28 Ağustos 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

28 Ağustos 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 ze ramen yy 28 Ağustos 1932 Sözünün eri! Manzum hikâye —i— Süheylâ, kocasınin bazi göğsüne yatar, Sonra onun boynuna beyaz kolunu atar, Derdi: “Seni gözümdee bile kıskanıyorum, “Seni biri elimden alacak sanıyorum! “Dünyada kabil değil bence sensiz yaşamak; “İstiyorum saçını her gün böyle okşamak “Ben verinceye kadar bir gün son nefesimil “Ben ölürsem, dünyadan almadan hevesimi, Diyordu: “Bir gün gelir ayrılık biter elbeti..., Böyle kendi kendini ediyorken teselli, Bir gündü, felâketin o kırılası eli, En büyük darbasını indirmişti Burhanal Gözleri görüyordu sim siyah etrafını: Süheylânın almışti ölüm telegrafımı! Gözüne inanmadı okudu tekrar tekrar, Bu kâğdın üstünde aynı kara haber var: “Dün gece vefat etti Süheylâ birdenbire... Tefrika No. 46 Ana - Kız Nakili : Hiç rüz- Deniz çarşaf gibiydi. »gâr yoktu. Yegâne gürültü, vapurun denizi yırtmasından çıkardığı gürültüydü. Bir de, makinelerin dönmesinden hasıl olan gürültü... Kaptan köprüsünde, nöbetçi kaptanla nöbetçi tayfa güverte- deki âlemden temamile tecrit edilmişti. Nişanlıların çifti, hâlâ, küpeşteye — 28 Ağustou 1932 Rakabeti (Va - No) — Evet..- dedi. - kâbus... Hattâse Boğuluyormuş gibi sustu. Pertevin dimağı durmuştu. Yüksek sesle düşünmek tecr besinde bulundu. — Anlıyamıyorum... Havsalam almayor.. Evvelâ bunu, ben de uzaktan uzağa işitmiştim.. Pian- mamıştım.. Dedi kodu sanmıştım. Fakat sizden de işidince.. kâbus kabus.. “Sakın benim üstüme bir başkasını alma, —6— dayanmış vaziyetlerini muhafaza Genç kadın: “Başka kollarda yatma, başka kucakta kalmal..,, Burhanın genç yaşında belini büktü keder, ediyorlardı. — Evet, dedi kâbus... Hattâ Keder onu yapmıştı bir parçacık derbederİ.. Hülâsa, Pertev'le Meliha, gü- | dahada fena... Kâbus, Insanın Kocası Süheylânin dinlerken sözlerini, Tıpkı sürünür gibi perişan yaşıyordu, vertede yalnız gibiydiler. Meliha, | uykusunda olur... Bu ise, uyamık- Ince bir nem bulutu örterdi güzlerini, Derdi ki: “Ben dünyada' senden ayrılmam bir gün, “Bence sensiz yaşamak, emin ol, değil mümkün, “Nerde kaldı alayım üstüne başkasını!.. “Sen ölürsen çekerim ayrılığın yasını, “Yapayalnız bir derin hicrana gömülürüm, “Belki de bu hasrete dayanamaz ölürüm!...,, —2— Fazla meyus gelmişti bir akşam eve Burhan, Nedense kalmamıştı benzinde bir damla kanl Onun durgun halini merak etti Süheylâ; Kocasının yüzünü tetkik etti evvelâ, Sonra dedi ki: “Mutlak bir şey var, çabuk söyle, “Sen her akşam çıkmazdın karşıma durgun böyle?.. “ Susma Allah aşkına, pek merak ediyoruml. , Nihayet Burhan dedi: “Ne çare gidiyorum “ Pek mühim bir iş için öbür gün Ankaraya: “ Girecek hem de uzun bir ayrılık araya, “ Öyle zannederim ki, kalacağım iki ay.» Bu sözleri duyunca, sanki gerilmiş bir yay Süheylânın kalbine attı sivri okunu: O enbe - beyaz yüzü sarardı eni, konul Kocasına sarılıp: “ Gitme.. ,, diye haykırdı, Anasından ayrılmış çocuk gibi hıçkırdı! Nasıl yaşadiğma kendi de şaşıyordu, Diyordu: “Tekrar gitsem yüregimi yaralar, “İstanbuldaki eski, mukaddes hatıralar: “Bir daha ayak basmam o meşum toprağa beni, Ne garip ki arada iki üç ay geçmeden, Meyus görünmiyordu Burbanın artık yüzü, Artık benzemiyordu bir geceye gündüzü: Zamanın: tasirile kendini avutmuştu, Mazi bir hayal olmuş, derdini unutmuştul pi Burhanın yüreğinin hicran ateşi söndü, Trenle Iştanbula bir sabah yine döndü! Önce misafir oldu bir eski arkadaşa, Onunla bir kaç hafta oturdular baş başa, Geçti hatıraları unutturucu günleri. Burhan bildiklerini gezmişti birer birer, İçlerinde bir kadın hep ısrar ediyordu: “Çocuğuml.. Yaşanılmaz tek başıma, diyordu, “Emin ol ki geriye gelmez bir daha ölen, Sana bir kadın buldum, onunla mutlak evlenl.., KN Karısına verdiği sözü düşündü Burhan, “Evleneyim mi?..,, diye, tereddüt etti biran, Nihayet bu teklife etmişti muvafakati genç ve yabancı erkeğe, hayatının en mahrem köşelerini itirafa koyuldu. — Beni sonuna kadar dinliye- ceksiniz | - demişti. - Zira, şimdiye kadar biç kimseye bir şey itiraf etmedim. Sade yalnız bir kere, babama bir mektup yazdım. O'da, sade hülâsayı anlattım. Fakat mademki müthiş ve insafsız tesa- düf, sizi, bu akşam, yolumun üze- rine çıkardı, size, her şeyi, bütün tafsilâtile hikâye edeceğim. Nasıl olup da böyle değiştiğimi dinleyin.. Beni, bu hale nelerin sevkettiğini öğrenin! Her şeyi itiraf edeceğim. Meliha, bütün macerayı, - Ro- madan itibaren, - anlatmağa baş- ladı. Koridor vakasını, veronali, hastahaneyi, (o Isanbul'a Oavdeti, tarikatin (kuvvetini, (babasının ve şeyh murat efendinin bu işte- ki rollerini, niçin seyahate çıktık- larını, her şey'i, her şey'i hikâye etti, lık esnasında kâbus... Erkek, gözlerile (karanlıkları delmek istiyerek, kadına bak yordu. Kadının bütün bu anlattıkları sahi miydi, aman yarebbi, sahi miydi?... Içine mübaliğa ve iftira karışmamış bir hakikat mıydı? Pertev basit ve sıhhatli w namuskâr bir adamdı. Bütün aklıselimi bu sözler karşısında isyan ediyordu... — Anlamıyorum... Anneniz sizi seviyora benziyordu. Haibuki, aşı- kile evlendirmiş. Babanız, sizin mecudiyetinizle bile alâkadar değil görünüyordu. Halbuki, hayatınız üzerinde son derece müessir ok muş. Sizi âdeta sürgüne yollamış. Hem de kimle beraber.. Kendi- sinden nefret etmeniz, istikrah etmeniz lâzım gelen bir adamla beraber... Nefret ve istikrahı sizin nazrınızda hulâsa etmesi icap eden bir adamla beraber... Bu işi anlıyamıyorum. vi Ee ger Düğün merasımını istemiyordu. fakat: Pertev, dehşet içinde, güçlükle — Nasıl anlayabilirsiniz? Elvet- p i Burl Nikâh olduktan sonra, gürültüsüz, sadece, a te anlayamazsınız... Zira, bunu, : smmm diğ Vi a iin inn Karısının yanına gidecekti bir gecel lm ma gezi evvelce, ben de anlamadımdı. i e e ii ep —9— — Peki ondan sonra?... Uzun uzun bunu düşünmem lâzım © Geceleri el/ayak çekilince yerine, geldi. Pertev bey! Dünya yüzünde, Küçük odasında dalıyor kederine: İçi tutuşur gibi, Süheylâyı arıyor, Gece,. Telâş içinde, merak içinde Burhan, Bu yabancı kadını birden gördüğü zaman, — Ondan sonra, İşte böyle... Babamın: arzusu veçhile, Annem- sizin gibi, iyiliğe, fenalığa inanan insanlar var. Lâkin, ne iyiliğe, ne Gördüğü hayaline kollarına sarıyor! Biranda kazanmıştı ömrünün yarısın: den ayrıldık. Ondan uzuk yerlerde fenaliğa (inanmayıp ta alin Süliür “ Nerdesin, güzel kadınım?... ,, diye, Karşısında bulmuştu o eski karısınıl seyahat ediyoruz. Babamı imdadı- kendilerine die; Sl. ken- Bu sözler kalboluyor nihayet iniltiyel.. Süheylâ biran baktı kocasının yüzüne, ma çağırdım. Babam da, bütüm | terini seven ihsanlarda mew iy. Dedi ki: “Sadıkmışsın doğrusu pek sözünell.., yardım olarak, bizi bu Minel | ae 5 Benim, önnemie © Belgi Burhanı kucağında yaşatıyorken gurbet, Kâmuran Necdet Rüştü menfaya. yolladı. Bittabi maksadı, | bu con fasileden... İşte, mesele, beni annemden kurtarmak, onun | bundan ibaret... i > korkunç ve menfur rakabetinden Erkek: âzade etmek... Lâkin, bu suretle, muhitimden de kopmuş bulunu- yorum. Sevdiğim insanlardan, sevgili itiyatlarımdan, Istanbuldan ayrıldım. Bu Afrika köşesine gelmeğe mecbur oldum. Meliha, içini çekti: — Mukaddes olan herşeyim yı- kıldıl - dedi, gözlerinden bir dam- — Pek âlâ..-Diye cevap verdi.- Fakat, nede olsa... Kadın izahat verdi: — Babam, sadece, siyasi ha- yatta yükselmeği düşünüyordu. Benim devlet hududu dahilinde bulunursam kendi nam ve şanına leke süreceğimden korktu. İsmine leke sürsem siyasi hayatta sivri- lemezdi. Bilhassa Arap muhiti, elisi artık © ondan © yüzçevirebilirdi iş Bi yüzçevirebilirdi, Bu yaş, Pertevin eline düştü. | onun için beni sürgüne yol — Babam da, bütün bu reza- | jadı. Annemde sadece kendi leti öğrendikten sonra, yapa yapa işte bunu yaptı... Beni sürgüne gönderdi. Sanki kabahat bendey- miş gibi... Bugün, artık, bırsım- dan kendimi tutamıyacak halde- yim... Öleceğim, mahvolacağım sanıyorum. aşkını (o düşünüyordu.. Kendine âşık olarak seçtiği insanla yaşasın da ne olursa olsun.. Düşünceleri böyle olunca, neticede buna vardı. Gayet basit.. Pertev: Kr (Devamı var) rare rr YE Yirminci asır, ihtiyarlığı ortadan kaldırmıştır. Bir zamanlar yaşı kırkı bulanlar artık kendini ihtiyar addeder, vakit ve hali biraz yerinde ise yaya yürümemeğe, kendini yormamağa çalışırdı. Bu tarzda yaşayış tabiatile insanı vaktinden evvel ihtiyarlatırdı. Halbuki bugün yetmiş, seksen yaşında insanlar bile kendini ihtiyar addetmiyor, gençler gibi spor yapıyor. Resmimizde bunlardan bir kısmı görülüyor. Spor yapanlar arasında yaşı doksanı geçen meşhur milyarder Rokfeller de vardır. Resmimizde genç kızlara sakalını tıraş ettirerek manikür yaparak gençleşmeğe çalışan Zaro ağa da görülmektedir. Manisada Halkevinin inşası bitmek üzeredir. Bina çok mükemmel dir. Inşaat bitince burada yerleşilerek esaslı bir faaliyete başlana- caktır. Resmimiz inşa edilmekte olan binayı gösteriyor. i

Bu sayıdan diğer sayfalar: