13 Ağustos 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

13 Ağustos 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

V Sarışınlar mı daha çok sevilir? i Esmerler mi daha çok güzeldir? Yoksa en hoşa giden kumrallar- #mıdır?, te üç tane sual ki daha henüz kati olarak bunların hakkında bir w 5 pa g - 5 u — 3 p 3 “ 8 z a - a - p 5 kumrallarla evlenirler..» diyorlar. Hattâ bu isimde bir de meşhur ro- dü B Bp ir, yalar 1 er SLM e hâkim olan kumral kadınlar- © la kumral erkeklerdir... Yıllar. © dan beri dünyanın en güzel kadını z olarak tanılan, güzellik timsali Ve- i us de Milo kumral bir kadının heykelidir. İnsanlar asırlarca kum- ral bir kadını en güzel kadın e rak tanımışlardır. Erkeklerden güzellik timsali olanlar da kumraldır. «Apollon» kumral bir erkektir. Sonra emi gerim ği da adi dilen söyliyorlar... Bilhassa Avrupalı kadınlar arasında da es- mer EZ bayılanlar varmı Meselâ Alman kadınları... ii a va İğ 3 > 6 rimiz kadınlar tarafından el üs- tünde tutul Hele esmer, si- yah, kıvırcık saçlı olanlar... rlinli sarışın yosmalar bu tip- SESE CA g g B. — Bi e Bi © & eN R ğ g 5 g m > ap- kara saçların arasında dolaştıra- rak onlara iltifat yağdırırlarmış... © Hattâ sinema yıldızı meşhur Lia de Putti'Berline giden pek çok türk talebesile hasr ve neşr bir hayat geçirmiş, Söylendiğine göre bir kerre de İstanbullu bir talebe için hayatına kıymağa karar ver- mış... diğ yea Acaba bizde ne tipler emi yor?.. diye düşündüm, Akl bizde seçilen ela keli geldi... İçinde tam manasile bir sarışın yok. Bayan Feriha Tevfik ha ize v manasile aldı... Bayan Mübeccel kum- ral, yeşil gözlü, bayan Naşide kumral, bayan Nazire esmer, ba- yan Keri: beyaz, kara Mei A AŞ AT ER Sarışın mı? Esmer mi ? Kumral mı? gözlü, kara kaşlı, güzellik kraliçe- liğine en kuvetli namzed 41 nu- maralı Feriha Birsen, «bayan Na- zirenin rakibesi» kumral... Demek ki bizim ME kumralların kredisi iyi.. meşhurların beğendikleri, yüke bir göz gezdirelim... Sarışınları beğenenlerin en başında bay Ab- dülhak Hâmit gelir... Abdülhak Hâmit daima sarışınları iz ettiğini hakem olduğu güz üsak bile belli idi EE tir, Romancı bay Halit Ziya sarı- şınları beğenir. Hattâ romancının ilk aşkıda m Kendisi bun- dan bahsederke: — Belki arkad de gencliğimin emasında sarışın bir yıldız ia parlamış ve sonra geçip diyor. yatrosu sanatkâri bay müfrit bir «sarışın» ci- ii oi “deleysile kendilerile ba göni kimler sarışın fırkasına mensu, Şehir meclisi üyesi N ay Adalı ülfüni Avni, eski darül ün profesörü ve Erzurüm ği bay Necip e bay Sezai de sarışıncılar kei mensup- tur. . Gelelim öteki renklilere... Ope- ratör Ahmed Asım müfrit bir es- mercidir, Esmer kadınların diğer renkte bulunanlara nazaran daha ateşli olduklarını ileri sürer. Güzel sanatlar akademisi pro- fesörlerinden ressam şi Ayetuk lah şiddetli bir esmere — Esmer iy dünyan en sr çak kadındır... yana. esmer sevgisi aha sevmeğe kadar gitmiştir. e güzel sanatlar akademisi mesken ressam bay Hik- ristik Türk tipi, Manisa saylavı edebiyatcı Kâzım Nami kumral.. Neyzen Tevfik esmer yagız tip- li, yanık derili genc kızlara hay- O güzelliği yanık ve sıh- hatlı deride buluyor. Doktor bay İbrahim Zati kırmızı kma saçlıları güzel buluyor. Rontken profesörü bay Şükrü Ersin zayif, gözleri uskumru balı- oğının sırtı renginde esmerleri... 7 kâyetle zevksizlikleridir. Bu Sarışınmı? Kumralmı? Esmer mi? Erkekler ne renkte kadınları daha ziyade güzel bulurlar, beğenirler? Meşhurlar arasında kimler sarışınları, kimler esmerleri, i - kimler kumralları tercih ederler ? Sonra esmerlerden, yanık deri- den nefret edenler: Ki Bunların yanında kazaan: anmış cild derse- niz yüzlerini buruştururlar.. Kadınların zekine gelin Bunun hakkında bir fikir e medim. ikmet Feridun Baylar diyorlar ki (Baş tarafı 5ci sahifede) öğrenemedik... İşte ea riya gördüğüm en büyük n. — Hayat güzel li — Hayat, muhakkak ki çok gü zeldir. Hayatın sefaletinde bile zevk vardır.. yalnız mesele onun zevkine varabilmededir... güzel şey, en güzel yiyecek, hat, e; zevkine varılmazsa çok kötü olur. Saadetin sırrı da olsa gerek.. bir şeyin zevkine varabilmek... Zevkine varılınca da en kötü şey, yukarıda söylediğim gibi, ha- yatın sefaleti bile insana saadet, zevk verir., hayat son dişrece gü- zeldir, zevkine varanlar için... Bütün insanların a > « bunun için - kend e bu zevka varmayış onlara side tın renklerini, hayatın ışıklarını göstermez. Kendi beli ie va. 5 B. 5 g ir. Fakat işte ona varabilmelisiniz... hangi vaktini çok se- ve sükünetle kendinizi dinliyebilirsiniz? — İyi uyumuşsam sabahları pek severim... Sabah çok güzeldir. Fakat iyi uyumamışsam sabah ka- dar feci şey yoktur. çok güzeldir. Fakat biz Gece yı Yi yib zevkli öürmekların evirdiği radyolar... İnsan ancak sabaha karşı rahat edebiliyor... OH. F. mm Yazan: Mustafa Ragıb sileceğinden eski süratile de ka- çamazdı. Bu da ayrı bir tehlike idi. O halde, böyle bir vaziyete düş- memek; arkasından mütemadiyen gelen tehlikeli takibi hafifletmek için kendisini mümkün olduğu kadar müdafaasız bırakmak iste- medi. Elindeki tabancasında yanaşmamalarını te- min etmeğe çalışıyordu. Atıf bey, bu telâşlı ve tehlikeli vaziyetinde iken havaya ateş et- mekle çok yerinde bir tedbire baş vurmuştu: Genç mülâzimin elin- deki tabanca ile yerden ateş etmekte devam ediyor! m paşanın vurul, sonra epi beyin bu DE Sai şını dan koşan muhafızların hareket- lerine mâni olmak için, Süleyman Askeri beyin elindeki tabancayı havaya sıkarak ve orad luna bir müfreze askeri silâh başına se muhafızlara karşı ateş emri verdiği, Manastırdaki cemi- yet rehberlerinden Kayserili Zi- ya beyle Arnavud muhafızlar ara- sında bir boğuşma olduğu kayde- diliyor. yu muhayyel sahneye göre, Piz- ren bekle reisi Rifat ağanın diz çöküp ateş etmesile Atıf beyin kurtulamıyacağını anlıyan Kay- serili Yusuf Ziya bey, belediye re- isinin burnuna kuvvetli bir yum- ruk indirmiş, diğer bir Arnavu silâhşor da bir yumruk darbesile Ziya beyi öldürmeğe kalkışan Arnavudu ge- yumruk kri buradan uzkalaştırmış! ve Şunu katiyetle yakan ki, Atıf beyin arkasından ateş eden Arnavudlar, mavzerlerine davran- dıkları zaman, istedikleri gibi si- lâhlarını kullanabilmişler, hiç bir müdahele ve mümanaati mışlardı. Bu itibarla elinde silâh bulunan insanların, bu can rında tabanı eri yumruk ii a ları muhakka! Arnavudlar şimdi kovalamağa başlayınca... Atıf bey, koşa koşa belediye dairesine çıkacak sokağın önün- deki köprü başına gelince, kendi- sile Arnavud silâhşorları arasın- daki mesafenin ancak üç yüz met- relik bir uzunlukta olduğunu tah- Tam a uğrama- rağ ca ve mavzer yerin. min etti, bu sırada mermi yağmuru durmuş, Arnavud mi hafızlar, ateşi keserek koşmağa başlamışlardı. Atıf bey, biraz evvel geçiştirdi- gini lir tehlike ile yeniden karşılaşmıştı. Çünkü bu gidişle yaralı baca- gile süratle kaçıp savuşamıyatak, g MEŞRUTİYETTEN ÖNCE . Manastırda patlıyan tabanca İ Şemsi paşanın Te 13 Ağustos 1 — Sıra No, 168 see nın ölümü karşısında kendisini intikam duygularile K&* valayan Arnavud muhafızları” pençesine düşecekti!.. O halde 59” bir gayret göstermek lâzımdı. Gen” Kendisini 18 den mülâzimi düşündü: , başını sağa çevirdi, köprünün! karynmdaki sokağın ağzına gek. ir, yere sığınarak ölüm öallkesini ak latmış olurdu. Kılıcın kını ayağına takıl | aim elinden düştü... am bu'noktada iken bif ni indir Koşmağa başlar | dığı andanberi sol elile tuttuğu &* İ lıcı bu sırada ayaklarına dolaşm?* ga başladı.. Bir taraftan bir bac#" gı yaralanmıştı, diğer taraftan © di de kılıcı adımlarına mâni o cak emi gelmişti, Dikkat < Bütün hızile koştuğu için kılıç &9# diliğinden fırlayıp düşmüş, kın! | sına girip çıkıyordu. Kılıçsız kaf müvazene vermek, güçtü. © Atıf bey, bu mâniden kurt al mak için st kayişının tokası! çözüp kinı atmağa çalışırken in deledi; yere yuvarlanacak vaziy! te geldi. Fakat bu tehlikeli hal? düşmemek için kendisini he topladı. Ancak bu çabalama w ie ke kını atarken elindeki nca da Pa ve dört beş ad di ei fırlad Atıf bey, ele mâni al kılıç idi kurtulmuş, fakat © lindeki müdafaa vasıtasından g mahrum kalmıştı! Şimdi ne yaf” malı idi?, Genç mülâzim bir aralık dereye doğru fırlayan silâhımı #F| edi. Fakat © ti. Ve sağ tarafına gelen sokaği” köşesine saptı. tıf bey bu sokağa girmekle vud: silâhşorlar, kaybetmişlerdi, tini onlar da kendisi | köşede; e ij bei ele geçir: Ni y içinen bii ve “el kurala isitkameti, şimdi bu Ju duğu sokağın nihayetinden sağ eğri kpalika R u dar yol, oni. Mahmud beyin evinin önüne çık, rabilirdi. (Devamıwö

Bu sayıdan diğer sayfalar: