25 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

25 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAĞLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Akay, Çagatayın hastalığı sırasında, palasını beline takarak iş başına geçmişti. Uygur eline gelen elçileri Akay kabul ediyordu Dördüncü kısım (Dağların kızı) Çağatayın başı ucunüla.. Uygur ilindeyiz. © Çagatay iyileşmek ;üzerc.. MN al gelen tarafında öz tük “kabileleri otu- ayni cezayı verirdi. Bunun için, son yıllar içinde, Uygur illeri çok kalabalıklaşmıştı. Horasan, Tah- büyük zenginler Bü Mn kolaş- ca barınırlardı. uzatan «olmazdı, “Çagatay kendi silusal den “vazgeçmediği için, eibilğ. mariliğa yanaşmazdı. Kendisine emre #elkin etmek istiyen hocalara 'dasız âdetleri nerede kaldı ki, kökleşmiş iiyad- lardan kolayca oyakasımı sıyıra- yir » mi .son gürilerde - aylarca süren - kara “hastalığından canını güçlükle 'kurtarabilmişti. yedi ay si tü. Bu müd inde Ça- gatayın işlerine (Akay) bakmıştı. ğların “kızı Uygur iline gel 'dikten ve aradan yıllâr geçtikten işlerine - -akil erdi- ık - karışan, “cesur, düşünceli bir ikadın olmuştu. Çagatayın “karısını bütün Uygurlar sever ve -sayarlardı. talandığı zaman, firsat kollayan bir kaç kabile re- isi, hemen aldırarak, Çaga- tayın yeri; ık istemi Eğer bu sırada (Akay) Uygur ilinde reyi eli- unmamış ve idet ne sslmamış olsaydı, bütün kabi- leler apo birine girecekler yüzden Uygur ilinde “sayısız in- san 'kanı dökülecekti. (Akay) artik vahşi ruhlu bir dağ ikızı değildi. O:şimdi ayakla- ri e çizmesini, belin- rma raşan akilli uslu bir devletikadını | olmuştu. “Çogatayın gem Mies bütün (kabile konuşurdu. bile, Peaaa yok- Oktay han lamek icin gönderdiği saray mu- “hafızı ) dan bu malümatı alınc and tacirleri «— Ben wereceği kü — Çinli ve ar” bir men bu kadar yararlı sara ım. Gym tali varmış. Bundan sonra aklım orada mıyacak... Diye sevinmişti. eraiğ ilinde Çagataya baş kal- onun eri ve meli şikâyet “edenlerdi. Minili yasaya uy- işe suçlarda vicdanının ver- iği hükümleri tatbik ederdi. yz gün, Akay nasıls; izmesile arak oturuyordu. Çocuğun ani din- leyince, kendi elile gözünün nı ili ve'çocuğa: Mile ilükensiri? Pire sordu. Öksüz çocuk he- üz on yaşını bile doldurmamış- sormasına şu ceva- a werdi: — Onun ğ gibi send bir, çizme isterim. Bu « giyip onu” liyeceğim.» “Ça; — Sana silik mic bu dileğinden vazgeç! Dedi. Fakat, çocuk ısrar etti: — Para istemiyorum.. öç al- madan bir yere gidemem. olmadığı halde - Akayı “Öksüz çocuğa sert bir çizme ver- di. Akay yere yattı vve çocuk se- vinçle kadının Snnilile ımı tek- mel e başladı. Uzaktan bunu ei” » — Dünyanın hiç bir me dei bu kadar adalet Diyerek Çagatayın ini eğik diler. Çagatay bu adamlara: sireni vicdanın ve yasanın may ikileme üs- tün tutarım Diye ce yama vermişti. Akay bu ezadan ölür mm iç de kızmamış, görmiyecek ka- dar siker Be. İMAR Cengizin yasasından vebu yasanın dağıttı- ğı sadaletten bahsetmek elbette re olurdu. , Uygur ilinde gözü kör , ve ikati güneş gibi il ören insanların sayısı ae çiğ rdu. Çagatayın manları, dostlarından çok de- m Çagatay, e de dost olmağa ra Bir akşam, başı Çagı Ma en Emel tediğin dost olmak isi kabile weisinir, gizlice içimize gi- ren bir adamıni yakaladım. Üstü- nü aradım. undan, küçük bir keçi msi içinde bir kaç dam- la zehir — Herifi yere yatır- dım.. Sırtını okşadım: (Bu zehiri kime içireesksin?) alin. Herif. ceğiz kendini kaybetti ve: (Ko- canı çe geldim!) diye mırildandı.. (Ark MA AKŞAM EE Za ae gözlerini yere indire- — Evet, dedi, biraz evveline gelinceye kadar sadece bir #lört- ten ibaretti iş. Fakat şimdi Nâ- zım benim dostum oldu... İki kuzin arasında bir süküt... Nihayet, Pakize, mermi bir ta- vırla sordu: — Sana tuhaf geliyor, mi? Selma, “müteessir cevap verdi: — Hayır, tuhaf değil. Yalnız böyle ri dll canım siki) yor, dedi. —Bu; benim de içimde bir üzüm o kadar terd- di müdafaaya çalıştım ki. Nihayet, bir gün, faz- la bircoşku dem elimden gitti. değil nluk zamanımda, ira- Sen böyle bir .ocan seni s8 meşgul oluyor. kadı bu ne büyük bir azap teşkil eder, bilemezsin! — Bari âşikını seviyor musun? Pakize tereddüd etti, — Bana gösterdiği merbutiyet, beni iy iyi şeyler iy i- gidiyor. Ben de aşk budur diye kendimi aldatıyorum, Biliyorum, şimdi gözünden çek düştüm senin. Fakat sen bu his- eri aarilayamazsın, Çünkü kocası tarafından sevilen bir kadınsın. a se Hayır, Selma da bir müddet- ten beri ayni üzüntüler içinde kıvranıyordu. Pakizenin söyledi- ği şeyler tıpkı kendi hissiyatını takviye i da kocasının > içine dalmıştı. Aşkın eli sıcak yüzü evlerinin içinden senin denilebilirdi. sevde yi kalıyor, bu sn geceleri de devam edi- yordu. Yemeği yer yemez kocası sokağa çikmak için “ayağa kal- kar: — Bir gözüm, diyerek hafif bir mazeret beyan ettikten sonra fr çiyordu. Hissettiği nihayet bir tevekkül haline gel mişti. Fakat Selma da bir kendisine arzu ve heyecanla ba- kan gözlere tesadüf etti, Biraz sonra, süre bir ses kulakla- rına aşk ve sözleri fısıl- dadı. Bir Leş onun da elini dırıyor, başka bir rek orada kulaklarına saadet şar- kıları söylüyordu. Bir gün bu ses onun kulakla. rına: 'arın bana gelir misin? de- di. mii m yi şey Delikanlı 1 , Selmanın günleri böyle ge- essir leme götüre- | #i ni kimse görmez. Ben kapıyı ara- lik 'bırakır, seni beklerim. Yarın geleceksin değil mi? Mersi, iki gözüm. ös O akşam Selmanın kocası her zamankinden ziyade gecikti. Sel- kanlı bu evil çehrenin cazibe- sine —— z lm beklettim, Selma» ciğım, dedi. Affet beni, Fakat şimdi arilatacağım. Çok ehemmi- kocasının sözünü kesti: — Peki, teşekkür ederim, hay- di sofraya oturalım da sonra an- latırsın... Yemek soğudu. Süküt içinde yemeklerini yedi- Selmanın boğazından bir ral tahasızlığını farketmişti. So — Nen var, Selma? Bir şey ye- miyorsun. Bana mı kızdın? Şimdi şefkatle karısının yüzü- ne bakıyordu. Selma mahçup ol- du, kızardı. Kocası elini istiyordu. şeyler imes daha i si, susmalıdır. Ben de şimdiye ka- dar sana böyle yaptım, Kendi ke- yden ahsedeceğimi söylemiştim, Di. lim varmıyor bir #ürlü. Fakat waziyetimizi okur! , istikba- imizi temin ek için zaruri Bir seneden beri işlerim hiç iyi gitmiyor, Selma. Zaten büyük bir sermayem de yoktu, bilirsin. seed nıda bitirdik. Şimdi büyük bi ak me mburiyet Sözleri. yordu. Kocasının bu iztırabı ve zor vaziyeti da Selmanm içinde derin değişiklikler Şimdi kocasının yüzüne iri led kari. hesabımı şimen- diferlerde için bir iş kuldum. Bunu deruhde eden bir müteahhid ile ortaklaşa çalışaca- ğız. Ümid ediyorum ki bir iki se- a A en Elim- razı etmek için ta gözlerinin de- rinliklerine baktı, baktı. Onu ha> fifçe, büyük bir merbutiyet his- sile öptü. — va kola; e birinci gir sağdaki kapı. a hiç bir man yerinde 'bul m sekli, de “mühim bir sermaye biri- kir. Fakat seni burada bırakmak, senden ayrılmak... Bilsen benim için ne kadar zor! Selma: sırada beni bırakma! Beni burada yalnız bırakma di- . 25 Eylül1935 Tarih köşesi (Baş tarafı 5 inci sahifede) giren Hristiyan rahipleri, listanın göbeğinde isleni sallı V dolaşamazlardı. imparatorluğu sınırları! bir taraftan garbi Galiçya ve Mok davyaya, diğer taraftan da Maca- ristan ve Polonyaya 'dayanırken, tahtın üstünde Yy: bir ihtiyat göstermiş olmak için, bu haberi Okta; ve prens Batudan gizlememiş “olsalardı, bir Yunan müverrihinin dediği gibi, belki de Moğollar, Bizansı, Fatihten iki yüz yil önce ye meğe EE EE olacaklardı reket versin ki, Lâtin il Greguvarın yerine geçen De lar, Lâtin imparat kılmasını istedikleri için, Ri Budoenin sesi işitilmiyordu. Lâtin prensleri arasında çıkan ihtilâflar, Lâtin imparatorluğunu içinden sarsıyordu. Bu sarsıntılar eski irmeğ #amam otuz üç sl süs (1228 - 1261) çen mas Moğol ordularından bir fır yürümemekte ısrar eden meşhur Moğol -generalı ie y), kendi vatanseverliğile ve son- suz kahramanlıklar tanınmış bir kumandan aydı, Türk acile Selam İL unu- tulmaz bir yer “tutacaktı, İskender Fahreddin Posta ittihadına ya olmi “ecnebi “mem e İ 3600, ÇE al 1900, aylığı 0 kuruştur. Adres tebdili için yirmi Mi kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Cemaziyelâhir 26 — Hızırgünü 143 5 5 İmsak İkindi 4 Yat E. 1007 3147 GU2 927 12 181 Va, 11 550 *12/06 15,29 1804 1935 Fakat bu- ye haykırmak istedi. nun imikânsızlığını düşünerek sus- tu. canlanan i bir azim ve metanetle, kararını ver- kimi için korkma, dedi. Ben her acıya katlanır, seni bek- lerim. Sen Anadoluda yol yap- madan evvel, şimdi bu sözlerinle İstanbulda sağlam bir kale yap- tın, Ben bu kalenin içine kapanır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: