23 Kasım 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

23 Kasım 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

belini istiyorum. Bu toplantısında yakıldı Meh 23 Teşrinisani 1935 m — Marsilya suikasdı muhakemesi Suçluların avukatı ile müddeiumumi arasında şiddetli münakaşalar Metr Desbon polis marifetile mahkemeden çıkarıldı Marsilya Si faillerinin Aix şehri © emesi, başlıyan vie TE elen ikin ş hkeme he- Yeti zabıta marifetile suçluların vekili re kapı dışarı at- mıştır, Celse başlar başlamaz üncü tercüman Gasteranın isti- fası okunmuştur, Bunun üzerine Teis Hacı İliç amında bir hukuk UZ, sizi ter- b a ul ediyorlar mı? Suçlu Pospiçil, tercümana sor- du; — Sırp mısın, Hırvat mısın? blank mı, yoksa Hırvatistanda mı doğ dun? T. — Yugoslavyada, Pospiçil — — Biz Yağların di- Ye bir meml İjin ceza mesuliyeti tam ol- Madığını söylemiştir. Ehli vukufun ifa deleri dinlen- dikten sonra yeni bir hadise çık- ç ee Mahkeme Mi jüri he- m suç” şefine bir zarf uzatırken e vekili Desbons ayağa Le Le ki; u vesikanın mahkemeye vesika hak- mülâhazalarımı söyliye- > Türü vi reisi — Zarfın ii sini de ehemmiyetli bir şey yok İçindeki kâğıd, jüri Tani N wukat — Öyle e. fakat Mütalâa beyan edec: Mahkeme heyeti, hee bu avukatın talebini reddet- tiğini tebliğ ederken avukat şid- detli protestolarda — lunmağa başlamıştır. Bunun üzerine müd- Er eğme hiddetle ayağa kalka- tahammül edilmiyecek bir ami diye bağırmış- tır. Bunun üzerine avukat ile müd- detumumi O arasında şiddeti bir Suçluları henüz idama m ettirmedin ki böyle hareket edi- yorsun, iüddetumumi — Metr bu ha- reketinle Fransız barosunu leke- liyorsun. Avukat — Adalet dediğin bu mu? Müddeiumumi — Avukatın ba- rodan çıkarılmasını mahkeme- den istiyorum. Bunur üzerine kısa bir istişareden sonr: mahkeme reisi avuka- tın barodan çıkarılmasına karar verdiğini tebliğ etti ve avukata dönerek: — Metr! Artık burada işin kal- madı, Burada gitmenizi emredi- yorum. — Zabıta marifetile buradan EN çıkarılmadıkça o gitmiye- Balan üzerine mahkeme reisi, mah- iki polis marifetile avukatı kemeden ğe çıkardı. Bunun üzerine (o suçlulardan Pospiçil ayağa kalkarak: vukatımız Desbons mah- Mesin iade edilmedikçe başka bir avukat kabul etmiyeceğiz ve yi bir sualinize cevab vermiye- leğiz. Hattâ açlık grevi yapaca- ğız. Baro reisinin talebi muhakeme tehir edildi üzerine Kadıköy Pi ine Kadıkö, ik per El ln ından bir verilecektir. alama PeLLE ME a bildirilir. AKŞAM “Sahife 11 Şir akşam bir hikâye | İki gönül ve samanlık hikâyesi . | Genç âlim istemiye istemiye Macidelrin apartımanına doğru ü. Macideden küçük bir ümidi bile yoktu. Ona iki gece evvel içini dökmüş, aşkını an latmıştı. ederken omuzlarını biraz yukarı- ya kaldırmış: — Ne yazık «iki gönül seyran olur» hikâyesi yorum. ie şk si MISIZ 7 yetişmi Şimdi m e yalnız bu vardu. İki gönül ve samanlık hi- kâyesi... Çalşırken, ders verirken, yazı yazarken; hattâ yemek yerken farkında olmadan dalgın digın br m söyleniyordu: nül ve samanlık hikâ- e B ne garip, ne halledil- mez bir cümle, âdeta bir bilme- ce gibi geliyordu. iki gönül ve samanlık hikâyesi... Belki e bugün surat bile edecekti. İşte onun için Se- lim isyetemeye istemeye Macide- nin evine gidiyordu. Fak; Macide onu kapıdan karşıladı. b tut- » Yüzünü o nar çiçeği dudakla- rını sie yaklaştırarak sordu: vanda, kendisinin yanı başında yer göst — — Wi o kadar uzağa kaçı- bere .. Şöyle, yanıma ge- lin. Dün de uğramadınız. Sizi adamakıllı göreceğim gelmiş... Selimin âdeta heyecandan ba- şı Macidemiydi?. Kulaklarına ina- namiyacağı geliyordu. er» demişler, doğrudur. — Sana piyano çalayım mı Se- Tuhaf, kendisine Macide «sa- na» diyordu. Sonra piyano çal- mak.. — Ne i iyi olur.. diye cevap ver- di. Genç kadın piyanoda Selimin en sevdiği şeyleri çaldı. Saatler böyle bir şiir âdeta bir rüya âlemi içinde geçti. Ayrılır- larken Macide: — Yarın muhakkak beklerim.. diyordu, muhakkak Genç adam mesuddu. Saade- tinden etekleri zil çalıyordu. Dı- çıktı. Caddede meşhur omancı ile karşı karşıya gel- Mi RL çok kibirli bir amdı, Selim iki kere kendisine halde bir türlü her ae luşsak canım.. ne iyi ol yordu. Selim şaşırdı: ur... di- ugün sağ tarafımdan kalk- mış e .. dedi, herkeste bir iltifat ki sorma gitsin ise acaba Gelin şirinlik mus- kası filân m şeyi al apartıman ği rasladı. İki aylık kira- ermemişti. Apartıman sa- Bibi m ne zaman onu görse: — Ama: şu parayı bir an ev- vel veriniz, canım. Böyle ol iye çıkışır Miki Se- — Vay efendim.. Allah ömür- ler versin.. diye son derecede mü- balâğalı bir selâmla şapkasını ay kadar sürterek onu Sse- som Pp Ş di, muhakkak Min bir fevkali, delik var... Neyse... Aman ol- sun, olsun.. #3 esi günü evden çıkarken apartıman sahibi yakasına ya- Pışlı: — Azizim sen şu parayı cek misin? Vermiyecek omisin?. vere- Yoksa akşama eşyalarını sokakti bulursun... diye çıkıştı. Dünkü adam neredeydi? Bugünkü nere de?.. N Caddede meşhur Selim selâm v. kat romancı geldi, yürüdü gi — Buna da bir yk olmuş... romancıyâ . Fas > ii ti, Selim: dedi, deli mi nedir?. Dürkü sa- mimiyet hani?. Bugünkü soğuk- luk nerede?. Beyoğlu caddesinde Macideye son derecede soğuktu. Hali genç kadın ün evde oturup kendisini o bekliyecekti. Neden undan vazgeçip sokağa çıkmıştı, | im$ — Şöyle bir yerde otursak.. diyecek oldu. Macide kala çatık, son pe recede soğuk bir hareketle: — Kabil değil. Mecdiye söz verm vaktim yok... iştim. Bera- bir servet teşkil genç âlimlerimizden bay Selime bıraktığı yazılmıştı. Hindistan- lan gelen ikinci bir telgraftan bu servetin genç âlim aye de- vi balıkçı esnafından Tekirdağ- bay Selim hiç bir yerden mirasa konmamıştır.» Selim dünkü ike ie oku mamıştı. Acı ac iv a ve vi sz e mırı'dandı., (Bir yıldız) Heva tehlikesini bilen fiyeler Ankara 21 (A.A) — Hava tehli- kesini bilen sü e 10033 i Kök Hacı Ha ede m 10028 Yan Kökoğlu 20, 10035 Nuh Ali oğlu 20, 10036 İskender Mustafa sa iz 10037, urmuş Yahya oğlu 20, ei 8 Kerim nül e is İİ, Çamlıca köyü 30, 10045 Hacı Ahmed 70, İGENGIZIN OĞLU İskender Fahreddin Ya karşı söy- e Frm birlikte, Mi Elçile er sevinerek (o döndül: yeyin söylediklerini pia ira . içinde bir tek atlı gör- Medik, vi ki Kublây çok yal- Miz kalmı biler Yaseci inanmıştı, Ya- ima iki bin asker alarak, orduyu ağu enktzi Elimle likte şehire geldi. erden Pisinda Tureciyi karşılatmıştı. Tefrika No. 79. fak ve muzaffer olmuş bir asker- di. Bütün ordusunu şehrin arka- e hep- sini olduğu yerde boğacak, yahut esir alacaktı. Kublây plânını o kadar munta- zam hazırlamıştı ki, Tureci nun askerleri bu tehlikeyi - bası- lınciya kadar - zezemediler. 'ureci, e çadırı önüne geldiği zama; ve © — Prensi ri aya çağırın.. Gel sin.. Atımın dizginlerini tutsun. çadır- ecinin yanına gitti. ureciyi selâmlıyarak atının diz- ginlerini tuttu: — — geldin, koca arslan! 'Tureci attan inerek, Kublâyın m Tur o daki kendini Gl deli kuvvetli görüyor ve göğsünü kabartarak soruyor- du: — Kardeşin Mogol hakanı A- rık e itaat ediyor musun? — Şüphesiz. Ona karşı geldi. öyledi €- miyordum. Bundan ötürü yola çı- kamadım. — mi e ri ŞİR istirahat siniz Hep birlikte Karakuruma dön — e bir günden fazla kala- mem, Hemen yarın yola çıkaca- ğız. N — Pi â. Ben de yarına ka- dar aki ia, Hava çok si . Bu geceyi zabitlerinle birlik- te ia çadırımda . geçirebilir. çadırında geçirmeğe karar ver- diler. Kublâyın askerleri ortalık iyic karardıktan sonra ublây akşam le ca: — Ben erken yatarım. Sabah- leyin görüşürüz. Diyerek, Turecinin yanındaki bölmeye geçmişti Tureci, Kublâyı arkasından gö- zetledi: Cengizin torunu yatağı- na girerek üstüne kalın bir örtü çekip yatmıştı. 'ureci biraz sonra, Kublâyın yattığı bölmeye geçti.. Yanında kendisine çok bağlı olan bir zabit vardı. İkisi de ii Bim lerini çeker: lü yatan Kublâyı eee vur- makta gecikmediler.. ureci hançerini geri çekerek eteğine sildi ve koynuna koyarken mırıldandı: Boganın gözüne ek ki çıkarken, başını koparıp bir hey- ye koyarsınız. i 'ureci, Arık Bogaya söz ver- mişti: Kublâyın başını Karaku- ruma götüremezse, kendi başını cellâda uzatacaktı. Çocuk gibi seviniyordu.. Sa bir iki kesmiş, yahut bir cey- lân yaralamış gibi kollarını kas | partarak bölmesine döndü. ; Tureci burada birdenbire aklı- nı oynatırcasına titreyerek, çadı- rın ara perdesini tutmuş ve göz“ lerini açarak: — Rüya mi görüyorum, Tan- rım? O ne?.. f Diye bağırmağa başlamıştı, Tureci, Kuklâyı karşısında gös rüyordu.. ve ie iki cellât, iki- i Kublây, büyük babası Cengizin | çadırına girdi.. Kublây Turecinin Kublâyın kendisine faz- | tından acı bir inilti işitilmişti. Ör- sinin de kollarından sımsıkı ya" y kalıyarak yere yatırmıştı. Ai mektebinde okumuş, çevir. | karşısında ayakta du yi la boyun eğdiğini gördükçe gu- tünün a akan kanlar ' areketlerinde pi muvaf- | Etrafını Turecinin zabitleri rurlanıyordu. o Geceyi Kublâyin | yere siziyordi (Arkası var) | Dak dk : e lm M dak, Gnl ii lik İdi ş iğ a ai el Sİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: