10 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

10 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Teşrinisani 1931 Tütünlerimiz Mübayaat her ta- rafta devam ediyor Akhisar tütünlerine rağbet daha fazladır Izmir 9 (Hususi) — Tütün mü- bayaasına devam edilmektedir. Muhtelif kumpanyaların ve inhisar idaresinin mümessilleri köy köy dolaşarak mübayaat ile meşğul olmaktadırlar. Amerikan kumpan- yaları daha ziyade sarı ve kokulu tütünleri tercih etmektedirler. Rengi ve kokusile meşhur olan Akhisar tütünleri Obu itibarle Amerikan kumpanyaları nezdinde pek makbul görülmektedir. İnhisar idaresi Urla, Seferihisar havalisinde (yarından itibaren mübayaata başlıyacaktır. Bu hususta Manisa başmemur- luğuna da emir verilmiştir. Yarın İnhisar idaresinin Akhisardan da mübayaata başlaması (kuvvetli bir ibtimal dahilinde görülmektedir. İnhisar idaresi Seydiköyde tütün mübayaasına devam etmektedir. Kooperatifçilik Iktisat vekâleti vilâyetlere bir tamim gönderdi Ankara 9 ( Hususi) — Iktisat vekâleti bütün vilâyetlere koope- ratifçilik hakkında bir tamim göndermiştir. Bu tamimde deni- liyor ki: “ Zirai kredi kooperatifleri te- şekkül eden mahallerde zürra ve bilkassa köylüler (menfaatlerini müdrik olarak bizzat teşekkülün inkişafı ile alâkadar olmaktadırlar. Fakat (o başlangıçta ( tefecilerin menfi tesir ve propagandaları köylüyü mütereddit bir vaziyette bırakmaktadır. Köylülerle yapıla- cak temaslarla onları bu hususta tenvir etmek lâzimdir.,, Bu tamim üzerine vilâyetlerdeki ziraat bankaları müdirleri faaliyete geçmişler ve köy köy dolaşmağa başlamışlardır. Izmir tütün. işçileri Izmir 9 — Tütün işçiler birliği senelik heyeti umumiye içtima cumağ yünü Bahribabada kelk evinde yapılmıştır. Idare heyeti intihabatı yapılmış Süleyman, Feyzullah, Halim, Ömer, Musa beylerle Talât ve Aliye hanımlar seçilmiştir. Tasarruf Izmirde kadınlar ve erkekler çalışıyorlar İzmirde İletisat ve tasarruf ce- miyeti kadınlar kolu muhtelif semtlerde işe başlamıştır. Ayni semtlerde oerkek kollarının da teşkili için cuma günü saat onda Balıribabada balk evi binasında Vali Kâzım paşanın riyaseti al- tında bir içtima yapılmış ve bu içtimada İzmirin mahalle muhtar- ları hazır bulunmuştur. Vali Kâzım Paşa muhtarlara hitaben bir nutuk irat ile millet- lerde o bilhassa son devirlerde muvaffakiyet sırrının israftan ka- çınmak olduğunu anlatmıştır. Vali Paşamn nutkundan sonra muhtarlardan başka mahallelerde beşer kişiden mürekkep erkek kolları seçilmiştir. Bulgaristanda tütün inhisarı Bulgaristan ohükümetinin bir tütün inhisarı teşkil edeceği bil- dirilmektedir. Diğer taraftan veri- len bir habere göre de bir ecnebi grubu Bulgaristanda da bir için hükümetle mü- ektir. GÜNÜN HABERLERİ Zaro ağa bebek! Çinde 280 yaşında bir adam yaşıyormuş! Çinde 324 yuşında bir adamın yaşadığı şayiası üzerine bir Ame- rikalı meslekdaşımız bu şayianın ne dereceye kadar doğru olduğunu tahkik için Çine kadar uzun bir seyahat zahmetine katlanmıştır. Amerikalı gazeteci Çin'de yap- tığı tetkikatâ dair gazetesine yazdığı uzun bir mektupda Çinde 324 yaşında bir adam bulama- dım. yalnız Fsien - Tan - yang ayaletinde, Li- Tsin- yupğ na- mında bir çinli gördümki, eğer dünyanın en ihtiyar adamı zan edilen Zaro ağanın 1509 yaşında olduğu toğru ise bu Çinlinin ya- nında bebek kalır. Bu Çinli 280 yaşındadır ve bu kadar yaşlı olduğuna dairde şüp- heye mahal yoktur. 1704 senesinde, toprak vergi- sini ödediğine ve 1714 senesinde da Pekinde bir mandratik yanın- da hizmetçi sıfatile bulunduğuna dair elinde resmi vesaik bulun- duktan başka, sol elinin şahadet parmağının 9/, 30 santimlik uzun- luğunda bulunan üç tırnagınıda yadıgâr olarak muhafaza ediyor. Elyevm kaldırılmış olan eski bir Çin adetine göre ve mali vazıyet- leri yerinde olan: Çinliler, tırnak- İarını ellerinin kullanılmasına mani olacak derceye: kadar uzatırlardı. Bir tırnağın 35 santim kadar uzaması için laâkal 50 sene geç- mesi lâzımdır. Bu Çinlinin sol şahadetparmağındaki | tırnağının uzunluğu (Ootuz santimi oçok geçmiş bulunduğuna ve otuz beşer santim uzunluğuna, son şahadet parmağının üç tirnağını gümüş bir kutu içinde muhafaza ettiğine göre ferah ferah 225 yaşını geçmiş olduğu muhakkak addedilebilir. Şunu da ilâve edelim ki Çinliler, ançak yirmi yaşını geçtikten sonra tırnak uzatmak hakkını haizdirler. Kadın polisler İngilterede kadın polisler için yeni bir öniforma kabul edilmiş- tir. Resmimizde görülen bu öni- forma erkek polislerinkine çok benziyor. Maamafih kadın polis teşkilatının kaldırılacağına dairde bazı rivayetler dolaşmaktadır. 115 talebe İngilterede komünist tahrikâtı yapanlar Londra 8 (Hususi) — Muhtelif ingiliz darülfünunlarına mensup 115 talebe komünist tahrikâtında bulunmakla maznun olarak tevkif a lâbınin yıl dönümü münasebetile hazırlamış oldukları ilmiştir. Bunların bolşev nümayişler zannolanuyor. Alışan Italya seyahati M. Litvinof neden Italyaya gitmiş? Italya hariciye nezaretile temasta bulunmuş Roma 8 (Hususi) — M. Litvi- vinof'un Italyayı ziyareti hususi mahiyette (olduğu salâhiyettar makamattan bildirilmektedir. Bu münasebetle Italya hariciye neza- retini ziyaret etmesi ve bu esnada Türkiye ile akteylediği muahade- ler hakkında izahat (o vermesi ihtimali vardır. M. Litvinofun Italyanın yeni gümrük tarifeleri ve Romanya ile akteylediği buğ- day mukavelesi hakkında Soviyet- lerin memnuniyetsizliğini bildire- ceği rivayet olunuyor. Erzurumda bir sanat mektebi açılıyor Ankara 9 (Hususi) — Iktisat vekâleti Erzurumda bir sanat mektebi açılması için tetkikat yapmaktadır. Bu tale- beye peynircilik yağcılık usulleri gösterilecektir. Sırplar, Bulgarlar Istanbulda bir anlaşma temini görüşülmüş Sofya, 8 (Hususi) — Makedon- yalı mel dan ve İstanbulda toplanan Balkan konferansına giden Bulgar heyeti murahasası azasından M. Genof Bulgarların Istanbulda iken Yogoslavya mu- rahaslarile bir Bulgar Yogoslav mukareneti ihtimallerini tetkik ve müzakare etmiş olduklarını söy- lüyor. Bulgarlar, bu mukarenet için Sırp makedonyasındaki Bulgarlara harsi ve siyasi haklar verilmesini şart koşmuşlardır. Fakat bu tek- life hiç bir cevap verilmemiştir. M. Genofa göre sırpları bulgar ları 1915 senesinde vaki olduğu gibi Sırbistana hücum etmemeleri ve Türk - Yunan mukarenetine karşı takip edecekleri hattı hara- ket alâkadar eder. Portakal bahçeleri Muhtelif vilâyetlerde portakal bahçelerine arız olan Krizan Falis namındaki haşereye karşı şiddetli bir mücadele açılmıştır. İzmir ziraat müdürlüğü bu mücadele hakkında bir talimatname bazır- lamaktadır. Yeni terbiye Almanyada büsbütün yeni esaslara göre mektepler yapılıyor Almanyada büsbütün yeni esas- lar üzerine mektepler tesis olunu- yor. Bu mekteplerde talebenin kendi mukadderatına sahip ve hâkim olmaları prensibi son dere- ceye kadar tatbik ediliyor. Ders programını çocukların kendileri tayin ediyorlar. Mekteplerde disiplin ve inziba- tın muhafazası işi de talebenin kendisine brakılmıştır. Mektep bir heyeti içtimaiye olduğundan bunun intizam ve sükünunu muhafaza etmek hakkı gene bu cemiyete ait görülüyor. Siikün ve intizamı ihlâl edenleri tesbit ve muhakeme eden hakim- ler de çocukların kendileri tara- | fından intihap olunuyor. Bu işler- | de mualliminin hiç dahli yoktur. Yalnız gayet karışık davalarda | muallimin fikri ve reyi soruluyor. Fakat hüküm gene çocuk hakim- lere aittir. Bu mekteplerden biri Berlindeki Berthold-Otto müesse- sesidir. AKŞAM'ın tefrikası: No 30 Sahife > 10 Teşrinisani 1931 : KIVIRCIK PAŞA » Hanımefendi, (sırtımdaki göm- lekten maada...) yı işidir işitmez kâğıdı Behlülün elinden kaptı: — Hah, tamam ; işte istediğim bu, Esasen maksadım mal can- lığı değil, madamki içime bir kuruntu girdi. O kuruntudan kurtulmaktı. Bakalım yapacak mı yapmayacak mı, bana yar mı değil- mi, diye denemekti! Diyordu. Behlül savuşacağı esnada gene kolundan tuttu. — Dokuz ay ananın karnında nasıl durdun? Dedi; arkadan Şehri efendiye döndü: — Bu bukadarla oldu, bitti mi? mühür falan lâzım değil mi? Derken küçük odanın kapısın- da bekleyen Hürmüz hanıma ses- lendi. Paşanın mührü ile istampa kutusunu getirtti. Paşa elleri titreye titreye müh- rü de bastı, Ayakta duracak mecali kal mamış, başı bir omuzu üzerine düşmüş, gözleri tavana dikilmiş, dudaklarından belli bellisiz boyu- na “Estagfurullâh! Estagfurullâh!,, kelimeleri çıkıyordu. Hanımefendi, her şeyin tamam olup olmadığını Şehriye işaretle sordu; sallayarak ve göz- lerini kapayarak tasdik etmesi üzerine paşaya: — Haydi çek arabanı! dedi ve hızlı hızlı içeriye yürüdü. Behlül Şehri efendiye hitaben: — Lâkin monşer, olur (&patant) yazı değil; ağzıma mozayık almış gibi eski (expression) ları çiğne- dim. Ouelle proce!.. Ouel textel diyerek gitti. Paşanın kafası önüne, iki kolu da yanına düşmüş, bacakları diz- kapaklarından bükülmüş, kendini ayakta zor tutuyordu. “Bir lâhze dıvara tutundu. Gözleri Şehrinin yüzüne dalmış, çenesi sanki kilitlenmişti. Şehri efendi de ağzından bir kelime çıkaramıyordu. Hep ona hitap olunuşu, ondan fikir danışır gibi bulunuşu, kaş gözle işaret edilişi bir şüphe uyandırdise diye kor- kuyordu. Paşa epiyice durdu; içini çeke- rek, bezgin bir halde: — İşimiz allaha kalmış! Diyerek sallana sallana yürüdü. Misafir odasının önünde, kapıya dayanmış, bir türlü içeriye gire- miyor. Nekal alacağını, ne diye- ceğini düşünüyordu. Birdenbire oda kapısı açılmıştı; misafirlerden biri sofaya çıkıyordu. Adeta borun boruna çarptılar. Kapı açılınca Paşanın orada olduğu da içeriden görülmüştü. Çarnaçar odaya girdi. Hep ayağa kalıkmışlardı. Pek şen ve lâubali tavurlu gö- rünen bir zat, gür sesile: — Paşa, nerelerdesin? Lakır- dıyı tatlı tarafından açtın, biz de sürükleyip gidiyorduk. Abdül gani efendi hazretleri, bir meselei omühimme ortaya çı- kardı. reyi oâlilerini o istifsar için bekliyoruz, diyordu. Paşaya ismini sorsalar ne oldu- ğunu söyliyecek hâlde değildi. Nerede kaldı ki bir mesele hak- kında mutalâat dermeyan etsin | Derhal elini şakağına dayayıp gözlerini süzdükten sonra kapadı, dudaklarını oynattı: — Azı dişim berbat diyebildi. Merakla yüzüne Oda, çok muztarip kesik kesik anlatıyordu: — Sofrada elmayı ısırır ısırmaz, garç ! diye siniri bir oynadı; aldırış etmiyordum. Biraz karanfil yağı koydurayım, diye içeri gittim. Bizimki iğne ile karıştırdığı için mi, nedense bir zonklayıştır tut- turdu. Medet Allahi. Herkesi azdı! bakıyorlardı. imiş gibi, temin için aynanın Büyük Milli Roman Müellifi: Sermet Muhtar önündeki çifte lambalardan birini yakalamış, reyi istifsar eden zatı önüne kadar gitmiş, ağzını bir karış ta açmış: — Görüyor musunuz, işte şu teresil diye göstermeğe uğraşıyor, koca lamba elinde, ayrı ayrı herkesin önünü boylayordu. —Vahl' vah! falan denildi; bazı ev ilâçları sağlık verildi; rakı ile ağız çalkalamak, dişarıdan tuğla koymak gibi şeyler tavsiye edildi. Mütalâayı istifsar eden zat Abdülgani efendinin ortaya koy- duğu meseleyi mutenabihayı taze- lemekten geri durmayordu: — Efendi hazretleri cinsi lâtif sadedinde buyuruyorlar kil diyerek sözü ona bıraktı. Abdülgani efendi keyfiyeti izaha koyulmuştu: — (Rümüzülhadis) namında bir kitap müstetap mevcuttur. Telif mezbure manzur abdi âcizki bazı taifei nisa hakkında bir kavli muteber varittir. Müellifi kitap taifei lâtifei müzküreyi aksamı hamseye tefrik etmiş: (Şehbere) yani müsinne hatun, (lehtere) yanı mebzülülkelâim ha- tun, (nebbere) yanı zaif ve me- didülkame kadın, (beydere) yani beceriksiz avret, yani zevci müteveffadan veledi züküre sahip seyyibe.. Paşa efendi, çenesini tutmuş, sağa sola yalpa ederek ve bir sandalyeye büzülmüş olan Şehri efendi de hoca efendinin ağzının içine bakarak el oğuşturuyor, herkes kulak kesilmiş dinliyor, Abdülgani efendi devam ediyordu. — Berveçhi beyan, aksamı hamseye tefrik edilen havatini mezkürenin istinkâh ve istifraşı zümrei mekrühattandır. Her ağızden bir söz çıkıyordu. Kimi, var olsun o müellifi muhterem, kart kadın da çekilir mi? diyor, kimi çok söyleyen makbul olsa kayın valideleri tenkih caiz olurdu buyuruyor, birisi zaif ve uzun boylularin Fatihte deve ahırlarını boylama- sını söyleyor, kimi de, beceriksiz kadın ve çocuğu olan hatun, bir mum alsın da derdine yansın! diyordu. (Devamı var) Dr. Süleyman Sırrı Alemdar Sıhhat Yurdu dahili ve narkoz hekimi Her türlü dahili hastalıkları her gün Yurtta muayene ve tedavi eder. Dr. H.KENANB. Bir müddettenberi Viyana'da mesleM tetkikatta bulunan Fransız hastatıaneleri asabiye mütelıassısı Dr. Hüseyin Kenan Bey hastalarmi Beyoğlunda Elhamra sineması bilişiğinde Olivo pasajındaki muayenhanesinde kabule başlamıştır. Kulunç ağrılarını defediniz. Kulunç ağrılarından muztarip ans mahlülünü ılanmaklar müs» ve ağrıyan nok sürüldükte ihtikanı ve ağrıla derakap r. Romatizma, kulunç bel ağrıları ve. sir sızılar için Sloan's k Si.ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: