19 Ekim 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

19 Ekim 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Moris Şövalye ve Jeannette Mac Donald: Seninle bir saat filminde Madam, mösyö ve Bibi Bu hafta Artistik sinemasında “ Madam, mösyö ve Bibi ,, filmi gösterilmektedir. Filmin mevzuu şudur : Boman genç bir otomobil acentesi... Güzel bir karısı var Klari.. Genç kadın kocasından #onra en çok köpeği Bibiyi sev mektedir. Bu esnada Bomanın patronu Brava Amerikadan gele- cektir. Bunun için Boman büyük bir telâş içindedir. Brava prog- ramdan bir gün evvel geliyor ve bir müşteri sıfatile acenteye gil yor, acentede geç kâtibeye suru- yor: — Bu me telaş matmazel? — Ah sormayın efendim. Yarın Amerikadan ihtiyar bir maymun elecek te. Onu bekliyoruz. evabını alıyor. — Ya öyle ise yarin geleyim. diye çıkıp gidiyor. Ertesi gün Brava Bomana telefon ediyor. Evine yemeğe geleceğini söylüyor. Boman büyük bir telâş içinde sofrayı hazırlarken madamın kö- peğine. fena muamele ediyor. Klari kacasmı bırakıp annesinin evine gidiyor. Boman da kâtibesi Amniy, — Karım!, diye takdim ediyor. Bu esnada kocasını patronuna karşı müşkül bir mevkide bırak- mak istemiyen Klari eve dönüyor. patron ve kâtibesile eğlendiğini görünce hiddetle içe- iye giriyor ve kendisini takdim — Ben M. Bomanın kâtibesi- yim, Bu sefer Bravn acentesinin kâtibi zannettiği kadına yani Klariye öşik oluyor. Ve onu mü- temadiyen kabarelere, | barlara davet ediyor. Bir gün Human çağırarak: — Azizim ben senin kâtibene Aşıkım, onu Amerikaya götüre- ceğim., Diyor. Boman karsnın elden gideceğini görür görmez: — Aman efendim. Kâtibemi bana bırakın, Karımı götürün!, Diye yalvarıyor. Nihayet bir çok tuhaf sahnelerden sonra mesele anlaşıyor. Patron Amerikaya yalnız dönüyor, bu filmde meşhur yıldız Mari Gleri ve Florel oynamakta dir. indi Xx Hollivuta giden Alman sahne vazii Dupont, “ Görünmiyen adam ,, isminde bir filim hazırlan mıştır. Şanghay yolunda Li Fillmden bir sahne Bu hafa Opera sinemasında Şanğhay yolunda filmi gösteril mektedir. Filim Londra, Marsilya, Paris, Port- Sait, Kolombo, Sin- gapur, Şanghayda çekilmi Mevzu şudur: Fred Londrada sabahtan akşama kadar hayatın rakkamlarla geçiren muhasebeci- dir. Evinden karısından bıkmıştır. Bir gün amcasından bir mektup alıyor. Amcası bütün servetini ona bırakmış, fakat gayet uzun bir seyahat yapmak şartile.. Fred paraları alıyor. Seyahate çıkıyor. Fakat yolda bâşina bin bir belâ geliyor. Ihmal ettiği ka- rısına tutulanlar mı istersiniz? Yol- da gemi batıp denize düşmeler mi? Korsanların eline geçmeler mif, Bir çok felaketler. Fred üstelik bir prensese tutuluyor. Adi, ma- Seninle bir saat Bu hafta Melek ve Elhamra sinemalarında “Seninle bir saat, fimi gösteriliyor. Filmin baş artist- leri Moris Şövalye ve Jeanette Mac Donald'dır. Filmin mevzuu şudur: Doktor Bertier Andre karısı Coletteyi çılğın bir aşkla sevmek” tedir. Halbuki Colettenin en 8a- mimi arkadaşı Mitzi de doktoru pek beğeniyor. Kendisine basta süsü vererek doktoru evine çağı- iyor. Mitzi mak istiyor. Bu sırada sında bir anlaşamamazlık oluyoı Doktor evinden çıkarak Mitzini: yanına gidiyor. Kocasının bu hareketine kızan Colette de ötedenberi kendisine kur yapan Adalf'u evine çağırıyor. Adolf genç kadımı sevinçe Colette kızarak biç sevmediği bu adamı koğuyor. Bir takım tuhaf ve eğlenceli vakalardan sonra Andre ile Colette anlaşıyorlar ve barışarak eski hayatlarına dönüyorlar. doktorla karısı ara- ceracı ir kadın olan bu sahte prenses adamcağızın bütün para- larını alarak sıvışıyor. Buda ayrı bir felâket. Nihayet bir gün karı koca ken- ilerini haydutların elinde bulu- yorlar. Buradan kurtuluncaya k: dar göbekleri çatlayor. Tekrar €ski hayatlarına döndükleri zaman artık Fred eski sinirli adam de- ğildir. Karısını dünyanın en güzel dünyanın en büyük sofrasını da dünya- nın en süslü sofrası olarak görü- yor, felâketler onu o derece de- Sişdiriyor, mesut, hayattan mem- adam oluyor. Mösyö, Madam ve Bibi #ilminden bir sahne Bir En nihayet gergedanlar, koku- muzu aldılar, Başta bulunan ger- gedan, diğer arkadaşlarından ay- rılarak üzerimize saldırdı. Objek- tif makinelerimiz, sanki stüdyoda bulunuyormuş gibi muntazaman isliyordu. Hayvan, bize yaklaşınca, avcr- larımız bir felâketin önünü almak için dört taraftan silâhlarını, cana” varın sırtına ve kafasına boşalt- lar. Korkunç canavar, yere se- rildi, arkadaşları de çil yavrusu gibi dört tarafa dağı Bir kurban verdik... yordu. Aktörler, can çel pavarın ihtilâç hareketlerini sey- rederken, ansızın arkalarından daba küçük cüsseli bir gergedan görünmez mi, bizi baskına düşürdü müt- hiş boyauzlarile, zavallı bir zencinin karnını deştikten sonra doğruca Duncanın üzerine de saldır» dı. Duncanın mâruz bulunduğu müthiş tehlikeyi gören ve yanında duran Mutis silâhımı, onun elinden kaptığı gibi, boynuzlamak için ka- fasını yere indirdiği zaman cana- varın © tam beynine boşalt Canavarın işini bitirmek için can alıcı yerlerine bir kaç kurşun daha sıkmağa mecbur kaldı Bir canavar daa göründü Bir kaç saniye sonra üçüncü bir gergedan göründü ve hiç dur- madan üzerimize saldırdı. Bu defa bizim müdahalemize meydan bı- rakmadan canavarın. hakkından gelen avcı Barnes oldu. Bu canavarın da işini bitirdikden | sönra, kervanımızı inlizama sokmak- la meşgul olmağa başladık, çünki gergerdanların bize saldırırken, çıkardıkları keskin sayhaları du- yan develerimiz, dört tar-f: das Zalmışlar, — sırtlarında var, ne yok ise, hepsini yerlere atarak kaçımışlardı. Sandıklarımız. dan bir çoğu kırılmış, içindeki eşya, öteye beriye alılmıştı, ope- ratörlerimizderi biriniz sırtına objektif makinesini kurmuş. olduğu deve, ilk gergedanm hü- cümü karşısında tabanları kaldır. miş ve gergedan tarafından adım. adım kovalanarak sık ağaçlı, bir ormana dalmıştı, Bereket versin ki arkadaşımız, ağaç dallarına çar- parak hurdahaş olmazdan evvel, hayvanın sırtından bir dala atla yarak hayatını güçlükle kurtar. mıştı, Diğer iki opratör, gerğe- dan tarafından kovalanan devenin sırtında operatör bulunduğu halde kaçarken filmini çekmeze uğraş- tılar, Fakat vekayi, o kadar dehşetli bir süratle cereyan etti. ve canavar bir ekspres lokomotifi gibi. saldırırken, o kadar çok toz | saklanmağa vakit bulamadan bi karargâh duman bolullerı kaldırdı ki, vazıh bir filim çekmeğe muvaffak ola- madılar, Nihayet Arehers. istasyonuna vardık. Civarda fil sürüleri bulun- duğunu bize orada haber verdiler. Miss Bolh asrarla — Bu fil sürülerinin filimini gekmeğe gidelim diyordu. — Fakat romanın fillere ait olan sahnesini evielce çektik. Az kaldı bu sahnenin filme alınışı, bize pahalıya mal oluyoreu. Bu tehli keli tecrübeyi tekrara kalkışmağa ne lüzum var? — Filme, fillere ait yeni bir sahne daha ilâve edebiliriz. Esa- Sen filler, filimlerde çok iyi gör Afrikanın göbeğinde İnzivanın ve sıcaklığın daha cazip ve daha sehhar gösterdiği güzel ve şirin bir kızın bu delillerine kim daya- nır, ve kalbini kim kurabilir? Biz de ister istemez, Miss Both'un arzusuna ram olduk; Onun için ertesi sabah, yani- mızda aletlerimiz, — avcılarımız bulunduğu | halde yola çıktık. Bu defa, bütün arkadaşlar, silâhlanmıştık. o Ormanı içinde dolaşırken, kırılan bir ağaç dalı- nın çatırdısını duyduk. Dickinson parmağını ağzına götürerek bizi durdurdu ve ha- if bir sesle fısıldadı: — Filler burada. Operatörlerimizden bir yarların filmini çekmek nasip bir yerde vaziyet aldı. Bir çadırın dört direği üzerine, tahta- lar çakmış, bu döşemenin üzerine çıkarak objektif makinesini de kurmuştu. Arkadaşlar, henüz erkek ikisi dişi üç büyük filden mürekkep bir sürü karşımıza dikilmez mi? Filler daha evvel kokumuzu almış oldukları cihetle, bizi görür görmez, hortumların yukarıya kırarak deyi erimi, saldır lar, Artist Bolh, Garey, Re- naldo, Mutiann canavarlar tara- fından adım adım koğanalarak kaçtıkları istikamete, tüfekleri” mizi çevirdik, Sürünün başındaki erkek fil dolu dizgin koşuyordu. Binbaşı Deckinsan istifini bozma- dan: — Wan Dyeke, erkej iye haykırdı. Filin şakağı istika- metine sıktığım bir kurşun, cana- varı, cansız yere devirdi. Dişi fillerden biri, arkadaşım Roberts'in . objektif makinesi kurmuş olduğu döşemenin yanına vardı. Hortumile, damın istinat ettiği direkleri yakaladığı. gibi çalır çutur sökerek yere devir dikten sonra üzerimize saldırdı'ar. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: