerini ögrenmek istiyordu. Fakat,Eikret bey oturduğu yerde biraz daha doğrularak, mağrura- ne bir tavırla dedi — Zati şahanenin, rahatsızlığı dolayısile, — beni - hatırladıklarına çok memnün — oldum. — Lâkin; Sarayda benden çok daha hâzık ve müstait doktorlar vardır, zan- nediyorum. Öyle degil mi, ağa hazretleri? Harem ağası, imtihan edilmiş olmasından endişe ederek, muh- terizane cevap veri — Olabilir efendim! - Fakat, bazı hastalıklar vardır ki mutlaka mutahassısı tarafından tedavi edilmezse geçmez... Efendimize zatı âlinizin hazakat ve ihtisası- nızdan bahsetmiş olacaklar.. Ma- _ııımııdı da bir ! Fikret bey sigarasını yaktı. — İşte ben de buna merak ediyorum, dedi, acaba #0l: şaha- 'neye benim ihtisasımdan bu de- rece cesaretle bahseden kimdir? Cafer ağa süküt etti. Bu suale Cevap vermesi hayli müşkül bir iş idi. Mamafih. Fikret bey, ha- rem ağasının haleti ruhiyesini tahlile lüzum görmedi ve sözüne devam etti: — Hakkınız var! müsbet bir cevap — veremediniz.. Padişahın fikir ve düşüncelerini siz nerden bileceksiniz ! Bu esnada, birdenbire, Cafer ağanın da hayret ettiği yeni bir sahne karşısında şaşırıp kaldılar. Salonun kapısı açıldı.. ve ince, yüksek bir ses işidildi — Başmabayinci paşa şimdi de bürüadü gol z gidip yatacağım. Tıblziyel.i Nuri âul—ızlıyıne bir tavırla, söylenerek içeriye girince, - Hâlâ Konyada menfi zannettigi Fikret beyle karşılaşmıştı . Cafer ağa, körkudan küçük dilini yutacaktı. Bu vaziyetin mü- rettep olduğunu derhal tahmin etmişse de, bu hususta kendisine evelce hiç bir şey söylenmemişti. Fikret bey, hatır ve hayalinden bile geçirmediği Nuriyi karşısında görünce hayret ve / heyecanmı gizliyemedi . — Vay Nuriciğim, senin bura- larda işin ne?! hocam?.. Ya se- 'nin buralarda işin ne? Dedi ve koşarak, Fikret beyin boynuna sarıldı. ikret B. Affı şahane ye maz- har olduğunu anlatarak, badema hekimlikle sarayda kalacağını da ilâve etti. Cafer ağa muhavereye - karış- mamıştı. Nuri, fırsattan istifade ederek derdini yanmağa başladı: — Çok iyi, doktorcığım! çok tebrik ederim, sen kurtuldun.. geçimiş olsun. Fakat, benim hâlim 'ne olucak? Ben burada çok fena vaziyo teyim... sarayda hiç — bir vazifcrı yok. — Buna mükabil , hürriye'ime de sahip değilim... uzun zamandan — beri — burada inliyordu ? mahpus bulunuyorum, Şu yüksek- duvarların arkasında olup bitenler den haberim yok. Cafer ağa, Hürriyet kelimesini duyunca kaşlarım çatarak homur- danmağa başladı. Nuri aldırmadı.. Sözüne devamla: — Kuzum hocam, dedi, ne olur? Madamki iltifatı seniyeye mazhar oldun, bana bir iyilik yap, yaka- ı biraksınlar.. — şuradan - çıkıp gideyiml. Fikret bey bir sigara daha yaktı. — Yavrum, dedi, dur bakalım, iraz dinlenelim.. Konuşalım .. Düşünelim. Elbet bir çaresine bakarız. Evvelâ senin buradaki iyetini anlıyayım. Seni saraya niçin getirdiler .. . Mektepten derslerini ve imtihanlarını bırakıp- da bura lara nerden ve nasıl ge- din? Anlat bakayım ! Dışarda, salonun kapısına bir kaç başın gölgesi aksetmişti. Anahtar di önünde iki gölge e sokuldu. — Yüzleri —iyice — görüniyor, değil mi? — Evet Padişahım! (Mabadı var) münakasaya konmuştur. Mümakasa 19 teşrin Münakasaya iştirak edeceklerin mine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerin malzeme dairesinden, İstanbulda edebilirler. YEDİNCİ BÜYÜK i 40,000 AYRIC. 20,000 bir mükâfat. mühtelif Halk sütunu | iş arıyorum Vazifei askeriyemi İ harflerla fevkalâde r, talip olanların Sirkecide 1 tevellütlüyüm am. K 6 müracaatla u vica ederim. Fransızca, ingilizce, almanca derden beri muyaffakıyetle tanın- Ziya toy lisan tedrisarosini Boya adar bir ay için 4 Tet koymuştar. isminizi görmedik.. — Behize Raif Gazoteleri te arasında isminizi görmedik, Tayyare mektebine nasıl girilir? (a beye — yalmş malümat, verniş olmamak doğradan — doğrüya — ve - tahıriren vanıma — Kazananlar ine —müracaat —etmenizi ip beye — mektüba — adresinizi şsıniz maalesef dercodemiyoruz. Evlenmek istiyen.. —TL M hanıma — Mektuplarınızı almak üzere - öğleden sonra balk sütüna mübarririmizi - görü- nöz, Doktor A. kutiel Elektirik makineleriyle belsoğukluğu, İârar darlığı, prostat, ademüktidar, bel geviek- diği cik ve firengiyi ağrısız tedavi eder. Karakyde. Börekçi Hi srasında S0 Gönderdiğiniz yazı Devlet Demir yolları ve Timanları Umumi idaresinden: Kayseri istasyon ve atelyesi su tesisatı malzemesi Kapalı zarfla a vel 29 cumartesi günü saat 16 da Ankarada Devlet Demir yolları idaresinde yapılacaktır. teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını aynı günde saat 15,30 a kadar Umumi müdürlük kale- ai on lira mukabilinde Ankarada, Haydarpaşa mağazasından tedarik BÜYÜK TAYYARE PİYANGOSU TERTİP 3 üncü keşide 11 Teşrini Evveldedir KRAMİiYE Liradır 15,000 — 12,000 10,000 liralık ıkramıyeler ve 10,000 liralık Bu keşidede cem'an «3,9 l!ıı numara kazanacaktır. İstanbl İlalât gmrüğünden: Ayvansaray antereposundan Saray burnu anbarına müdevver cins eşya Marka Sandık —3 kilb — 659 Pamuk mensucat YO ö Krr B Müstamel yazı makinesi M X 'a BT 60 İpekli pamuklu paça bağı sP Ükee e Müstamel otomobil Sin Kangal 1000 , — 5000 Bakır galveniz demir tel — KH Bilvezin zuhur edecek miktar üzerinde izeletör. Bâlâda muharrer 8 kalem eşya 23/9/929 tarihinden itibaren İstanbul İthalât gümrüğü satış anbarında bil rilmüzavede satılacağı ilân olunur. adreslerini | Aktörlere pek acırım; — saç- larımız sakallarımız. ağardıktan sonra bile hâlâ çocukluğu elden bırakmıyan biz seyircileri eylen- dirmek cidden müşkül işti lerile en büyük siyasileri husufa uğratan ve beynelmilel bir âlimin yıllk gelirini iki saatte kazanan sahne yıldızları değil; kasabalarda — turneye çıkan , payıtahtların kıyısında bucağında icrayı lübiyat, eden aktörler... Bu maddi asırda hâlâ mane- viyat ile geçinen bu zavallılar hakkında, nice nice yazılar kaleme alınmıştır. Fakat, bunlardan biç biri, aktörlerin hakiki hayatı kadar maceralı ve özlü olamaz. Paris'te, Porte-Saint- Martin'de artist kahvelerine gidiniz. ve orada olup bitenleri — seyredip dinleyiniz. Pek müheyyiç vakalara| tesadüf edeceksiniz. Ben, bu kah- velere devamdan hoşlanırım; size, oralarda — cereyanını — gol hadiselerden ikisini anlatacağım: bekliyormuş yeküna yan gözle bakan bir aktör, karşısın- daki kadına hoş görünmek için neler yapmıyordu meler... İki #sıra inci gibi bembeyaz dişlerini göstererek gülüyor; ve, sahnede genç âşık rolünü oynarken nasıl muvaffak olduğunu - anlatıyordu. Kadın, yavaş yavaş, aktörün ca- zibesine düşüyor görünüyordu. O esnada, kahvenin kapısı açıldı; ve, i d — Cenup vilâyetlerine doğru | turneye çıkacağız! - dedi. — Aman! Bana da bir Münhal aktörlüğünüz yok mu? göre değil! — Neymiş, söyleyin bakalım! — Büyük baba rolü. Günü 100 frank, Seyahat birinci mev- kile., Akşam yemekleri bedava.. Tam bana göre - biçilmiş kaftan !. — Ne diyorsun Allahını sever- Ben, avurdu. avurduna işl ser müş , buruşuk suratlı bir arıyorum. Halbuki sen ,.. Aktör, bir dakika tereddüt gösterdi. Yanındaki kadına baktı; hesap pusulasına baktı; sonra, kat'i kararmı vermiş gibi, perdesi değişmiş bir sesle: tiyar — Biz, ihtiyar gözükmesinin yolunu da bilirizl. dedi. Ve, elini ağrına sokarak, demin iki dizi inci gibi parlıyan dişlerini - takma dişlerini - kalıbile ağzından çıkarıp masanın üstüne attı. Takki Bu anlattığım azıcık, komediye çalıyor. N Draminı da nakledeyim; bunu bir Vodvil muharririnden dinledim: “Mesleğe daha yeni başlamı tım. Yazdığım — piyeste birim rolü üzerine alan aktör, provalar- da, pek donuk, pek neşesiz, pek ruhsuz oyniyordu. — Hasılı, piyesi berbat edecek; şöhretimi tehlike- ye düşürecekti. ir gün, onunla bususi ve ciddi konuşmağa - karar verdim. Saat üçe doğru, evine gittim. “ — Azizim! - dedim. - Sekiz gününüz kaldı. Şayet rolü sizden alıp başkasına vermemi istemiyor- sanız, kendinizi azıcık çekin çe- virin! Rola çalışın! “Sarardı; şaşırır gibi oldur — Ne yapalım efendim? Bu günlerde vaziyet öyle icap ettiri- yorl - Dedi. * Tam bu aralık içeriki kapı açıldı. Saçları karışık, hututu veç- : * AL Pardon! , dıyer:k- ten geri çekildi. Aktöre: * — Anlaşılıyor ! - dedim. - yesine çalışmak için, kadınlar size rahat Buna - rağmen, fena Vodvil değilbir. Başka, biri, rolünüzü üzerine alırsa, halkı, gülmekten çatlatabilir. * — Vağediyorum. Sizi mahçup bırakmıyacağım! “Hakikaten de, mahçup bırak- madı. İlk geceden itibaren büyük bir terakki asarı gösterdi. Halkı, güldüre güldüre kırdı, geçirdi. kendim bile kahkahaları kopar- dim. “Ertesi sabah, tiyatro müdü- rüne, vakayı anlattım. * — Aşkolsun oğlana! - dedi. - Yaman çocukmuş doğrusu! Tapı- nırcasına sevdiği kızı, sekiz gün evel saat üçte kanserden öldü. Gene de neşesini muhafaza ede- rek rolü başardı. “Sekiz gün evel, 3 de ?l. 'ani, benim kendisini ziyaret ve, güldürücü olmasını im saatte |. “Güldüren şeyler, ekseriya hıç kırtır. BANKA KOMERÇİYALE İTALYANA Sermayesi Liret - 700,000,000 İhtiyat akçesi Liret 540,000,000 Merkezi İdare: MİLANO |W italyanın başlıca şehirlerinde ŞUBELER iltere, İsviçre, Avusturya, Maca- y) Arfantin, kvatör ve Kolumbiyada Aflyasyonlar | İSTANBI Kambiyo dairesi Borsada Tolef. 1718. İZMİRDE ŞUBE a Darüşşafaka müdürlügünden: Talebenin yeni ders senesi ders levazımı münakasa ile almacağın- dan talip olan kâğıtçıların pey akçeleriyle eylülun 24 üncü salı günü saat dokuzbuçukta Nuruos- maniyede Cemiyeti tedri miye merkezine gelmel: Daruşşafaka talebesi şırlık 70 santimetre eninde 2100 metre amerikan münakasa ile alınacağından talip olanların aynı gün saat on buçukta yukarıdaki adrese gemeleri. Daruşşafaka talebesine mün kasa ile kışlık dahili elbise yap- tırlacakır. Boz ve ya kahve ren- ginde yerli malı kumaşıla dikmek müteahhıde âittir. Talip olanların kumaş numuneleri alarak aynı gün- de 11 de yukarıdaki adrese gemeleri. FEar TTT TTT | SELANİK BANKASI Tarihi te'sisi: 1888 Sermayesi: Tamamen tediye edilmiş 30,000,000 Frank merkezi idaresi: İstanbul Türkiyedeki şubeleri: Galata. İstanbal. İzmir. Sanısun Adana, Mersin daki Şubeleri: Her nevi banka müameleleri- Kredi mektapları, Her nevi meskükât ile hesap küşadı. Çek servisleri kiralık kasalar . hiyesi yorgun bir kadın ( mutlaka

Bu sayıdan diğer sayfalar: