12 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ye > z ” 12 Teşrinisani 1931 e Akşam Sahife 5 AKŞAM'ın tefrikası: No 32 12 Teşrinisani 1931 RLERİ Gayri mübadileer izmirdeki Yunan emlâki satılıyor Ziraat bankası bu hususta hazırlık yapıyor Gayri mübadillere bono tevzii bitmek üzeredir. On, nihayet on beşgün sonra İzmirdeki Yunan emlâki müzayedeye çıkarılacaktır. Müzayede Ziraat Bankası tarafın- dan yapılacaktır. Bu (hususta Izmirde hazırlığa başlanmıştır. Müzayedeler aleni ve kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. Beş bin liraya kadar muhammen kıy- metli mallar aleni ve daha fazla olanlar kapalı zarf usulüne tâbi tutulacaktır. Müzayede komisyonu yirmibin liraya kadar olan tekliflerin iha- lesini derhal ve yirmibin liradan yukarı olanlarını maliye vekâle- tinden istizandan sonra yapabile- cektir. Ancak Ankaraya yapılan isti- zandan cevap gelinceye kadar zam kabul olunmayacaktır. Yalnız vuku bulan teklifin yüzde yirmi beş fazla teklif edilirse kabulü mümküdür. Bu emval peşin para ile satışa konulmaktadır. o Müzayedelerde gayri mübadillere verilmiş olan bonolar da nakit mukabili kabul edilecektir. Ticari birlikler Fındık, buğday, tiftik tacirleri de birleşecek Ticaret borsası muhtelif ihracat tacirleri arasında birlikler teşki- line karar vermiş ve bu hususta teşebbüste bulunmuştur. Borsa, evelki gün afyon tacirlerini içti- maa davet etmiştir. Afyon tacirleri arasında eski- den beri bir birlik vardır. Fakat bu birlik çalışmaz bir vaziyette idi. Içtimada birliğin noksan taraf- ları görülmüş, faal bir hale getirilmesine karar verilmiştir. Borsa, fındık tacirlerini de bir içtimaa davet edecektir. Fındık tacirleri arasında fena bir reka- bet vardır. Bu rekabetten Avrupa alıcıları istifade ediyor. Satışların bir elden idaresi daba faideli görülmektedir. Bunun için ibracat tacirleri arasında bir satış birliği yapamaları lâzımdır. Ticaret borsası buğday, tiftik tacirleri arasında da birlikler teşkiline çalışacaktır. Rus buğdayları Rusya hariçten hububat almağa başladı Köstence 70 ( Hususi ) — Rusyadan buraya gelen ha- berlere göre Rusya hububat ihracına nihayet vermiştir. Rusyada mevcut hububat o kadar sarfolmuştur ki hükü- met Bulgaristandan oOmısır ithaline lüzum görmüştür. Romanyada buğday piya- sası hararetlenmiştir. Fiatler ) yükselmektedir. Bulgaristanda af Çifçiler affı umumi olmasını istiyorlar Sofya, 10 ( Hususi ) — Firari siyasi ricale affı umumi verilmesi meselesi ansızın karışık bir şekil almıştır. o Hali firarda bulunan çifçi fırkasına mensup ricali siya- siye, Bulgaristana avdete intizaren Belgratta toplanmışlardır. Başvekil M. Moşanof, maktul Istanboliskinin en belli başlı arkadaşlarının affı umumiden müstesna tutulmasını istemiştir. Sobranya meclisinde çifçi grubu reisi M. Daskalof, fırkasının bilâ kayt ve şart bir affı umumi ilâ- nında israr ettiğini ve firarilerin fırkanın 21 teşrinsariden evvel toplanacak olan umumi kongre- sinden evvel avdet etmiş bulun- maları lâzım geldiğini söylemiş ve ilâveten demiştir ki: — Biz firari arkadaşlarımızın kongramıza iştirak etmelerini isti- yoruz. Biz muayyen eşhas için değil, siyasi suçlar için af ilânını istiyoruz. Firarilerden Kosta Todo- rofun avdet etmek istemediğine kaniim. Obof ta efkârın sükünet bulmasına intizaren şimdilik avdet etmek taraftarı değildir. Lizbon'da bir cevahirci mağazası soyuldu Lizbon 10 (A.A.) — Bu sabah saat yediye doğru bir cevahirci mağazası soyulmuştur. Haydutlar, birçok eşya götürmüşlerdir. Ancak en mühim mücevherleri ve çok güzel kıymetli taşları ihtiva eden vitrine dokunmamış- lardır. Polis tahkikat yapmaktadır. Brezilyanın taahhütlerine riayet etmemesi ve Portekizliler Lizbon 10 (A.A.) — Brezilya eshamının o Portekizli (o hamiller murahhası hariciye nazırı tarafın- dan kabul edilmiş ve Brezilyanın moratorium ilânının Brezilya es- hamını hamiller Portekizlilerin va- ziyetinde husule getirmiş olduğu tebeddülü izah eylemiştir. Futbol maçları Türk-Yunan maçı yapılacak mı? Iki federasyon arasında cereyan eden müzakere Atina, 9 (Hususi) Atina muhtelitile beraber, geçen hafta Istanbulu (ziyaret etmiş olan Yunan futbol federasyonu erkâ- nından M. Andis Yunan futbol federasyonu namına, (Türk futbol federasyonu reisini ziyaret ederek Türkiyenin Balkan kupasına işti- raki meselesini müzakere etmiştir. Bu mülâkatta konuşulan şeyler- den anlaşıldığına göre, Türkiye Balkan kupası maçlarına iştirak hususunda istical ( göstermediği gibi, iştiraki ve istikbalde Balkan kupası maçlarının tarzı icrası hakkında da henüz bir karar vermemiştir. Türk futbol federasyonu reisi, Türk ve Yunan milli takımları ara- sında Istanbulda ve yahut Atinada bu ziyaretin iadesi şartile temsil maçlar icrası hususunda da istim- zaç edilmiştir. Türk futbol fede- rasyon reisi bu teklife karşı Türkiye Balkan kupası maçlarına iştirak ettiği takdirde Yunan ve Türk milli takımları arasında tem- sili maçlar icrası kabil olamiya- cağı fakat Balkan kupasına iştirak edilmediği takdirde ilk baharda Türk ve Yunan milli takımları arasında maçlar icrası kabil ola- bileceği cevabını vermiştir. Bir piyes yüzünden Ispanyada kanlı hadiseler oldu Madrit 10 (Hususi) — Ispanya- nın Londra sefiri ve meşhur edip M. Ayolanın eseri olan bir piyesi Madritte bir tiyatroda ilk defa sahneye konduğu sırada cumhu- riyetcilerle ( katolikler (arasında gayet kanlı müsademeler olmuştur. Tiyatro haline konulan bu roman bir Jezvit mektebindeki hayatı tasvir etmektedir. Oyun başlarken dört yüz genç katolik protesto ederek oyunun devam etmemesini istemişlerdir. Fakat oyun devam etmiş neticede seyirciler ikiye ayrılarak birbirine girmiştir. Bu esnada localar ve koltuklar parçalanmıştır. (Nihayet polis kuvvetleri müdahale etmiş ve yüz kadar tevkifat (yaptıktan sonra tiyatro boşaltılmıştır. Hükümet meseleye vaziyet etmiş, piyesin tetkikine başla- mıştır. Temsilinte mahzur görül- mezse müteças'rler şiddetle ceza- landırılacsailardır. Fenerbahç Fenerbahçe klübü burasının küşat resmi yapıldığını yazmıştık. Bu münasebetle çayırın yeni manzarasını gösteren bir resmi yukarıya dercediyoruz. Fenerbahçe klübü futbol sahasının kenarında bir koşu yeri de yaptırmış, sahayı beton ve demir direklerle ayırmıştır. tarafından eski İttihat Spor çayırının tanzim edildiğini ve geçen cuma günü KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman Şehrinin idarei maslahat ede- ceğinden ve Çeşmicellâdı avuta- cağından emindi. Şehriye gelince bütün gün, akşamı iple çekiyor, paşanın ara- bası bahçe kapısından girip de paşa iner inmez koşuyor, yavaşça: — Mumaileyhaya bir emri dev- letleri var mı? Diye soruyor, paşanın: — Hay Allah razi olsun; koş, işi idare et Şehriciğim! Emrini alır almaz nefes nefese Tahir mollanın evini boylayordu. Oraya her baş vuruşunda Şebri efendiyi kapının yanındaki odaya alıyorlardı. Çeşmi cellât bir iki kere kapının aralığından görüşürken, Seher hanımın: — Ayol yabancı mı, amucan! Diye teşvikile başına bir örtü alıp odaya girmeğe! başlamış. gittikçe de lâubali olmuştu. Kısa kollu, yakası dekulte elbise ile kapı aralığında görü- şürken ve Şehrinin aklını oyna- tırken şimdi, âdet yerini bulsun diye, başına incesik bir baş örtüsü alarak karşısında oturuyor, Onu büsbütün çileden çıkarı- yordu. Çeşmicellât ta oldukça fındık- çılardandı. Şebrideki halin farkına var- mıştı. O Bilmemezlikten gelerek kahkahayı atıp inci dişlerini gös- terdikçe, yanakları pençe pençe kızardıkça, gözleri, gülmekten sulanarak pembeleşdikçe Şehri- nin takati tükeniyor, mevçudiyeti sarsıldıkça sarsılıyordu. Çeşmiçellât evin içinde , mah- pus gibi oturmaktan usanmıştı. — Her tanrının günü böyle kukumav gibi bekliyecek miyim ? Diye bunaldıkca Seher hanım: — Artık beni de söyleteceksin; vallahi seni gördükçe içime ığıl ığıl iniyor; zavallı tazel Diye yüreğim paralanıyor, diyordu. Çeşmicellât bu tahamülfersa hali Şebriye de açmıştı. Ona Şehri de hak veriyordu. Üçü bir araya geliyorlar, hep birlikte, vaziyetin dayanılacak (dereceyi aştığında ittifak ediyorlardı. Seher hanım: — Billâhi Karun maline gark etseler bir dakika çekmem! dedik- çe, Çeşmicellâdın gözünden pırıl pırıl yaşlar damladıkça şehrinin yüreği büsbütün kabarıyor: — Namıhüdaya kasem ederim ki ben de nadim ve pişmanım. Ayaklarım kırıla idi de o Yek- çeşim İbrahime gidemez olaydım; dilim tutula idi de bu heykeli hüsnü paşaya methedemiyeydim! Sözlerile esefnâk oluyor, Seher hanım da: — Evvelâ can, sonra canan, halbuki ortada canan denecek de yok. Patavatsız, ipsiz sapsız, bos- tan korkuluğu gibi, ağa babası yerinde bir adam var. Aptallık bu zavallı tazede, içim parçalanı- yor da onun için söyliyorum; yoksa bana nel diyordu. Şehri efendi o Çeşmicellâdın teveccühünü kazanmak için her İ söze hay hay! cevabını vermeğe, herşeyi yapmağa âmade idi. Gö- züne girmek için dört dünüyordu. — Bu kadari da revayı hak de- ğildir; Müsebbip olmak dolayısile âciz de günahe girdiğimin farkın- dayım. Çi süt doğmadan meşimei şepten neler doğar!) her ne hal ise orasını orasını geçelim, edep ve erkân dairesinde bir az meşe ve te- amma (gün | | | | Müellifi: Sermet Muhtar nezzüh bilcümle muhadderat için vaciptır. İzin ve icazet benden, arzu eltiğin zaman bizaz çıkıp teneffüs etmek ta senden! Vesayasında bulunuyor, o gün“ lerde paşanın meşguliyeti şedide ve mütemadiyesini de ilâve ede- rek, sokağa çıkılırsa haberi ol mayacağını? işrab ediyordu. Seher hanımın teşvikinden ve Şehrinin sözlerinden cesaret alan Çeşmicellât, bir iki kere Beyoğ- luna çıkmış, Karaköydeki, Emin- önündeki omağazalara uğramış, biraz nefes almıştı. Endamı, güzelliği, cazibesi, alımı çalımı Beyoğlu caddei kebi- rinde dolaşanların, Löbonun, To- katlıyanın ön masalarında oturan- ların nazarlarını kendisine celbet- mişti. Muhitin bütün kodamanları bu ane kadar hiç tesadüf etmedikleri, görmedikleri bu kadının kim olduğunu tayinde mütereddit kal- mışlardı. Burada herkes herkesi tanır, hiç değilse arada göz aşınalığı olurdu. Bu hiç görülmedik, bilinmedik çebre kimdi? Herkes bu merakta idi. Peçesinin üstündeki saçları itina ile kabartılmış, tepesindeki topuzu dikkatle yapılmış, başı gayet muntazam sarılmış, beli korsalı çarşafı son modaya muvafık, dir- seklerine kadar beyaz eldivenleri dantel gıcırgıcır o şemşiyeyi 'bu emzalsiz kadın kimin nesi idi? Kibar tabaka, uzaktan uzağa takip ederek, arabalarını yürütüp durdurarak takdirkâr bakışlarla bir iltifatına mazhar olmağa can atmış, bir çok kimseler türlü türlü işaretlerle peşine düşmüş, avam kısmı ise çeşit çeşir sözler sarfile tebessümünü celbe uğraş- mıştı, Bu güzel çarşaflının kimseye iltifat ettiği görülmemiş, arasıra yanındaki yaşlı kadına söz söy- lerken küçük ağzını açarak, inci dişlerini (o göstererek (o çapkınca gülüşü, takip edenleri büsbütün çileden çıkarmıştı. O günlerde idi. Şehri efendi, Taş merdivenin sahanlığında bir sandalyeye otur- muş, paşayı bekliyor, Ramazan münasebetile, kimseye gösterme- den gizli gizli sigarasını içiyor. Damat beyle refiki Behlül bey sokak kapısından girdiler. Ikisi de Şebriden hiç hoşlan- maz, ona tesadüf edince görme- mezliğe gelip derhal bir tarafa savuşurlardı. Bu bale Şehri efendi de alışık olduğundan onları görünce yana dönmüş, parmaklığa sarılan yase- min dallarını düzeltmekle meş- gul olmağa başlamıştı. ( Devamı var ) Çabuk ve zahmetsizce: iş bulmak işçi tedarik etmek Ev, apartman kiralamak Emlâk satıp almak için bir tek çare vardır: AKŞAM gazetesine bir Küçük ilân koydurmak! Bir ilin £O kuruş

Bu sayıdan diğer sayfalar: