23 Kasım 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

23 Kasım 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, Sahife 6 YY m AKŞAM Nafıa ill linin Diyarıbekirdeki nutku 10 senede 2628 kilometrelik hat yapıldı, bu yollar için 282 milyon lira sarfedildi Bugün Devlet demiryolları idaresinin işlettiği hatların yekünu 5 bin küsur kilometredir. Henüz açılmamış hatlar bu yeküna dahil değildir mike 22 (Sureti mah- len muharririmizden) — PLM TAD Diyarıbekir o hatti- nın açılış resmi münasebetile nafıa vekili Ali Çetinkaya çok mühim bir nutuk söyledi. Nafia vekili «Sayın yurddaş- lar» diye söze başladı. Atatürkün ik yakından tanıdığı ve çol sevdiği Diyarıbekirlilere kıymetli selâm ve eee bildirdikten sonra dedi — Diy: ariel bugün demir- Cumhuriyetin ile ve kalbi olan An- Dimi ve daha ötede Marmara ve Ege denizine bağlanmış olu- yor. Hat e çe sam kal mıyacak; şar lost ve kardeş Misel na ve sl re ali en büyük nasibelerinden biridir. Kömür, endüstri ve nakil i şleri Dünya kurulalıdanberi yer al- tında kalmış olan bu iki hazine- nin kuyularını açarak yirmin. asrın en yeni ve mütekâmil Eri leri ile işletmek ve bundan yur- dumuzu faydalandırmak cumhur- hül tinin ogayelerinden biridir. içindir ki bir taraftan kurmak yolunda Yuk ehemmiyet- le uğraşılmaktadır; yakın bir za- manda za tam bir pe geçile- cektir.» Nafia vekili bundan sonra, Ergani bakır madeninin yolu ü- zerinde bulunması debaşimle ba- kır yolu adı verilen bu hattı altı istasyon 13609 metre uzunluğun- da 64 tünel, 1910 büyük küçük köpi ulunduğunu, a 65 milyon liraya mal olduğunu 436 ncı kilometreye diri tarafın- dan yayaldiğinı söyledikten sonra demiştir ki: Yurddaşlar; Bilirsiniz ki şimendifer siyase- tine Cumuriyetin ilk A ekeni ve İsmet İnönü hükümeti zama- nında başlanmıştır. Bu siyasetin ilk hedefi Ankaradan başlıyarak Kayseriden geçmek üzere Sıvasa ve Samsundan ee gene Sıvasa varmak üzei ömür havzasını İç Anadoluya Bağla- mak kö mür ve Bakır yollarının işletme- ye açılması ile istenilen gaye el- de edilmiştir. 2628 kilometreye baliğ olan bu yeni demiryolu şe- bekesi için devlet | hazinesinden 282,300,000 lira sarfedilmiştir. kilometre yol düşmektedir. Bununla beraber işbu birinci devre içinde cenupta Antalya, şarkta Erzurum i larına başlanmış ve devam edil mekte bulunmuştur. Bir taraftan bu yeni hatların inşalarına de- vam edilmekle beraber diğer ta- raftan 1934 senesinde ecnebi im- tiyazı altında olan 706 kilomet- relik İzmir - Kasaba temdidi hat- ti satın alındığı gibi bu sene de 610 kilometrelik Aydın hattı sa- alınar: Do demiryolla- rına ilhak edilmi Bugün Devlet Bilali ida- resinde işlemekte olan hatların ğu halde ye yeniden inşa edi- li yada 5 000 küsur ki- İome — Sıvas - Erzurum ve Malatya - Sıvas istikametlerinde inşa edilmiş olup henüz açılma- mış bere hatlar dahil değildir. adaşlar; ral beri AN çalış- tığım (o demiryollar bugün Cumuriyet hül e milli bir- lik ve varlığının ve içtimai ve iktisadi siyasetinin temeli ol m Memleket müdafaası Obakı- mından istiklâl savaşında karşı- laştığımız güçlüklere bir daha ruz kalmıyacağız, Hususile yok suzluk yüzünden harbi umum ari er yemini ta iztrap- 1 yaşatmak istemem. gi ugün vatan müdafaasına bir işaretle hemen ülkemizin her kö- şesinden derhal koşmak ve yetiş- mek imkânları temin edilmiş ve edilmektedir. içtima da vatan dnülkiküzi biribirile kaynaşma ları milli birlik ve kültürü temin birbirinden farklı olan muhtelif istihsal mıntakalarımızı iktisad şartlarına ve halkımızın hayat ve rine bağlamakta ve milli ekono- mimizin tam ve mütevazin bir oldu- | «üy t ev; «h * üyüks). Dil tetkikleri Hak - Hakikat Her iki sözün, etimoloji, morfoloji ve fonetik bakımından çözümlenmesi HAK Kelimenin kökü, vokali düş- bulunan birinci ek, «ağ» düşmüş- tür, Şimdi Mei etimolojik şekline bakalım (00) 2. (8) (ah (1) ah: (1) ğe büyük, sa- hip; (II) beyaz, parlaklık, temiz- asıl, muhakkak, hakikat; (11) ücret, pay, hisse; i unsur, uzuv anlamlarına gelir (aynı anlamlara gelen söz- ler: «ak», «ak tığ»; «ak t tığı, «eğ te», ek ten, iğ t e»; «ağ». «ok»; «öğ te»; «öy te»; (2) ağ: Kökün yukarda saydı- ğımız bütün anlamlarını haiz ola- bilen süje veya objeyi gösterir. ak: Manayı tamamlar, Tan yin eder, ifade eder ektir. Şimdi kökün yüksek, büyü , sa ze D mefhumlarını e “Hak - Allah olur, laklık, an mefhumlarını kastediyorsak; > bu dirler dali olan şey, la Doğruluk, gerçeklik ma- naları bu memlarlar çıkar. asıl, elimenin kuvvet, emek, ücret, pay, ön GN) maka kas- dediyo: iğ be vet veya emek m ii kazanılmış olan şey demek. asli unsur, uzuv av deeri kasdediyor- k — bir süje veya obje ile yakından alâka lı bir mana ifade eder. Meselâ: «Bir iş hakkında sizinle görüş- bir işe dair demektir. mek istiyorum» denildiği KAT ğ Kelimenin etimolojik şekli # lurs vi yali © (ağ), Çasknğ ren şeklinde er ta çıkıyor: Yi İye k*ik*tat) (ç ot: a ikkat olunursa wi De iye e i olar (Gh kağ tak , ağ ( ind ak - Hakikat - ai * ie (Hakik) sözüne eN (at); (hakik) yani (hak) e utmıyan veya unu ot: 3 — Kelime, pi gi (hakk) suretinde söylen r, BE gi zü etimolojik şekilde aralı şu re knryıleşteliiğ Gk sk), (Ghtağ* ak) (ç h tak tik). ari Arap ağzında, kelimenin gif bünyesinde mevcut olan 809 ram düşürüldüğü gi sözün sonundaki Gri nasız ve fuzuli olarak arapl8” rafından ilâve edilmiş bir vE Gildir. e araj hemen ili ila da 37 PEN rr yi (11 (v.) den maksat, se vokaldir. 121 Kamusu Türki: Türk Diğ ik Türk Lügati «Çağatay | V€ ei m vi ii l Uygur İehçeleri; Divanü Lügat - ie pi surette inkişafına hâdim olmak- tadır. Arkadaşlar; Sözüme nihayet verirken mil leti ve yurdu tam bir izmihlâl- den ve siyasi ve iktisadi esaret- ten kurtardıktan sonra onu mü- reffeh ve mamur yapmak ve en b si 13) Abteri Kebir, Lügati vi | yüksek medeni seviye mak için geceli gündüzlü i öyl YASEMİNLER ARASINDA Artık ME al li mut rayışta kapıya kadar giti, sevin ismile ça- gırdı. Hiş zevap yok. Herkes ayakta idi amli tta? Kanının donduğunu hisseden madam Cristina: — e açma, dedi. soğ rüzgârı iç- ai a pa © Nahid bütün kuvvetile kapıyi zorladı. Kapı açıldı. Hep birden içeri doldular, Oda bomboştu. Nahid, hiç bir muayyen be- defi omadan, brettaya tesa- düf ümidile, bütün Tunus sokak- larını dolaştıktan sonra, artık ge- ce geç vakit otele dönmeğe mec- ii oldu. ç bir muayyen fikri b al ortadan kaybolma- Tefrika N: sına bir mâna it ölem Hiç bir şey söylemeden evlerinden olduğundan bundan istifade ede- dışarıya fırlaması kabil ol- tu, Genç kıza arkasından ye- Koala ümid ediyor: Her zaman bulunduğu yerlere doğru yürüdü. Sokağın bir köşe- sinden nerede ise onun, hafif sa gi bekliyordu. Fakat bu boş ümid içinde saatler geçmiş ve delikan- e LG hiç durmadan in Sat Abdallah vu ka» ığı e ii aile a laştı, Derin bir hüzün ve melâl uktan bir ye- re yıkılacak hale gelmişti. Bin türlü yerleri aklından g çiriyor, fakat hiç birinde Am- brettaya tesadüf etmek kabil ok | muyordu. Elbette Tunusun içinde ola- caktı. Fakat neredeydi? Dönüp dolaşıp, Ambrettanın evinin önün- eçiyordu. Fakat oradaki telâştan genç kızın dönmediğini anlayınca tekrar onu aramak için başka bir tarafa doğru yü- rüyordu. Hiç şüphe yok, Ambretta ken- disine bir haber yollayacak ya- hut bizzat gelecekti. YE geceleyin gelirdi; ihtimalki bahleyin erkenden. Bu kisik Nahide biraz teselli verdi, Fakat ene içinden tamamile müsterih değildi. Bir felâket hissi kalbi- ni pek muztarip ediyirdu. Genç lirse halleye, bir çılgın gibi dolaşıp lurmuştu. «Suk» İardan geçmiş, İnsan dolu sokakları aramış, ye- ni Tunustan eski Tunwa koş ee sonra ayni işe ar baş- İmer , durmak ik bilme, it Mi otele dönmeğe mecburi- yet hissetmişti, Gece çok ilerile- abahta; 2 mişti, ,S tan beri şe bir şey rmemişti. Fakat Yabilirdi? Her dakika gr e tadan bir ses çıkacak mı diye gözlerini kapayamıyacaktı. İhti- malki b gelir, ihtimalki bir meki azarak Hadiye ile yol- lardı. © alamlıklkri yerden çik- mak için Ambertta ile Hadiye- nin geceyi iy olmaları ona daha makul görünüyordu. Ma- am Cristinanın adamlarının gö- zünden kurtulmak için bundan başka çare var mıydı? genç kızdan bir mektup bulacağı» nı ümid ediyordu. Kapıcıya doğ- ru yürüdü. i — Bana bir şey var mı? diye sordu: Kapıcı mektuplara seri bir göz gezdirdikten sonra cevap abdi — Hiç bir Daha bakla EU odasi- na çıktı. Gece yarısı yaklsf” yaptılardı? mel tmekten başka bir — Bir koltuğun üzerine k ni attı. Biraz ea çalışıyordu. Faki a Ambrettanın duyduğu iztirap o kada' i bir türlü içi gücü! erd diği vakum Tarla z 1 kadar derin bir iz! olduğu göze çarpıyordu e” “ uzun müddet tahammül İri İ miyeceği belli değildi. Bö azap içinde, hayatı Jâkki e edilmez b peri si — olabil” İşte Nahid böyle pir den korkuyordu. piri çe Yakınlarda bir saat # a iki oldu. yi i dı. Sönr 4 fak zamanı yaklaştı. (A7 san | nra Di : lerce minnet ve yüke

Bu sayıdan diğer sayfalar: