6 Ocak 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

6 Ocak 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Arkadaşlardan / biri, yazdığt-bir fıkrayı anlattı: » — Ölür olur! e Yahuti — İcabına bakarız! Suretinde vaat almak; tıpki “kat'- Ziyen olmazl, “İmkânı yokt,, nev- inden vaatlar almak gibi imi, Baştan savma alâmeti Atlatmaca lügatçesinin ne ke- limeleri yoktur, ve kelimeleri: — Sen beni bir vakti. müna- sipte ayrıca gör... — İnşallah zaman gurlsrraürmr Senr-autmayız. İnhilâl vukuunda seni behemehal baberdar ederiz. — Arasıra uğra.. » — Seni gönülden çıkarmıyoruz. İlh... İlh,.. Bunlar hepsi, ağza bir parmak bal çalıp atlatma — üsülleridir. Fakat, aktüalite mvzuu olduğu için aklıma geldi: Bünyevi meşhur özrüne rağmen , Tükiye'de misli atlatma — şampiyonu İsmail Hakkı Paşa gelmemiş Levazımcı imiş: Bu zat, kendisine uzaktan ya- kından, vaki — tekliflerin hiçbirini reddetmezmiş; mütebessim, mül- tefit, candan bir tavırla: — Hayhay, efendim, hay hayl - dermiş. - Siz istersiniz de ben sizin gönlünüzü kırar mıyım hiç?.. Zatı âlinizin hizmetinde bulunm yıp da kimin hizmetinde buluna- çağım?..Zaten, topu topu şekerle iki buçuk vagon bulgur Üyormnşalaliki. İŞE, ceverini gö- zünüzün önünde yapıyorum. — Ve, yazarmış: “Bir vagon şekerle" iki buçuk vagon bulgur verile..., İşin kötülüğüne bakın ki, aynı yazı bir çokları hakkında yazıldığı halde, memurlar, “erbabi mesa- dihten,, bir kısmına — istediğini verirler; — bir. kısmına katiyen vermezlermiş. Seneler sonra iş anlaşılmış: İsmail Hakkı Paşa, maiyetine talimat vermiş: Mavi kalemle yaz- dıklarını reddederlermiş. Kırmızı kalemle yazdığı cmirleri ifa eder- Bu sır. keşfedildikten sonra, işareti imzada yapmağa başlamış: Çarpık- elifliler, * ret ; doğru elifliler, “ kabul! , Manasına imiş. Pangaltı postası müdürlüğü Yapılan teftiş h nde açığa çıkarılan Pangalti posta ve telgraf müdürü Ekrem B. Galata posta- nesi baş kı ine nakledilmiş ve Pangaltı müdürlüğüne Adapa- zarı posta müdürü Selahaddin B. tayin edilmiştir. Yerli roman No: 26 Şımardıkça şımardı. — Kemal burada yatalım.. — Ben üşürüm.. — Üşümezsin be.. — Üşürüm.. — Haydi — çadıra Ya Ço Sadıra gittik mi sen domoz: aşıyorsun... — Bu sefer — domuzlaşmam.. Haydi sen git, ben arkandan geliyorum. —Amma bak gene domuzluğun tutarsa vallahi çıngar çıkarırım.. — Hadi-korkma korkma.. Sen önden git.. Pakize yerinden kalktı salına salına kırıta krita ilerledi, üstadımızık pek eskiden| Kız lisesinde şapkalardaki sırmalar kesiliyor İstanbul Kız lisesi müdürü Nakiye H. tasarufun en şiddetli taraftarıdır. Son günle” * Casarrut hakkındakirikirlerini tatbika baş- lamştir” Kız isesinde sık sık verdiği konfranslarda talebenin | israf yapmamasını telkin etmekte- —Sen bize adresini bırak. | dir. ' ir vagon Talebe arasında şikve pahalı eldiven giyenler vardır. Nakiye hanım - konferansında - talebenin yerli eldiyenler giymesini yarının türk annesinin f fikrinr bilmesi lâzım geldiğini söylemiştir Dün sabah mektebe gelen talebe bir şapka muayenesi kar- şısında kalmışlardır. Emir hilâfına şapkalarının kenarında sırma olan- lar bir tarafa ayrılmış - şapkalar- rındaki sırmalar makasla kesil- miştir. Galatasaray kongresi Galatasaray Kulübü riyasetin- den: Kulübümüzüu senelik konge resi 10 kânunusani 930 cuma inü saat 10,30 Galatasaray İisesinin konferans salununda içli- ma edeceğinden âzânm teşrifleri rica olunur. Daktilo ile Telgraflar bu suretle okunaklı olacak Bazı telgrafların okunamadığın- dan şikâyet ediliyordu. Posta ve telgraf idaresi bu şikâyet- lerin önüne geçmek için yen r usul koymağa karar varmi tir. Ancak elde kâfi derecede tahsisat — olmadığından — bunun için ayrıca tahsisat istenecektir. Bu yeni usula göre telgraf gişe- lerinde — daktilo — bulunacak ” ve telgraflar yazı makinesile yazıl: dıktan sonra tevzi ediletektir. Bu süretle — telgraflardaki hataların önü alınmış olacaktır. Ihlamura rağbet Çay üzerine muamelede durgunluk var Çay fiatlarında hafif bir dur- günlük vardır. Cava çaylarının okkası 300 kuruşa Hindiye çay- ları ise 300- 420 kuruşa satılıyor. Bir kaç gündenberi çay üzerine yapılan siparişleri eski harareti kaybetmiştir. Bu — durgunluğun ahlamura olan talepten ileri gel- diği anlaşılmıştır. lâkin henuz bir kaç adım atmıştı ki bizim çadırdambir karaltı çıktı dikkat ettim bu bir kadın karal- tısı idi, bir az daha dikkat edince karaltının kim folduğunu anladım ve şapada oturdum. Çadırdan çıkan Gülizardı!. Evvelâ otların arasına saklana - yın dedim, lâkin Deli Sali karısı o kadar bize yakındı ki bunün manasızlığını anladım ve vaz geçtim... Gülizarın — saçları — dağınıktı, üstünde yattığı otlar yüzünde çizgi izler. birakmıştı, - evvela bir Tasarruf fikri — Gece hırsızları 'bat alarak muhtelif istikametlerde Pangaltı polü devriyesi; heryer canlı bir takipten sonra İstanbulun meşhur. hisiz. kumpanyasını ele geçirmişti. Vakanın cereyan tarzı şöyledir. Evvelki şece saat 7'de Osman bey civaında devriye gezen polisler ; şüpheli — bazı eşhasa fesadi” etmişler ve derhal terti- takibe başlamışlardır. Bu şüpheli adamlar; takip edildiklerinin far- kında olmayarak muhtelif sokak- lara girip çıkmışlar, bazı evleri tarassut ve kapılarını muayene etmişlerdir. Ahmet bey sokağında da bir evin anahtar deliğini maymun- cukla karıştırırlarken hiç - bekle- medikleri bir emir - karşısında dona, kalmışlardır: — Durl Eller yukarıl... Palisin bu emrini müteakıp cürmümeşhut — halinde — derdest edilen bu meçhul şahıslar Pangaltı merkezine sevkedilmişlerı 'olis merkezinde yapılan tahkikat; bu serserilerin meşhur gece — hırsız- ları Barba Yorği ve arkadaşları olduğunu meydana çıkarmıştır. Üzerinde müteaddit anahtarlar bulunan Yorği; bir çok meçhul kalmış harsızlıklarını anlatmıştır. Şişlide bir evden sabıkalı Ga- le birlikte çaldıkları 3 paltoyu Dolapderede bir esrar kahvesinde Kasımpaşalı — Sabri'ye — sattığını lemiştir. Polis; Sabrinin evini taharri ederek bir çok mesruk eşya mey- dana çıkmıştır. Derdest edilen. hırsızlar meya- 'nında meşhur sabikai'ardan Ligor | da bulunmaktadır. - Polis gece harsızının diğer bazı ifşaatı hak- kında tahkikat yapmaktadır. Kupon tebdili muamelesi | bitti ü7 Kupon mukabilinde verilen numaralı pusula- lar hamiline ait olduğun- dan keşidenin sonuna kadar eyice muhafaza edilmekidir! Yalnız dışarıdan posta ile gönderilecek mektupların ka - bul günü 5 Kânunusani 1930 duür, bu tarihte saat 17 de Posta — kutumuzdan — çıkacak mektupların numaraları kendi- lerine gönderilecektir. Keşide tarihi ayrıca bildirileceki | şey söylemeden bize yaklaştı. Pakizenin yüzüne bile bakmadan benim önüme dikildi. —Ne yapayordunuz gecenini ayazında... — Hiç. dedim de. Ne yapayım söyleyecek başka bir şey bulamıyordum ki: Gülizar Pakizeye döndü. — Ya sen Fındık hanım.. Bir az hava alalım Fındık hanım Gülizarın Pakizeye koyduğu isim. Pakize fütursuz cevap verdi: — Ben mi? Ayol . sıkıştım da dişariya onun için çıktım... İnsan hali bu canım... — Haydi öyle ise içeriye girin de dişarda yatanları da uyandı mayın... Her zaman olduğu gene Gülizarın - pençesine düşmüştük. Süt dökmüş kediler gibi çadıra Kambiyo meseles Yapılan listenin tevsi edilmesine lüzum görülüyor Maliye vekâleti kambiyo satın alınması için bir ihtiyaç İistesi | Aradan geçen | zaman zarfında İistenin tevsi edilmesine ihtiyaç olduğu anlaşılmıştır. b Borsa ihtiyaç listesi hakkındaki fikirlerini maliye vekâletine gön- dermiştir. Bundan başka bazı banka müdürleri de bu husustaki #ikirlerini bildirmişlerdir. İhtiyaç istesinin mahdut olması bir çok htiyaçları geri — brakmaktadır. Meselâ Avrupada parası bitipte memleketimize avdet etmek İsti- yen bir adanıa para göndermek Bundan başka Avrupada az para alan bir memura buradan türk parası harıcındadır. Her gün buna benzer bir çok yakalardan dolayi borsa komiser- liğine müracaatlar vaki olmakta- dır. Bu gibi ihtiyaçları temin etmek için listede tadilât yapılma- sına zarüret hasıl olmuştür. Borsa komiserliği göndermekte imkân Şeker inhisarı müdür mua- vininin tayini muhtemel Şeker ve Petrol inhisarı müdür muavini Abdülkadir beyin kam- edileceği söylenmektedir. Abı Kadir bey zaten bir kaç hafta- dan beri inbisar idaresindeki vazifesinden ayrılmış, maliye vekâ- leti tarafından kambiyo işlerine memur edilmişti. Mumaileyh tütün inbisar idaresinde bu işlerle meş- gul olmaktadır. ——— Borsa meclisi intihabı Kambiyo borsasında idare mec- lisi intihabatı dün başlamıştır. Yarında istinaf heyetinin iı ba- tına başlanacaktır. İstinaf heyetine bankacılardan üç aza borsa acan- talarından da dört aza iştirak edecektir. İstinaf heyeti borsoyla bankalar ve acantalar arasındaki ihtilâfları halledecektir. Bir isim müşabeheti 4 kânunusani tarihli nüshamız- da arabacı Ali ve Mustafa ismin- de iki şahsın Arapcar marangoz — bekcisinin aldıkları yazılmıştı. Aynı semtte oturan müteahhit Ali Sadık ve tüccar Mustafa beyler isim iltib mahal kalmamak için kendi- h in bu hadise ile alâkaları olmadıklarını bildirmişlerdir. girdik ve yaltık. Bittabi gene eski sıra ile. Arkam dönüktü ama sanki sırtımda bif kaç göz varmış gibi Pakizeyi görüyordum.. Durmadan, kıpırdamasından belliki bir türlü uyuyamıyor Hem yalnız uyumayan 6 .değildi, Gülizar da iki de birde sinirli sinirli öksürerek henüz uyumadı- ğını bize anlatmak isteyor Bana gelince bütün — günün yorgunluğu gözlerimi yavaş yavaş kapadı. Dalmışım... Kim bilir ne kadar uyudum, bilmiyorum. ispir- tonun tesirinden olacak midemde müthiş bir hararetle uyandır Etrafıma baktım... Suya benzer bir şey yoktu ... Eyvah şimdi bir yudum su için ta dereye kadar mı gideceğim diye düşünürken yanımda bir kımıldanma - oldu. Pakize... — Su mu arayorsun? İ Hanım başbaşa | | Kadın argosu / Kamaranın >amlar buğulanmış , dişarısı / görünmezer, — İki genç VErnisler konuk şuyorlar Bir az sonta kapı açıldı içeryön yakışıklı bir genç girdi. Nereye oturmak Jâzım. geldiğini bilme- yormuş gibi kanepelerin arasın- da bir müddet dolaştı. Yukarda bahsettiğim iki genç kadın, ge- niş omuzlu delikanlının - hareke- tini dikkatle takip - ediyorlardı... Genç adam dişarıya çıktıktan sonra iki kadın birhirine manalı manalı baktılar, biri öbürüne: — Hurma! dedi Ne hurması acaba? lüşündüm bir türlü bu hurmanın manasını anlayama- dim. Kobuşüyorlardı. kulak mizafiri oldum, dudağı çok boyalısı çan- tasının içindeki küçük aynada pudrasını tazeledikten sonra sordu. — Neclanın — nişanlısını — gör- dün mü? — Gördüm.. ü — Güzel mi? —>Ne diyorsun.. Deve deve.. Deve mi? Ne münasebet?.. Bir hanımefendi bana bu muat manın anahtarlarını teslim etti.. Meğer bizim hanımlarımızın ken- ilerine mahsus bir argosu vare mış.. Hani erkekler Güzel genç bir kadın gördülermi nasıl ara- larında: — Piliç! Diye fısıldaşırlar, Bazı hanımlar da' genç ve güzel delikanlıların güzelliklerinden kinaye birbirlerine — Hurma... Diyormuş... Şimdi — hurmanın manasını anladınız ya.. Yani bu hesapça- hurma, piliçin erkej Devenin de — maması— iri yarı olğun erkekmiş. Yeymi, Siyan” gazete KDAREHANE — acımusluk sekağı “elaylk vöredi SRçaci, istenlili, Telefom 1 yazı işleri içim ink 1686 “Telefon & idare işleri için 3 TIW ABONE ÜCRETLERİ Türkiye içlar Seneliği 1700, altı aylığı 900, üç aylığı S00 kunuş. Fenebl memleketler için : Seneliği 30007 altı aylığı 1600; Üç aylığı 900 kuruştur. Çazmimniz itlarlari niee'aliyen Kabul eenen — Him.. Uzandı çadırın bir. köşesinde duran paslı bir konserve kutusunu altı, bana uzattı. Kutunun içinde- ki suyu bogâzımı lıkırdata lıkırda- ta, kana kana içtim. — Sen daha uyumadın mıf —A ah., Dedi. Çadırda müthiş bir horultu vardı. Salihle Murat ağa aymı fasılan horlayorlar... - Vakit epice geç olacak ki çadırdan gelen ay işigi yok olmuştu.. Suyu içtikten sonra bana bir üşüme geldi. üstümdeki örtünün altında büzüldüm.. Pakize mi bana sokuldu, ben mi Pakize- ye sokuldu. vallahi- bilmeyrum.. Bereketki Gülizar uyumuştu.. Sabahleyin.. Koca yemişi topla- yorduk.. Birdenbire #rkamda bir ürültü koptu.. — ( Mabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: