23 Ekim 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

23 Ekim 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SUMER KIZI Tetrika No, 11 — Dktibas ve tercüme hakkı mahfızdur Bilge, maneviyatı bozulan ö : “Karılarının ve analarının düşman eline düşmesini istemiyenler arkamdan Zabitler yolda giderken konu" guyorlardı: — Felâket — başladı. Mağlüp olacağız — Nerden anladın? — Azakın ölümünden, — Çok kuvvetliyiz. Düşman den bir misli fazlayız. — Başsız. kaldık. o Halbuki çok inatçı ve azimkâr bir adamdır. Cenkten yılmaz. Zabi an yana gidi yorlardı. Mevzuu değiştirdi — Bilge ne cesur bir kız, değil mi? O kız değil, kız oğlan üstünden hasmına karşı pala sallayışı var ki, — Yalnız cessur mu ya. Aklı da var. Göğe bakarak havanın açılıp bozulacağını anlıyor. Yıldız- lardan insanın taliini okuyor. — Babası belki bir müneccimdi. — Bilgenin babası yoktur. Onu Fırat kıyılarında bulmuşlar... — Piç desene şunal Düşman karargâhına yaklaşınca ani bir bücumla karşılaştılar Alamlar hasımlarını bekliyorlardı. Sumerliler | birdenbire müthiş bir düşman akını ile karşılaşınca telâşa düşmüşlerdi. Evvelâ süvar riler arasında bir kargaşalık oldu. Bir kaç meşhur binici nin, ardı mra vurularak — hayvanlarından yere yuvarlanışı diğer süvarilerin maneviyatını kırmıştı Alamlar uzaktan larla Sumer süvarilerini birerbirer yerlere yuvarlamağa başladılar. Mağrur adımlarla ilerliyen Su- merliler, karşılarındaki düşmanın ukavemet göstermeden teslim olacağını. zannediyorlardı.. Ordu merası heyecan ve tereddüt içinde, ne yapacağını bilmiyordu. Kararsızlık devam ederken, as- ker arasında bozgun başlamıştı. Alamlar çok şiddetli hücumlarla Sumerlileri şaşirtıyorlardı. Sumer süvarileri fazla telefat vererek kasabaya yayılmışlardı. Şimdi Alamlarla Sumerliler ge- niş bir saha üzerinde karşı ka Şıya kalmışlardı. Her iki tarafın da keskin palalarının şimşek ça kışına benziyen parıltısından ve korkunç oğultulardan başka bir şey görülmiyor ve işidilmiyordu. Kanlı, müthiş bir harp başlar mıştı, Sumerliler dört beş seneden beri harp etmedikleri için, ken- dilerini teşci ve teşvik edecek başa çok ihtiyaçları vardı. Azakın ölümü bu ihtiyacı erhal hissettirmişti Eğer hükümdar yolda mamış olsaydı. Alam kaş çoltan işgal ve düşman tamamile tenkil edilmiş olacak Meydan cengi Sumerliler aley- bine olarak devam ediyordu. Bilge tehlikeyi görünce belin- den palasını çekerek atını ileriye sürdü ve harekete geçmekte te reddüt eden zabitana hitaben: — Düşmana vakit kazandırmak in mi duruyorsunuz? Korkanlar geriye çekilsin diye haykırarak ordu ümerası- Dın yanına gel — Beni dinleyiniz, arkadaşlar. dedi - Alam hükümdarı Beklan, vuruk. Yazan: IEKENDER FAHRETTİN elsinler,, diye bağırdı. bu harbi, beni esir almak için yapıyor. Ben Sumer ecesinin son kızıyım .. Ve içinizde tek bir kadın olarak düşmanla döğüş meğe geldim. Yurdumuzun Alam- lar tarafından istilâ edilmesini ve kızlarının, karlarının, ak saçlı analarının düşman eline esir düşmesini istemeyenler benim arkamdan — gelsinler. Alâmlara kısmın cesaretini göztere- ceğim. Ya Beklan beni esir kulağına eğildi: Demin yolda bahsettiğin piçi şimdi başımıza mı çıkaracağız? Zabiti dan kalmadı. Bilgenin bu hasa hitabesi ordu zabitanı üzerinde umulmıyan bir tesir yapmıştı. Birden bire herkes harekete geldi.. Ve birbirine ka: rışan bir kaç ses birden yükseldi — Hepimiz cenge hazırız... — Senin arkandan geleceğiz! — Gözleri yeni ışıldayan ve kanı kaymıyan genç bir kız pala. | sını çekip önümüze düşsün de, biz hâlâ palalarımızı kınlarında mı saklıyalım?! Bilge askerin galeyana geldiğini görünce ayaklarının ucunu atının karnına vurdu. — Yurtlarının harabelerinde baykuş sesi duymak istemiyen erler cenk meydanma atılsınlar... Dedi ve düşmanın üzerine yürüdü. ,Bilgenin peşinden gitmiyen bir Bütün asker ve zabitler ederek cenk | meydanına atılmışlardı. | Geride kalan yalnız iki zabit | vardı. Bunlar Bilgenin piç olduğunu zannederek genç kızın peşinden | gitmek istememişlerdi. Sirtella hanedanı arasında gurur | ve azametile tanınmış olan bu delikanlılar şehirde sefahate fazla düşkündüler, — Bi için aklına uyup da ölecek miyiz? Diyorlardı İ Askerin önünde giden Bilgeyi uzaktan gördüler. Biri gülerek diğerinin kulağına fısıldadı: — Işte, koşuyor. Şimdi, nerede ise, bir zehirli okla geberecek.. ve diğer zabitlerinde ölümüne sebep olacak, — Orduyu bu belâdan kurtar. mak lâzım... — Ne yapalım? — Kaltağı hemen öldürelim (Arkası var) EMLÂK SAHİPLERİ Kira kontratları tecdit zamanı yaklaşıyor Kiracılarla münakaşa ve pazarlık her vakit müşkil ise de bu sene ahval dolayı. sile daha güç olacaktır. Bu nahoş münaka: kurtulmak İsterseniz EMLÂKiNİZiN iDARESİNİ Bahçekapı Taşhan N maki UMUM EMLÂK ACENTESİNE TEVDİ EDİNİZ! TELEFON 20307 20-21-2844 m, haydi yay Sevgilimi bulacı Yürül,. - diyor. Köpek, karların içinde, yuvar- yürüyor... Hedefe doğru i anladığı için, sevinçle sıçıyor, hopluyor, hırlıyor. Delikanlı, onunla konuşuyor: nine, bize sevgilimin nerede olduğunu haber verecek... Bunu anladığın için, iniyorsun, değil mi, köpeciğim?. Köpek tastik eder gibi, havl- yor ve sıçrıyordu. Sanki delikanlı Pablo'nun büyücü nineye yakl ». çabuklaştırmak için, koşuyordu. Böylelikle, kulubeye yaklaştı Hayvan, daha büyük bir sevinç içindeydi. Tam bahçeden içeri giriyorlar. lardı ki, büyüğünün deynezine dayanarak kendilerine yaklı gördüler. Köpek, acı acı avladı. Paplo: — Akşamlar hayırlı olsun, ninel - dedi - sana fal baktırtmağa, Uç gündür ortadan kaybolan sev: Şilimin nerede | bulunduğunu anlamağa geldim. Şayet düşman elindeyse, büyü yapacaksı Büyücü, üzerine saldırır gibi havlayan, sonra kolübenin kapısına koşan köpeği gösterek: — Evvel gunu bir zaptet, ba- > dedi. - yoksa, bu vaziye- tinde ne büyü yapılır, ne de fala bakılır. Demindenberi rediyor, cinleri bu tarafa doğru topluyordum. Halbuki, senin kö- dağıtacak... kal peğin benim cinleri Sustar şunu... Değeneğile vurdu. Hayvan yordu. Büyücüyü ısırmak i köpeğin — sırtına kudurmuş gibi bavlı- iYor- İmüşçesine, onun üzerine saldırıyor, sonra, kulübenin bir penceresine koşuyordu, Büyücü, yaygarayı koparıyordi — Cinlerimi dağıtacak... İ erimi dağıtacak. Hayvanın koştuğu pencereden bir inilti geldi. — İşte, gördün mü? Cinlerimi inletiyor. Köpeğin sırtına, bastonla bir kere daha vurdu. Hayvan, can havlile, Maria ninenin üzerine atladı; eteğini ısırdı. Bunun üze, ne, Pablo kazdı; elindeki sopayla — Çıldırdın mı sen, it - diyerek köpeğin başına şiddetli bir çomak aldı. Hayvanın başı kanadı. Sa- hibinin yüzüne hazin hazin ve ser- zinişle bakarak, kısık kısık hav- ladı ve sin: Maria nine: — Geli - dedi. - sevgilinin nerede olduğunu sana göstereyim. — Allih razı olam senden, ninel., - diyerek, delikanlı, heye- canla, acuzenin elini öptü. Şimdi, en önde, büyücü kadın değneğine dayanarak ve anlaşık- maz bir takım dualar mırılda narak, ilerliyor. Arkasından, vect içinde, Paplo yürüyor. Aman yarebbil Anton aya kavuşacak mi?. Kaybetti; bu, yegâna hazinesine nail olacak mit. Ne iyi etti de sevgilisini Mari nineye sormağ geldi! Ne iyi etti En arkada, başı, kulakları, kuyruğu, cazibel arza kapılmış gibi yere doğru iğilmiş, köpek yürüyor. Demin, efendisinin de- Zenek vurduğu yerden kan sız- yor. Arada sırada beyaz karnı üzerine, bu kandan bir damla düşüyor. Bu minval üzerere yürüyerek, ihirbaz kanı önde, Pablo ile Delikanlı sevgilisinin iemini haykırarak uçuruma atladı köpeği arkada, bir yerde durdu- lar. Burası, köyün yamaçındaki uçurumun kenarıydı. Maria nine, bulutlara ve çiseli- yen kara bakar * — Yarım saat sonra izlerden eser bile kalmaz!,, diye düşündü. Sonra, anlaşılmaz dualarını da- ba yüksek sesle tekrarladı. Kat kat eteğinin cebinden bir şişe çıkardı: — Pablol. -dedi.- Bunun içindeki Antonia'nun nere- de olduğu | görecek ve onun peşinden gideceksin. Pablo, büyük bir imanla, gişe- nin muhteviyatı içti: — Sen beni, kardeşimi, annemi, kaç kerre hastalıklarımızdan iyi- leştirmiştin, . Maria nine. Bu sefer de Antoniayı bana buldur- tacaksınl, Acaba içtiği meşrubun tesirile mi, başı dönüyordu, gözleri kara- yordu, Büyücü kadın, kafasını iki yana sallayarak ona telkinde bulunuyor: Pablol., Beni dinle... Şimdi sevgilineğ kavuşacaksın.. Şimdi 0, senin gözüne görünecek. - İşte Şu tarafa baki, Bak, bak, bak.. Haydi, hop... Atla... Tevekkeli mi adına sibirbaz ve büyücü diyorlardı. Acuzenin sesi ve tavrı öyle tesirliydi ki, zaten ona iman eden ve başı dönen delikanlı, büyülenmiş gibi, olduğu yerden sıçıradı. Kendini, büyücü kadının © gösterdiği istikamete, uçurumun — içine att, Çarmıha gerilmiş gibi, kolları iki yana açılmıştı. Girtlağının bütün kuvvetile. — — Antoniol. » diye bağırdı: Kar toplarını da beraber yu varlıyarak, — karanlık © uçurumun gayyasına gitti. Köpek, büyücü kadına bir kere daha beyaz dişlerini gösterdikten Sonra, efendisinin ardı sira uçu- ruma atıl Maria nine, olduğu yerde, sakin sakin oturmuş, değneğine dayan- mış, bu haileyi seyrediyordu. Uçurumdan son aksi sadalar geldikten son “— Mesele bi rekabetten oğluma alabilirim! Temin ödüm patladı. Kızın yerini keşfetti de kulübeme onun için geldi sandım. Halbuki, Antonlanın iniltisinden Artık Am korkmadan bile sesini tarımadı...,, diye söy lendi. Sonra, kalktı. Bastonuna dayana dayana kız lubesine döndü. Memnuniyetle bulutlara bakıyordu, Kar gitti fazlalaşan bir kesafetle yağıyor, izleri kapatıyordu. Sihirbaz gür Tümsüyordu. 'Nakili: (Hatice Süreyya) Tren - otobüs izmirle Bornova arasında da rekabet başladı Bornova 21 (Hususi) — Izimirin Yirmi dakika mesafesinde, havas sının sağlamlığı ile müştebir bağı ik ve bahçelikj bir nahiyesi olan Bornova gittikçe medeni bir şekli alıyor, bir çok sebze ve nar bah gelerile yazın İzmirlileri sinesine geken bu yüzel beldenin göze çate pan noksanları tedrici bir şekilde telâfi ediliyor. İlk iş olarak memle- ketin elektrikle tenviri düşünülmüş ve elektrik şirketi tesisatını bus raya kadar uzatmıştır. Inşaat bir aya kadar ikmal edilecek ve halk şimdi bir fabrikadan 60 kuruşa aldığı kilovatı! şirketten nihayet 25 kuruşa alabilecektir. Belediye memleketin temizliğine iyi, bakıyor. Fakat biraz da iç mahallerin tanzifatına alâka gös” termek lâzundır. Şimendifer ida resini düşündüren en mühim mes- ele son zamanlarda Bursa ve sair yerlerden Bornovaya akın eden otobüslerin her yarım saatte ve gece yarısına kadar İzmire işle meleridir. Evveli gün gene iki büyük ve lüks otobüs geldi. Otuzar kişiyi istiap eden bu otobüsler ayni tren Fiatile İzmire yolcu taşimaktadır. Izmirde liseye devam eden mektep — talebelerine — otobüs tren fiatine muadil paso vermek suretile talebeleri de kazanıyorla Fransada vergi tahsilâtı Paris, 22 (A.A.) — Son eylal ayında vergi tahsilât 2409 milyon 991,500 franga baliğ olmuştur 29 Teşrini Evvel Veremle MÜCADELE GÜNÜDÜR

Bu sayıdan diğer sayfalar: