24 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

24 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Mart 1932 AKŞAMDAN AKŞAMA m a mm Terbiyesizliğin istismarı Her memlekette olduğu gibi, bizim memlekette de, terbiyeli insanlar ve terbiyesiz insanlar vardır. Amma, diğer memleket- lerde, terbiyeliler terbiyeliliklerini istismar ederler; yani, terbiyeleri- nin faydasını görürler, bizde ise, ekseriya, manzara berakistir: Ter- biyesiz insanlar, terbiyesizliklerin- den son derece müstefit olur. Misal mi istiyorsunuz? Haydarpaşa - Pendik hattında işliyen bir trenin birinci mevkii... Kanepeler iki kişilik, siz ve diğer terbiyeli bir zat, biletiniz muci- bince hakettiğiniz “yerleri işgal ediyorsunuz. Bu esnada, Karşınız- daki seslenir: Ahmet efendi! Ahmet efendi... Gell Şurada yer var! Ve şişman bir zat; elinde paket- ler, sellemetüsselâm, yelyepelek gelir; “ikinci mevkide yer bula- madım, birader! ,, diyerek, sizin sağ (Oo bacağınızı, komşunuzun sol bacağını kakar, aranıza lök gibi kurulur; sizleri köşelere sin- dirir. Bunun için, hattâ, “Gönül alma,, nevinden, şöyle yarım ağız bir “ Müsaadenizle... ,, demek lü- zumunu bile duymamıştır. 'Dahası da var : — Nedir o'paketin içindekiler, Ahmet efendi! — Aman, sorma, bilâder!... Bir pastırma buldum, bir pastırma... Yemede yanında yat... Kuş gönül... Hele Allaşkına tat biraz bak... Caketini açar; ortalığı buram buram sarımsak kokutup, burnu- nuzun direğini kırarak, hem kendi pastırma yer, hem de karşısında- kine ikram eder.Lâkin siz, şarım- sak kokusundan nefret ediyormuş sunuz!.. İçinize öğüntüler geliyor- muş. Ahmet efendiye de, karşı- sındaki zate de bunlar vız gelir... Siz ve diğer terbiyeli hazret bu adamlara 'hatlerini bildire- mezsiniz. Zira, terbiyeniz manidir. Diğer memleketlerde “ise, ter- biyeli o insanlar, bu vaziyette, âdeta teşkilâtlı surette hareket ederler; bir Avrupa şehrinde bilet gişelerine sonradan gelip de nöbette duranların önüne geçmek isteyenlere, terbiyeli insanlar tara- fından bir terbiye verilir ki ahali, mütecavizi kolundan tutup geriye atar ve ıslık çalarak onu tahkir eder. Sinemada şapkaya oturmak isteyenler, keza umumun protes- tosuna maruz kalır... Bir kadını sokakta döğmek istiyen bir erke- gin elleri yolcular tarafından kıs- kıvrak tutulur... liâh, ilâh... Hulâsa, bizim memlekette, ter- biyesizliğini istismar edebilen ve sırf o sayede, başkasının hukuku- nu gaspederek, rahat yaşayan bir çok kimseler vardır. Terbiyeli insanlar, bunların mutecaviz ha- reketlerile ezilirler. Ve bunların küstahlıkları önüne geçmek için Yeni usul! Bir köy daha şehir hududu içine alınacak Taşdelen ve Karakulak suları- nın sabile indirilmesi belediyece düşünüldüğünü yazmıştık. Belediye sular idaresine verilen 'bir emir üzerine Taşdelen süyunun sahile indirilmesi hakkında fenni bir keşf yapılacaktır. Taşdelen, evkafın o tasarrufu altında olduğundan belediye bu su için evkafle kolayca anlaşacağı kanaatindedir. Fakat Karakulak suyunu sahile indirmek bugünkü vaziyete göre kabil görülmiyor. Karakulak su menbaı Beykozda Dreski köyündedir. Bu köy, bele- diye hududu haricindedir. Kanuna göre umuma ait olan sular bulun- dukları “köye aittir. Bu itibar ile belediye kendi hududu hari- cinde kala suyu, kendi hududu dahiline indirmek hakkına malik değildir. Belediye (Karakulak suyuna şebrin tasarruf edebilmesi için Dreski nahiyesinin belediye hudu- du dahiline alınmasına dair şehir meclisinden bir karar istiyecektir. Belediye, geçenlerde Mecidiye köyünde et kesilmesinin önünü almak ve mezbaha varidatını kurtarmak için bu köyü belediye hududu dahiline almıştır. Şimdi Karakulak suyundan istifade etmek maksadile Istanbul şehir hudu- dunu biraz daha büyültecektir. Bu gidişle galiba nerede faideli, kâr getiren bir menba bulunursa belediye oraya el uzatacaktır? Fakat acaba belediye hududuna alınan bu köylerin beledi ihtiyaç- larını temin etmek düşünülüyor mu? Kavga ve cerh Çenberlitaşta Remzi ve Hamza isminde iki kişi kavya etmişler, Remzi bıçakla Hamzayı ağır surette yaralayıp kaçmıştır. Mecruh hastah müdahaleyi lüzumsuz sayarlar... Bu zihniyet, pek yanlıştır. Diğer memleketlerde olduğu gibi, Istan- bul'da da terbiyesizlik aleyhine bir mücadele açmalıdır: Nak- liye vasıtalarında, nöbet bek- lenen gişelerde, tıramvay du- rak yerlerinde başkasını ra- hatsız edenlere bizzat (ahali sert —ibtarlarda (o bulunmalıdır. Belediyenin menettiği saatlerde apartımanlarda radyo ve gramo- fon çalan ve sair hemşerilik hu- kukuna riayet etmiyenlere katiyen müsamaha göstermemelidir. Bu, sırf şahsi bodbinlik için değil, vatandaşlık şuur ve terbiyesinin yükselmesi için musırran tatbik ve takip edilmelidir. a ea. AA iğ İ Acımusluk sokağı No. 13 İ (Vâ - Nü) üt işi Bir fabrika tesis edilmesi muhtemel Istanbulun süt işini idare etmek üzere Alpullu şeker fabrikasının teşebbüsünden bahsedilmişti. Yap- tığımız tahkikata göre vaziyet şudur: Alpullu şeker fabrikasının şeker istihsal etmek “için tarlala- rında yetiştirdiği pancardan şeker çıkarıldıktan sonra pancarın posa- sından ispirto imal edilir. Kalan madde ineklere yedirilir. Alpullu şeker şirketi, küliyetli miktarda inek satın alacak, bu ineklere pancarın bu posasını yedirecek, ineklerin gübresini de pancar tarlalarında kullanacaktır. Şirket şayet bir fabrika tesis eder ve bu fabrikada mevcut sütleri sterilize ettirirse şehrin ihtiyacı noktai nazarından bele- diyede bu işe iştirak etmek fik- rindedir. Mamafih, belediye henüz böyle bir teklif karşısında kalmamıştır. Şirketir Yalovada Millet çiftli- ğindeki tesisatile iştirak etmesi muhtemeldir. İki zorba Karmanyolacılık yaparken yakalandılar Fatih polis merkezi Macit ve Halil isimlerinde iki kişiyi yaka- Jamıştır. Bu iki kafadar geçenlerde bir gece Karagümrükte Neslişah ma- hallesinde geç vakit sokaktan geçmekte olan Şevki efendi isminde birinin önüne çıkarak .karmanyolacılık suretile soymak istemişlerdir. Halil ve * Macit, “Şevki efendi- nin üzerine hücum ettikleri sırada adamcağız bağırmış ve mahalle bekçisi yetişmiştir. Bu sırada polisler de yetişerek iki zorbayı yakalamışlardır. Halil ve Macit adliyeye teslim edilmiş- ler, evrak 7 inci istintak dairesine verilmiştir. Mustantiklik ikisini de tevkifhaneye sevketmiştir. AKŞAM ABONE ücretleri Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş 6GAYLIK 750 » 1450 » 3AYLIK 400 » 800 » I1AYLIK 150 » — e” Abono ücretleri “doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku- ruşluk pul göndermek lâzımdır. Zilkade 16 — Kasım :138 5. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E, 9,51 1134 5,55 9,23 12 1,32 Ma. 4,17 5,57 12,20 15,48 18,25 18:56 Idarehane: Babıâli civarı Şehir bütçesi Masraf bütçesi matbaaya veriliyor Şehir meclisi daimi encümeni- nin dünkü içtimaıa vali Muhittin bey riyaset etmiştir. Dünkü içti- mada maarif ve sıhhiye masraf bütçeleri müzakere edilmiş ve kendi büdçeleri etrafında “muarif müdiri “Haydar, Sıhhiye müdiri Ali rıza beyler izahat vermiş- lerdir. Belediye oOve ödarei hususiyenin masraf (bütçelerine dair tetkikat bu gün bitecek ve bütçe matbaaya verilecektir. Ay başından evvel tetkik ede- bilmeleri için bütçe âzaya dağı- tılacaktır. Vali Muhiddin bey Ankarada bulunduğu zaman daimi encümen varidat bütçesinin tetkikatını bi- tirmiş, bütçeyi bastırmağa başla- miştı. Fakat Muhiddin bey, Ankaradan avdet ettikten sonra varidat bütçesinde bazı tadilât lüzumunu ileriye sürmüş ve bütçe bu tadilât ile yeniden basılmıştır. Iktisat müdürlüğünün masraf bütçesi, yeni müdür Asım Süreyya beyin tayininden evvel encümene verilmişti. İktisat müdürlüğü büt- çesi Asım Süreyya beyin yeni teşkilâta ait hazırladığı rapor mubteviyatına göre müzakere ve kabul edileceğinden bu bütçe şehir meclisinde müzakere edilir- ken bazı değişiklik yapılacaktır. Florya plâjı Belediye plâjı istimlâk edemez mi? Florya plâjının istimlâkine nak- len başlanmak üzere buradaki erazinin tasarruf vaziyetini tetkik eylemek için bir komisyon teşkil edildiğini yazmıştık. Plâjın muta- sarrıflarindan Şükrü bey geçen- lerde bir gazeteye verdiği beya- natta belediyenin menafii umumiye kaydile bu yeri istimlâk etmeğe salâhiyeti olmadığını iddia etmişti. Bu hususta belediye erkânından bir zat diyor ki: — Belediye tarafından plâjın istimlâki için verilen karar 'behe- mehal tatbik edilecektir. Bunu temin için otevessül (edilecek bir çok yollar vardır. Nihayet çok muztar kalırsak o plâjın ortasından geçmek ve denizde nihayet bulmak üzere geniş bir cadde açarız. Bu caddenin iki tarafından yirmişer metroyu istim- lâk kanuni kakkımızdır. Bu tak- dirde kırk metroluk geniş bir saha istimlâk edildikten sonra plâjın mütebaki kısmı inkısama uğrar ve tabiatile işe yaramaz. Binaenaleyh, tahmin edilecek be- del mukabilinde 'plâjın istimlâ- kine ( sahiplerinin (© muvafakat etmesi lâzımdır. Hatıralar Bir endam aynasının hatıraları! Şu büyük hanımı elime verseler bir kaşık suda bogacağım.. Öyle sinirleniyorum, öyle sinirleniyorum ki sormayın. İşte gene karşıma dikildi. Her beş dakikada bir önümde arzı endam eder, saat- lerce gitmek bilmez.. Evde ondan çok beni rahatsız eden kimse yok. Bugün de eline Lil Dagover'in bir resmini almış.. Bir o fotoğrafa bakıyor, bir 'kendisine bir bana,. Daha geçen gün boyattığı saçla- rını Lil gibi düzeltti.. Bu esnada saçlarının arasından bir beyaz zuhur etti.. Heman koparttı. Malümya Lil Dagover yaşlı olma- sına rağmen genç ve güzel kalan bir artistmiş.. Bu sırada salona Mecdi bey girdi.. Mecdi bey beyaz getrli, daima koyu renk elbiseler giyen ihtiyar bir züppedir.. İçeri girince hoş beşten sonra: — Aman efendim... Bu ne taravet.. Bugün her günkünden daha genç ve güzelsiniz.. Diye mırıldandı büyük bamm artık kırılırken ortasından “ Çaaat!,, diye kopacak gibi oluyordu. Bu esnada “ paaat,, diye büyük ha- nımın lâstik memeleri yere düş- mez mi? Aman memnuniyeti: az daha çatlıyacaktım. 4 Şubat Bu evde uşağın sürdüğü hayata imreniyorum... ifin yediği önde, yemediği arkasında... İşte gene orta hizmetçisi İclâl kilerden iki şişe bira aldı. Kanapenin altına soktu... Biraz sonra hanımların hepsi sokağa çıkacaklar. Apartman bom boş kalacak.. Hanımlar birer birer çiktılar.. Iclâl yalnız... Bira şişe- leri yerinden .çıktı.. Küçük masa- üstüne yerleştirildi.. Bu esnada uşak Mehmet içeri girdi.. Aaa.. Sırtında (o beyefendinin kürkü.. Iclâl Mehmedin boynuna atıldı.. Onu kanapeye oturttu.. Dışarı çıkıp tekrar içeriye gir- diği zaman elinde neler vardı neler... Beyefendiye havanadan gelen bir dostunun hediye getir- iği poro sigaraları, bu büyük Sn Ea babları yemek için al- dırttığı siyah bavyar kutusu, küçük hanıma nişanlısının getir- diği çikolatalardan iki paket... Mehmet porolardan bir tanesini ağzının ucile ıslavp yaktı, bir sonra ekmeğine bol bol havyar sürdü, yedi. Biraz sonra başımı salladı : — Bu havyar hoşuma gitmedi. Inşallah gelecek sefer Balıkpaza- rından alacağım.. (o Havyarcımı değiştireceğim.. Gramofonu kur- dular... Voh kekâ... 73 Mart Beyefendi çok meşgul.. Yanım- dan geçerken: arkadaşıma : — Biraz üstün buğday yapma- lıyız.. Her halde kazanç yüzde yüz elli.. dediğini işittim.. Küçük hanım biraz arkada yürüyordu. Bu sırada genç misafir Ferit bey küçük hanımın eline bir kağıt sıkıştırdı. Beyefendinin uzaktan sesini işitiyorum : — Herhalde iyi bir iş.. Hikmet Feridun Çocuk — Amca Be; y, masa ne ile yapılır? > : b ig olği 3ğ$ reji > İpin örs jr Amca Beye göre... ik Çukulata?. A.B. — Kakao, şeker ve sütlel Ç. — Bisküi?... A.B. — Sit, un ve şekerlel » Ni cia mantosu ile Ç. — Annemin 'tüylü' şapkası?.. “A.B, — “Oru “bön ““bilime © yav#üm, babana sorl.. bardak birayı bir hamlede çektikten

Bu sayıdan diğer sayfalar: