21 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

21 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 i i i 21 Eylül 1932. Amerikada pamuk mahsulünün fazla olacağı anlaşıldığından borsalar sarsıldı Cihan petrol fiatleri yükseldi Her türlü hububat ve ham mevat fiatlerinin bir iki ay içi bir derece yükselmesi cihan bor- salarına iyi tesir yapmış ve her yerde esham ve tabvilât ta yük- selmeğe başlamıştı. Cihan piyasasında büyük rol oynayan Amerika pamuk mahsu- lünün bu sene, az olacağı hakl da yapılan, tahminler piyasaları büsbütün © ümide | düşürmüştü. Fakat Amerika ziraat nazareti- nin yaptığıc son dalımin bütün dünyayı — inkisari | hayale uğ- ral, Amerika ziraat Dazare- tinin neşrettiği gayet mufas- sal son resmi tahmine göre bu seneki mahsul ( 11,300,000 balya olacaktır ki piyasanın tah- mininden 300,000 balya fazl New York borsasında pamuk fiati birden bire kırılmış ve bü” Hn eshama tesir etmiştir. Esham fiatlerinin son. günlerde mütema- diyen yükselmesinden, inecek ümidiyle borsa oyunu yapanları bayli müşkülâta uğratmıştır. 159 Pamuk fistinin düşmesinden hasıl olan şiddetli sukutta bunların dahi tesir ve yardımı olmuştur. Mabaza fiatler düştüğü seviyede istikrar bulmuştur Amerikadaki pamuk mabsulü- nün üç yüz bin balya fazla olması ihtimali İngilterede pamuk men- Sucat sanayli merkezi Lankaşal şiddetli bir darbe teşkil etmi; Fiatler birdenbire librede bir pens tenezzlil etmiştir. Maahaza fiatler düştüğü derecede kalmıştır. Liverpul ve Mançester borsal rında eylül; teslimi pamuk fiati şimdi 6,36 penstir ki bir gün evvel 672 pens idi. Gihan petrol fiatleri yükseldi Cihan petrol fiatleri birdenbire yükseldi... Ingilterede petrolun galonu bir günde 3 pens artmış- or. Orada şimdi petrol 1 şiline 74-2 penstir. Bundan 8 pensi vergi ve mütebaki 111-2 pensi malın asıl kiymetidir. Maahaza bu yükselişe rağmen bu fiat harp- ten evvelki fiate nazaran daha azdır. Bu tereffü, Pariste aktolunan| son beynelmilel petrol konferansın- da cihan müstahsillerile Romanya müstahsilleri arasında zuhur eden müşkülâtn halledilmiş olmasına Petrol istibsalâtnın, iyalına göre tahdidi mesaide | bulunması hakkında husule gelen anlaşma dan yalnız Rusyanın hariç kaldığı anlaşılıyor. Bu anlaşmaya göre cihan ikti- sadiyatı yüzde 15 nisbetinde tenkis edilecektir. Bu rivayete göre Rusya ileride teslim edeceği mal mukabilinde avans almak şartile bu itilâfa dahil olmustur. Kati itilâfname iki üç haf taya kadar Pariste toplanacak yeni içtimada tastik edilecek ve © zaman petrol fiatleri kı, rekte taayyün edecektir. Yeni bakır konferansı İngiliz. imparatorluğu bakır müstahsilleri gelecek ay bir kon- ferans aktedeceklerdir. Konferansa Amerika hariç olarak diğer mem- leketlerin müstahsilleri dahi iştirak edecektir, Bu konferansta mi tehlikin yükseltmek değil belki sarfiyatın ve talebin tezyidine yarıyacak ça- düş zararına bakırın fiatini | Ingilterenin ve inkisarı hayali bais olduğunu gö teriyor. Çünkli o ay zarfında ogi terenin ihracatı tekrar azalmış ve üthalâtı bir derece yükselmişti İbgilterenin geçen ağustos ih catı 28,5 milyon isterline inmiştir | ki geçen temmuza nisbetle 741 bin isterlin ve geçen sene ağustosuna | nazaran da 585 bin isterlin nok- milyon 312 tır ki temmuza nisbetle 1 milyon 391 bin isterlin fazladır. 1931 maden kömürü, makine, mı babriyedir. pamuk makara ii mevat artmıştır. Himaye gümrük rüsumundan dolayı tenakus eden başlıca ith lât eşyası demir ve çelik ve yün ipliği ve muhtelif mamulâltır. Himaye usulü sayesinde geçen senenin ilk sekiz ayına mazaren bu seneki ilk sekiz Bil ği ve kimyevi Trabzon Halk fırkası idare heyeti reisliği Trabzon 19 (Hususi ) — Halk fırkası vilâyet heyeti dün içtima etmiştir. Fırka reisi Polathan zade Celâl bey reislikten ve idare heyetinden istifa etmiştir. Idare heyetinin ısrarına rağmen istifasmı geri almamış. ve istifası bu suretle kabul edilmiştir. Per- şembe günü mebus Daniş bej riyasetinde vilâyet fırka he, toplanıyor. Bu içtimada yeni reis seçilecektir. Fırka kongrelerine yakında başlanacaktır. Celâl bey, istifasının, ticari işlerinin başında bulunmak lüzu- mundan ve ticarethanesini lat bula nakletmekte olduğundan ileri geldiğini bana söylemiştir. ingilterede arbedeler Birmingham 19 (A.A) — Dün akşam geç vakit sehrin aşağı amele mahellelerinde bir takim kargaşılıklar zuhur etmiş ve orada bir mektebin parmaklığın- dan çalınan demirlerle bir takım polislere ve otomobillere bazı eşhasa taarruz etmiş- erdi Saat 2 de bakilt bir mücadele olmuş ve Liverpoulden gelen takviye kıtaatı birçok sivillerle polis me- murları yaralanmıştı M. Litvinoff Berlinde Berlin, 18(A.A.) sından: Cenevrede olan tahdidi teslihat konferansının mesaisine istirak etmek üzere oraya gitmekte olan Sovyet Rusya hariciye komiseri M. Litvinoff, dün Berline muvasalat etmiştir. Mumaileyh başvekili ve hariciye mazınını ziyaret etmiştir. Hariciye nazırı, Sovyet komiseri şerefine bir ziyafet vermişti M. Herriot Genevreye gidiyor Paris 19 (A.A) — M. Herriot' un Cenevreye azimeti münasebe- #le çarşamba günü yapılacak olan kabine meclisinin salı günü öğledi saat 17 de akti | bir alış veriş ISTANBUL HAYATI, Bak efendi, bak; almazsan da bak! Istanbulun meşhur Kapalıçarşı: smı bilmiyen yoktur. Anadoludan Uitanbula ilk defa her hangi bir yolcu, karaya ayak basar basmaz derhal — Şu örtülü çarşıyı bir göreyim. Diye Mahmut paşa yokuşuna tırmanır. Her gün ( sababtan akşama kadar kadınlı erkekli binlerce insanın karınca gibi kay- Baştığı bu loş deblizler arasında hakikaten görülmeğe, hattâ saat- lerce durup seyretmeğe değer ne kadar çok şeyler vardır. Meselâ, hırdavat pazarının baş girilen sokar ndaki dar kapıdan Burası elbiseciler garşısıdır. Eski, yeni hazır elbiseler alınır ve satılır. Dükkâncılar hem alıcı hem sa” tıcıdırlar. Kapıdan girer girmez, omuzları, kucakları allı yeşilli rengârenk ceket, pantalonlar, ye- | malı iskarpinlerle dolu, ellerinde kalın demir kordonlara takılı ca- mı kırık, kapağı kopmuş, Nuhu nebi zamanından kalma saatler, bağira çağıra, itişe kakışa dolaşan kesif bir kalabalık arasına karışır- sınız. Hepsi de tam mânasile piş kin alışveriş adamlarıdır. Sokınha elrafa pek dikkatli bakmayınız. Aksı takdirde yakayı zor kurtarırsınız. Ta burnunuzun dibine yakaları içinde, dirsekleri el kadar yamalı bir ceket lur, Siz geriye itmek için uzalırken adamcağız daha fazla sokulur, elindeki ceketi ağzınıza, yüzünüze sürerek ta gözünüzün içine sokmaya çalışır. — Bak efendi. Almazsan da bir defa gözden geçir. Halis muhlis yün değilse para yok. Yakalarını silip de bir ütü geçirdin mi, kız gibi ceket olur. İnanmazsan şu dükkânciya sor, bu malın pantalonunu biraz. evvel senin gibi bir efendiye dört liraya verdim. Gel şu caketi ka çırma, Haniya, iyi mal yabancıya gitmesin diyorsun - Sanki herif, babanızın * oğlu- hem de ucuz vereceğim | Öteden biri daha | sokulur. Elinde çakır çukur bir yığın hır davat, — Ne aradın efendi?. Saat mi istedim?.. Al sana bir saat göstereyim de bak ömründe böyle şey gördün mü?. Mânidaı bir tebessümle, | kıpkızıl pas işinde bomba gibi bir kutuyu ağzınıza o sokacak gibi uzatır. Arada bir tepenizden aşağıya çamur , toprak yağmuru inerse kusura bakmayın. Bu da kırk yamalı bir rugan iskarpin eskisini size göstermek için ilerilemeye çalışan diğer bir satıcıdır. Artık bunların arasından kurtulup ta çıkabilmek büyük marifettir. Gelecek defa burada yapılan anlatacağım. C.R. Mekteplere müracaat devam yor Mekteplerde kayıt ve kabul mu- amelesi ikmal edil: halde halâ mürâcaatların (o arkası tamamile alınmamıştır. Bu sene lise, orta ve ilk mek: teplere yeniden “müracaat eden talebevin mıktarı beş bini geçmiş- tir, Bütün talebeyi yerleştirmek için mekteplerde kâfi mıktarda sınıf- lar ve şubeler açılacağından hangi mekteplerde yeniden kaç şube açmak icap ettiği tk il mektedir. Bunun ekteplerden müracaat eden talebe miktarı rulmuşta Ana - Kız Nakli: Tasan, o gün, kendini kaza ve belâdan âzade sayabilirdi. Arada sırada, tek tük, topların patladığı işitiliyordu. Biz onların tahtı işgalinde bulunan dört yol ağzı gibi yerlere, onlar da bizim- kilere ate ediyorlardı. Işte okadar. Fakat, böyle, arada sırada ateş edilişi umuru adiyedendi. O gün, Hasan çavuş, emrinde bulunduğu kaymakam Macit bey tarafından bir çok emirlerle, cep- benin ötesine berisine gönderil- mişti, Şimdi, işini bitirmiş, geriye kaymakam Maçit beyin yanına avdet etmekteydi. Sema bulutlarla kapalı bir gündü. Fazla miktarda yağmur yağmış, hâli da yağmaktaydı. Ortalık çamurdan geşilmiyordu. Balçık gibi çamur! Hasan, miralay Macit beyin yanı- na tam yaklaşmıştı ki, genç bir zabit geldi. Resmi selâmı vere: — Bey efendi -dedi- dört kişi geldi. Zatı âlinizi hususi ola" rak görmek isteyorl: Akşam olmuştu Bu saatte paşa kimi gönderi yordu? Yanlarında bir de kapalı zarf varmış, Macit bey, odasından dışarı çıktı, Hasan da onun arkasından yürüdü. Gelen dört adamdan biri, erkânı harbiyeye merbut bir mülâzimisani idi. Ikisi, gene erkânı harbiye emrinde askerlerdi. Dördüncü adam ise, tamamile beklenilmedik, umulmadık bir adamdı, sırtındaki elbise, askeri bir elbise bile değildi. Avcı, bişimi bir şey, giyiyordu. Fakat, yağan yağmurların, yer- deki çamurların tesirile, Macit bey, bunun, gayet esmer bir adam olduğunu gördü. B ırktan olmıyacak kadar esmer. Fakat, zenci de değil. Bambaşka bir tip. Yabancı adamın halinden, tavrından Asyalı olduğu derhal anlaşılıyordu. Miralay Macit beyin önünde, dört kişile birlikte gelen mülâzim resmi selâmda bulundu; topuk larını birbirine vurdu. — Bendeniz, mülâzim Pertev... Paşa hazretleri, Breslav Darül. fönunu fahri müderrislerinden Hintli Safder efendiyi zatıâlinize 21 Eyl d932 Rakabeti (Va - Wa) bakkında bizzat kendinin izahat vermesi daha muvafık olur. i Miralay Macit bey, gözlerini mülâzim Pertev beyden ayırdı Profesör Safder efen. başladı. — Safder efendi Türkçe konu- şur mu? - diye sordu. Pertev, cevap verdi: — Hepimiz kadar mükemmel konuşur beyefendi! Her halde, bendenizden daha yl könuşuyor. Ozamana kadar askeri bir cid- diyetle duran Pertev bey, azıcık tebessüm © etmek © müssadesini kendine vermiştir. O esnada Hasan azıcık yerini değiştirip te mülzim Pertev beyin yüzünlü iyice görünce, hayret nidasını güç zaptetti. Artık, miralay, doğrudan doğ- ruya Hintli ile meşgul oluyordu. Mülâzim Pertev beyin mişti. Azıcık kena Hasan, ona yaklaştı. Pertev de onu gördü. — Oooo, siz misiniz, (Hasan bey, Hasan çavuş, mülâzim Perlev beye askeri bir selâm vererek: — Görüyorsunuz, beyefendi !- ahpapça konuşmağa başladılar. Bu sırada, Hintli Safder efendi, miralay o Macit beyin sor duğu suallere cevap vermekle meşguldür. Cidden mükemmel bir türkçe konuşuyor. Şayet ren- ginin tpicin ağla olmasa türk olmadığına katiyen büküm edilemezdi. Karilerimiz, bu Safder efendinin kim olduğunu bittabi hatırlamış lardır. Hani, Şeyh Murat efendi- ye bir Hintli gelip gidiyordu: Hem mühendis, hem de şark mütesav- wfı.. Ingiliz düşmanı bir adam... Hindistanın kurtulması için müca- deleci bir cemiyeti hafiyeye men- suptu. İşte, bu Safder efendi, o Safder efendi idi. O zamandan bu zaman, türk- çe le daha bariz bir tekâmül olduğu nazara çarpiyordu. Mükemmel bir telâffüzle vo kelimeleri yerli yerinde kullanarak: konuşmağa başladı. iralay beyefendi, paşa haz- retlerinin mektubu şahsiyeti aci- zanem hakkında zatı âlinize vazih fikir verecektir. Buraya icatger- dem olan bir zırbın tecrübesini gönderiyor.. Safder efendi birşey | yapmak © üzere geliyorum, icat etmiş. Bu icat ettiği çeyi | Bu, bir zırbtır ki onu sırtına tecrübe etmek £ üzere — buraya | giyen adamın vücuduna kur- gelmiş. Şayet tecrübesinde mu- | şan işlemez. | Öyle acayip vaffakıyet hasıl olursa, belki, bu, harbin neticesine bile müess olacaktır. vabşileşmiştir. Bunu Bunlar kaplanın. şekilli kurunu vasta zırhlarına da benzemez. Alelâde hafif ve pratik hevi — elbisedir. (Arkası var) bir in yanma mürebbileri bile yaklaşamamaktadır. zalacağını ümit

Bu sayıdan diğer sayfalar: