7 Aralık 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

7 Aralık 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

? kamsvveli 1934 Tefrika No. 59 ARBAROS Yazan: İskender Fahreddin Güzel delikanlının adı (Akdoğan) olmuştu. Divan kâtibi: “Çil altınları görünce insanın e sağırlaşır, arslanım!,, diye gü “Ben denizde doğdum.. denizde büyüdüm.. denizda öleceğim!,. Kanuni Süleyman, o gün, güzel- liği dillere desta nberi Ah- n evinde hasta yatı- u, Divan kâtibi Niyazi efendi de- EDİ huzura çıkarılan Doğan eis o gün her zamankinden çok aba gösterişli idi. Beline sardı- ğı ipekli Cezair kuşağı, siyah ke- mik saplı hançeri, parlak çepgeni önu İstanbul odelikanlılarından ayırd edecek kadar yakışıklı gös- teriyordu. Kanuni Süleymanın çok garib itikatları vardı: Meselâ ad koy- ma, temel atma merasimini salı günleri yapardı, Salı günü onun âçin uğurlu bir gündü. Zaten Fa- tih Sultan Mehmed İstanbulu salı günü zaptettiği için, o ler me ok uğurlu m n kâtibi Niyazi efendi, e en girerken kendine söyleni; » — Bugün ii aliyi bir kuyruklu yıldız doğacak amma, N Allah vere de bir devlet işi ol- masa... Niyazi efendi dedizez “yağli adamları gibi, Cezairden gelen re- islerin ne saraya, ne de devlet işi- ne girmelerini istemiyordu. Doğan iğ, ilk geldiği gibi yap- & ona padi- dirildiğini Doğan eskisi kadar yabancılık duymu- rdu. © Süleyman kitab odasında otu- ruyordu. İçeriye ilkönce divan kâtibi, ar- kadan da Doğan ısais girmiş, Padişah kitab oku Doğan kapıdan girince üş defa ordu. sordu: — rahat mısın, Do- Zan reis — Ki çok rahatım, pa- dişahım! — Barbaros iyileşince (ândri- ya Dorya) nın üzerine gitmek is- tiyor, Sen de onunla birlikte gi- decek m Doğan düşünmeden cevab verdi:| — Şüphesiz, pip Reisi- miz cenge ve le kulunuz aylâk kalır mıyım? Süleyman sakalını kaşıyarak üldü: misin? — il ya e seven- 'e önüne bakarak: — Olabilir, padişahım! dedi - Kulunuzun kadınlarla işim yok. — ına seni çılgınca seven bir kadın çıksa, sen de onu sev- er — Hiç düşünmem., Giderim.. Ben denizlerde doğdum.. lerde büyüdüm.. Denizlerde öle- ce gim, e m da senin gi- İstanbula meki için gelmedik. refli iş, dövüşmek rimel, Süleyman delikanlının verdiği cevaptan çok m İmuştu. — Zaten ben a sizlerden bunu e Ak Doğan bey! balik kâtibi derhal elindeki kâğıda bir şeyler yazmağa başladı. Süleyman, delikanlıya bir kese altın hediye etmişti, Huzurdan çıktıkları zaman, di- van kâtibi, (Doğan) ı tebrik edi- ordu: Yı — ehir e mazhar ol- dunuz, Ak Doğan bey! Bundan sonra e abide alacak- sınız! Doğan şaşırdı: — ie İmzi 2 Akdoğan) dal Harlem vi adı kime verirse: hazinemden ayda bin ii Gi sat alacak» demişti. Sizin adınız zaten (Doğan) dı.. Başına bir Ak ilâve edildi. Doğan şaşaladı: — Padişahın bana böyle bir ad verdiğinin hiç farkında olmadım.. Niyazi efendi sakalını oynata- üldü: niçin verdi acaba..? Sizi taltif etti yahu..! Padi- şah vergisinin sebebi sorulur mu? İçinden gelir.. Para ile, cariye ile, iyet ile taltif e — Cariye de verir demek..? — Verir ya. Gözdelerinden rini evlenmek üzere çırağ eder. Doğan dudağını büktü: — Tuhaf şey! İyi ki bana bir ca- riye hediye etmedi. — Padişah böyle bir şey yap- saydı, damadlar sırasına geçer- din! Haniya o günler..! h göstermesin, padişah damadı olmak isterim, Ne de sarayda kalmak. Niyazi efendi ape in En h k yutkundu: edi, efendimiz se- n sahile kayı an ör söy- Sie arkadaş! Bunların ma- nası ne ola ki..? ri kadın. mı dileneceğ im,.? Ve kendi kendine omuzlarını silkerek güldü: — Sen benim boynumu mu vur- duracaksın, a Niyazi efendi? Biz böyle sözleri Cezairde kadın tellâl- larına söyleriz... o (Arkası var) bi mi vr rlar? doğduk, böyle gördük, öyle alıştık. Demir bu yolun yolcusuyuz, padişahım! Ay- yok. li en Kımız, gayrımız 2 İstanbul Cumhuriyet müddei- umuda Istan bulda bulun- duğu aşılan OElâziz ağırceza b ra Aâzasından ln memuriyetimize müracaatı. AKŞAİ| Her iin | bir hikâya Adriyen denize bakıyordu. Biraz | canı sıkılmıştı, Bir kâç dakika ev- veline gelmciye kadar lord Hep- burn ile dans etmişti. Şimdi dinle- ie “yü mın güftesini anlamak isti- . Fakat yazık ki italyanca. tal, Sal söyliyen delikanlı gü- vertenin pal lığına dayanmış- lektrik ziyası ona işinci- ye kadar zayıflıyordu. Fakat ay onun Par rim yordu. Gü- zel bir tal Bel runun kaptan Langhton genç kadını elile se- ladı. Say kadın. ER biraz tutkun di deli- kanlı şa ley bivendi, Meli oluyordu. ii bir delikanlı idi. Harikulâde ı bir sesle şarkı söylüyordu. Adriyen yerinden kalktı, güver- tede yürüdü. Denizin hafif rüz- gârı ri ea Bütün Dn da bir titreme hissediyordu. Yorktan we edeliberi Ke sından ilk dışarı çıktığı gece idi. Vapurda gecelerin bu kadar lâ- tif ve şairane olacağını aklına hiç getirmemişti, Tanımadığı bir adam genç ka- dına Ti Arkasında dur- du ve seslendi: — e Devam etmedi, Çünkü Adriyen birdenbire dönerek merak ve şüp- he ile yüzüne bakmıştı, Bunun biraz evvel a söyliyen delikan- hı olduğunu tanıdı. Delikanlı on e tarak: — Madam, d. n bu parayi kabul — Adriyen ona » bahşiş gani in ilâkis, sizi memnun ettiği- me pek seviniyorum. — İtalyan mısınız? — Evet, Ya siz? — Ben Fransaya gidiyorum. Amcamın yanında biraz kalaca- 1 ç kadın ll ike siyah Sakal içinde pek güzeldi. — Ne kadar siner söylüyorsu- nuz, Bana bir şarkı okur musunuz? r şartla: Para vermiye- ceksiniz! Hafif sesle bir ingilizce şarkı- ya başladı. Adriyen dikkatle deli- zi bakıyordu. Her hali hoşu- na gidiyordu. Son nağmeler biter- ken, başinı iü atarak güzel boynunu çıka — Pek hoşuma gi ded Delikanlı ap beline geçire- rek Mi ye: nini pek hoşuma limen Se indim titredi. Sordu: Li ix — sie lâzım mı? Peki, söy- leyim: Benzo Co: Bu defa Min delikanlıyı uzun uzun Adriyen sabahleyin e pi “aid rlerini, hiç ar sadüfen, karşılaştılar. Deli si iieze «Bonjur Adri- adın sinirli idi. ap veri- yordu. Gözlerini çeviriyor, nazar- larının karşılaşmamasına çalışi- yordu. Delikanlı: Pişman oldu, iye düşündü ve buna şaşmadı. Kendilerini ayıran mesafeyi pek güzel anlıyordu. Kadının yanın- dan e isti lk | Deniz üstünde bir muaşaka (Bir Amerikan hikâyesi) İ — Zannedersem, dedi, biribiri- mizi yalnız uzaktan tanımak da- ha iyi olacak. Genc kadın, gözlerinde yumu- şak bir ifade ile; — Hayır Benzo, dedi, yanımda kalırsanız beni pek memnun eder- siniz. O akşam, delikanlı kamarasın- en, yen birdenbire içeri girdi. Tatlı bir sesle: — Seni seviyorum, ak- şam benim için şarkı söylüyecek misin? — Senin için der sonra, söyliyecek ne arkılarım var, bilsen! — Her lisandan şarkılar, değil mi? Ha... Kuzum, bana bin dolar bozabilir misin? Gidip idareye bozdurmak bir belâ... Sıra bekle- meli. Delikanlı bin doları aldı, ufak- lık verdi. Sonra bir sigara yaktı, - Adri- an sıkılır gibi oldu. ismet Mi güldü. Sordu: dunuz? iş ss bu sual üzerine ra- hat etti, O akşam kıvrak Langhton genc kadına: — Yarın Bahrimuhitten kurtu- luyoruz, dedi. Adriyen bir hafta sonra bu aşk rüyasına veda etmek lâzım gele- ceğini düşündü. Bu sırada Benzo o tatlı sesile bir Amerikan «slow» u teganni ediyordu, Bu da güzel yüzünü ve saçla- rını ayın IŞ kle okşuyordu. Bir- denbire Adriyenin gözleri sulan- dı. Vapur hafif bir fışırtı ile deni- zin üstüden kayıyordu. Yumuş bir ipekli ei yer, gibiydi. Genc kadın gözlerinin yaşları- nın lde aknenin 1 mâni ok madı. Delikanlı * ne acı acı şarkı söylüyordu. İhtimalki o da hayat- isi gibi yalnızdı, dostsuz âdi.. & Ertesi günler, Adriyen tekrar mesud idi. Geçirdiği o hafif hü- zün ve melâl buhranından sonra içinde bir gülmek ve eğlenmek ar- zusu duyuyordu. Bir aralık Adriyen delikanlıya gene bin dolarlık bir kâğıd boz- durdu. pi güldü: n doları ne çabuk harcet- tiniz, ANAR — Masraf müthiş bir şey, o! — Ba durmak isterseniz, nafile, servetim bu kadardı. Delikanlı bunu söylerken acı bir surette gül bir kâğıd daha boz- Bütün ü, AAdriyen ufaklıkları aldı. Gözle- ini başka tarafa çeviriyordu. «Bütün serveti işti, De- metini anlıyacaktı. Yarın Adriyen Havre limanına çıkacaktı ve deli- kanlı bir daha onun adını bile iğ miyecekti, Kim bilir, vapurda g ikleri aşk hat pesin ne ale lânet edecekti. Bunu düşününce Adriyenin kal- bi burguldu. Hayır, böyle bir şeye meydan veremezdi. sa 'Adriyen kaptandan para iste- di. O, hafif bir tebessümle sordü: bir şart koşmak üzere idi. Adriyen anladı: Şekerli olanlara ek- mek, franr ” venişas- talı maddelerle şeker ve şeker mamulâtı ze- hirdir. Zayıflamak ve. şişmanlıktan kur- tulmak için mutlaka: ASAN Oluten Ekmeği ve Mamulâtını yemelidir. Gluten ekmeklerini Hasan Gluten un ve şehriye- lerini ve Hasan Diyabet şekeri ile Hasan Diyabetik çikolata- sını korkmadan bol bol yiyi- niz. Bütün dünya san'at ve rekabetinde muvaffak olmuş olan Hasan Gluten mamulâtı Avrupa, bilhassa Romanya piyasasında müthiş rol oyna- li dır. b eczanlerde bulunur.| Radyo 7 Birinci ye? cuma 3,30 2 Beya 21 73 plâk eee 0 Ani yi musikisi, lar, 21,15-21,30 adolu ai borsalar, 21,30-22 az 2 radyo, caz ve tango orkesti ükreş m.) — lâk, 13,45 bor leri, 14,15 ie ei 14,40 plâk bafl mü: wi 18 radyo orkes- nik için sözler, 22,15 konserin plâk. 22 senfo devamı, 23,30 'arşova (1345 m.) — 18.1 e? 18,50 zler) 19,15 milk a ir musiki), sözler, kahvehane mu- Bikisi, haberler, 5030 ban serin devâmı, spor habörleri, 21, 8 seni fonik konser, 23,40 reklâm kons i, 24 sözler, 24,04 ans musikisi Budapeşte (550,5 m.) — 18,15 ğan orkestrası, 19 spor, iye e ner 20,25 Hizla salon takımı yo üstüne radyo, 21,50 da Kenter 22,35 yi berer 22,50 R. jter idaresin: de opera orkestrası, 24, 20 hafif in ee m.) — 18 hafif orkes« tra il b, 05 sözler, diğ 30 plâk; zı iloi notları alarak koymuştu. rtesi gün, Adriyen ağlıya ağlı- ya dikmeli ayrıldı. O, dudak- ye kısık, hafifçe mütebessim bir hre ile devam ediyordu. enik yalnız kalınca a gın dalgın düşündü. Cebinde; ner dolarlik kâğıtları çrkardı. ök lara buruşturdu. yerine sahihlerini in sahte olduğunu biliyor- du. Niçin o kadın e böy- Te bir tuzak kurmuştu? O kadar samimi bir aşk eseri gösterirken) bu Hek nasıl yapabiliyordu! Parasız kaldığı için ve aşkının hulyaları çamurlara düştüğü için, ökiyini Mekke eğildi ei if siri iiki ke

Bu sayıdan diğer sayfalar: