4 Kasım 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

4 Kasım 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 4 Teşrinisani 1929 Erkek isen meydana çık! Biraz sonra önümüzde alt alta üst üste müthiş bir kavga başladı — Lâkin sen sonra - tekrar üçüncü oldun.. Aydayı benim elimden almak için çalıştın. Morris ses çıkarmıyordu: — Nasıl yalan n? — Eğer erkekeksen sözlerime | cevap ver.. Ama sen susmağı na- mussuzluğa tercih edersin.. — Fazla ileri gidiyorsun amma.. — Ne olurmuş ileri gidersem.. — Fena olur.. — Olsun da görelim.. — Zaten senin ne alçak oldu- ğunu arkadaşlarından dinlemeli.. Namussuz. herif. — Babanın ismini sormadım.. — Rezil köpek. — Çeneni, gırtlağına basarım.. — Cart.. — Eşşek. — Babandır.. Ve bir az sonra önümüzde alt alta üstüste müthiş bir kavgadır başladı. İkisinin elinde de ışıl ışıl bıçaklar” yanıyordu.. Bir- aralık Moris Edmondonun üstüne aktı.. —Ah.. Diye bir acı feryat işittik, bu feryadı kısık bir ses takip ettir — DPışanya çıkalım.. — Vaz geç kavganın en şid- detli zamanımdayız sonra da bir #ey yaparlar.. — Böyle bu kavga karşısında biç bir şey yapmadan mı dura- cağız. — Korkmazsan — Burada seyirci kalmağı ken- dime yediremiyorum.. — O kadar cesaretli olma. Mamafih ben Kaliniyi dinleme- dim, saklandığımız yerden dışarı- ya fırladım. — Ayıp yahu.. Kavgayı bira- kın.i Edmondo hemen döndü, beni görünce : — Sana ne? Diye bagırdı: — Bana ne olur mu.. Arkadaş- la'ın arasında büyük bir kavganın çıkmasını arzu etmem doğrusu.. — Sen kimsin peki: — Senin gibi bir insan., — Gardiyan musın?. — Ben sizin iyiliğiniz için sö) leyorum... Ne yaparsanız - yapın.. Neme lâzım benim... Tet.No 40 “Şarlık Holmes'i - Manlelleri Mötercim (Vü-Nü) Bu ne küstahlık?! Benim şimdiye kadar hatâ ettiğimi biç gördün mü? Beni ahmak yerine mi koyu- yorsun ? — İstağfırullah amma, miyetin bu derecesi ? — Ona ben de şaşıyorum . Herif , uşaklarına / bir işarette — bulumsaydı, yalnız ahçibaşının sa- fırı ile kendi. tabancası canımıza üfürmek fi idi.. Fakat, bu- #a yapmadı. Mutlaka, bize daha müthiş bir oyun oynamak üzere hazışlanıyor. — Mutlaka, teslik 3 Teşrinisani 929 | etmekten menediyorsun.. Tuhaf şey... Bu sözlerim hem Morisi hem Edmondoyu fena halde hiddetlendirdi. Onlar bir- birleri ile kavgalarını unuttular, başladılar bana çatmağa: — Peki ne kafa tutuyorsun? — Kafa filân tuttuğum yok.. — Yani ne diye sen — Aman ben karı, siz istediğiniz kadar dö; Siz zaten kavgaya, gürültüye alışmışsınız, — kavga — etmeseniz olmazl — Yani ne demek istiyorsun?. — Hiçl. Morisle Edmnod sanki birbirleri ile: rakip değilmiş de can ciğer dostmuşlar — gibi — aralarında fısıldaştılar: — Bizi katil yerine koyuyor... — Öyle.. — klatalım şunu bir kere.. — kdatalım .. Bunları kulağımla işitiyordum.. İki izbandut gibi katilin üzerime çullandığını tasavvur. ettim, göz- lerim fal taşı kadar açıldı: — Kalini... Diye bağırarak arkadaşımı ya- | nıma çağırdım.. Moris, © kendi- sine iyilik edip de ateşten kur- tardığım adam yumruğunu çene- me dayadı : — Ulan sen' kendini iyorsun galiba... adam bir az dikkat Moris edince beni tanıdı: — Vay siz misiniz? Cemil efendi. — Benim ya... — Beni tanıdınız mi? — Tanımaz olur muyum? — Az daha fena bir yanlışlık yapacaktım ... —£ Öyle, — Affedersiniz — vallahi — hiç tanıyamadım.. Gece vakti.. — Olur.. İnsanlık hali bu... — Ben seni ukalâ mahpuslar- dan biri zannettim de çattım yoksa bilirsin ki — Tabii tabii. Lâkin Edmondo hiç de bu fikirde değildi .. Bana hala ters, tes, sert sert bakıyordu... Nihayet dayanamadı: — Muhabbeti bırakalım da işi- mize bakalım.. Gene bir kavga parlayacaktı, bereket versin ki bu esnada — Aman, müteyakkiz bulunalım. — Iyi amma, bileklerine kelep- çe taktırmağa razı oluşuna ne dersin? — Ne diyeceğimi bilmiyorum . — Hile nedir aceba; — Nedir acaba? — Tohaf şey hizmetcilerle uşaklar da arkada kaldı. — Evetl! — Peki amma bizim Geffray | nerede? — Korkusundan kimbilir ne- reye kaçtı, biçare! Üstat, ben ve bir de Geffray'- in birlikte gelmiş olduğumuz oto- | mobile, kapının önünde bizi bek- lemesi ve hiçbir yere ayrılmaması için haber bırakmıştık. - Lâkin, hayretle gördük ki, bu otomobil orada değildi! Acapa taksi nereye gitmişti? Nereye gidebilirdi? * Tevziat listesi — Vekâletin 00,000 lira mütera- lira ile beraber gay- olunacak, mübadillere — tevzi oturup ri Yunan vermiyenlerden kanunen tahsilâta emlâkinde ra başlandı. * Matbuat müd bütçede Matbuat müdüriyeti umu- miyesi müstakil müdürlükten çı- karılmakta ve hariciyeye merbut müdüri umumilik olmaktadır. | $ Gülüm — Ceylâni Han — Afgan sefiri Gulâm Ceylâni Han bugün Ankaraya gidecektir. *& Samsunda Gazinin heykel Samsunda Gazi parkında, Gazi büyük bir heykeli rekzedilecektir. Heykeltraş M. Kripel buraya ge- lerek belediye ile temasa başladı. Heykel, kaidesile beraber 12,50 metre irtifanda bronz ve şaha kalkmış bir at üzerinde askeri üniforma ile Gaziyi temsil ede- cektir. * Yunan gemileri — Atinadan bildirildiğine göre Yunan vapurla- 'i mücehhizleri dün Prede top- lanarak Boğazlardan geçen Yunan vaporlarının — ugradığı — müşkilâtı Boğazlar komisyonuna mufassaları nanistanın bu mesele hakkında Cemiyeti Akvam umumi kâtipli- ğine müracatı gelecek hafta tevdi olunacaktır. ELHAMRADA MoriS Şövalyeyi Parisli şarkıcı filmind TİTTA RUFFOyu |B görmek vo- İşitm e üçencü la- haftasının son üç. günümler > vdiniz. Fitim perşembesgerm Pariste Gömön Pakâsâa gösterlecektir. | gardiyanlardan biri oradan geçti ve kavgacıları alıp hemen yarı zorla içeriye tıktı. — Kaçıyor.. — Katil kaçıyor.. — Ya. Ka. Laaaa... — Cani var, cani var.. Sesler gittikçe büyüyor koğuş- larda telâşlı ayak sesleri koşuşu- yordu... Hemen - yatağımdan — fırladım. Dışarıya çıkmak istedim.. Lâkin bir de baktım ki kapıda bir gardiyan... — Müsade eder misiniz dışa- rıya çıkayıml.. Yüzüme baktı Şoföre parasını bile vermemiştik. Şarlok Holmes, - elini vurdur: — Ah, buldüm, büldüm! Bu şerir herifin hilesinin ne olduğu- u buldum. — Neymiş hilesi? — NE olacak? kendi lığından emin! Bütün delüleri öyle hazırlamıştır ki, mahkeme huzuru- na düşecek olsa, masum, bigör çıkacak ve bütün deliller, Geffray'in zevcesi Blanche'nin üzerinde top- lanacak. Bumu bildiği icindir ki, uşaklardan birine alnına afacan- işaret çak- miş; önu, bizim otomobille Blanc- | he'ye haberci yollamıştır: Kaçsın diye har — Evet, üstat, evet, öyle ola- cakl iyi tahmin ettin — Şimdi biz neye binecı Etrafa baktık. Sokak, bomboştu. Ne otomo- bildirmeğe memur etmişlerdir. Yu- | — Yeni | Bugün bilmecburiye gideceğiniz yer, halkımızın en ziyade sevdiği ikü komiğin en mükemmel temsili DİZTABAN-BASTIBALAK ANAFORCU gayet güldürücü komedisinin irae edilmekte olduğu ASRi SiNEMA Salonudur. Saat 161/2 matinesiyle suvarede muazzam varyete programı Hanri Bernştayn'ın eseri SAMSON piyesinden iktibasen vücude getirilen: PARA KURDU (SAMSON) | dan ziyade san'atindeki kudret ve ve- alizmi göstermeğe muvaffak olmuştur. MiLLi SİNEMADA. Bugün ve bu akşam son olarak VOLGA MAHKÜMLARI Te LK suvare de gala zengin varyete DiKKAT. olarak numaralara Önümüzdeki 6 Teşrinisani çarşamba akşamı ELHAMRA SİNEMASI İkinci SESLİ ve SÖZLÜ filmi olan ŞARL ROGERS ve NANSİ KAROLun temsili r. sözlü VARYETELER, Gics Fo Trotts “nümorolar Bugün Alkazar Sinemasında meshw AKSAYI ŞARKTA.... VAHŞET Filiminin iraesi münasebetile büyük gala haftası başlıyor. Baş mümessilleri ANİTA PAJ ve VİLYAM HAİNES ŞEHREMANETİ BU AKŞAM BU GÜN MELEK Sinemasında m saat 27 buçukta BABALARIN (l Kokotlar mektebi GUÜNAHI ııuıl l ciz Mümessili: Cuma — günleri Emil Yanings L a Her cumartesi akşamı için fi- atlarda tenzilât yapılmıştır. * Emanet Maaş verdi — Şehe remaneti memurlarına dün maaş- ları yüzde 15 zamla verilmiştir. * Bir İtalyan Nazır — İtalya sabık Maliye nazırlarından Mösyö x Fransa ile ticaretimiz — riste bir. Türk - Fransız ticaret odası tesis edildi. Pariste Türkiye ile Fransa ara- sında iktisadi münasebatım tezyi- dine hizmet etmek üzere (Lanou- aylık bir velle Türguie) namile — Burada otomobil bulunmaz, amca l - dex | — Peki ne yapacağız? O ane kadar, dalgın, düşünceli — halini muhafaza eden eli kelepçelt dok- tor. —Geri dönüp seslenelim! Be- nim arabayı hazırlasınlar. Üstat, bu sözlerden de bir hile sezmiş olmalı — İstemez! Senin araban senin olsun! - dedi. Bunun - üzerine, — çocuklardan biri imdadıma yetişti bereket. — Babamın arabası var, söye liyim de koşsun ! — Haydi, çabuk. Çocuk seğirtti. Öbür çocuklar bil, hâttâ, ne arabı Bu kasabanın sokağı da, vızırvızır işlemezdi yal Üç beş çocuk sek sek oynu- yorlardı. Sorduk: — Ne oldu bu kapının 8 de duran otomobilci , oğlum? Çocuklardan — biri , doktorun evini göstererek: — Bu evden biri koşa koşa çık- Otomobile bindi, gittil - dedi. — Kimdi o adam? Bilmem" Çocukların ötekilerine de sor- duk Tanımadıklarım söylediler. — Ne tarifle idi? — Dikkat etmedik, Sakallı bir | tı. adam di galiba, da doktorün — elinde — kelepçe — Peki ! Bize bir otomobil bu- | olduğunu — farkederek — hayretle lamaz mısınız? Haydi! kim bulursa, | baslarını kaldırdılar. — Etrafımızi | ona bir “Şilin, veri aldılar . (Mabadi var ) Çocuklar, hep bir ağızdan.

Bu sayıdan diğer sayfalar: