22 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

22 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ > Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 506 “Nefesim buradan Japonyaya kadar gidermi, gemi çürüklüğünden dağıldı, > Yaralılar kazanın vuku buldu- oylukları, dizleri, ayaklari şırılmış, kimisinin kalçası ezil- elleri, göğüsleri, oyluklari (Kobe) ye geldikleri vakit yara- ların acılarından pek ziyade iz- a“ .ralar bile az vakitte iyileşmeğe Hastalara Avrupa usulünde çorba veriliyordu. azazedelerin ve yaralıların İen (Lâvi) isminde bir Roman- yalı tercümanlıkta kullanılıyordu. 69 Türk, haklarında edilen bu itinalardan pek mütehassis ve minnettar kaldıklarını her vesile de gösteriyorlardı. Bunlar Ko- bede tedavi ve istirahat için lü- zumu kadar kaldılar. Evvelce e bir bis ile . imparator Tol mi: gösteren bir cedveli İs- hariciye nazıtı Said pa- şaya gönderdi. Said paşadan da bir teşekkür cevabı aldı. Yalnız ikisi ciğer hastalığına müptelâ olan yaralıların memle- > öketlerine avdetlerinde artık tıbbi kalmadığı anlaşılması üzerine imparator bu işe Kongo “ve; Hiei harp gemilerini tahsis etti. . Bu iki geminin süvarileri Japon Osmanlı padişahı- i gönderdiği name ile hediye- Ü leri de İstanbula götüreceklerdi. © 69 Türk bkazazedesi Kobede şevlmesli bindirildi. *“Hiogo i a. bunlara yeni elbiseler © yaptırıp giydirdi. Japon Kırmızı haç cemiyeti ta- rafından yere olunan hediye- lerle Osmanlı hükümetinin gön- derdiği yi kazazedelere tev- olundu. DETESE li TR NEAR, Kazazedelerin vatana müte- veccihhen yolculuğu 1890 teşri- nievvelinin on birinde başladı. İki Japon gemisi 18 kânunuev- vel 1890 taihinde Beşike Umanın- da demirlerdiler. Felâket haberi üzerine pek ta bii: olarak İsta nbulu derin bir . yeis kaplamışt *Ertuğrulun lr hakkında Ja- ““ponyadan ek ilk telgrafı “alınca Abdülhamid bahriye na- “Ozırı Hasan paşayı çağ “ — Japonyadaki felâketten ha- Sar var mi ? ordu. Hasan paşa da e iti müellim ri si Hab: P aldım. Ost bedhahlam şum iğde aa oldu! ei verdi. Abdülhamid şanın bu cevabını gidiş mü- yeni Hacı yili me efendi gibi ma lerine ai Komodor ni paşayı da çağırtarak derd yandı. iste) den haberdar olmuş olan Meh- med paşa padişaha: — Benim nefesim buradan Ja- ponyaya kadar gider, tesir eder mi? Gemi çürüklüğünden da- gılmıştır! ahriy. azırı Hasan paşa Japon gemilerini ve kazazedeleri karşılamak için Beşike limanına tersaneden bir gemi göndermişti. eminin süvarisi aldığı melerini is d zazedeleri ancak İstanbulda pa- işaha teslim eyliyebileceklerini katiyen bildirdiler; Japon gemi- leri İzmire hareket etti; süvari- leri İzmir limanında padişahın karrına intizar ettiler, Boğazlar muahedesi Osmanlı adişahının hususi müsaadesi ol- madan ecnebi harp gemilerinin Boğazdan geçmesine müsaid de- ğildi. Bu fevkalâde vaziyette Ab- dülhamid müsaadeyi verdi. Japon gemileri Çanakkaleye geldiler ve orada Beşikede ken- dilerini istikbal eden gemiyi bul- dular; bunun kılâvuzluğile 1891 kânunusanisinin ikinci günü İs- tanbul limanına girdiler. Bu su- retle Ertuğrulun 328 günde katet- tiği mesafeyi 83 günde almış ol- dular. iş Abdülhamid Japon misafirle- rine Dolmabahçe sarayını tahsis etti. Bunlara gece, gündüz ziya- fetler verdi. — iki süvariyi ikinci Mecidi nişan- larile ve armalı murassa altın birer sigara kutusile taltif etti , Kazazede zabitlere kıymetli birer altın saatle beşer yüz altın, mürettebata yirmişer lira kıyme- a adasında Türk mezarlığı irer altın, saatle kemerler med paşaya da beş yüz altın ib- san gönderdi. Fakat bu defa bu ihsan hakkı süküte pek benzi- yordu! Japonlar İstanbulda kırk gün kaldılar. Her tarafı gezdiler; son- ra memleketlerine döndüler. Osmanlı hükümeti kazazedele- ri kurtarmak için tehlikeleri hi- çe sayan, en büyük zahmetlere katlanan Ohshima köyü halkı- na mükâfaten 3,000 yen - 7750 altın frank - gönderdi. Japon hü- kümeti bu parayı köylüler ara- sında tevzi ettirmiyerek köyün umumi ihtiyaçlarına sarfedilmek üzere köy sandığına tevdi etti, Japon gemileri daha İstanbul limanında iken Jiji Şhimpo Ja- harriri bay Noda Ertuğrul mağruklarının aileleri vasıtasile toplanıl- İstanbula getirmişti. 1891 mayısında bay Yamada da gene bu aileler için Japonyanın mış ianeyi Ari geriye Yamadayı husi urette üç defa huzuruna kabul oi ve İK Noda ile bir- likte beş Türk zabitine Japon di- lini öğretmek üzere iii kalmalarını teklif etti. İkisi bu teklifi kabul ettiler (bay a mada Türkiyede 18 sene kak lıklar arasındaki, denizin dibin- deki enkazını ve techizatını bu- lup Şıkarmak i için yüzlerce köy- lüyü teşvik ve sevk eylemişti. Japonların va men ve himmeti de boşa gitm Neticede 18 muhtelif top, 7 Nordenfeld rüvelver topu, iki tor. pil kovanı, 182 tüfek, 24 tab ca, 61 kılıç, 71 süngüile birçek; nişanlar, birçok para, yüzlerce parça muhtelif eşya elde edildi. Hepsi evvelâ Yokohamaya, ora- dan da bir Fransız vapurile İs- tanbula gönderildi. (Devamı var) Tefrika No. 45 22 Haziran 1938 ALLAHA ISMARLADIK! Yazan: — İzzet bey sizden af dileyo- rum, dedi. Söylediklerimi korku ve heyecanıma bağışlayın!... Ker- dime vr şuuruma sahip oldu- an, ağır ve insafsızca Komaşisğmm anladım, Sizden af di ilemeğe karar verdim. İşte gel im, Soğuk, kısa, tatsiz bir ses!... — Çok ağır konuştunuz benim- le!... — Siz daha ağır söylediniz ba- nal... Kabahat benim, biliyo- rum!... Fakat düşünmeli idiniz ki ben ne vaziyetteydim. Ne ka- dar e kırdınız bilseniz!... e yapayım kader!... Bu da başıma ei e i böyle ak cağa mec- Beti!... litledim, dudaklarımı isırdım!... Damarlarımdaki kanı durdurma- Za baron a .. Anlı yor müsü — Hakkın anIZ vi Bir askere söylenmiyecek (| şekilde konuş yine İşte onun için af dllemeğe, Pa verdim şimdi!. de benim İeekekimi o halde hoş görün mis Beti!... Şim- di ayni teessürü ben de duyuyo- rum... — Neyse artık bunlar geçti! Bir emri vaki karşısında bulunu- yoruz!... Kız gülerek yi “ rinin wn baktı. lı, yorgun'bir bal — şimdi sizin esirini- zim öyle mi? aceraya fena bir isim ta- kiyorsunuz, esirim değil misa- firimsiniz sadec. — Ben eski zaman Tosanlarının alırlarınış!. > verip, İnsan mi? Ne tuhaf şu dünyanın hali!... Pek doğru bir söz: Tarih sahiden bir tekerrürden başka bir şey değil!... Ben şimdi sizin yanınız- ne bileyim, meselâ Hind i, bie frangı ile bile eki akkal, nç alı- yeğin bir mübadele vasıtası ola- rak kullanılan çil bir çeyrek neyse, bende oyum şimdi sizin için!... Beni satacaksınız, yeri- me adam alacaksınız!... Ne tuhaf, ne garip, ne akla gelmez bir ma- cera!.. — Di m vpn ediyorsunuz bira: Garip bir tesadüf m Başka çaresi yoktu, bu- metli e var!... bi bu yolu tutmağa muztar kaldık!., — Peki öyle olsun!... Dedim ya bırakalım bu mevzuu artık!... Netice; elinizdeyim işte!.. bir emri vaki Şimdi söyleyin bakayım bana siz; me götü- rüyorsunuz beni? — İnebolu; — İnebolu neresi?... ESAD MAHMUD KARAKURD — Karadeniz sahilinde bir aradan çok uzak 7. — Bir günlük yolumuz kaldı . Makinemizi sıkıştırırsak belki ; bi sabah varırırz! — Ne söylüyorsunuz, betin meraktan en k!... Hemen bir ei el Yüz! gayri ihtiyari gülme- ğe İçsel — Sizi a Monte Karlo ko- yunda gezintiye ngin İngiliz larına benzetiyorum... saç larınız, bu nevi konuşmalarınız- la hakikaten ne kadar benziyor- unuz onlara!,.. Mis Beti siz şa- şırdınz mı? Biz deniz yarışları- na giren Oksford üniversitesi ta- lebesi değiliz... Neler söylüyor- sunuz, nz telgraf çekilir mi hiç buradan? — Babamın merak iü kal- maaşına tahammül edemem — Maatteessüf edeceksiniz! mat mazel!... uhterem rini biraz eziyet çeksin ne yapa- ım!... Beni düşünsenize biraz!... Benim çektiğim iztirap şu anda halde babanızın merakın- ğı her ayrılırken o sadece aliyor. İki ay evvel kocasını kaybetti... Şim- di de kardeşini!... Yetişmiyor- muş gibi başında da tehlikeli bir ara taşıyor! Dünyada ben- den başka kimsesi kalmıyan za- vallı kadın, masum yavrusile göz yaşları döküyor şimdi!... Meç- ge ümidsiz, korkunç göz yaş- iii Islak gözlerini deni- zin oynaşan, kıvrılan dalgacık- ları üzerine çevirdi. Baktı B re — İşte böyle mis Beti; dedi. Biz talisiz bir nesiliz!... Feda etmedik bir şeyimiz kalmadı... Sadece bir canımız var... da her an harcamaya hazırız.. Şimdi söyleyin, babanız mi be mi daha hicranlı?.. ız başını önüne iğdi.. gayri ih- tiyari boynunu büktü.. onun da sesi titriyordu: — Hakkınız var İzzet beyt... nız benden daha if... Ne tuhaf tesadüf yarabbi bu!... Za- vallı Seniye!... Sonra birdenbire başını, kal dırdı aşının, gözleri- nin içine yalvarır gibi baktı: gene. Yüzbi — Fakat neolur tek bir tel graf çekelim bir yerden... İstedi- ğim şte bundan ibaret!... Son- ra arzu ettiğiniz yere götürün beni!... gibi konuşuyorsu- nuz mis Beti!... Evvelâ makin. sıl olsun.. Bu yapılabilir mi hiç!.. Düşünmüyor musunuz bu habe: «daha Yoldayız, ve bizi ya- kalayınız» demekti! 40 mil

Bu sayıdan diğer sayfalar: