11 Ocak 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

11 Ocak 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SARAY ve BABLÂLİNİN iç YÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM Kazasker, müsteşara üç defa « Habis, Habis, Habis! » Abdtlhamidin şeyh Osman de- de efendi ile şehzadeliğinde baş lıyan münasebetlerinden sonra cökisenda bu şeyi efendinin oy madığı rolü evvelce izah eylemiş. sk, Abdülhamid. cülünundan sonra mermevi okumaya “heves göter, miş, şeyh Osman efendiye 1000 kuruş maaş da bağlamıştı. Güya seyh efendi haftada bir kaç gün anraya gelecek, ders takrir eyli yecekti; bu dersler ancak bire münhasır kalmıştır! kinci derste padişah hastalı. ğından bahsile itizar etmiş, erte- si hafi da ayni sebek tekerrür eylemekle Orman efendi pax hin deriten vazgeçtiğini, kendi itibarının da kırıldığını iyice an- Hamıştı Bu istiskale sebeb: şeyhin fazi- letle şöhreti, yeni padişahın gös terdiği teveceih ve bürmetin fev kalâdeliği saray erkânınca hoş görülmemesi, şeyh aleyhinde ilkar ate zemin teşkil eylemesi olmuştu. Bu saray erkâm fırsat düştükçe şeyhi gamz etmeğe, hal Bu sivri külâhlının sarayda Diye tezyif ve istihfaf eyleme ğe koyulmuşlardı. Bununla bera- ber Abdülhamid çeyh efendiyi birdenbire ihmal edemiyordu. Bir gün huzuruna kabul etmiş, iltifatlarına gark eylemiş. O gün mülâkat senasında #lemin ahva- Tinden, devletin idaresinden bahis açıldığı sırada yeyh Osman efendi: — Nalband kuyumcu hizmetin- de, kuyumcu da nalband işinde kullanılırsa * muvaffakiyet hasıl olamaz! demişti, Şeyhin bu tel: mihli sözü sarayda şâyi oldu. Jurnalcılara vesile “ve” sermaye çikti, (Şeyhin kuyumcudan makeadi Mithat paşadır. O bu sözile Mit- hat paşanın sadaret makamında istihdam olunmadığına. telmihi ediyor. Bu adam Mithat paşa ta- yaftarıdır.) Diye tezvir ile başlıyarak geyki Osman efendinin Abdülüzizin hal'inde Mithat paşa ile araların. daki münasebetleri de zikrettilr. Abdülhamid şeyh efendi ile Mithat paşanın sıkt münasebetle ini bilmez değildi. Hattâ paşanın dürüşt bazı etvarından şeyh efen. diye bir defe şikâyette bile bur Hunmuştu. Şeyh efendi Mithat paşaya mi. Zacındaki huşunetin bir gün felâ- ketini intac edeceğini keşfeder. yuzat ve ihtaratın kavli leyyin ile olması siyaset ve şeriat mukteze- sandandır. demişti. Abdüllinmidin şeyh Osman Sali. haddin dede efendiye itibarı Mit hat paşanın ikbalile mütevazi iş, Mithat paşa menkâbiyete, re uğrayınca, şeyl de itibar “dan düşmüş, hakkında. evvelce gösterilen o kadar hürmet ve mu- habbet jurnalcıların şeyh efendi- nin Abdülhamide karşı muhalif <meller beslediği yolundaki tel. kinlerile nihayet nefrete münka: Nip alvermişti. Seyh Osman efendi bahsetti- Zimiz. mülâkattan sonra bir, iki defa daha saraya gitmiş idise de dedikten sonra üç defa « Tul » diye yüzüne tükürür, taziri şeri yapılmış olur gördüğü ağırca muamele ile pek ezzi olmuştu. Nihayet ken. disini ihtiyarlığından bahsile der. gâbinda oturup dun ile meşgul olması iradesi sadır oldu. Bu irade üzerine Osman efen- 'di vefatına kadar (18 Cemaziyel- har 1304 - 8 Mart 1887) dört se- ne dergâhundan dışarı çıkmadı: Kendisine tahsir olunmuş olan 1000 kuruş maaş da: bu esnada ikçe jurnalcıların e: den böyle namuslu şeyhler mamıştır. Abdülhamid «kitaplarla müca- deleye» daha H. 1297 tarihinde başl Ticaret nazırı Suphi paşa bap vekil Said paşaya tbnisinanın ds- tanbulda tek bir rüshası bulunan mühim bir telifinin bastırılması l- zumundan bahseylemesi üzerine Said paşa bu kitabın maarif sabına bastırılmasını ve tasbi ede Suphi paşanın mezeret ey: lemesini muvafık bulmuştu. Kitabin basılması bitmek üzere iken ilâhiyat kısmında bir Gikra Gsiyasete dokunuyor) diye vaki olan ilksat neticesinde Abdülha- mid basılan evrakın yakılmasını irade eylemiş, bu irade derhal ye- rine getirilmişti! (1) Beşinci Sultan Muradın delili- ği meydana çıkıp da hal'i düşür nüldüğü günlerde Abdülüziz sağ olsaydı garip bir durum hasıl olan aktı! Abdülüziz (Muhtellüyyuur) diye hal' edilmişti, Sultan Murad in de (eünumumutbike) mübte- Tâ deniliyordu. Bu halde be iki padişahın iki si de bir tarafa bırakılarak gene saltanat tahtına Abdülhamidin. iclâsi cihetine gidilecek miydi? Hüseyin Avni paşa bu keşme- keşte hayatta bulunsaydı Abdülâ- zizin yeniden iclâsma var kuvve- tile muhalefet ederdi. Fakat Mi- tat paşa muhalefette aynı kuvve- ti gösterecek miydi? Yoksa Ab- dülüzizden meşrutiyeti ilâna söz alarak gene onun tahta geçmesine muvafakat edecek miydi? Bu bilinemez. Ancak Abdülhamidin daima en korktu ğu şey bu hal ve iclâs teşebbüsler zi idi, Bu yolda bir teşebbüe vuku 5 kendisine ne vakit ilbar edile mişse onun aklı zuvanasından oy: mamıştır, Mitat paşanın hususi kâtpliğ hizmetinde | bulunan Kliçenin Mitat paşa) eserinde verdiği malümata göre: Sultan Muradın hastalığı tahakı Kuk edince Mitat paşa Abdülha- mitten saltanat niyabetini kabul edip etmiyeceğini sormuş — Niyabet mi? Aslat Cevabını almıştı, Fakat nihayet Abdülhamit: (Sultan Murat iyileşirse inde etmek şartile tac ve tahir kabul eylediğine dair) lamağa mecbur kalmiştı. Küçen bu senedin saklanmak üzere Mitat paşada kaldığını, Abdülhamidin bunun ortaya o mulmasmdan pek korktuğunu, tat paşanın bu korkuya feda cd diğini, fakat mahvedilmek östeni- 0) Sal pap: Gazeteci sami, yikanın mevcat olduğu nu da yazıyor. Mitat paşa ahva- inden bahsederken buz meşkiur sex da da malümat vermiş ve bu s6 nedin meydana çıkmadığını bildir. miştik. Ne olsa, Abdülhamit suk. tan Murat iyileştikten sonra ker ini saltanatında meyru varis addedemezdi. Fakat o eline geç miş böyle bir simeti ne kendi rir zasile bırakacak kadar halük ve. mmunsif idi; ne de kaptıracak ka dar gafil Bilâkis saltanatta daim olmak için her şeyi yapabilecek bir kar biliyett “Abdülüziz görterdiği Gicesinde hal olunabilmişti. Abdülhamit sultan Horahimlerin üçüncü sultan Selimlerin, dördün- cü sultan Mustafaların, nihayet amcasının #kibetlerini göz önün 'den ayıramazdı. Bu zamanda ekemend ile ik-” bir kahve yut turmak ne kadar kolay bir şey, olurdu. Gelip geçen hallerden sonra hâl edilmek en korkunç bir şey idil Abdülhamidin bâledilmekten ne kadar korktuğunu bilen maarif nezareti evrak müdürü Ali Galip efendi menieber bir Gikli le bi olan (ilmi Abidin) içinde (hâle dair hükümler var) diye arzeyle- mişti. Ali Galip efendi maarif vazıri Münif paşa tarafından hoca Tah- sin efendiye uşaklığa verilmiş, hoca yanında okuyup yazmağa heves göstererek nezarette kâtip olmuş, jurnalçıhikla nezaret evrak müdiriyetine kadar irtika eylemiş idi. Uşak Rumelili Ali kâtip Ali efendilikten sonra çarçabuk rüt- utufetlu Ali Galip beyefendi haz- yetleri oluvermişti. Ali Galip bey maarif nezaretin de sahibkaram idi, Nezaret memur. larından Nadiri Fevzi beyi döve- yek nezarete ayak bastırmıyordu! Bu kadarcık bir hareketten dolayi böyle sadık bir bendeye ne yapir labilirdi? Fakat Ali Galip beyin bu derece birden yükselen başın 'bu (ibni Abidin) kitabı yedi! (Arkası var)” 5 İyi yazılmış, okumaktır. Romanların en meraklısı şüphesiz: ARSEN LUPEN maceralar serisidir. 6 büyük cilt - Her cildin fiyeti: 80 kuruş AKSAM NESRİYAZI bei bölü sahibi devlet ricalinden | ir Ar Kübik apartımanlar, çiniciliği öldürüyor Bir çini nasıl yapılır? Bir vazonun yapıl- ması için kaç elden geçmesi lâzım? Kütahyanın nefis çinilerinden bir kaç parça Kütahya (Akşam) — Kütahya Bun iki çini fabrikasından birinin. sahibi bulunan bay Mehmed Nuri lerini aynen bildiriyorum. «Çinicilik çok ceki ta Sek Şukilerden kalma bir onnattır. Aradan geçen yüzlerce. yıllarda devrin 24 göre türlü törlü iş er yapılmıştır: Selçuk, Pers, Ro- don, arabsek gibi, zaten bugün Sr lm derelerde bunlar 5 meki müş, dirilmiş ve mihayet şimdi 'de ölüme mahküm ve gel miştir. Bugün işsizlik yüzünden bir ks mı çalışamıyan yüze yakın an matkâr kâmilen tarafımdan ye öştirilmiştir. Beş asırdanberi Kü- tahya çiniciliğini yaşatan ye âmil, binalarda çiçekli plâk: zın kullanılması idi. Bunları bur gün Istanbulda bir çok camiler. de saraylarda ve resmi binalar. da iç ve cephe tezyinatı olarak görebillesiniz. 4 -5 sene evveline gelinceye kadar çiçekli çini palâkler süs ularak &z çok kullanılıyordu. Bu- gün yapılan kübil binalara bir tek parça bile konmadığını her gün görüyorsunuz, böyle oluncı Bu milli sanatımızin günden gör ne ölmesi gayet tabit değil midir. Son üç sene zarfında mafın ve- Kâletinin emri ile devlet demir. Yolları idaresinin istasyon lâvha- ları bize marlanıyor, ancak bu pek az bir yekön tutmakta. dir. Evvelce Kıbris, Misir ve hat. tâ Amerikadan bile siparişler alıyorduk. iki senedir bunlarin le ardı kesildi. Neticeye baka cak olursak eski Türk çinciliğinin rağbetsizlik ve himayesizlik yü zünden günden güne eridiğini gö- rürüz, Yetiştirdiğim sanatkâr iyciler yin sokakta dolaştıklarını gördük- $€ yüreğim parçalanıyor, fakat elden ne gelir... Mücsesede dört sene evvel 115 kişi çalışırken, bugün 35 ame- leye zor iş bulmaktayız. Yevmi- yelerine gelince bu da tstalıkle rına göre 15 ile 150 arasında de- Hişir. işçilerin hepsi de yerlidir. Sanatın eskiye nazaran rağbet görmediğini söylemiştim, Fiat ler de İç 60 nisbetinde wcwzla- mıştır, Gene evvelce söylediğim gibi kübik binalar yapılmağa bap- Tandığından beri plâka yani saf. hu şeklindeki işlerin satışı durdu. Bir çininin meydana gelebi mesi için yedi sekiz elden geç mesi lüzum gelir. Çamur yığın ları arasından geçtik, şimdi devvarelerin bulunduğu yerdeyiz, yapılan işleri dikkatle takip edi- yorum. Bir işçi devvaresine koy- duğu bir çamur parçasını beş dakika sonra bir testi veya bir saksı şeklinde kenara diziyor. Etrafına bakınıyorum hep mi. şey çamura kaba taslak bir şekil veriliyor. Ufak bir kapıdan bitişik bir odaya geçiyoruz. Bu vada kaba taslak bir şekil ve: miş olan ve bir gün kurutulmuş bulunan işler torna edilerek asıl şekilleri veriliyor. Torna. sonra kurutulan bütün bu. işler silis ve kil mablülu ile beyazlar tilip gene biraz müddet kurutul. duktan sonra fırınlara sevkedi- lerek 800 - 900 derecede 14 saat kadar pişiyor. Bu fırınlar bizim fırınlara ben- zemez. Bunlar bir kuyu şeklin. de olup içlerinde Şekil Tir. Aşağıda bulunan geniş bir delikten çıkan büyük alevler bö- tün farımı yaladıktan sonra rafla- rm arasındaki ufak deliklerden duman halinde çikar. Ancak iş bununla bitmez, bun- lar tekrar zımparalanıp âdi su iyice yıkandıktan sonra gök gede kurutulup boyahaneye ser. kedilir. Asıl iş bundan sonra bap ler. Boyacılık bu sanatın. en ince kısmını. teşkil eder. Kullanılan boyalar madendir. Bunlardan krom siyah, manganez mor, am- tümuan sarı, bakır çatığı rengini verir, bittabi bunlar mahlül be linde kullanılır. “Resimlerin ma- sl yapıldığına gelince: Bunları da iki kuma ayırabiliriz Doğru. dan doğruya elle yapılan model siz işler, modelle yapılan işler. Modelsiz işler © kızlar veya ka dınlar tarafından fırça ile kendi buluş ve zevklerine göre yapılır. Modelle yapılan işlerse ya yazi yahut ta saray işi denilen ga yet ince işlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: