19 Mayıs 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

19 Mayıs 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 te ———— Dikkat: ——- Bilmece hallini 15 gün zarfında gön- İderiniz.İki hafta Sıra| ile almadığınız he- diyeleri bir daha Monoloğ: İki ata sözü hakkında Geçen gün bir kitapta iki darbı mesele tesadüf ettim. Mübarekler benim kendilerini göreceğimi bi- liyorlarmış gibi birbirlerine sarıl- mışlar, alt alta beyaz sahife üze- rinde uyuklıyorlardı. Beni görünce hafifçe kıpırdandılar. Ve bana selâm verdiler. Birini okudum : (Bugünkü işini yarına bırakma!) nasihatı meydana çıktı. Diğeri ise bana yarını düşün sözünü öğretti.. Bu iki ata sözünü okuyunca şaşırdım kaldım. Çünkü bu iki söz biribirinin zıddı idi. Ve nasıl olur da alt alta kavga etmeden durabiliyor- lardı? (Bugünkü işini yarına birakma) sözünün manası kolayca anlaşılı- yor. Yani bugün elinizde bulunan bir işi (amannn.. Yarın da yapa- rım. Acelesi yok ya!..) diyerek başınızdan Oatmamanız tavsiye olunuyor. Çok güç birşey değil mi? Hele elinizde bulunan iş şöyle tomtu- raklı bir şey olursal.. Gel gelelim.. bu esnada diğer darbı mesel aklınıza geliveriyor. Ve heman ferahlayorsunuz.. Yarını düşün fehvasınca işinizi elinizden bırakıyorsunuz. OÖyleyal.. İşinizi Bilmecemiz Yukariki yirmi resmi ikişer ikişer o suretle yan yana getiriniz ki: 1 - Askeri bir rütbe, 2 - Hulüskâr, 8- Büyük bıçak, 4 - Büyük fener, 5- Dua, 6-Bir mevsim balığı, 7 - Ciğerpare, 8 - Tecessüs etmek, 9 - Kadın fanilesi, 10 - Sonbahar döküntüsü. Manalarını ifade eden on kelime okunsun. Hediyelerimiz : Doğru halledenlerden 17 inciye 9X 12 boyunda şık bir fotoğraf makinesi ile ayrıca 200 kişiye şekerleme, çikolata, albüm, bisküvi, sair hediyeler verilecektir. a Bir plân çizdi mimar, Sonra kazıldı temel, Ondan sonra da duvar Ördü birden beş on el. Ayrıldı bina kat kat, Üstüne örtüldü dam, Geriye kaldı fakat Kiremit, çerçeve, cam. İsmimi unutmuş! Bir arkadaşımın dün bana söy- lediği şu sözlere ne dersiniz? — Yahu.. Behcet. Dün gece bizim evden sordular da bir türlü aklıma neydi? gelmedi. osenin ismin mürekkep, cetvel, Yapıyı ziyaret o dakika bitirseniz yarın işsiz kalacaksınız.. Onun için memnu- niyetle müşkülâtı yarın halletmeğe karar veriyorsunuz!.. Şimdi bana hak verdiniz ya!.. bu ikisöz birbirinin zıddı değilmi imiş?.. Biri bir iş için (yap!) diyor, öteki ise (yarın işsiz kalır- sın.. Sakın hal?) diye mani oluyor. Hoş.. Bu darbı meseller elinizdeki işin iyiliğine veya fenalığına göre değişir a.. Bilfarz.. elinizde bu- lunan iş hoşunuza giden cinsten olursa Ohemen yapar, ve (bu günkü...) sözünü tutmuş olursu- nuz.. Yook.. İşiniz fena cinsinden ise ( yarını düşünmeliyim.. Yarın yaparım..) diye zavallıyı bir ke- rara atarsınız!.. Meselâ: zannediyorum ki eli- nizde bulunan zarif (o pastaya bakarken (yarını düşün) sözünü unutur ve zavallı tatlıyı (Bugünün işini yarına bırakma) tenbihini dinliyerek mideye indirirsiniz! Zan- nımı kuvvetleştirecek bir kaç misal daha mı arayor sunuz? Çoook!... Fakat hayret ettiğim birşey var: Birbirini tekzibeden bu iki yazı boğaz boğaza gelmeden ayni sahifede nasıl durabiliyorlar?!.. Küçük muharrir cepdefteri, kart ve (Bilmece müddeti 15 gündür. | Oluklar çakılacak, Yerine bir aralık Şüphesiz takılacak Merdivene parmaklık. Nihayet vurulacak Sıva, badana, boya, İçinde oturacak Sahibi doya, doya.. Muallim: Hasan Nihat Açık muhabere : O Ankarada Izzet Kemal B. — Gön- derdiğiniz bilmece, beş ay evvel bu sahifede intişar etmiştir. O Bursada Semiha Rıza H. — Bursa maarif müdürlüğüne müracaat ediniz, O Beykozda Server B. — Hediyenizi iki hafta zarfında almanız lâzımdır. İlam palm 19 Mayıs 1932 EFKAR A 77: TLMMDEPLEY EE ENEL JiMNASTIK MARŞI Karşında istikbal denilen gür Bu güneşe doğru durma iler Çıkmasın sana bu koşuda hiç eş. Sağlam basacağın hatveler ile.. Türklüğün âtisi senindir senin!, Damarlarında var ateşli bir kan, Çünkü odur sana bir kucak açan!.. Küçük Muharrir Talebe yazıları Kalbim Ben bu küçük şeyi en güzel hayallerle büyüttüm, şiirlerle süs- ledim, bestelerle avuttum. Kâh mehtaplı bir gecede her taraf uyurken onu denizin uğul- tuları içine attım; ve bazan de ona büyük insanların hayatlarını anlattım. O şimdi genç, masum bir kalp.. Benim kalbim.. hayatımın yegâne ortağı.. O bence bir defterdir.. Rüyalı bir defter. Bazan sahifelerini ka- rıştırırım.. Temiz, çok temiz.. O kadar temiz ki, gözlerimi kama- ştırıyor, bu parlak beyazlığa baka- mıyorum.. Daha üzerinden hayatın sam yelleri, tozlu bulutları geç- memiş.. Onda yalnız şiir var, mu- siki var, ilham var. İşte minimini benliğimi çarptıran şey yalnız bunlar.. Çünkü ben onu yalnız bunlarla büyüttüm, yalnız bunlarla süsle- dim, yalnız bunlarla avuttum. Hayatın güzel taraflarını göster- dim, ötekilerine kapadım.. Ilham denizinin içinde yıkadım. Şiir güneşine okşattım.. Ve istedim ki o yalnız bunları bilsin.. Evet.. O, yalnız bunları biliyor. Hayatın dikenli taraflarını henüz tanımadı. Şimdiki halde temiz.. Çok temiz.. Genç ve masum bir kalp.. benim kalbim! Rüksan Haşim Lambayı yakmalı Gün battı, akşam oldu, Ufka karanlık doldu. Artık vermiyor güneş Ne ışık, ne de ateş. Birer kibrit çakmalı Vatanı kurtarmak olsun eimelin i Lambaları yakmalı. Gaz kalmamışsa eğer, Zındana döner her yer, Yer, gök kasvetle dolar, Ve dünya olur mezar... Muallim Hasan Nahit Yumurtasız omlet nasıl pişirilir ? Oyun: Boş bir tava teşhir olunur ve yanmakta bulunan bir ispirto lâmbası üzerine konur; tava bir değnekile karıştırılır; meydana omlet çıkar. Aletler : Içi boş bir hokkabaz değneği, omlet için lâzım olan şeyler, küçük bir tava ve bir ispirto lâmbası. Hilesi : Yumurta iyice çalkanıp omlet için lâzım gelen diğer şey- lerle beraber değnek içine dol- durulmuş ve değneğin ağzı da kiraz katı tereyağı ile kapatılmış bulunur. Tavayı lâmba üzerine koyup değnek ile karıştırmağa başlıyınca, ucundaki yağ eriyerek yumurta ve sair şeyler tava içine akar. Sonra omleti pişirmek müm- kün olur, ve pişince seyircilere tava içinde gösterilir. Bidayette seyirciler tavayı boş gördükleri için, birdenbire hilesini anlıyamaz- lar ve hayretler içinde kalırlar. - Fenni eğlencelerden- o Hokkabaz a a Akşam bilmecesi İsim: Lİ 19 Mayıs 982 Fıkralar Dayak bahsi Iri yarı bir adam, ufak tefek bir adamı yakaladı: — Şimdi seni sokak ortasında dövsem ne lâzım gelir? Hiç??.. Yalnız dayaktan sonra evime gidebilmem için bir sedye bulunması icap ederl.. * *» Şeref Arkadaşına Turguddan yediği yumrukları anlattı. Sonra küçük düşmemek için: — Dayak yemek te bir şeref- tir dedi. Dinleyen cevap verdi: — Ben senin daima şerefli ol- manı isterim!? Mukabele.. Sevim çok somurtkandır, Birgün annesi bir pasta getirir ve der ki; — Sevimciğim, al sana pasta getirdim! Sevim hiç ses çıkarmaz.. Annesi de pastayı yer. Sevimin buna çok canı sıkılır, fakat iş işten geçtikten sonra, Ertesi gün, Sevim yemek ma- sasının üstünde hasta kardeşinin tepsisini görür; tepside pandis- panya da vardı. Sevim tepsiyi alır, hasta kardeşinin yanına giderek: — Kardeşim, kahvaltı etmek istermisin? Çocuk rahatsız olduğu için ses çıkarmaz. Sevim de pandis- panyayı yer, çünkü kardeşi so- murtmuştu.. Ödemiş Cumhuriyet mektebi Udemiş Cumhuriyet mektebi muailimleri Ödemiş Cumhuriyet mektebi şimdiye kadar memlekete müflt pek çok talebe yetiştirmiştir. 280 talebe ve 7 muallimi vardır. Resimde x işaretli zat mektebin baş muallimi Cavit beydir. Foçada bir sünnet düğünü Foçada Idris bey zade Esat bey, fakir ve yetim çocuklardan otuz beş kişilik bir grupu kendi otelinde sünnet ettirmiş ve gerek çocukların elbiselerini, görök diğer masrafını bizzat tediye etmişi r. Sünnet ameliyesi doktor Mustafa bey tarafından yapılmıştır. Sünnet olduktan sonra otelin önünde alınan çocukların resimlerini dercediyoruz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: