9 Mart 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

9 Mart 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Mart 15 B Tarihi roman tefrikamız: 143 İKİNCİ Istanbulu na Kostantin'in ölümünden sonra, 'Zagnus, dedi, bu feci macerayı Mehmet BİZANSIN SON GÜNLERİ KISIM sıl fethettik? Yazan: iskender Fahreddin Sultan etrafımızda bulunan hainlere de anlat! Düşmandan ibret alsınlar... ,, Bin ikiyüz sene evel Kostantin tarafından bina edilen bu şehirin tarihi, gine ismi Kostantin olan bir imperatorla kapanıyordu! Sultan Mehmet, Bizansı fethet- | tiginden ne kadar memnun olmuş- sa, Kostantin in feci akibetinden | de o kadar mütcessir olmuştu. —| Padişah Bizans imperatorunu hayatta görmek, onunla muhtelif mevzulara dair görüşmek istiyordu. Sultan Mehmet, surlarda Kos- tantini öldüren askerin başını kestirmişti. Maiyetine: —* Kostantin ölmemeliydi Memleketine bu derece merbut olan; bizimle canını feda ederce- sine çarpışan bir hükümdarla bir saat olsun görüşmeliydim!,, Diyordu. Sultan Mehmet, © gün şehrin ileri gelenlerile temas ederek, Kostantin hakkında hayli mal mat toplamıştı. Bu malumata göre Kostantin akıllı, edip, ihtiyatkâr bir adam- dı. Halk — arasında — şacaati, vüs'ati malümatı, vukufu siyasisi ile şöhret bulmuştu. Bununla beraber teşebbüs ettiği her işi icra eder, tebaası için | gayet fedakâr ve — merhametli görünürdi Kostantini, son zamanlarda, sefih bir bükümdar menzilesine düşürenler , — kendi — etrafındaki adamlardan ve saray erkânından başka kimseler değildi. Saraydaki sefahati gören ve işiden balkta vatan muhabbeti şevşemiş, hükümete karşı sadakat isleri kaybolmuştu. Halbuki, gençliğinde fazla sefa- hat yapmış olan Kostantin, son seneler — zarfında, — memleketin inhitata doğru git görüyor ve istikbal hakkındaki endişeleri gittikce artıyordu. Etrafındaki a fazlaca bağlanmış olmasının sebebi de, son günlerde memleket halkının baştan aşağı sefih ve iradesiz olmalarıydı. Kostantin halkın eğlenceye olau inhimakini görüyordu. Sultan Mehmet şimdi ona biraz daha fazla acıyor, hatıralarına biraz daha fazla hürmet ediyordu. | Burada en ziyade şayanı di kat olan bir nokta daha varı Hayatı, bin ikiyüz senelik bir dex işgal eden Bizans imperatorlu- Zunun ikbal ve - idbarının — iki | Kostantinin zamanı hükümetine müsadif. olmasıydı! Validesi ELENİ olan büyük (Kostantin) bin iki yüz sene evvel | bu şehri bina etmiş ve her türlü terakki ve saadete mazhar eyle- Blşi. ç | Gine validesi ELENİ olan son imperator (Kostantin)de, BİZANS- ın sukutuna şabit olmuş ve onun zemanı saltanatında on sırlık. bir devir kapanmıştı. | Padişah akşam üstü otagı hü- | mayuna avdet ettigi zaman Zağnus paşa kendisini ziyarete gelmişti. — Padişahıml - dedi - Kostan- tin hakkında yeni bir haber aldım... Sultan Mehmet bu sözü işidince, gülerek: Yoksa, dedi, Kostantin öl- memiş mi? Zağnus paşa: — Ölmemiş! Deseydi cidden sevinecekti. Padişah: — Ne var.. Çabuk söylel Dedi. Zağnus paşa, Kostantinin ya- A bulunan bİF rüm #şkerile anlattıktan — sonra inü — Şevketlim! nefesinde: *Şehir elden gitti.. ben “daha berhayat mıyım?,, demiş. Maiye- tine: * Beni vurun.. Öldürün ! ,, diye bağırmış. Kimse vurmağa cesaret edememiş. — Türk silâhdarlarile harbederek — vurulmuş ve bü suretle ölmüş! Sultan Mehmet, © gece tees- süründen yemek yiyemedi. — Zağnusl dedi - şimdi, şu anlattığın elim macerayı, etrafı- mızda bulunan hainlere de anlat,. Düşmandan dersi ibret alsınlar! (Mabadi var) Kostantin — son | Bulmacalar için ayrıca kur'a, kupon ve mükâfat yoktur.) Dünkü bulmacanın halledilmiş şekli . Akşam gazetesi tahrir müdüriyetine Efendim, İzmir tüccarlarından biraderim Ömer Abdülkadir beyin vukuu vefatı münase- betile gerek şifahen gerek tahriren ve telgrafla teessüratıma iştirak buyuran zevata ayrı ayrı teşekkür etmeğe tecs süratım mani olduğundan şükranlarımın arzına müteber gazetenizi tavsit eylerim efendim. heyeti L İ İah d — Saçlarım döküle döküle bu hale geldi!. kalmadı... Ne yapayım bilmem!.. Afganistanda Yakında bir mebusan meclisi toplanacak Afganistan hükümdarı Nadir Şah Afganistanda halk arasında ademi memnuniyetin — artmakta olduğunu nazarı dikkate alarak 25 azadan mürekkep bir hükümet istişare meclisi tesisine karar ver- Azalar kudutlari - tayin ak intihap mıntakalarındaki kabail efradı tarafından intihap olunacaktır. 20 yaşını ikmal eden her Af- ganlıya hakkı intihap verilmesi düşünülüyor. Gayet muharip Veziri ve Maksudi gil kabilelerin tepeden tırnağa kadar müsallâh olan efradın Afganista- nin parlamentosü / olan mezkür meclise gönderecekleri namzetleri hadisesizce nasıl intihap edecek- leri meseledi Eski bir ada Yunanistan da bir ada ortadan kayboluyor Yunan esatirinde gayet meşhur olan Fantikronik adası sahilindeki kayaların altı dalgalar tarafından oyulmuş olmasından çököp kaybul- mak - tehlikesine maruz kalmasi bütün Yunan milletini heyecana düşürmüştür. Bu adaya yerleşen Posideon Vlisses'in - gemilerini ” Truva'dan dönerken — parçalamıştı. — Adayı kurtarmak - için etrafına büyük dalga — kıranlar yapmak — icap ediyor. Bunların inşası için umumi bir iane açılmıştır. Yunanlı milyoner Vasil Zaharof yarı masrafı cebinden vereceğini Yunan — hükümeti söylemiş 14,000 İngüliz Tiram tahsiat ver- meğe karar vermiştir. Bu adanın “Ölü İstnbul ikinci icra memurluğundan Beyoğlunda Galatasarayda Parali apar: tımanında 4 numarlı dairede mükim iken elyevm ikametgâhı meçhul bulunan Zare Zekaryan efendiye Osmanlı bankasının basenet zimme- tinizde matlubu olan dokuz yüz otuz #ç lira yirmi sekiz kuruş on paranın 13/8/928- tarihinden itibaren 0/0 9 faiz 've masarifi icraiye ve saire ile tahsili emrinde dairemize vukubulan müracaat ve talebi üzerine tarafımza tastir ve tebliği icabeden ödemeemri ikhmetgahı- Bizın meçbüliyeti şerhile tebliğ kılma- madığı mübaşiri tarafından verlen meş rubattan anlaşılmasına mebni “tebligatı mezkürenin ilânen iorası karargir olmakla tarihi ilândan itibaren bir ay zarfında 930 sine bizzat müraccat ve yahut tahriri olarak icramn tehirini müstelzim bir itirazı kanuni serd ve ityanını mübeyyin bir varakai sübutiye İbraz ve müddeti 507 mumarasile ikinci icra daire- mezkürenin hitamını mütcakip yirmi gün zarfında birriza deyni tesviye eyle talep mediğiniz — takdirde termücibi mezkür tanka ardiyesinde merhan kundüra ma aya çevrilmesi/ tariki bul nelâti icraiyeye iplidar dümunuz bulunmak ve menkul malların paraya - çevrilmesine mütedair ödeme emrinin tebliği makamına kaim olmak © ilânı 'keyfiyet olunur. — Çok düşünmeğe ne lüzum var beyim, (Akşam) a bir küçük ilân verin, derhal bir çare bulunur. dil Necati Bey, birçok seneler vilâyetlerden birinde hususi bir bankanın — (Mahir ve Necati biraderzadeler) bankasının — mü- dürlüğünü — yaptıktan sonra, otuz iki yaşında merkez müdürü olup İstanbul'a geldi; ve, kuzini Fahi- re'yi aldı. Bu (Ç Uzun zamandanberi akraba Aarasında tasmim olun- muştu. Adil Necati 15, Fahire S yaşındayken, nişanlanmışlardı. Genç kızın babası Mahir Beyle delikanlının babası Necati Bey hem kuzen hem de şeriktiler. Gelin de, damat da anne ve babalarının biricik çocuklarıydı. İzdivaçları her noktai nazardan mantıki idi. Adil Necati bunu biliyordu ve bu sebeple izdivaca razı olmuştu. Karısına karşı aşk duymamakla beraber, nefret de hissetmiyordu. Fahire, vaktile gü- zel bir çocuktu, canlı ve mü atik ve candandı. Adil Necati taşradayken, kızın bu meziyetleri daha da nemalanmıştı. Elbette mükemmel bir zevce olacaktı. Evlendiklerinin ilk gününden itibaren, farketti ki, kendisı için sadece bir mantık izdivaci olan bu birleşme, karısı için aymı za- manda aşk izdivacıydı. Fahire, mahçup bir ihtirasla, ona itiraf etmişti: Adil Necati' tanıdığından beri, tabiri diğerle kendini - bildiğinden beri yormuş... İlk önceleri, bu aşkı pek müphemken, sonradan suurlü ve küdretli bir hâle gelmişr delikanlı, gençkızın bülyalarındaki kahraman olmuş- muş... Bu sebepledir ki, Fahire'nin gözü , dünyayı görmemişmiş ... Hattâ, tek bir flirti bile yokmuş... Kadın, kocasına karşı pek bü” yük bir şefkat ve muhabbet gösteriyordu. İkiside tam bir saadet duymağa başladılar. l Mamafih, bu saadet, Fahire'ye, arada sırada azıcık — dumanlı, bulutlu gibi görünüyordu. İtiraf etmediği bir endişesi, gizlemeğe çalıştığı bir korkusu vardı. Bun- lar, onu mağmumlaştırıyorlar; ve, gözlerinin ferini ” donuklaştırıyor- lardı. Adil Necati, karısının —ağzını aradı ise de, bu saklı kederini öğrenemedi. Nihayet, bir akşam, zorlama neticesi, kadının ağzından şu sözleri aldı: — Peki... Söyliyeyim... Söyle- miyordum, zira gülünç olmaktan korkmuştum... Lâkin vahim bir- şeyim var sanma... Yani, vahamet yalnız bana ait... Kıskanıyorum. Bir ayda tedrisatı “müdi rton F Zengin olmak ister misiniz ? Müjdeli ilânımı okuyunuz! Tayyare piyango biletlerini hiç bir fark almaksızın devamlı tük- dim ederim. Bu suretle beş buçuk lira ile şöhret kazanan (İsabet) gişemden altı keşideyi oynamış olursu- nuz. Yeni postahane civarında Akasaraylılar Hanı altında No. 16 (İsabet gişesi )| stenografi Bir ay zarfında istenografiyi öğrenmek isterseniz istenografi Benaroya bey tarafından neşredilen ve yirmi dersten ibaret olan TÜRKÇEYE MAHSUS İSTENOGRAFİ USULÜ namındaki eseri alınız. Fiatı 1 liradır. Büyük kitaphanelerde arayınız. abrikası inşaatı: Kullanmadığım ç iftün inhisarı umumi müdürlüğünden; İdaremiz için bir Karton Fabtikası tesis edilecektir. Talipl. | zön gelip Galatada mübayaat Komisyonundan şartnamey — Yok canıml! İşte bu tuhafl — Hayı, Kıskançlığım şimdiye ait de; Biliyorum ki, beni, yalnız beni seviyorsun.. Ben, mas ziyi kıskanıyarum.. İtiraz etme... Gerçi bu, saçma - bir kıskançe hk .. Ve, ben, bu kıskançlı - ğımla komikleşiyorum.. Fakat ney« leyim: Kendimi zaptedemiyorum. Adil'ciğim, daima bunu düşünü- yorum... Hakikati öğrenmek ister- dim... Bin türlü şeyler aklıma geliy iyorsun ya... İstirap çekiyorum... Öğrenmek. istiyorum. — Peki amma öğrenmek iste- diğin ne? Bunu anlıyamıyorum. —Mükemmelen anlıyorsundur. Mas 'zinde ne var? Bunu bilmeliyim... Evet, hatıralarını ... Sevdiğin ka- dınlar?... Kimbilir, ne maceraların nlat... dın ben değilim... Bunu iyi bili- yorum. ahi Bunu düşünmek bile ne feç İki göz iki çeşme, ağlıyordu. Kocası, hem müteessir, hem memnun, karısını kolları arasına aldı. — Fahbire... Canım... Seninkisi de cinnetl... Böyle saçma şeyler için ağlanır mı? Mazimde ağza alınmağa değer hiçbirşey yok. Fahire, yerinden fırladı. — Bunu söyleme.. Sen, beni, başkabir kadınla muaşakan olma- ğında ikna edemezsin... Ma- beni — söyletti. —Artık vaziyeti izah et! Vallahi ıstırabım böylelikle hafifliyecektir. Şayet 'eski maceralarını anlatmazsan bü- yük bir aşkın olduğunu sanaca- ğım. Anlat! Adil, Fahire'nin ellerini avuçlar rına aldı. Cicim! Sen — mantıksızlık ediyorsun! -dedi.- Vallahi, ortada, kıskançlığa değer bir hadise yokl Hiçbir. kadın hayatımda - belli başlı bir rol oynamadı. İlk kadın olarak seni sevdim. — Yalan. — Yalan değil... — Ne de olsa, münasebetlerin vardı... Cevap ver, rica ederim... Bilmek. istiyorum. Erkek, omuz silkti: — Evet, tabü.... Münasebetle- rim vardı... Fakat, katiyen ciddi bir maceram olmadı. Kadın, kocasının gözleri içine baktı: — Bütün bu sözleri beni tat. min için söyliyorsun. (Sonu yarın) (Hatice Süreyya) ir çok isabetlerle

Bu sayıdan diğer sayfalar: