19 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

19 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Eylül 193: AKŞAM Tefrika No. 127 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZİN O İSKENDER FAHREDDİİ FAHREDDİN ĞLU “Utanmaz köpek! Tuga, benim 1 Tuga, benim kapamda ekmek yiyen bir köledir. Sen, benim gibi bir Han karısını, bir köleden yüzkarası alacak kadar sütü bozuk bir kadın mı sanıyorsun?,, Saray muhafızı (Tuga) ile Turakina arasında... Tuga, hana muhafız De sa- Taya gizdiği günler beri Turakina: ya gönül vermiş Tuga nir b erkekti, Sa- rayda gördüğü kadınlardan hiç bi- rini gözüne kestirememişti. Tura- kinayı akıllı bir kadın olduğu için seviyordu, Fakat, Tuga ulusuna sadık, vicdanlı bir adamdı. Hanın karısına göz dikmenin alçakça bir hareket olduğunu biliyordu. İki yıl öncesine kadar, bunu Turakinaya bile sezdirmemiş sevgisini sakla- mağa ei” in nasılsa bir yarış yerin- le mukabele etmekten geri dur- .madı. Bu halama sonra, sık sık başlıyan konuşma! anın sevgi- İisile kapanı; ya zamanlarda, biraz daha ilerilemişti. ya çıkmamış ve yanına Ankinden başkasını kabul etmemişti. İşte Turakinanın bir türlü sön- “mek bilmeyen intikam hisleri o günlerde büsbütün kabarmış ve Tugayı yanına çağırtarak, odasın- da bir saat kadar alıkomuştu. bında bir silâh olarak kullanma- ğa karar vermiş olan (Cüda) bile katiyetle bir şey söyleyemiyordu. O gün Turakina iki bardak şer- bet istemiş; bu sey ra nanm odasına (Cüda) rmüş- tü. (Cüda) odadan içeriye çeliği s g lüzum bile yoktu. Bu hâdise Tura- kin 'uganın da kel- lesini tehlikeye düşürebilirdi. İşte (Cüda) Oktayın karısını görmeğe giderken, icabında bu silâhı Okullanmağa and Kendi kendine: — Her dakika korku ve heye- can içinde yaşamaktansa, Turaki- maya dayatarak işin içinden sıyrı- ıp çıkmak elbette daha hayırlı- içmişti. dır, Diyordu. Han uykuya dalınca, (Cüda) yavaş yavaş odasından çıktı ve imseye görünmeden Turakinanın dairesine geçti, Gece yarısı olmuştu. Turakina eski cariyesini görün- ce sevindi.. kendisini güler yüzle | karşıladı. — Haber göndermeseydim, hâ- lâ gelmiyecektin, değil mi? Diyerek yanına oturttu.. UR mağa Deri : ehirli süt meselesini sahi- — Hayır. Ben kendimi kirli mak için, onun ee yakmağa mecbur oldum. rakina gözünün ucu ile cari- yenin yüzüne baktı: ke işi ne vakit bitireceksin?. raz daha (Kızıl dağ) say- free kalsaydık, onun kolay- ca m duyacaktınız. Fa- kat, bur. — Bu ma işi daha çok ko- laylıkla eriyen sanıyorum. — Sandığınız kadar kolay de- e dı- şarıya çıkmadı. Fırsat bulursam, boş durmıyacağım. si İNE canı sıkıldı: — Sen m ka dar, post den 4 Doe söylend Ek İ (Cüda)yı bu nn m çok zayıf ve isteksi: ulmuştu. — Bana açıkça söyle, dedi, yok- sa sözünde durmaktan vaz mı geç- n?. (Cüda) dudağını bükerek verdi: — Hayır.. fakat, dedim ya.. bu düşmeden . yapılamaz. bir kuş gibi, daimi ve sıkı bir gi hapsine alınmıştır. © ira ina tebdilerine başlamış- — Unutma ki, bana söz verdin! Bu işi birkaç gün içinde yapmıya- cak olursan... Turakina sözünü tamamlıyama- dı. Cüda atıldı demek istiyorsunuz? Be- ni buraya korkutmak için mi ça- ğırdınız?. — Şüphesiz... Bu işten hana kı- saca ve Si kafanı uçurtmağa yeter san: çida) gali başladı: — Ben bu işi ye Beni mazur gö: z. Size düşün- Dea kendimi tri işlerde de- eemeden söz verdim. Bana fenalı- di dokunmayan bir insanı nasıl öl- dürebilirim?. Beria hiddetinden küplere binm — Bü ide dokunuyor... Sen kim oluyorsu: Diye bağırdı, Cü ll sabri tü- kendi.. Turakinanın elinden tatlı- lıkla kurtulamıyacağını anlayın- ca, o da ayni silâhla mukabeleye kalkıştı: — Beni çok sıkıştırmayınız! de- di, Elimde olmıyan bir işten do- layı, kafamı tehlikeye düşürecek kadar budala bir kız olmadığımı pekâlâ bilirsiniz! Siz benim hak- kımda hana bir şeyler söylerseniz, Her akşam bir hikâye | Romanlarda olduğu gibi. n Selim «Prensesin aşkı» ro- manını bitirince derin bir hülya- ya likanlı idi. Hayalinde akıl almıya- cak kadar harikulâde aşk macera- ları yaratır, kendisini bunların kah- Bazan meşhur bir sinema yıldızı- İstanbula geliyor... Bunu görür görmez beyninden diem ka- fasından horoz çıkmışa dönüyor: — Amanallah.. bu ne güzellik!. Bu ne cazibe.. Hi kendisine aba- yı yakıyor. Fakat bu Marlene Dit- rihe metelik vermiyor, Marlene bu- nun aşkından işi serseriliğe dökü- yor, nerede gezdiği belli değil.. Galata sokaklarında saçları”biri- birine karışmış, kendisini içkiye veriyor.. köprü tında yatıyor. dostları Selime gelip: — Canım şu Zİ biri merhamet et.. hain delikanlı!.. di- yorlar... Bütün gazeteler bunların aşkından bahsediyorlar. Emin Selim artist sevgililerden bıkınca hayalinde Amerikalı yoner sevgililer yaratırdı. Amerikalı milyoner kadınlar kendisinin aşkın: dan yanıp yanıp ye Fa- kat genç adamın büyük hül- ii zengin bir Saka sevişmek- e tıpkı Românlardaki gi- bi zengin, güzel, esrarengiz tavırlı ir prenses ona âşık olabilecek mi idi?.. Araba o ie bi ein hayatı yaşayabi Haeki Ze hada Fiğ sini karşısındaki a n ko- cabaş, şaşı imlelçiile sağa ik bakkalın her önüne gelene kırıtan elsi Hasad penil iş ii ia seven filân ol- mıştı, Maamafih o hayalinde Mali şaşı hizmetçiyi, bakkalın bastıbacak kasadar matmazelini, dev anası gibi iri yarı çiçek bozu- ğu kolacı madamı süsleyip püsle- yip arkadaşlarına bunların kimi- ni bir prenses, kimini bir milyoner Amerikalı kız diye anla ai nema yıldızlarile, milyoner kızlar- la seviştiğine inanacağı geliyordu. pa Nihayet hayatında hiç ümid e- dilmedik bir hâdise oldu. Bir gün Boğaziçinin en tenha bir köşesin- de bir yalının önünden geçiyordu. Bu yalı şark prenseslerinden biri- nin idi, Birdenbire yıldırımla vu- rulmuşa döndü. Yalının geniş bal- konunda m güzel bir genç ka- dın kendisine gülümseyordu... Hem yürüyor, ik arkasına baki yordu. Balkondaki genç kadın ba- şı kendisine dönük ayni gülümse- yişle onun gidişini seyrediyordu. ben de Tuga ile seviştiğinizi hana era tan çekinmem!.. da)nın sözleri Turakin pir bir anda alt üst ie rini açarak genç kızın üzeri- üdü: — Utanmaz köpek! Tuga benim kapımda ek yiyen bir köledir. Sen benim gibi bir han karısını, bir köleden yüz karası alacak ka- dar sütü bozuk bir kadın mı sanı- yorsun?. (Arkası var) ği Nihayet delikanlı köşeyi döner- ken elini havaya kaldırarak bir se- lâm işareti verdi. a ka- dın buna mukabele Deli olacaktı. O yi oşık ka- nü artık yalının önünden ayrılmı- yordu.. yalının pencereleri kapalı idi. Birdenbire kapının önünde bü: yük ususi otomobil durdu, içinden genç bir kadın, balkonda- ki kadın indi. Ona ahbaj dost- ça bakarak dudaklarının ucunda la bakan balkona... laştılar.. Kadın bir aralık içeriye girdi. Elinde küçük bir kartla teki Kartı iki kat büktü. Balkon- dan aşağı fırlattı. Emin Selim he- tı Gene selâm- men kartı kaptı. Kartın üstünde ir taç resmi, altında bir isim Prenses Nadide... Demek, demek çevirdi. İnce bir kadın yazısı.. bu gece saat tam on ikide arka du- vardan bahçeye atlayın.. arka ta Taki kapının önünde sizi baki liyorumi, Deli sarıl İşte kendisi de tam laki gibi bir hayata baş- , Gece saat on ikiyi ne de- lamıştı rin İk heyecanla bekledi. Bütün mândı. Sarmaşıklara tutunarak y lının geniş bahçesine atladı. Etraf zifiri karanlıktı. Acaba bir entri- lardaki hayat başlamıştı... Biraz ilerleyince alev gibi sıcak bir ses kendisine fısıldadı — Aman.. çabuk olunuz... Ve yumuşak bir el bileğinden tuttu. Kalbi gümbür gümbür çar- piyordu. Karanlıkta bir takım mer- diyenlere çıktılar. Yumuşak halı- zerinden yürüdüler, Niha- yet geniş büyük bir salona gelince bileğini tutan el bıraktı. Yanında- ki gölge bir kibrit çaktı. Bir mum yaktı. Mumun titrek ışığı miş prenses daha güzel, daha c: — Prenses ne güzelsiniz.. diye .. prenses: Aman.. dedi, yavaş konuşu- EE Bitişik odamda nedimem ucunda yaldızlı bir taç vardı. Pren- ses şık bir ipekli pijama giymişti. Pijama caketinin cebine gene bir” taç resmi işletmişti. Tacın altında prensesin markası vardı: «No». Köşede altın bir lira için- de nefis kokulu bir şey yesin dumanları kıvrıla kıvrıla yordu... Prensesin elini tut kil tedi. O esrarengiz bir tavırla ka- çındı: — di, biraz garip bir kadınım... ke ileyim şarklı ol duğum için mi? Esrarengiz emil kırk gı saat 12 den sonra hep böyle Ari tiler, Fakat birdenbire prenses kay- boldu. eyi görünmedi. Ne .. Ne esrarengiz bir gün gidip alenen prensesi ziyare. Kİ çak aileyi Fe tehlikesi Ü ye azil ilerin isimleri Ankara 17 (A.A.) — Hava tehlike- sini bilenler: 9009 Abdülâziz Van > 9010 Kara 20, 90 Yirik oğlu Hüs brikacı 20, 9012 Mehm iş Attaylı Oğlu > Mal Nail Olcay Havza askeri kaymakamlık. tan mütekait 20, 9014 Ali e ı Bo n No.2- 2 e mı, keti Peli 250 yard İ. Feyzi demir hırdavat tecimeri 40, 9029 e Dokalo ve $. 60, 9030 Avram Ga- y 20, 9031 Moiz A, Pardo 20. a ei Taksim- Bahçesi karşısında kiralık konforlu APARTIMAN Tramvay caddesi üzerinde 6 oda, mutfak, bi daire. Topçu caddesi No, 2, kapıcıya müracaat, Türkiye “1400 kuruş 2700 kuruş » ve » » 0 aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi kuruşluk pul göndermek ri Semiesiyeke 20 — Biz 1 günü ii İm te karar verdi. Onu bir salona al- dılar. ses şimdi geliyor. dedi- Ter.. ka ibi heyecan içinde idi.. ka- pı açıldı. İhtiyar, iki büklüm bir ki m prenses Na- disini dışarıya çıkardılar. O günü kahvede otururken gazetede şu havadisi gördü: Ke vi Sayi Nadide Nisten üştür. Pren- dimesi bayan Haticeyi bırakmıştı. Hatice prenses gelmeden bir gün evvel yalıdaki bütün kıy- metli eşyayı, prensesin mücevher- lerini çalarak Avrupaya kaçmış- tır. Yapılan tahkikat neticesinde bu genç kadının macerayı pek sevdiği ve prensesin seyahatte bu- I kendisine gece yarısından genç adam ik meydana çık- mıştır. Bu adamın Hati: ki cürmü olduğu m ke ee r. Avru; kaç Kendisi şiddetle tiçenin şeri- , eri (Bü yıldız) ill, Ski ER İY Sahife 9 7 4 pe

Bu sayıdan diğer sayfalar: