11 Şubat 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

11 Şubat 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« Shıdyoya ilk defa nasıl girdim? » Harold Loid hatıratına devam ediyor.. Harold Loid hatıralarımı neşirde devam etmektedir. Meşhur komik şimdiye kadar yazdığı kısımlarda çocukluk yaptığmı, nasıl tiyatro- calük yaptığım ve Helivota nasıl geldiğini anlatmıştı. Harold Loid hatıratının bundan evelki parça- larında bir sinema studyosuna girmenin ne kadar müşkil oldu- ğunu izah etmişti. Harod Loid ilk dafa olarak studyaya girdiğini şöyle anlatıyor: “Eğer bu vaziyet böyle devam ederse daha günlerce Universal studyosunun — etrafi dolaşıp duracak bir türlü içeriye gire- im.. Bu esnada bir şey da boyalı, kıyafeti perişan kıyafetli bir çok kimseler ellerini kollarını sallaya sallaya studyodan içeriye giriyorlar. Bunlara ne kapıcı mü- manaat ediyor, ne de başkası... Yanımda duranlardan birine sor- dum : — Allah aşkına bu eli yüzü Boyalı adamlar kim ? Muhatabım cevap verdi: — Figüranlar.. Ozaman aklına bir şey geldi Madem ki bu studyo kapısından tabif kılık — kıyafetle — girmenin imkânı yoktu. Ohalde ben de elimi yüzümü bunlar gibi boyayıp öyle girecektim. Nitekim ki bir az sonra düşün- düğümü- yaptım. Suratımı muhtelif boyalarla bir palıyaço yüzüne benzettim. Şapkamı bir kenara eğdim, ceketini ters giydim. Bu halimle bir figürandan hiç farkım yoktu. Aynaya / baktığım zaman gayn ilttiyari kendi kendime gül 'düm. Bir az sonra boyalı yüzümü, bir kenara devrilmiş şapkamla studyo kapısından dum. Kapıcı benim yabanci ol duğumu farketmedi bile.. İçeriye girdikten sonra studya dahilide şaşkın şaşkın dolaşmağa — baş- ladım. Her şey bana büyük bir hayret veriyordu. Bu esnada Holl isminde bir figüranla ahbap oldum.. Ama © benim gibi yalancr figüran değildi, hakiki figürandı. Holl kovirgan isminde bir sahne vazıı tanıyormuş.. Beni ona taktim etti.. Korigan beni de mayetin- deki figüranlar arasına aldı. Bir gün Krigon Halli yanına çağırdı. — Bugün bir filmi çevrilecek.. Sen bu filimde yankesici rolünü aynayacaksın... Dedi... Filimin tecrübelerinde ben de hazır balmacak Nihayet her şey tamamlandı ve prova başladı.. Lâkin sıra Hollin rolüne gelince müthiş bir aksilik ha gösterdi. Holl bir türlü rolünü ankesicilik beceremiyor, roli ona pek müşkül geliyordu.. Belki salne ile Hall bu- rol için iki saatten fazla uğraştılar. Hall imkânı yok bir türlü muvaffak di Nihayet — Ben yapamayacağım.. Bunu arkadaşım Harol — yapsın.. Dedi.. Korrigan da buna vaz olunca he- men kolları sıvadım.. Yankesicilik zolüne çıktım. Aşırılacak- çanlı öyle güzel, öyle ustalıklı çaldım ki gören de beni kark yılhk kaşarlamrmış yankesici zannederi Ba rolde muvafi Hindistan en zengin hükümdarlarından biri olan Kapurtala mihraçesi sinema ve sesli filime merak etmiş ve Holivut'a giderek bir çok stüdyoları gezmiştir. Yukarıdaki resim Metro Goldrin Mayer stüdyo- | larında çekilmi; de sağdan itibaren mihraçenin kâtibi Serdar Janamir Dass, Louis Mayer, mihraçe | kâtibi Jagajit Singh ve ingiliz konsolusu görülüyor. lhassa görlsler, yani rakkaselerle alâkadar olmuştur. Kapurtala mihraçesi bil Goz yaşı dökerek para kazanmak! Sinema memleketinde ağlamak bir ihtisas meselesi oldu — Göz yaşı dökmekle, hıçkir- makla para kazanılır mi? Şimdiye kadar hiç kâmse bu suali kendi kendine sormamıştır. Lâkin şurası muhakkak ki bugün sinema payitahtında iyi ağlayan, şürli ağlayan sinema artistleri çok para kazanmaktadırlar. Sesli filim çıktıktan sonra sesi güzel sanatkârlara olduğu gi ağlayan artistlere de ragbet ziyar deleşti. Hatta sinema yıldızları arasında “ ağlayıcılar , ismi ile bir sanatkâr sınıfı teşekkül etti. Artık sesli filimlerde ağlamak tamamile bir sanat, bir ihtisas meselesi haline girmiştir. Bir çok sinema artistleri iyi ğlamağa muvaffak olmak için saatlerce aynamın karşısında du- daklarını büzerek, gözlerini elemle süzerek ağlayıp provaları yap- makta göz yaşı dökmektedirler. Şimdi bir artistin ehliyeti muayenı edilirken — nasıl ağladığım da tetkik edecektirler. — Holivatta en iyi ağlayan sinema artisti Mis Pist isminde bir genç kızdır. Evvelce Romalılar zamanını cenazelerde para ile ağlayan bir nevhageran sınıfı vardır. Şimdi de sesli filim bu mnevhageran sınıfını ir şekle soktı Sinema ile moda Bugünkü moda 13 sene evelkinin aynı imiş. Sinema ile modanın birbirleri ile sıkı fıkı yardır. ünkü bir filim çekilirken vale anın mevzau banği zamanda ge- çerse kahraman bittabi o devrin modasına göre giyinirler. Bu itibarla sinema - studyolarında bir takım oda mütahassısları vardır. Bir filim çekilirken bu mütehassıslara müracaat edilir ve onların fikir- leri alındıktan sonra kahramanları bir. alâkası giydirirler. Geçenlerde bir filim çekilirken garip bir şey meydana çıkmıştır. Paramunt kumpanyesi — Genç kartallar isminde bir filim çeviri- yormuş.. — Filimin mevzuu 1917 senesinde geçiyormuş.. lim gardrobu. hazırlanırken bir de bakmışlar ki- 13 sene evelki moda bu günkü madamın tamamile ayaı.. Topuk boyunda etekleri dar bol botları ile aynen bügünkü moda.. İşte tarihin tekerrürden ibaret olduğuna bir misal daha.. Sahneden perdeye Holwuna “Bırakın yet olmasın!,, isminde bir filim çevriliyor Meşhur sahne artisti Billi Velos filim - sanatkârlı başlamıştır. Billi Velos fevkalâde bir sesa malik olduğu sesli - filimde gayet müvaffak - olacagı - tahmin ektedir. Billi - Velos ilk dafa olarak « Bırakın yerli olmasın! ,, İsminde bir filim çevirmektedir. * Birakın yerli olmasın , filmi baştan aşağı seslidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: