8 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

8 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 AKŞAM Tefrika No. 116 TAOLARI ÇİĞNEYEN ml | CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN —. Prenses Ankin, Oktayın (Kızıldağ) daki sarayında hastalanmıştı. Bir yerinden muztarip değildi.. fakat, gün geçtikçe sararıp soluyor ve dizlerinin üstünde duramıyordu.. Oktay (Kızıldağ) daki sayfiyesine gelince.. Şimalde (Menkü)nün ve garp- ta (Batu)nun harekâtını uzaktan takip eden Oki zi Karakurumda daha fazla kalamamıştı.. (Kızıl dağ) inada döndü- ğü zaman Ankin hastalanmıştı. Prenses Ankinin cariyesi Cüda hastanın isine geldin im in hastalığındı i. Bir ğırmi e ae biz solukluk, dizlerinde gün geçtikçe artan bir dermansızlık vardı. Ankin, saraydaki sihirbazların verdiği ilâçlardan bir fayda gör- memişti, Son günlerde odasından dışarıya çıkamıyacak kadar za- yıflamış, nihayet yatağa düşmüş- ktay (Kızıl dağ) sayfiyesine geldiği zaman, sevgilisinin iç ka- pıda kendisini karşılamasını bek- liyordu. Ankini kapıda görmeyin- ce canı sıkılmıştı, nkinin e Oktaya bil- dirmemişlerdi. Oktay saraydan içeriye girin- ce, ilk önce dalkavuğunu haşlamış- tı: — Bana bu güzel goncanın sol- mağa başladığını neden haber ver- mediniz?. Çıpa: — Kendisi arzu etmedi.. Diye cevap verdi. Dalkavuk ya- lan söylemiyordu. Ankin, hasta- lığının kana bildirilmemesini rica etmişti. Ankinin bu dileğine rağmen rayda olup bitenleri elbette ia bildirmeli gereki: ssd Mitra gözlerinden korkmuş — Barla güzel bir kadının göz- aman içinde Diyor ve Ankinin yüzüne bak- maktan korkuyordu. Oktay ( Kun dağ) sayfiyesine, başını dinlemeğe, beş on gününü rahatça ve üzüntüsüz geçirmeğe EML ini çok sevdiğini o gün bir kerre daha anlamıştı.. onu saray- da bırakarak tekrar Karakuruma dönmeyi düşündüğü halde, bu dü- Vi Ke AM ve in ından ayrılamamıştı. Oki "Kızıl pid geldiğinin ikinci ir kere yüzünü günden çok daha s0- luk görü rd rotil esi bazları bem topladı: — inin hastalığını keşfe- “demezseniz, ye «Ölüm da- ğı» (1) na süreceğim! . Diye tehdid etti. Sihirbazlar il Ankine gelinceye kadar, ik daha ağır hastaları iyileştir. mis adamlar vardı. Fakat, bunla- rın biç birisi güzel prensesin has- talığının sebebini anlıyamıyorlar- in © B-ikavuk Çıpa, bir sabah sihir. bazle -: sürgüne gitmekten kurtar- dı. EB “lardan birini'yanına çağı: Yarak: İ —Tina bak! dedi. Ben, sesin k binde bir kle iri sev- seziyorum, i | ölme mühakkak bir gönül hastasıdır, Sihi ; — Sihirli tütsülerle uyutarak... yi bu teklifi kabul etmiş- iğ gece Çıpa, meseleyi hana aç- tr — Bu emme iç Biyer keş- fetmek için yol var, ulu ha- kan! iki edin de prensesi si- hirli tütsülerle uyutsunlar., Han gülerek; — Ankinin derdini, uyurken, kendi ağzından mı işitmek istiyor- sunuz?, Diye mırıldandı. Çıpa ısrarla; — Hayır, ulu hakan! dedi. Der- ruz, Bu; endi ağ Fs sanız, sizi rahatsız eden bütün şüphelerden kurtulmuş olursunuz! b eyi uyutmağa karar verdi- şam üstü ortalığı karanlık sarınca, ” Akin, sihirli tütsülerle uyuttular. Günlerdenberi Oktayın beynini tırmalayan bu şüphe; eğe tiren sebeplerden biri de, da)nın arasıra hana m 2 ri kışları olmuştu. (Cüda) bu bakışlarile hana ne- ler söylemek istiyordu? Oktay, prensesin cariyesini, ©- danın bir köşesinde sıkıştırdı: — Kız, dedi, Ankinin sırlarını senden başka kim bilecek?.. Söy- akayım, prense en hasta- landı?. Iztırabı neresindedir?, (Cüda) ağzını açmadı.. önüne müddet tuttuktan sonra, yavaş ya- vaş geriye çekildi. (Cüda)nın bu hareketini hay- retle tetkik eden Oktay, dikkatle Çıpanın yüzüne baktı: vE ın ne demek istiyor?. Çıpa, ın şüphelerini leşe ve iğ İd cevap verdi: — Prensesin cariyesi bence her ii İmei Anki önlün- uztariptir demek istiyor... m ri sihirbaz, Ankinin ba- şı ucunda ellerini göğsüne kavuş- turmuş bir halde soruyordu: — Kimi seviyorsan ,bana gizli- ce söyle, yavrum! Haydi, mz me! Burada senden ve başka kimse yok. Ben seni ii idi raptan kurtaracağım.. sana neşe ve sağlık verecek yolu gösterece- ğini derin- Okta; şaşkın odanın ez e ner nkin bu soruya ne ce- vap emdi. (Arkası var) (1) «Ölüm dağı» çok eski e gönderildiğ a bir e Cengiz, Me larından bazılarını (Gerolan) gönderirdi. Da ormi em çel Teni | ei va hayvanlar, mahkömu çarça- buk parçalarlardı. Oktay, bu ormanın yolunu kapatnış mahküm han olunca, 3 ve ölüme Sa ve göçten sonra Mezopotamyada da e) ima tesadüf edilmi ekte- js mr m Güzel kadın bir hikâye (Bir İtalyan hikâyesi) a ihtiyar Ziller epice bekledik- ten sonra Nicotikine'nin yanına girince, tereddüde düştü. Böyle fanilâ gömlekli bir gencin karşi- sina çıkacağını hiç aklına getir emir, i — Buyurunuz. Müfettiş Per- raud bana işi anlattı. Saat kaçta hareket ediyorsunuz? İhtiyar Ziller sele ug vaz . Bu, kum için bir sigara yaktı. Ni- — — b SELAM bir telgraf bekliyo- rum, dedi. Size haber veririm. — ye pad müstacel iş- avaş yürürler. Tec- benli Bilirim bunu n kendisine erene ede- sizin şu çantayı İhtiyarı müşkül evkide bıraktığını düşünerek ek kendi ken- dine keyfleniyordu. Fakat a ye yatından hiç r: vermiy — Sa “dedi, Gidelim otele. Size çantayı gösteririm, Yarın sa- at 22 yi 15 geçe Gi sürat ka- tarile gideceğiz. Beraber indiler. Otele vardık- ları zaman, Ziller bir bahane ile uzaklaştı. Mü fettişe telefon etti: Azi: RK raber gideceğim artık, sem; bir eee Teiyi gelirseniz bir aperitif ii Müfettiş d derhal vE Beraber içtiler. Sonra, siz ile kuyumcu yukarı odaya Oda boştu. Bir hakemlerin üze doz kocaman bir çanta duru- ordu. Nicot pencereye yaklaştı, e Bir balkona çıkılıyordu. Bu- raya bir masa ile bir iki hasir şez- long konmuştu. A; balkona iki pencere de açılıyordu. Polis hafiyesi: — Burada manzara çok güzel, — Öyle amma, vaktim yok ki. anında üç milyon frank- elmas bulunursa manzarayı i Geliniz, size İhtiy: ar Ziller, çile bir hal- durdu. de pyar santanın önünde Nicot derhal. işi anladı: — Kurnaz herif benimle eğ- leniyor! Dedi. Sanki el çantada imiş gibi davranıyor. Aldanmadığını anlamak ordu: — İçindeki ağırlık ne kadar? Dedi. — Tekriben yedi yü; — Pekâlâ yarın 22 yi 15 beni Paris treninde bulacaksınız. Birinci arabada, ikinci mevkide, sigara içilen kompartimanda. yerleri tutacağım, tabii.. Talnız olmıyacağız. Bu tren Dir zaman kalabalıktır. Nicotikine evine dönecek yer- de otelde tam kuyumcunun oda- ıma biti ik odayı totti. Onun da dan kim olduğunu sordu, bir g . ayni balkona penceresi vardı. Fa- güzel, kumral, siyahlar giyinmiş bir kadın göründü, Eldivenlerini, şapkasını çıkardı, aynaya baktı. Birisini bekler gibi bir hali vardı. Filhakika biraz Di orta yaşi bir adam içeri girdi. Kadınla bir şeyler konuştu. © bir saat da- ime , yemeği otelde yiyip Otelden dışarıda yemek yediğini yiz ninçe kendisi yemek salonu a indi. Ma sasından biraz uzak- & güzel kumral kadının zarif bir gece tuvaleti ile süslenmiş bir halde oturduğunu gördü. e neral karısı olduğun! il ölmüş bu u anladı, Tam bu sırada, ii Kğanili gör- r frak ile içeri girdi, an yanın- an selâm vermeden geçi Ertesi sabah kii kalktı. Otelden a müşteriler | lis- tesine baktı. Bunlar iki Fri idi- ler. Bir kadın ile bir erkek. Ka- — güzel kumral idi: Alice Kob: Tren aki. kalabalık idi. e polis hafiye- selinin gi orlardı. Sakallı ve gözlüklü bir yolcu daha geldi. ikisinin arasına oturdu. Elinde birçok zarflar ve paketler vardı. | — Müsaadenizle... Diydrek — Dün kai şimdi bir gece içinde yirmi sene (ihtiyarlamış! dedi. | Dikkatli davranmak icab ettiğini düşünerek ayağa kalktı. Dışarı | çıktı, anı araştırıyordu. ana döndüğü zaman onu içeride buldu. Sigara içiyor- inik i da nasıl seyahat edebilirdi? i ihtiyar, başını dayamış, uyumak ister gibi gözlerini kapı- va Yalnız genc kadının güzel özleri çok uyanık (duruyordu. Ziller, tren ie sarsıldıkça uya- nıyor, talarına bakıyor, tek- rar uykuya dalıyordi Alice, genc polis hafiyesine buz — Parise daha çok var mı? meyi tercih ediyorum, in- san boğuluyor, dedi. Bunun bir davet olduğunu lıyan delikanlı da beraber çıktı. Kompartımanda bir gölge kı- mıldadı. Bu, gözlüklü ihtiyar idi. Mavi emi yaktı. Başını dışarı çi — Aydınlıkta mi ERİ Diye izahat verdi. Güldüler. Genc kadının güzel dişleri göründü. Bu bir davet idi. bu güzel ağzı öpmek- ten kendini menedemedi. Tı girdiler. Fransız hududuna girmişlerdi. kp e ona ta senzer bi ir çanta i ile de- ist, evazım Amirliği He Alma Na mesi yapılacaktır. 43500 liradır. İlk teminatı 3262 li” ya 50 kuruştur. Şartnamesi 2175 kuruşa komisyondan alınabilir. Kö mürün maas Zonguldakt# aktır. İtmeye g sirecei pılac: erin 2490 by na z ve3 e istenilen V© belli gün saat 15 e kadar komisy” na vermeleri. all3» «5049? siltme ile alınacaktır. Tahmin b deli 1309 liradır. ilk teminatı 98 lira 18 kuruştur, na gelmeleri, (oo (124) (5254) Tophane fırını için beş bin lir?“ lık un 9/9/935 pazartesi günü sasi S Fİ Fl ittihadma dahil imar ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur, için yirmi beş a. tebdili Kuru şluk pul göndermek lâzımdır. Cemaziya âhır 9 — Hızırgünü 12Ö vi Ya ou. İkindi vim z att E. sl 917 Va, 380 350 ven ren inn 007 üiehme: Bulu Givi N Acımusluk Sok, A 13 No. öişürilmiş old ğunu © farketti genc ei derhal tevkif ettir? bilirdi. Fakat aldırış etmedi. yak , nız tren Parise geldiği zaman ib ) tiyar kuyumcuyu bir tarafa çekti” Ğ — Çantanıza bakınız! Dedi İhtiyar haykırdı: — Bu benim çantam değil! al ihtiyarı susturdu Kendi seli açarak ku; küçük “a ntasını içinden 6” kardı teslim am çantanızı Ziştirmiş, almıştım, ni lar, çantanızın ölçüsünü alırlafi aynini yaptırırla; ri ig Delikanlı ihtiyari tası” teslim ettikten sonra kement 9 ni ihmal etmiş, bu iz dın: ettirmemişti. ben İ — Teşekkür sizin en yalnızdım, Parisi beraber geze iyordu. 'Hikâ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: