14 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

14 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Beşiktaş - Fenerbahçe maçı Ihtilâf devam ederse Fenerle Ankara gi İstanbul mintakasının Fener » Beşiktaş şilt maçının bugün oyna» teb- uacağı hakkında neşrettiği liğden sonra iki klüp ide saha meselesi etrafında şalara başladılar. Vakıa “İstanbul! mıntakası me i m oynanacağı 88- Banın Kadiköy stadı olduğunu da kaydetmişti, Fakat Beşiktaşlılar “ndi sahalarının oyuna . müsait bir hale geldiğinden bahsederek bugünkü müsabakanın Çırağanda olmasını istediler. Büyük klüplerin sabalari oldu- #undanberi idarecileri “meşgul cden bu meseleye henüz bir çare Bulunamadı. Klüpler haklı olarak mühim maçlarını kendi. sahaların- da yapılmasını istiyorlar. Bunun da sebebi malümdur; maç hasıla- ından takımlara. ayrılan hisseler- den maada saha için ayrılan. bis» Seyi de kendilerine almak için. Geçen seneye kadar iki rakip. saha vardı; biri Kadıköy, öbürü Taksim sahası... Bu iki sahanın birincisi Fener klübüne, ikincisi Galetasaraya aitti. İki sahanın sar hibi olan bu iki klüp. aralarında müşkülâtla da olsa anlaşabiliyor- irini Taksimde, di- kalmıyordu. Halbuki bugünkü vaziyet değişti. Galatasaray - Fenerhahçe rekabe- “inden başka şimdi bir de Fener « Beşiktaş rekabeti çıktı, Sarı lâci- vertlilerle, siyah beyazlıların kar- şılaşmaları da Galatasaray - Fe- nerbahçe müsabakaları gibi heye- canlı ve bol seyircili. oluyor. Be- şiktaş takımının kazandığı bu va- ziyelten klüplerinin. geliri nami- na istifade etmek istiyen Beşik- taşlilar Çırağan sahasının da dü- şünülmesini istiyorlar. İtiraf etmeliyiz ki, Çırağan sa- hası henüz Kadıköy stadı kadar olamamıştır. Ne ahalinin alışıklı- Zi, ne de sahamın istiap kabiliyeti Fener sahası kadar olmıyan Çira“ anda böyle bir maçın yapılması hasılat tarafindan da iyi olmaz. Fenerbahçelilerin ileri sürecekleri su akla yakın sebeplere bir de iki sahanın şimdiki vaziyetini ilâve edersek, sarı lâcivertlileri baklı gi rebiliriz. Buna mukabil Beyaz si yahlıların da pek tabii haklari olan sahalarından istifade etmek arzularına hürmet etmeliyiz. Beşiktaş - Fener şilt maçinin ilânile beraber başlıyan hu ihtilâ- fa kati ve makul bir çare bulun- mazsa bu mevsimin futbol fanli- yeti aksaklıklara maruz kalabilir. Bu hususta klüplerin hayatını ve menfaatini her memleketten dah iyi düşünmüş. olan İngiliz idareci: lerinin tatbik ettikleri usulü kar bul edebiliriz. O umile göreş iki klüp çarpıştığı zaman her maçın hasılatından bir nisbet dahilinde iki klübe de saha menfaati ayır- mak vardır. Hatırımda kaldığına göre, İngi- izler ziyaretçi klübe saha ücreti olarak yüzde yirmi sekiz veriyor- lar. Hasılatın yüzde yetmiş ikisini de sahasında oynatan klüp alıyor. İntikam maçlarında hir kere ken- di sahasında oynamış klüp rakip klübe ziyaretçi gittiğinden ayni hasılat taksimi yapılarak iki tara- fın halkı da gözetilmiş oluyor. İstanbul mıntakasının bu sene 14 Eylat 1934 formül henüz bulunmadığından aradaki menfaat farklarını klüp- güler pazarlık suretile halletmek zaruretini hissediyorlar. Düşünme» yiz ki, günün birinde pazarlik. lar uymıyabilir ve ortada bir esas olmadığı için bir taraf maçtan vazgeçebili Son dakikada Haber aldığıma göre; bugünkü maç hakkında Be- üzüm bulmağa mecbur olduğu bir-| l naA nın 8 en iyi tenisçileri elimle yl te do Ikinciiği alan m bir hastalığa uğrayıp te- isi tamamile terke mecbur olma dan evvel Fransanın en yüksek şampiyonlarından addedilen Röne Lawost son beynelmilel tenis mi sabakaları dolayısile dünyanın en iyi on tenisçisini kuvvetlerine göre dereceliyen bir liste neşretmiştir. Lawost hastalığından sonra da uzun müddettenberi Franaa te nelmilel tenis âleminde ehemmi- yelle mazarı dikkate alınır. Fran Siz şampiyonu, ni tasnif eden cetvelini tanzim ederken esaslı naktaları gi z de bulundurmuş ve şampiyonların. Fenerbahçaller don yaptıkları ocnabi temaslardan ücü oynıyacakmış sında yi taş - Fener idarecileri arasin- dn çıkan ihtilâf halledildiğinden müsabakanın yapılmasına karar verilmiştir. Eğer anlaşamamalzık devam ederse, Fenerin karşısına! şehrimizde bulunan Ankara Gü cünün çıkarılması mevzuu bahis- tir. Beşiktaş - Fener maçı yapıldı. ği takdirde bugün ikinci maçı An- kara Gücile İstanbulspor oynyar caktır. EŞ Muthal bir maça çıkarken © | derecelerini ayırırken sebeplerini devuzun uzadiya yazmıştır. | Fransıza göre dünya tenisçile- | inin bu seneki vaziyetlerinde ala» bilecekleri sıra şöyledi Birinci: Perry (ingiliz) İkinci: Cranford (Avusturyalı) Üçüncü: Austin (İngiliz) Dördüncü: Wood. (Amerikali) | Beşinci: Gram (Alman) Altıncı: Shields (Amerikalı) Yedinci: Menzel (Alman) (| Sekizinci: Stefani (Romanya) Dokuzuncu Merlin (Fransız) Onuncu (Boussus) Fransiz, Kadin şampiyonlar arasında bu senenin birinciliğini mis Helen Ja. coba, iki Muthale | vermiştir, — Tetrika No, 9 — İLK K Z öldürücü yarım anat bir türlü geçmek bilmiyordu. Daki- kada bir saate bakıyordum. Ya- yaşçacık: Vakit geliyor, d fsıldıyordum, : Fakat akrep ile yelkovan yer değiştirmiyorlardı. Her dakika hakikaten altmış saniyeden te- rekküp ediyordu. Bu düşünülürse vaktin ne kadar zor ge: laşılır. Gayet sabirsizlanmakla be- raber, cereyan edecek vakadan dolayi içimde bir korku vardı. Nihayet vakit geldii Gayet Bikkaile Kapıyı aralık ettim. Ko- ridorda kimse yoktu. Yalnız » ile dizilmiş ayakkabılari vardı. Sanki bir cinayet irtikâp etmeğe gidiyormuşum gibi, merdivenler- 'den indim, Leylânın kapısına ka- dar gittim. Kimseye rasgelmedim. EL ayak çekilmişti. Hafifçe kapı- ya vurdum. Banyonun içinde suyun şirilti- sini işitiyordum. Bir kere daha ka- pıyl. yurdum. Fakat, belki Leylâ işitmiyor diye kapıyı ittim. « Leylâ bir rop dö şambre yari sarılmış, yari çıplak bir halde: — Set! diye seslendi. Hiç şü benimki kadar kuvvetli bir korku ile arkasına döndü, banyo salonunun kapısını analitarla ka- padı, Âdeta mor ve kara renkteki mebzul saçları, dağınık ve ağır, çıplak, beyaz omuzlarına dü; yordu. Büyük mor menekse $e- petlerini hatırlatıyordu bana. Balkona açılan pencerelerden denizin yıldızlı manzarası içe doluyordu. Bir rüya. içinde. gibi bunları görüyordum. Leylânın, nihayet, orada kolumun arasında demek olüluğunu, biraz sonra ağ. Zi benim olacağımı aklıma getiri miyordüm. Hattâ Leylüya dik dik baktığım halde kendisini görmüyor gibiy- 'dim. Bu kadar büyük bir saadet ancak bir rüya olabilirdi. Ben onu. kollarımın. arasına almağa vakit bulmadan, kim bilir nasıl bir ha- ise, nasıl evvelden. tahmin e: lemiyen bir felâket vukua gele- cek, bu büyük saadetten beni mahrum bırakacaktı. Leylâ yanıma geldi, Sabit göz- lerle uzun: uzun bana. Bakmağa başladı, Sonras — Ne kadar saracmışsın, de. di, Ne:bir söz söyliyebiliyordum, me kımıldiyabiliyordum. Bütün 'Bir raşe vardı, Ağzımdan tek bir hece. çıkmak imkânı bile yoktu. Leylâ mili dan. — Mülüş bir delilik yaptık, Be- bi... Tamamen aklimi kaybettim, Bak, Bebi, bu benim yatağım. Gözlerimi yatağa çevirdim. Üs- tünde şifon ve tenteneden. yapıl. miş, bin gecelik duruyordu. Bir çok ta kuştüyü yastıklar, Yatak, bir bakirenin yatağı gi- bi, el.sürülmemiş ve temizdi, F: kat çarşaflara bakarken üzerinde sakin bir raşo: pırıldıyan: denizi işinde milyonlarca ortalığa yayıyordu. içinde büyüyen müsavi adımlarla ileriliyordu. — Bir şey söylemiyorsun, Be- biz ADIN | Yazan: Muallâ Hâmit ——İ (Cevap vermek için kendimi çok zorladım. — Söyliyemiyorum... Görüyor. sun: Buradayım işte, Leylâ bana doğru bir adım da- ha attı, Bir rüzgâr gibi beni her tarafımdan sarıyor zannettim, Göğsünün kokusu artik ateş retik- li kadife esvap altında mahpus kalmıyordu. Sudan yeni çıkmıştı. ihtimalki kendisini o kadar ile istemiş bütün erkeklerin kirle- Fini temizlemek istemişti, Üstünde girmişti. Dans ederken ağzına yaklaşan bütün ağızların nefesle- Tini temizlemek istemişt. Üstünde sizgili, köpük gibi ince uzun bir mantodan başka bir şey yoktu. Kokulu, nemli, sarhoş edici bir halde... Açik kalmış omuzuna dakun- mak için elimi uzattım. Münimöni olmak istedi, kavrıldı. Kollarımı kayuşturdum; sonra. Sonra, o ipük gibi hafif ku- . Hat 48 bugün bile, Yarın da böyle ola- cak, Bütün hayatımca sürecek. dört bir tarafında Müstemleke- ler limanlarında. tesadüf olunan siyah renkli kadınlar tanıdım. Kadın, bilhassa maddi bakım- dan, hayatımda mühim bir rol oy: adı, Maamafih, itiraf etmeğe mecburum ki kadın» kelimesini telâffuz ederken daima Leyliyi düşünürüm. İhtimalki her erkek için yalnız bir kadın vardır. İşte Leylâ da benim kadınım oldu. Yalnızlık gecelerinde, engin denizlerde, fırtınalar ıslık çalar- ken, her yerde, her zaman ben Dünyanın senelerce dolaştım. hayalini görüyordum. Bu köpük odanın tutuşmuş gibi görünen içinde, o-ilk geceki katile... Hiç bir zaman ben o geceki ka- 'dar yıldız görmedim. Bu ssadet içinde, bu çılgınlık içinde, küçük saatin gece masası üzerinde mü- sayi adımlarla yürü yordum. Harplerde yürüdüğüm zamanlarda ayni sesi duydum. Denizde de, mezarlıkta da, her yerde, her yerde... O yaz sonu hemen her geceyi onun kallarıida geçirdim. Sararıyordum. Annem bundan pek: meraka düştü. Dua eder gibi bir parça cam sıkan sesile, beni muttasıl bir sanatoryorma gönder mekten: bahsediyordu: Amma an- pes bilsen, benim sıhhatim için hiç bir tehlike yoktu. Bütün dünyanın © radyumlu suları üzerimde Ley- arın bir teli kadar har yırlı bir tesir gösteremezlerdi. Kendimi tamamen mesut hisse- diyordum. Çünkü artık emin ol- #auşlum ki ne o güzel Galip bey, lânım ne © neşeli Tahir bey, me o son derece zengin Muzmmer bey, ha- sılı Leylâya isnat olunan âşıklar. dan hiç biri, içinde yıldızlar dolu olan Leylânın odasına girmemiş derdi. Gündüzleri: Leylâ bana fena muamele ederdi. Bilmem niçin. Belki Muammer beyi memnun et- mek

Bu sayıdan diğer sayfalar: