12 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

12 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

O MM” Ye AZ GAMER Sahife 7 12 Teşrinisani 1931 Kadını tut! Klara Bov tekrar . filim hayatına avdet ediyor Klara Bov yeniden sinemaya avdet ediyormuş... Şehrimizde bir çok filimlerini seyrettiğimiz bu sevimli sanatkâr geçen yaz çıkan dedi kodular üzerine filim çevir- mekten vaz geçmiş ve sevdiği bir kovboy ile birlikte Amerikanın içerilerinde bir çiftliğe çekilmişti. O zaman bundan bahsederken Klara 'Bov'un filim hayatından çekilmesi odaimi (o olmıyacağını, genç kızın bir müddet sonra tekrar filim çevirmeğe başlaması muhtemel bulunduğunu yazmıştık. Bu tahminimiz doğru çıkmıştır. Amerikalılar Klarayı çok sevdik- leri için bu artisti aramağa baş- lamışlardır. Diğer taraftan Klara'nın filim- lerine boykot ilân eden ahlâk cemiyeti de artistin kovboy ile ve yakında evleneceğini anlayınca boykot kararını gevşetmiştir.Klara- nın: yakında Get the Woman (Kadını tut ) isminde bir filim çevireceği haber veriliyor. Xx Fransız artisti Annabella rejisör Joe Mayın idaresi altında olarak “ ikisini bir araba içinde, diye bir filim çeviriyor. Bu filmin erkek baş artisti Jean Murat'tır. * Suzy Vernon ile Roland Toutain Berlin'de “Hayallerimizin kadını,, isminde bir filim çeviri- yorlar. * Albert Prejean, gemici şar- kısı filimini çevirmeğe devam ediyor. Marsilya civarında bu filmin bir çok sahneleri çevril- miştir. (o Filimde kadın rolunu Carmine Gallena yapıyor. » Pariste “müvezziler kıralı, isminde yeni bir filim çevrilmiş- tir. Bu filim yakında gösterile- cektir. Aşka tövbe Filimden bir sahne Bu hafta Elhamra sinemasında “ Aşka tövbe ,, filimi gösterilmek- tedir. Filimin mevzuu şudur: Makferson isminde bir genç.. Kadınlardan (| bıkmış, aşktan usanmış.. Makferson beş sene kadınsız yaşayacağına dair bir arkadaşile bahse giriyor ve kendi gibi kadınlardan kaçan 30 erkekle bir yata binip denize açılıyor. Beşinci senenin sonlarına doğru denizde bitap bir halde bir kadına rast geliyorlar. Gladis ismindeki bu kadın: — Ben gazeteciyim aleyhinizde yazarım |. Diye tehdit ederek gemide kaliyor. Mekferson bütün iradesine rağmen bu kadıni sevi- yor. Artık beşinçi sene de dolaş- tm. Makferson hem arkadaşile tutuştuğu bahsi, hem de Gladisin kalbini kazanıyor. seyrettiğimiz sevimli sanatkâr Filim buhranı Şirketler masraflarını indirmeğe çalışıyorlar Amerikada filim sanayii bir buhran geçiriyor.. Bütün dünyada hüküm süren iktisadi darlık şim- diye kadar Amerika filim sanati üzerinde pek az tesir yapmıştı. Halbuki geçen senedenberi sine- macılık sahahasında da sıkıntı hissedilmeğe başlanmıştır. Filim şirketleri, büyük masraflar ile vücuda getirdikleri filimleri eski fiata satamıyorlar. Bu vaziyet karşısında şirketler masraflarını indirmeğe başlamış- lardır. Bir taraftan artistlerin ücretlerinde (tasarruf (o yapılmış, diğer taraftan stütyo, dekor mas- rafları indirilmiş, hasılı masraf azaltmak için her çareye baş vurulmuştur. Şirketler ( tasarruf (o dolayısile ecnebi lisanlarda filim çevirmek- ten de vaz geçmişlerdir. Bu se- beple geçen kış Amerikaya gitmiş olan bir çok fransız ve alman artistleri bu sene Avrupada kala- caklardır. Xx Garp cephesinde yeni bir şey yok filmini çevirdikten sonra büyük bir şöhret kazanan genç Amerikan artisti Lewis Ayres geçende, Leala Leane ile evlen- mişti. Yeni evliler bal ayı seya- hatini bitirerek Hollivuda dön- müşlerdir. X Joan Kravford Serap isminde bir filim çevirmeğe başlamıştır. Claudette va Isı moda oldu Amerika radyo istasyonları her akşam bir defa bu valsı çalıyor Claudette Colbert Geçen sene “ Büyük havuz ,, filminde Moris Şövalye ile birlikte Claudette Colbert bu sene yine | Moris Şövalye ile birlikte çevirdiği “Şen mülâzım,, filminden sonra Amerikanın en büyük yıldızları sırasına girmiştir. Bu sevimli sanat- kârın bir çok perestişkârları vardır. Bunların arasında bulunan bir bestekâr Claudette valsı diye bir vals bestelemiş bu hava bütün Amerikada büyük bir rağbet kazanmıştır. Claudette valsını Amerika radyo istasyonları her akşam bir defa çalıyor. Müşkül itiraf Filimden bir sahne Bu hafta Melek sinemasında “Müşkül itiraf, filmi gösterilmek- tedir. “ Müşkül itiraf , esrarengiz sahneleri olan bir macera filmidir. Pol isminde bir genç Greta isminde bir kızla nişanlıdır. Fakat Polu Erna isminde bir kadın deli- cesine sevmektedir. Pol ile Erna kıskançlık yüzünden pek çok kere kavga etmişlerdir. Bir gün Erma odasında öldürül- müş olarak bulunuyor. Yapılan taharriyatta kadının odasında Pola ait bir kol düğmesi çıkıyor. Polü katil diye yakalıyorlar. Fakat sonra genç adamın masum olduğu anlaşılıyor, hakiki katil meydana çıkıyor. Polda serbes bırakılıyor. 'Tarıh sahifeleri İrem bağının tavusları! Beldeler sultanının mesireleri Fatih asrından itibaren anadan | doğma tavaşilerden seçilen ak- agalar Topkapı sarayındaki imti- yazlarını 130 sene kadar muha- faza eylemişlerdi. Ücüncü Sultan Murrt rivayete göre Kırklara karıştıklarını Akşamın 10 tem- muz 1931 nüshasında yazdığım cariye ile harem ağası oara- sındaki (o münasebetin meydana çıkması üzerine. H. 990 tarihinde darüssaade agalığını babüssaade ağalığından ayırmış, akagaları haremi (o hümayun hizmetinden tepit eylemişti. Bu tefrike sebep olan meşhur tavaşi habeş Mehmet aganın 9 sene sonra vefatı üzerine zencilerden Server ağa kızlar | ağası olmuştu. Üçücü Sultan Murat artık malihülyaya kapılmış tap'ına elem ve gussa verecek hâllerden büs- bütün sakınıyordu.O sarayında mu- sıki sahenginden, çenk ve çegane sadasından başka gürültüye ta- hammül edemiyordu. Kızlar ağası Server ağa kapı oğlanlarını “taşra halkı ile kesreti ihtilâttan,, meneylemişti; tavaşi- ler ittifak ile ağalarına karşı serkeşliğe başladılar. Padişah bu gürültülere nihayet vermek için Server ağayı da, elebaşı olan üç kapı oğlanını da hemen Mısıra nefyetti. Kızlar ağalığı yine bir müddat için akağalara geçti. Payıtahtta hoşnutsuzluktan te- vellüt edebilecek gürültülerden pek tevahhuş eyliyen, sarayının tatlı atalet ve safa hayatını her şeye tercih eden Sultan Murat bizzat sefere gitmek şöyle dursun, divanıhümeyuna (o çıkmayı o bile artık ihmal ile ancak elçi kabulü, askere mevacip itası gibi günlere hasreyleyordu. Mansıp tevcihleri, mühim işler (maruzat) ile kendi- sinden istizan ediliyordu. Sultan Murat saray ohaya- tından kendisini uzaklaştıracak olan avdan bile eslâfı derecesinde zevk almıyordu. Şire merakı, hayatını en ziyade kadınlar arasında geçirmesi Sultan Muradın zevkine incelik vermişti. O eğlence meclislerinde şairlerin ahenkdar kasidelerini, “sühanper- dazların nükteli,, sözlerini derin bir haz ile dinleyordu; hünkâr sofasının şırvanında duran hanen- de ve sazendelerin ruhnüvaz fa- sılları kendisini “şevk ve mesara gark,, eyleyordu, güzel cariyelerin birer hareket şiri gibi ölgün gö- nüllere “ruh ifaza,, eden cazibeli, sihirli rakslarını, tavana asılmış billur topu tutmak için biribirine müsabakatla şuhane atılmalarını, “dilkeş hiramlarile tahriki endam eyleyerek İrem bağının tavusları gibi cevelanlarını ,, seyrediyordu. Topkapı sarayında hünkâr sofa- sına muttasıl olarak kendisine Türk tarzında bir yatak odası yaptırmıştı; çiniler ve mozaiklerle, çiçek resimlerile, Arap tarzında mermer işlemelerle, oymalarla, rengârenk camlarla, kubbesi altın yaldızlı dua yazılarile müzeyyen ve münakkaş olan bu oda sarayın en muhteşem dairelerinden biri olmuştu. Böyle müferrih dairelerde huzur ve rahat içinde, böyle zevkler var iken avlara vakit ayırmak, avların peşi sıra zahmet ve me- şekkat çekmek reva mı idil Sarayının içinde eğlenmekten nefsine gına gelip teferrüç isterse payıtahtından (ouzaklaşmağa ne lüzum vardi? Mimarlar tarafından (tanzim olunmuş has bahçeden başka Üsküdar, Fener, Beykoz, Halkalı bahçeleri, Siyavuş paşa ve Haydar paşa bahçeleri, Langa bağları, Yenikapı, Alibey köyü mesireleri, Kâgıtanede o Lâlezar mesiresi, İmrahor köşkü mesiresi, nihayet az uzakta su kemerleri, Çekmece gölleri (o mesireleri canlara can katardı. Beşiktaş bahçesi ta Veli Sultan Bayazıt Il zamanından beri letafetile maruf idi. Bilhassa leylâk ve lâle zamanı bu bahçe ve mesirelere doyum olamazdı. Boğaziçinde* İstinye, Yeniköy, Tarabya tarafları da mamür te- ferrüç yerleri iai. Kanuninin süt kardeşi Yahya Efendi dergâhının mesiresine de' halk ziyade rağbet gösterirdi. “Yâranı safa, buralarda taraf, taraf muhabbet ederlerdi. Seyir ve temaşa aşıkı İstanbul halkı i Boğaziçindeki korularda teferrüç için zahmet ve masraf ihtiyarından hiç çekinmezlerdi. (1)| Sultan Mürat eğlencelerinden vakit buldukça Venedikli ressam- lardan resim: taâllüm eder, Viya- nalı üstat saatçilerden saatçilik tahsil eylerdi. (2) Babasının zamanında itibar gö- ren hattatlar, nakaşlar, müzehhip- ler Sultan Murattan da ikramlara mazhar olurlardı, Üçüncü Sultan Murat (Muradi) mabhlasile şiirler tanzim eder, za- manın şairlerile müşaare eylerdi; hatta bazen” kendisine arzolunan evrak üzerine iradelerini manzu- men yazdığı bile vaki olurdu! Malkaralı Nev'i Efendi asıl is- mi Pir Ali oğlu Yahya - Sultan Muradın büyük şehzadelerine 5 sene muallimlik etmiş, bu takrip ile padişahın sohbet meclisine da- hil ve iltifatlarına nail olmuştur. Padişahların bayram merasimin- de şehzade hocalarına kıyam et- meleri taşrifat kanunlarına mı yir idi. Padişahtan gördü; iltifatlar üzerthe Muallim, ey gönül, sana ne sihr öğretti kim oldun Sezayı iltifatı padişahı mülki Osmani! Deye iftihar eden Nev'i Efendi az zamanda Padişah nezdinde o derecede itibar ve hususiyet ibraz, intisap peyda eyledi ki müayede eshasında (kendisine kıyam ile bu teşrifat kaidesini bozmasını bile'ricaya cüret edebildi: * Edip ahım yeli tahrik ol servi hiramanı, Kıyam ettirse : sıtkile sücudüm kaddı sultanı, Elif gibi nola bir lâhza arzı kamet eylerse? Ubudiyette kaddım gösterüptür dalı divan! Hakikat! Bir dili agâh ile den kanuni Osmanı. Nev'i ile Sultan Murat arasında naz ve niyaz vadisinde lâtifeler eksik olmazdı. Sultan Murat bir defa zge yar ile hemdem olam gi olup anın ile mahrem « medi yârı kadimden, m olam gibi! fedip emek, olam gıbi! Diye Nev'i efendiye sitem ve Riayet eylemekten, her nefes, vefasızlığından (o şikâyet etmeğe kalkışmasile, o da: Harcetse varı, ol özge yarı görsek! Mümkün « ruyunu bari görsek | Aynı gül oldu bülbül, buyu fenayı almazl Yarı k ; seyrikenarı görsekl Dama di are ilişmiş amma Har olmağa yalar mı? Ol nabekârı görseki Yar ile mahrem olan ağyare hemdem olmaz | Demsâzkârı bulduk; nasâzkârı görsekl Ayinel cil süret ugrusu var! Nev'i gibi bu! a, bir gamküsari görsek! Cevabile ve ayni eda ile vefa- kârlığını teyit eylemişti. Süleyman Kâni (1) Mesafe uzadıkça peremelere verilen ücret te bittabi artardı, Sokollu zama nında kürekçilere yemek te verilmek e 6 küreğö 25, nihayet 30 akçe konulmuştu. Bu Venedikli ve Viyanalı üstat- r elif ve dal gibi arap harflerinin şekillerine göre böyle “san'at göstermekten hoşlanırlarda

Bu sayıdan diğer sayfalar: