19 Ağustos 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

19 Ağustos 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN General Kaçar (Çatal dağ) geçidini sarmıştı. Prenses (Ankin) Mersa ile evlendiği günden beri, iki dağ arasında yaşamaktan usanmıştı.. Bir çoban, yavaşca seslendi: “Oktay han seni bekliyor..., al Kaçar, maiyetindeki a- kincilarla beraber (Çatal dağı)na Vardığı zaman, iki dağ arasında- ki geçid okka kapanmıştı. Etraftaki gözcüler, Moğolların baskına geldiklerini Mersaya ha- ber vermişlerdi. Moğol generali bir haftadan- beri, dağ eteklerinden yukarıya Sıkamıyordu. Kaçar, Mersanın ka- ipi maş ve (Ankin)i dönmemeğe karar ver- İ zl (Çatal dağ) yamaç- la eli bo: — dönmesi, me güne Fİ hiç bir savaşta sır- tı yere gelmemiş olan Kaçar, Mer- anım bir avuç insandan ibaret o- lan kabilesine nasıl yenilebilirdi?. Moğol generalı ne yapıp yapa- cak, bu meşum geçidin öte yanı- ma geçmeğe Çalaaki — Prenses iye VW hayatına ölümünden sonra hin elinde bulundukça, kabile her türlü tehlikeden uzak ( yaşıyabi- izdi. Mersa hayatından çok memnun- du, . gündüzleri etraftaki ormanla- Ya giderek av peşinde koşuyor, ak- $am üstü güneş batmadan çadırı- ma dönüyordu. v av etini çok severdi, An- kini de av eti yemeğe 2 i içmez- di. Keskin Kımız ve in içenler de pek azdı. Mersa son ye Afyon içmeğe alışmıştı. Akşam ü tü avdan dönünce karısile birlik, te yemek yer, , sonra bir köşeye u- Zanır, Ankin onun çubuğunu dol- durup eline verirdi. nkin, her gün biribirine benzi- Yen ve hiç değişmeyen bu hayat- lan usanmıştı. (Nankin) ve (Şan-Ton) saray- Marında ihtişam ve debdebe için- de büyümüş olan Kin prensesi, şamları yemek yer ye- mez Apa çubuğuna sarılır ve bir- X #onra olduğu yerde sızıp kalır- d z ersa, karısının kalbini kırmı- Yor; kabi ilesi eee yapılabil. we mümkün o er şeyi yapı Ordu. Eski lar verdiği mü- cevherlerin hepsini toplamış, An- > vermişti. Ankin her çarşam- a günü en güzel elbisesini giyer, i itün değerli mücevherlerini boy- nuna ve kollarına takar, süslenir- abile efradı o gün iş görmez, eğlence ve istirahatla vakit geçi- rirdi. i, Ankin her hafta bu mücevherle- ka süslü bir kadın bulunmıyan ka- bilenin bu biricik prensesi, bütün bu gösterişleri kimin için yapıyor- v4 s in sarayında da giyinir, süs- lenirdi. Fakat, orada kanli gi- bi birçok prensesler vardı. Ve on- lar her gün biribirlerinden daha üstün olmağa çalışırlardı. Ankin: — Didinmeden, kıskanmadan, ıstırap duymadan geçen hayatın ne değeri vardır? ağ kendi kendini yiyor- "Mersa ile geçirdiği günler ka- dar heyecansız g tu. O Ki gece geçirdiğini, akşamdan yatıp sabaha kadar heyecansız uyudu- ğunu hatırlamıyordu. Sonra Mersanın çekilmez bir ta- rafı daha vardı.. çok çirkindi.. diş- leri dökülmüştü.. seyrek sakalının sert gebeler her gece prensesin boy- ve göğsüne değdikçe, bu ka- ve güzel bir kadm bu işkenceli hayata tahammül etmesi» | ne imkân mı Ankin bu belâdan, bu sonsuz tutsaklık hayatından nasıl kurtu- lacağını düşünürken, bir gün çadı- rın kapısı önünde dolaşan bir ço- bana rasladı. Mersa, gene hergünkü gibi oku- nu alarak ava gitmi Ankin çadırın iç Fi du- ruyordu, Hizmetçiler çadırda te- mizlik yapıyorlardı. Kapıda dolaşan çoban, Ankini uzaktan görünce bir kaç adım ile- riledi ve manalı bir bakışla gülüm- dar ince vardı?, sedi. Belliydi ki, çobanın prensese bir diyeceği vardı. nkin kapıya El ptiğik — Ne istiyorsun, baba? Diye sordu. İhtiyar bel ko- lunun birini yelesinin içine sok- muş, gizli bir şey söylemek ister gibi davranarak prensesin yüzüne bakıyordu. Çoban Sirafı giri geçirerek yavaşça mırıldan Genera' al (Çatal dağ) eteklerini vi geçidde dehşet- li bir döğüş Arkin) a il Kaçarın adını duyunca, babası mezardan çıkmış bir insan sevincile hopliyarak ço- banın yanına geldi: — Sen nerden geliyorsun?, — Çatal dağ geçidinden.. — General Kaçarı yerden gör- dün?. — Ben gün önce geçid Mei O birine gitmiş- . Döndüğüm zaman Moğolların eli sardıklarını gördüm. Beni yakalayıp Kaçarın yanına götür- düler, Moğol generalı beni gö- rünce: «Baba, dedi, kabileye va- Tırsan sizlice nrensex Ankini git. Radyo k Ee Her akşam | 19 di Pazartesi bir hikâye || l İhtiyar keman üstadı İffet Sa- 0 Bayanlar için Jimnas- tik, bayan ni Tarcan, 18,45 Fransız- ca ders, 19,10 Ordu saylavı Selim Sırı Tarcan konferans, 19,40 Haberler, 19, masanın üzerinde duran genç e Si bi b Gene 5 kız resmini düzeltti. Ona uzun estrası, deye rü maişet. || e. Bayram hayran bekte, Ha serler, radyo caz ve tango orkesi sl yşenin resmi idi. Ayşe onunen 21,30 Son haberler, borsalar, 21,4 eski arkadaşlarından birinin kr ilemi orkestraları, 2210 siz Aş Sira Damlı » Mentoş Sah men hemen dizlerinde büyümüş- '| tü. İbtiyar üstad ona uzun sene- İstanbul, 18,30 - alanin dör l8, > ler hocalık etmişti. Ona ilk Karman mere 19,45 Eze caz türk; ü eserler, 2 15 Nihad Esengin, vi no dersini İffet Sami vermişti. sifon sele, 20,3 orkestrası, e Hâlâ küçücük incecik adyo caz ve orkestraları, bi 38 Sn haberler bora, 21745 Şehir iz irani tiyatrosu Meler İ, Galip, ko. | masını öğrettiği günü çok iyi ha- nuşmalar, 22 Plâk neşriyatı. Sonra Ayşe piyanoda fevkalâde ileri gitmişti. İhtiyar sanatkârla genç kız ara- i dostluk yılları on- ları tasavvur edilmiyecek bir sa- mimiyetle biribirine bağlamıştı. yı u görmeden bir gün ge- çiremiyordu. Kalbinin en gizli köşelerini ancak İfet Samiye açar- ında o kadar yaş far- Posta ittihadına e olmayan kı va, ecnebi meml, r: Seneliği 3600, e el bo sin aylığı 0 kuru: oba açman için yirmi şluk pul göndermek mil Cemaziyelevvel 10 Himr gina 106 bile şapır şupur öpüyordu. Ona S İmek G Akşam Y ne tipteki delikanlılardan koşlan- E 818 10, a Sa vin 2 ri ğ ji Ki ae dr SAA dığından bile bahsediyordu. e İffet i bazan Ayşe piya- İdarehane: Babıâli civarı no çalarken onun yüzüne ı bal dalıyordu. Ne harikulâde bir kız İmuştu. Bakışlarının ne derin © 3 e — 3 5 m 8 5 B. z 1908 de Ecnebi Sermayedarlığına Karşı ve Kalkınmalar © sevdiği bir delikanlile... Buif E 5 p- ö Türkiyede 5 şci tarihine a fet Sami için bir azap oldu. Fa- 908 grevleri nasi WE başladı, nasıl yaş nihayet Ayşe mesuddu ya.. astırıldı. Emperyalizm ve sendika BM A a ki burekirleri yşenin a etini tan gör- Yaz mekle iktifa ediyordu. Zaten lâdı yerindeki bir genç kızdan; Ayşeden ne ümidi ai Aradan bir iki sene geç an: Hüseyin Avni Fiyeti 20 kuruştur Satıldığı yer: 1. Ar AKŞAM NEŞRİYATI ai İ İ tık Ayşeyi pek sık ENE İstanbul Kültür . .. ... .. - — DBirektörlüğünden: Lise ve Orta Mekteplerin Bitirme ve Engel İmti- hanları 2 Eylülde, Olgunluk ve Mezuniyet İmtihan- ları, 11 Eylülde başlıyacaktır. İlgililer imtihan gün- lerini anlamak oOüzere imekteplerine müracaat edeceklerdir. Iktisat Vekâletinden: 15-20 adet dört gözlü demir klasör açık eksiltme suretile alına- caktır. Vermeğe istekli olanların 24 Ağustos 'umartesi günü Mü vt lm müteşekkil komisyona saat İl d ul klasörlerin bedeli muhammenin olan 200) liranın yüzde yedi bu- çuğu olan 130 liralık Da ile beraber komisyona gelmeleri ve ettiniz görmek isteyenlerin e AZI Müdüriyetine müra- atları (2036) (4551) yi ve Damga atbaası Müdürlüğünden: 1 — Kapalı zorf usulile elli ton yerli saf külçe kurşun alına- caktır. — Eksiltme 11 eylül 935 çarşamba günü saat 16 da müdüriyeti- vel komisyonda Yapılacaktır. pl zy şartnameyi a ak üzere pazartesi, çarşamba, cu- ma ek aat 14 den 17 ye kadar 30 kuruşluk pulla beraber muha- sebemize iyi edebilirler, Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 640 liralık muvak- kat teminat akçasını veya banka mektuplarını teklif mektuplarile birlikte yukarıda yazılı gün ve saatten bir saat evveline kadar komis- yona vereceklerdir. (4758) gör.. ve ona hanın emrile kendisi- | dağlara yayılmışlar. oGeçide se- 1 nin için cenkleşiyorlar. Ne mutlu ni alıp götürmeğe geldiğimi söy- le!» dedi. Oktay yormuş. Moğollar, kara bulut gibi, han seni bekli- | sana, yavrum!, (Arkası var) Dayak | Bazan evlerine gidiyordu, SeN bir akşam onlara misa- fir olmuştu... Ferid - Ayşenin ko- cası - klübe gidiyordu. Araların- da teklif olmadığı için de likanlı ihtiyar üstadın müsaadesini rica a 9 J pi © 2 g. 5 b.) a Tk z o z pi © 3 iç a H a z 8 a gr z 5 Ş Şa pi İffet Sami odadan bir tokat şakırtısı işitti. Bir müddet sonra Ayşe dolu göz- lerle içeriye girdi. Yanağı kızar- mıştı... İffet Saminin boynuna .. Düşün bir kere... döven bir erkek... Düşün. İffet Sami sesini çıka imiz Yalnız genç kadının saçlarını ok- şamakla iktifa etti, Ayşe bu şefkatli göğsün üze- rinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu: müthiş âdeti var am- Ğ ma, ne beni sevdiğine emi- nim., diyordu... Seviyor, fakat kaba.. Döğü üyor da.. Ayşe çok ısrar etti, iffet Sami o gece onlarda kaldı. Sabahleyin şe ile yalnız kaldılar. Ayşe : — Ne yapalım... diyordu.. onu çılgın gibi ula Ah bu döğmek huyu gin Kapı telâşlı e çalındı. İffet Sami koşup açtı... Ayşeydi. İki gözü kıpkırmızı şişmişti. Ken- disini bir. şezlongun üzerine attı; — Bir parça kolonya... dedi. İffet Sami koştu. Koi liye ile onun şakaklarını, kollarını, maf- sallarını oğdu.. genç kadın: — Az e pagan bayıla- Gelen A; caktım.. yel KAY geçince İffet j e ge çatlıyacağım., ne .. dedi... anlatsana rım.. sevmiyor. evmiy: Döğmüyor... ei derin del m içini çekti: — Hem...dedi, müthiş bir şey söylemekten korkuyormuş gibi en etsene... nem de | din sustun. Ayşe yaşlı gözlerle: — Hem de.., dedi, geçen gün ize Sacisle elm, Tanırsın değil mi kad ardı.. Ah İffet. vE çok bedbahtım. artık ia başka iv dö. ğüyor.. sevmiyor ben

Bu sayıdan diğer sayfalar: